Boşanma Davası Şartları
Evlilik birliği, eşler arasında hukuki bir bağ kurarken, bu bağın sürdürülebilirliği zaman zaman çeşitli nedenlerle sekteye uğrayabilir. Boşanma, evlilik birliğinin yasal olarak sona erdirilmesi sürecidir ve Türk Medeni Kanunu (TMK) bu sürecin şartlarını detaylı bir şekilde düzenlemektedir. Bu makalede, boşanma davası açabilmek için gerekli şartlar, boşanma nedenleri ve sürecin işleyişi hakkında genel bir bilgi sunulacaktır.
Boşanma Nedenleri Nelerdir?
Türk Medeni Kanunu'nda boşanma nedenleri genel ve özel olmak üzere iki ana başlık altında incelenir. Özel boşanma nedenleri kanunda açıkça sayılmış olup, bu nedenlerin varlığı halinde boşanma davası açılabilir. Genel boşanma nedenleri ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumunu ifade eder.
Özel Boşanma Nedenleri
TMK'da sayılan özel boşanma nedenleri şunlardır:
- Zina (TMK m. 161): Eşlerden birinin evlilik birliği devam ederken başka biriyle cinsel ilişki yaşamasıdır. Zina, mutlak bir boşanma nedenidir ve ispatı halinde boşanmaya karar verilir. Zina eyleminin gerçekleştiğine dair her türlü delil (fotoğraf, video, tanık beyanı, otel kayıtları, telefon kayıtları vs.) mahkemeye sunulabilir. Yargıtay kararlarında, zina eyleminin "kesin ve inandırıcı" delillerle ispatlanması gerektiği vurgulanmaktadır (Yargıtay 2. HD, E. 2016/16675, K. 2017/6374, T. 25.5.2017).
- Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış (TMK m. 162): Eşlerden birinin diğerinin hayatına kast etmesi, ona karşı pek kötü (eziyet edici, sağlığını tehlikeye sokan davranışlar) veya onur kırıcı (ağır hakaret, iftira gibi) davranışlarda bulunmasıdır. Bu davranışların boşanma sebebi sayılabilmesi için affedilmemiş olması gerekir. Affetme, açık veya zımni olabilir. Zımni affetme, olaydan sonra evlilik birliğinin devam ettirilmesi, birlikte tatile gidilmesi gibi davranışlarla gerçekleşebilir. Ancak, affetmenin varlığı somut olayın özelliklerine göre değerlendirilir.
- Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme (TMK m. 163): Eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi (hırsızlık, dolandırıcılık, uyuşturucu ticareti gibi) veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi (genelev işletmek, fuhuş yapmak gibi) ve bu durumun diğer eş için evliliği çekilmez hale getirmesi durumunda boşanma davası açılabilir. Suç işlemenin boşanma sebebi sayılabilmesi için kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı aranmaz; ancak suçun işlendiğinin ispatı gerekir. Haysiyetsiz hayat sürme, toplumun genel ahlak anlayışına aykırı, sürekli ve alışkanlık haline gelmiş davranışları ifade eder. Bu durumun evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğinin de ispatlanması gerekir.
- Terk (TMK m. 164): Eşlerden birinin haklı bir sebep olmaksızın ortak konutu terk etmesi ve en az altı ay boyunca geri dönmemesi durumunda boşanma davası açılabilir. Terk eden eşe noter aracılığıyla ihtar gönderilmesi ve ihtara rağmen iki ay içinde geri dönmemesi gerekmektedir. İhtar, terk tarihinden itibaren en erken dört ay sonra çekilebilir. İhtarda, eşin müşterek konuta dönmesi, dönmemesi halinde sonuçları ve konuta dönmek için makul bir süre belirtilmelidir. Haklı bir sebeple (örneğin, şiddet mağduru olarak sığınma evine yerleşme) ortak konuttan ayrılmak terk olarak değerlendirilmez.
