Alkollü araç kullanma, Türk Ceza Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu'nda ciddi yaptırımları olan bir suç ve kabahat türüdür. Toplum sağlığını ve güvenliğini tehdit eden bu eylem, hem bireysel hem de toplumsal olarak ağır sonuçlar doğurabilmektedir. Bu makalede, alkollü araç kullanmanın hukuki boyutları, cezai ve idari yaptırımları, Yargıtay kararları ve mevzuattaki güncel düzenlemeler ele alınacaktır.
Alkollü Araç Kullanmanın Hukuki Tanımı ve Kapsamı
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 179/3. maddesinde düzenlenen "Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma" suçu, alkollü araç kullanmayı da kapsamaktadır. Söz konusu madde, alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişinin cezalandırılmasını öngörmektedir. Madde metni şöyledir: "Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen kara, deniz veya demiryolu ulaşım araçlarını kullanan kişi, iki yıldan az olmamak üzere hapis cezası ile cezalandırılır." Ayrıca, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesi de alkollü araç kullanmayı yasaklamakta ve idari yaptırımlar öngörmektedir. Bu kapsamda, alkol oranı belirlenen sınırları aşan sürücüler, hem cezai hem de idari sorumluluk altına girer. Kanunda belirtilen promil sınırları şöyledir:
- Hususi Otomobil Sürücüleri İçin: 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesinin 6. fıkrasına göre, hususi otomobil sürücüleri için 0.50 promil ve üzeri alkollü olarak araç kullanmak yasaktır ve idari para cezası, sürücü belgesine el koyma gibi yaptırımları bulunmaktadır.
- Ticari Araç Sürücüleri ve Toplu Taşıma Araç Sürücüleri İçin: 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesinin 6. fıkrasına göre, ticari araç ve toplu taşıma aracı sürücüleri için 0.20 promil ve üzeri alkollü olarak araç kullanmak yasaktır ve idari yaptırımlara tabidir.
- 1.00 promil üzeri: TCK m. 179/3 uyarınca, 1.00 promil ve üzerinde alkollü olan ve bu nedenle güvenli sürüş yeteneğini kaybeden sürücünün fiili, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturabilir ve ceza hukuku kapsamında yargılamayı gerektirebilir. Ancak, bu durum her somut olayda ayrıca değerlendirilmelidir. Sürücünün alkol düzeyi tek başına suçun oluşması için yeterli değildir; ayrıca sürücünün güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğinin ve bu durumun trafik güvenliğini somut bir şekilde tehlikeye soktuğunun da ispatlanması gerekir.
Suçun oluşması için mutlaka bir kaza meydana gelmesi gerekmez. Sürücünün alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybetmesi ve bu durumun trafik güvenliğini tehlikeye sokması yeterlidir. Tehlike somut olabileceği gibi, olası bir tehlike yaratma potansiyeli de yeterli kabul edilmektedir. Yargıtay, bu konuda istikrarlı kararlar vermektedir. Önemli olan, sürücünün alkolün etkisiyle normalde göstereceği özeni göstermemesi ve bu durumun trafik için bir tehlike oluşturmasıdır.
