Boşanma davaları, Türk hukuk sisteminde Aile Hukuku kapsamında düzenlenen ve tarafların kişisel haklarını doğrudan etkileyen süreçlerdir. Bu davalarda, boşanma sebeplerine bağlı olarak cezai yaptırımlar da gündeme gelebilmektedir. Özellikle belirli suç teşkil eden davranışlar nedeniyle hapis cezası gibi ağır yaptırımlar uygulanabilir. Bu makalede, boşanma davalarında hapis cezasının hangi durumlarda söz konusu olabileceği, yasal dayanakları ve Yargıtay kararları ışığında incelenecektir.
Boşanma Davalarında Hapis Cezasının Hukuki Dayanakları
Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu (TCK), boşanma davalarında hapis cezasını düzenleyen temel mevzuatlardır. TMK'nın 161-186. maddeleri, boşanma sebeplerini sıralarken, TCK'nın ilgili maddeleri ise suç teşkil eden davranışlar için cezai yaptırımlar öngörmektedir. Örneğin, eşlerden birinin diğerine karşı işlediği şiddet, tehdit veya cinsel saldırı gibi suçlar, hem boşanma sebebi hem de hapis cezası gerektiren fiiller olarak kabul edilir. Bu tür durumlarda, Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilirken, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu'ndaki ilgili hükümler uyarınca ceza davası da açılabilir.
Hapis Cezası Gerektiren Boşanma Sebepleri
Boşanma davalarında hapis cezası, genellikle ağır suç teşkil eden davranışlar nedeniyle gündeme gelir. Bu sebepler şu şekilde sıralanabilir:
- Şiddet ve Kötü Muamele: TMK'nın 162. maddesi (Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış) ve 166. maddesi (Evlilik birliğinin sarsılması) uyarınca, eşlerden birinin diğerine karşı fiziksel, psikolojik, ekonomik veya cinsel şiddet uygulaması boşanma sebebidir. Aynı zamanda TCK'nın 86. maddesi (Kasten yaralama), 96. maddesi (Eziyet), 106. maddesi (Tehdit), 109. maddesi (Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma) ve 112. maddesi (İşkence) uyarınca, bu davranışlar hapis cezası ile sonuçlanabilir. Şiddetin türü, ağırlığı, sürekliliği ve mağdur üzerindeki etkisi, cezanın süresini etkileyebilir. Ayrıca 4320 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun da bu konuda önemli düzenlemeler içermektedir.
- Zina: TMK'nın 161. maddesinde düzenlenen zina, özel bir boşanma sebebidir. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti hukuk sisteminde zina, 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile suç olmaktan çıkarılmıştır. Bu nedenle, zina eylemi tek başına hapis cezası gerektirmemektedir. Zina, sadece boşanma davasında bir kusur olarak değerlendirilir ve tazminat taleplerine dayanak oluşturabilir. Ancak, zina eylemi sırasında başka bir suç işlenmişse (örneğin, özel hayatın gizliliğini ihlal, şantaj vb.), bu suçlar nedeniyle ceza davası açılabilir.
- Hayata Kast veya Onur Kırıcı Davranış: Eşlerden birinin diğerinin hayatına kastetmesi (TMK m. 162) veya onur kırıcı davranışlarda bulunması, TMK ve TCK kapsamında cezai yaptırım gerektirebilir. Hayata kast girişimi TCK'nın 81. maddesi (Kasten öldürme) uyarınca, onur kırıcı davranışlar ise TCK'nın 125. maddesi (Hakaret) uyarınca cezalandırılabilir. Hakaretin niteliği, kime yönelik olduğu, alenen yapılıp yapılmaması ve ispatlanabilir olgulara dayanıp dayanmaması cezanın miktarını etkileyebilir.
- Cinsel Saldırı ve Tecavüz: Eşlerden birinin diğerine cinsel saldırıda bulunması veya tecavüz etmesi, hem boşanma sebebi hem de ağır bir suçtur. TCK'nın 102. maddesi (Cinsel saldırı) ve 103. maddesi (Çocukların cinsel istismarı - eğer mağdur çocuksa) uyarınca, bu tür eylemlerin failleri hakkında hapis cezasına hükmedilir. Evlilik birliği içinde gerçekleşen cinsel saldırı da suçtur ve cezalandırılır.
- Ekonomik Şiddet ve Kötü Muamele: Eşlerden birinin diğerini ekonomik olarak mağdur etmesi, örneğin, çalışmasına engel olması, parasını elinden alması veya temel ihtiyaçlarını karşılamaması da boşanma sebebi olabilir. Bu durum, TCK'nın 232. maddesi (Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali) kapsamında değerlendirilebilir ve bu madde uyarınca çocuğa karşı işlenmesi halinde hapis cezası ile sonuçlanabilir. Eşe karşı ekonomik şiddet eylemleri, koşulları varsa TCK m. 96 (Eziyet) kapsamında da değerlendirilebilir.