- Akıl Hastalığı (TMK m. 165): Eşlerden birinin akıl hastalığı nedeniyle ortak hayatı çekilmez hale getirmesi durumunda boşanma davası açılabilir. Ancak, bu durumun resmi sağlık kurulu raporuyla belgelenmesi ve iyileşme ihtimalinin bulunmadığının (veya uzun bir süre boyunca iyileşme ihtimalinin düşük olduğunun) tespit edilmesi gerekmektedir. Akıl hastalığının evlilik birliği kurulduktan sonra ortaya çıkması gerekir. Evlenmeden önce var olan ve evliliğin iptalini gerektirmeyen akıl hastalığı hallerinde (ayırt etme gücünü etkilemeyen durumlar) boşanma davası açılabilir.
Genel Boşanma Nedeni: Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması (TMK m. 166)
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, eşler arasındaki ilişkinin, ortak hayatı sürdürmeyi imkansız hale getirecek derecede bozulmasıdır. Bu durum, şiddetli geçimsizlik, iletişim eksikliği, güvensizlik, saygısızlık, ekonomik sorunlar, cinsel sorunlar gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için, kusurlu olan eşin diğer eşin kusurunu affetmemiş olması ve evliliğin devamında bir yarar bulunmaması gerekmektedir. TMK m. 166/1 uyarınca evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma davalarında, kusur belirlemesi büyük önem taşır. Nafaka, tazminat ve velayet gibi konularda kusur durumu belirleyici olabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/2-945 E., 2020/625 K. sayılı kararında, "Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal nedenine dayalı olarak boşanmaya karar verilebilmesi için, davacı tarafın kusurunun davalı tarafın kusurundan daha ağır olmaması gerekir. Eşit kusur veya davalının daha ağır kusurlu olması halinde davacının davası kabul edilmelidir." şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu ilke, kusur değerlendirmesinde hakkaniyetin sağlanması açısından önemlidir.
Boşanma Davası Açma Şartları
Boşanma davası açabilmek için öncelikle yukarıda belirtilen boşanma nedenlerinden birinin varlığı gerekmektedir. Bunun yanı sıra, aşağıdaki şartların da sağlanması gerekmektedir:
- Yetkili ve Görevli Mahkeme: Boşanma davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesi'dir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla davaya bakar. Yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir (TMK m. 168). Bu yetki kuralı kesin yetki kuralı değildir; taraflar anlaşarak başka bir yer mahkemesini de yetkili kılabilirler (HMK m. 17). Ancak, TMK m. 168'deki yetki kuralı kamu düzeninden değildir.
- Dava Dilekçesi: Boşanma davası, usulüne uygun olarak hazırlanmış bir dava dilekçesi ile açılır. Dava dilekçesinde, davacı ve davalının kimlik bilgileri, adresleri, boşanma nedenleri (somut olaylarla desteklenmiş şekilde), deliller, talepler (nafaka, tazminat, velayet gibi) ve yasal dayanaklar açıkça belirtilmelidir (HMK m. 119). Dilekçede, özellikle boşanma nedenleri ayrıntılı olarak açıklanmalı ve ispatlanabilir olmalıdır.
- Delillerin Sunulması: Boşanma davasında, iddiaların ispatı için deliller sunulmalıdır. Bu deliller, tanık beyanları, fotoğraf, video kayıtları, banka kayıtları, mesajlaşma kayıtları (WhatsApp, SMS vb.), sosyal medya paylaşımları, doktor raporları, bilirkişi raporları gibi çeşitli şekillerde olabilir. Delillerin hukuka uygun olarak elde edilmiş olması gerekmektedir. Hukuka aykırı deliller (örneğin, gizlice kaydedilmiş ses kayıtları) mahkeme tarafından dikkate alınmaz.
