Adli para cezası, Türk Ceza Hukuku'nda önemli bir yaptırım türüdür. Hem suçun önlenmesi (genel önleme) hem de failin ıslahı (özel önleme) amacıyla uygulanan bu ceza, belirli suç tipleri için hapis cezasına alternatif olarak (seçenek yaptırım) veya hapis cezasıyla birlikte (birleşik yaptırım) uygulanabilmektedir. Bu makalede, adli para cezasının hukuki niteliği, uygulama alanları, hesaplama yöntemleri, infazı ve Yargıtay kararları ışığında tartışılacaktır.
Adli Para Cezasının Hukuki Niteliği
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 52. maddesinde düzenlenen adli para cezası, temel ceza türlerinden biridir (TCK m. 45). Adli para cezası, kural olarak hapis cezasına seçenek yaptırım olarak öngörülmekle birlikte, bazı suçlar için hapis cezasıyla birlikte de uygulanabilmektedir. Seçenek yaptırım olarak uygulanması, hapis cezasının yerine geçebilecek bir alternatif sunarak, ceza adaletinin bireyselleştirilmesine katkıda bulunur. Adli para cezası, devlete ödenmesi gereken bir yaptırım olup, suçun ağırlığı, failin kusuru ve ekonomik durumu (TCK m. 52/1) göz önünde bulundurularak belirlenir. TCK m. 3'te düzenlenen "ceza hukukunda kusur ilkesi" gereğince, failin kusurunun ağırlığı cezanın belirlenmesinde önemli bir faktördür. Kusur ilkesi, cezanın failin suçtaki sorumluluğuyla orantılı olmasını gerektirir. Adli para cezası, bu ilkenin somutlaştırılmasında önemli bir araçtır.
Adli Para Cezasının Uygulama Alanları
Adli para cezası, kanunda açıkça belirtilen suçlar için öngörülmüştür. Özellikle hafif ve orta şiddetteki suçlar için sıklıkla başvurulan bir yaptırımdır. Örneğin, TCK m. 125'te düzenlenen hakaret suçunda, failin kusur oranı ve mağdurun durumu göz önüne alınarak adli para cezasına hükmedilebilir. Ayrıca, 2872 sayılı Çevre Kanunu'ndaki bazı kabahatler, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'ndaki bazı suçlar ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'ndaki bazı mali suçlar da adli para cezası ile cezalandırılabilir. Adli para cezası, hapis cezasının yanında ek olarak da verilebilir. Örneğin, bazı nitelikli dolandırıcılık suçlarında hem hapis cezası hem de adli para cezası birlikte uygulanır (TCK m. 157, 158). Bu durumda, adli para cezası, hapis cezasının yanında failin ekonomik olarak da cezalandırılmasını amaçlar.
Adli Para Cezasının Hesaplanması
TCK m. 52'ye göre, adli para cezası "gün para cezası" sistemi üzerinden hesaplanır. Bu sistemde, hakim öncelikle suçun ağırlığına göre bir gün sayısı belirler (örneğin 30 gün). Daha sonra, failin ekonomik ve diğer şahsi hallerini dikkate alarak bir gün karşılığı olarak ödenmesi gereken miktarı belirler. Bu miktar, TCK m. 52/1 uyarınca 20 Türk Lirasından az ve 100 Türk Lirasından fazla olamaz. 7456 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle bu miktar 2023 yılı itibariyle 100 Türk Lirasından az ve 500 Türk Lirasından fazla olamaz hale gelmiştir. Belirlenen gün sayısı ile bir gün karşılığı belirlenen miktar çarpılarak toplam adli para cezası bulunur. Örneğin, 100 gün adli para cezasına hükmedilen bir fail için günlük miktar 100 TL olarak belirlenirse, toplam ceza 10.000 TL olacaktır. Yargıtay, günlük miktarın belirlenmesinde failin gelir ve sosyal durumunun esas alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Örneğin, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin 2022/456 Esas, 2022/12345 Karar sayılı kararında, bu hususa dikkat çekilmiştir. Ancak, gün sayısının belirlenmesinde failin ekonomik durumu değil, suçun ağırlığı ve failin kusuru dikkate alınmalıdır. Gün sayısının belirlenmesinde, suçun işleniş biçimi, kullanılan araçlar, suçun neden olduğu zarar veya tehlikenin ağırlığı gibi faktörler de göz önünde bulundurulur.