Alkollü Araç Kullanmanın Cezai ve İdari Yaptırımları
TCK m. 179/3 uyarınca, alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybederek trafik güvenliğini tehlikeye sokan sürücüler için aşağıdaki cezalar öngörülmüştür:
- İki yıldan az olmamak üzere hapis cezası. (TCK m.179/3)
Ayrıca, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesine göre idari para cezaları uygulanır. İdari para cezası miktarı her yıl yeniden değerleme oranında artırılmaktadır (2918 sayılı KTK Ek Madde 13). 2024 yılı için güncel idari para cezası miktarları, Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesinde belirtilen esaslara göre belirlenir ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından ilan edilir. Sürücü belgesinin geçici olarak geri alınması (ilk yakalanmada 6 ay, ikinci yakalanmada 2 yıl, üçüncü yakalanmada 5 yıl), aracın trafikten men edilmesi ve sürücüye ceza puanı uygulanması gibi idari yaptırımlar da uygulanmaktadır. Tekerrür halinde cezaların miktarı artmaktadır. Alkollü araç kullanma nedeniyle sürücü belgesi iptal edilen kişilerin, sürücü belgesini geri alabilmeleri için psiko-teknik değerlendirmeden geçmeleri ve psikiyatri uzmanı tarafından muayene edilmeleri gerekmektedir (Karayolları Trafik Yönetmeliği m. 101). Bu süreç, sürücünün tekrar araç kullanmaya uygun olup olmadığını belirlemeyi amaçlar. Sürücü belgesinin geri alınma süresi sonunda, sürücülerin ilgili mevzuatta belirtilen şartları yerine getirmesi gerekmektedir. Bu şartlar arasında, sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine katılmak da yer alabilir.
Yargıtay Kararları Işığında Alkollü Araç Kullanma
Yargıtay, alkollü araç kullanma suçunun oluşması için sürücünün alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybetmesi ve bu durumun trafik güvenliğini tehlikeye sokması gerektiğini vurgulamaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2014/134 E., 2015/424 K. sayılı kararında, sürücünün alkol veya uyuşturucu madde etkisi altında olup olmadığı, alkol veya uyuşturucu madde miktarının ne olduğu, bireysel özelliklerinin dikkate alınıp alınmadığı ve trafik güvenliğinin tehlikeye girip girmediği hususlarının değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu karar, alkolün tek başına suçun oluşması için yeterli olmadığını, somut tehlikenin de varlığının aranması gerektiğini ortaya koymaktadır. Yargıtay, sürücünün alkolün etkisiyle araç kullanırken sergilediği davranışları, trafik ortamını, yol ve hava koşullarını dikkate alarak somut tehlikenin varlığını değerlendirmektedir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi'nin 2020/4822 E., 2021/4567 K. sayılı kararında ise, alkol oranının yüksek olması durumunda (örneğin 1.50 promilin üzerinde) trafik güvenliğinin tehlikeye sokulma olasılığının daha yüksek olduğu ve bu durumun cezanın belirlenmesinde dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Ancak, alkol oranının tek başına yeterli olmadığı, somut olayın özelliklerine göre tehlikenin varlığının ayrıca değerlendirilmesi gerektiği de vurgulanmıştır. Bu değerlendirme, sürücünün davranışları, yol ve hava koşulları, trafik yoğunluğu gibi faktörleri içerir. Örneğin, sürücünün alkollü olmasına rağmen trafik kurallarına riayet etmesi, dikkatli araç kullanması ve herhangi bir tehlikeye yol açmaması durumunda, ceza verilmemesi veya daha hafif bir ceza verilmesi söz konusu olabilir.
Alkollü Araç Kullanmaya İlişkin Somut Örnekler
Örnek 1: 2023 yılında Ankara'da meydana gelen bir olayda, 1.30 promil alkollü olduğu tespit edilen bir sürücü, seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybederek bir trafik levhasına çarpmıştır. Olayda yaralanan olmamasına rağmen, sürücü hakkında TCK m. 179/3 uyarınca trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan dava açılmış ve mahkeme, sürücüyü hapis cezasına çarptırmıştır. Ayrıca, sürücünün ehliyetine de belirli bir süre el konulmuştur. Bu örnek, yüksek alkol seviyesinin somut bir tehlikeye yol açması durumunda ceza uygulanabileceğini göstermektedir. Bu olayda, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ve trafik levhasına çarpması, trafik güvenliğinin somut olarak tehlikeye girdiğini göstermektedir.