- Harç ve Giderlerin Ödenmesi: Boşanma davası açılırken, dava harcı, tebligat giderleri, keşif giderleri (gerektiğinde), bilirkişi ücreti gibi yargılama giderlerinin ödenmesi gerekmektedir. Harçlar Kanunu'na göre belirlenen harç miktarları her yıl yeniden belirlenir. Yargılama giderlerini ödeme yükümlülüğü davacıya aittir; ancak davanın sonunda kusur durumuna göre bu giderler davalıya yüklenebilir.
- Vekaletname (Avukat Varsa): Dava, bir avukat aracılığıyla takip ediliyorsa, avukata usulüne uygun olarak düzenlenmiş bir vekaletname verilmesi gerekmektedir. Vekaletnamede, avukatın davayı takip etme yetkisi açıkça belirtilmelidir. Vekaletname, noter tarafından düzenlenir.
Anlaşmalı Boşanma
Eşlerin boşanma konusunda anlaşmaya varmaları durumunda, anlaşmalı boşanma davası açılabilir. Anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanmaya göre daha hızlı ve kolay bir süreçtir. Anlaşmalı boşanma için, eşlerin boşanma, mal paylaşımı, nafaka, velayet gibi konularda anlaşmaya varmaları ve bu anlaşmayı içeren bir protokolü mahkemeye sunmaları gerekmektedir. Hakim, tarafların iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirirse ve anlaşma, çocukların menfaatlerine aykırı değilse, boşanmaya karar verir (TMK m. 166/3). Anlaşmalı boşanma davasının görülebilmesi için evliliğin en az bir yıl sürmüş olması gerekmektedir. Aksi takdirde anlaşmalı boşanma hükümleri uygulanamaz. Anlaşmalı boşanma protokolünde, tarafların mali durumları, müşterek çocukların durumu ve diğer önemli hususlar açıkça belirtilmelidir. Protokolün içeriği, mahkeme tarafından denetlenir ve gerekirse değişiklikler yapılabilir.
Boşanma Davası Süreci
Boşanma davası süreci, dava dilekçesinin mahkemeye sunulmasıyla başlar. Mahkeme, dava dilekçesini inceledikten sonra, tensip zaptı düzenleyerek taraflara tebliğ eder ve duruşma günü bildirir. Duruşmalarda, tarafların beyanları alınır, deliller incelenir ve tanıklar dinlenir. Mahkeme, tüm delilleri değerlendirdikten sonra, boşanma kararı verir. Boşanma kararı, kesinleştikten sonra hüküm ifade eder. Kesinleşme, tarafların karara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurmaması veya başvurulan kanun yollarının sonuçlanmasıyla gerçekleşir. İstinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesi'ne, temyiz başvurusu ise Yargıtay'a yapılır. Boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte, nüfus kayıtlarında gerekli değişiklikler yapılır ve taraflar yeniden evlenme ehliyetini kazanır.
Sonuç ve Öneriler
Boşanma, eşler için zorlu bir süreç olabilir. Bu süreçte, hukuki haklarınızı korumak ve doğru adımlar atmak için bir avukattan hukuki destek almanız önemlidir. Boşanma davası açmadan önce, evliliğinizi kurtarmak için mümkün olan tüm çabayı göstermeniz, aile danışmanlığı almanız ve eşinizle açık iletişim kurmanız önerilir. Ancak, evlilik birliğinin sürdürülebilirliği kalmamışsa, boşanma davası açmak ve yeni bir başlangıç yapmak da bir seçenektir. Unutulmamalıdır ki, boşanma kararı sadece eşlerin hayatını değil, varsa çocukların hayatını da etkileyecektir. Bu nedenle, her adımın dikkatli ve bilinçli bir şekilde atılması önemlidir. Özellikle velayet, nafaka ve kişisel ilişki konularında çocukların menfaatleri ön planda tutulmalıdır. Boşanma sürecinde, bir pedagog veya psikologdan destek almak da faydalı olabilir.
```