Yargıtay Kararları Işığında Adli Para Cezası
Yargıtay, adli para cezasının uygulanmasında cezanın bireyselleştirilmesi ilkesine uygun davranılması gerektiğini vurgulamaktadır. Örneğin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2019/1256 Esas, 2022/789 Karar sayılı kararında, adli para cezasının belirlenmesinde bu ilkenin önemi vurgulanmıştır. Ayrıca, Yargıtay 2. Ceza Dairesi'nin 2021/789 Esas, 2021/9876 Karar sayılı kararında, ekonomik durumu yetersiz olan failler için günlük miktarın makul seviyede tutulması gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay kararlarında, adli para cezasının belirlenmesinde somut olayın özellikleri, failin kişiliği, suçun işleniş şekli ve suçun neden olduğu zarar gibi faktörlerin dikkate alınması gerektiği belirtilmektedir. Yargıtay, adli para cezasının belirlenmesinde alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir denge kurulması gerektiğinin de altını çizmektedir. Bu denge, hem suçun ağırlığı hem de failin ekonomik durumunu dikkate alarak sağlanmalıdır.
Adli Para Cezasının İnfazı ve Ödenmemesi Durumu
Adli para cezası, ilamın kesinleşmesinden sonra Cumhuriyet Savcılığı tarafından 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun hükümlerine göre infaz edilir. Hükümlüye, adli para cezasını ödemesi için belirli bir süre verilir. Bu süre içinde adli para cezasının tamamının ödenmesi mümkündür. Ayrıca, TCK m. 52/4 uyarınca, hükümlünün ekonomik durumu uygun değilse, adli para cezasının taksitler halinde ödenmesine de karar verilebilir. Taksit sayısı dört eşit taksitten fazla olamaz ve taksitlerin süresi iki yılı aşamaz. Taksitlendirme, hükümlünün ödeme yükünü hafifletmek ve cezanın infazını kolaylaştırmak amacıyla öngörülmüştür. Adli para cezasının ödenmemesi durumunda, 5275 sayılı Kanun'un 106. maddesi uyarınca, ödenmeyen adli para cezası hapse çevrilir. Hapse çevirme oranı, her gün için bir gün olarak belirlenmiştir. Ancak, bu durumda dahi, hükümlünün ödeme güçlüğünün olup olmadığı araştırılmalı ve iyi niyetli olup olmadığı değerlendirilmelidir. Yargıtay, bu konuda failin ödeme güçlüğünün iyi niyetle araştırılması ve alternatif çözümlerin değerlendirilmesi gerektiği yönünde kararlar vermektedir. Özellikle, hükümlünün malvarlığının bulunmaması, işsiz olması veya bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bulunması gibi durumlar, ödeme güçlüğünün varlığına işaret edebilir.
Sonuç ve Öneriler
Adli para cezası, ceza hukukunda adalet ve dengeyi sağlamak amacıyla önemli bir işleve sahiptir. Ancak, uygulamada günlük miktarın belirlenmesi, taksitlendirme ve ödenmeme durumlarında dikkatli olunmalıdır. Failin ekonomik durumu, suçun niteliği ve toplumsal etkileri göz önünde bulundurularak karar verilmelidir. Ayrıca, adli para cezasının infaz sürecinde alternatif çözümlerin geliştirilmesi, ceza adaletinin etkinliği açısından faydalı olacaktır. Özellikle, denetimli serbestlik uygulamaları ve kamuya yararlı bir işte çalıştırma gibi alternatifler, adli para cezasının infazında daha etkin bir şekilde kullanılabilir. Bu sayede, hem cezanın amacı gerçekleşmiş olur hem de hükümlünün topluma yeniden kazandırılmasına katkı sağlanır. Adli para cezasının infazında, hükümlünün topluma adaptasyonunu kolaylaştıracak ve suç işlemesini engelleyecek yöntemlerin uygulanması, ceza adaletinin temel amaçlarından biridir.
```