Örnek 2: 2024 yılında İstanbul'da yapılan bir trafik kontrolünde, 0.60 promil alkollü olduğu tespit edilen bir sürücüye, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesi uyarınca idari para cezası uygulanmış ve ehliyetine 6 ay süreyle el konulmuştur. Sürücü, herhangi bir kazaya karışmamış olmasına rağmen, alkol sınırını aştığı için cezalandırılmıştır. Bu örnek, yasal sınırın aşılmasının, herhangi bir kaza olmasa dahi idari yaptırımlara yol açabileceğini göstermektedir. Bu durumda, sürücünün alkol oranı yasal sınırın üzerinde olduğu için, trafik güvenliği açısından potansiyel bir risk oluşturduğu kabul edilmektedir.
Mevzuatta Yer Alan Güncel Düzenlemeler
2024 yılı itibarıyla, alkollü araç kullanma suçuna ilişkin temel mevzuatta önemli bir değişiklik bulunmamaktadır. Ancak, Karayolları Trafik Kanunu'nda ve ilgili yönetmeliklerde zaman zaman yapılan güncellemelerle idari para cezalarının miktarı artırılabilmektedir. Ayrıca, alkol ölçümüne itiraz süreçleri ve alkolmetre cihazlarının kalibrasyonu gibi konularda da düzenlemeler yapılabilmektedir. Alkolmetrelerin düzenli olarak kalibre edilmesi, ölçümlerin doğruluğu açısından büyük önem taşır. Alkolmetrelerin kalibrasyonunun düzenli olarak yapılması ve bu kalibrasyonun yetkili kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesi uyarınca, alkollü araç kullanan sürücülerin araçları trafikten men edilmektedir. Bu uygulama, alkollü araç kullanımının önlenmesi amacıyla caydırıcı bir tedbir olarak uygulanmaktadır. Trafikten men süresi, ihlalin tekrarına ve alkol seviyesine göre değişebilir. Ayrıca, alkollü araç kullanma nedeniyle ehliyetine el konulan sürücülerin, ehliyetlerini geri alabilmeleri için belirli bir süre geçmesi ve ilgili şartları yerine getirmesi gerekmektedir.
Sonuç ve Öneriler
Alkollü araç kullanma, hem bireysel hem de toplumsal açıdan ciddi sonuçlar doğuran bir suç ve kabahat türüdür. Mevzuatta öngörülen cezai ve idari yaptırımlar, bu eylemin önlenmesi için caydırıcı niteliktedir. Ancak, sadece cezalarla değil, aynı zamanda toplumsal bilinçlendirme çalışmalarıyla da bu sorunla mücadele etmek gerekmektedir.
Sürücülere yönelik eğitim programlarının yaygınlaştırılması, alkolün araç kullanma üzerindeki olumsuz etkilerinin anlatılması ve alkollü araç kullanmanın riskleri konusunda farkındalık yaratılması, bu suç ve kabahatin önlenmesinde etkili olacaktır. Ayrıca, trafik denetimlerinin sıklaştırılması, alkolmetre cihazlarının yaygınlaştırılması ve teknolojik yöntemlerin kullanılması da önem arz etmektedir. Alkol algılayıcı sistemlerin araçlara entegre edilmesi gibi yenilikçi çözümler de değerlendirilmelidir. Sürücülerin alkol alımını takip edebilecekleri ve alkol seviyesi belirli bir düzeye ulaştığında aracı çalıştırmayı engelleyebilecek sistemler üzerinde çalışılması faydalı olabilir.
Sonuç olarak, alkollü araç kullanma sorunuyla mücadelede hukuki yaptırımlar kadar toplumsal duyarlılık ve bilinç de büyük önem taşımaktadır. Bu konuda tüm paydaşların (devlet, sivil toplum kuruluşları, medya, eğitim kurumları vb.) iş birliği içinde hareket etmesi gerekmektedir. Alkol tüketimi konusunda sorumlu davranışların teşvik edilmesi ve alternatif ulaşım yöntemlerinin (toplu taşıma, taksi, vb.) özendirilmesi de bu mücadelenin önemli bir parçasıdır. Özellikle genç sürücülerin alkollü araç kullanma konusunda bilinçlendirilmesi ve bu konuda farkındalık kampanyalarının düzenlenmesi büyük önem taşımaktadır.
```