- Tehdit ve Şantaj: Eşlerden birinin diğerini tehdit etmesi veya şantaj yapması, TMK m. 166 uyarınca evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davası açılmasına neden olabileceği gibi, TCK'nın 106. maddesi (Tehdit) ve 107. maddesi (Şantaj) uyarınca cezai yaptırımlara da yol açabilir. Tehdidin içeriği, ciddiyeti ve mağdur üzerindeki etkisi cezanın belirlenmesinde önemli rol oynar.
- Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma: Eşlerden birinin diğerini hukuka aykırı olarak bir yere kapatması veya seyahat özgürlüğünü kısıtlaması, TMK m. 166 yanında TCK'nın 109. maddesi (Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma) uyarınca da suç teşkil eder ve hapis cezası ile sonuçlanabilir.
Yargıtay Kararları Işığında Hapis Cezası
Yargıtay, boşanma davalarında hapis cezasına ilişkin birçok karar vermiştir. Örneğin, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin eşe karşı şiddet ve tehdit içeren davranışları değerlendiren kararları bulunmaktadır. (Örnek karar: Yargıtay 2. HD, E. 2016/16572, K. 2017/7614, T. 20.6.2017 - Bu karar örnektir, güncel bir karar eklenmesi faydalı olacaktır). Benzer şekilde, Yargıtay'ın hakaret suçuna ilişkin kararları da mevcuttur (Örnek karar: Yargıtay 4. CD, E. 2014/24361, K. 2015/34828, T. 14.10.2015 - Bu karar örnektir, güncel bir karar eklenmesi faydalı olacaktır). Yargıtay kararlarında, şiddetin sürekliliği, mağdur üzerindeki etkisi, failin kastı, kullanılan ifadelerin ağırlığı ve aleni olup olmaması gibi unsurlar dikkate alınarak ceza tayin edilmektedir. Yargıtay kararlarında ayrıca, ispat yükünün dağılımı ve delillerin değerlendirilmesi konularına da dikkat çekilmektedir.
Boşanma Davalarında Hapis Cezasının Uygulanma Süreci
Boşanma davalarında hapis cezası, ceza davası ile birlikte veya ayrı olarak yürütülebilir. Mağdur eş, hem boşanma davası açabilir (TMK m. 166) hem de suç duyurusunda bulunabilir (TCK m. 158 - Gerçekte suç duyurusu bir madde ile düzenlenmemiştir, savcılığa başvuru yeterlidir). Ceza davası sonucunda mahkeme, suçun niteliğine göre hapis cezasına karar verebilir. Boşanma davası Aile Mahkemesi'nde, ceza davası ise suçun niteliğine göre Asliye Ceza Mahkemesi veya Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülebilir ve farklı usullere tabidir. Ancak, her iki dava da birbirini etkileyebilir. Örneğin, ceza davasında verilen mahkumiyet kararı, boşanma davasında kusur belirlemesinde ve tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınabilir. Ceza davasında beraat kararı verilmesi ise, boşanma davasında kusur değerlendirmesini etkileyebilir, ancak bağlayıcı değildir. Zira ceza yargılamasındaki ispat standardı ile hukuk yargılamasındaki ispat standardı farklıdır. Bu süreçte, delillerin toplanması, tanıkların dinlenmesi, bilirkişi incelemesi yapılması ve hukuki süreçlerin doğru yönetilmesi büyük önem taşır. Özellikle delillerin toplanması aşamasında, uzman bir avukattan yardım almak, hak kayıplarının önlenmesi açısından önemlidir.
Sonuç ve Öneriler
Boşanma davalarında hapis cezası, ancak suç teşkil eden davranışların varlığı halinde söz konusu olabilir. Eşler arasında yaşanan anlaşmazlıkların çözümünde hukuki yolların doğru şekilde izlenmesi ve profesyonel destek alınması önemlidir. Özellikle şiddet, tehdit, cinsel saldırı, ekonomik şiddet, şantaj veya kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma gibi durumlarda, mağdurların hukuki haklarını kullanmaları ve gerekli cezai yaptırımların uygulanmasını talep etmeleri gerekir. Bu süreçte, avukat desteği ve mahkeme kararlarının takibi, hak kayıplarının önlenmesi açısından kritik rol oynar. Ayrıca, boşanma sürecinde psikolojik destek almak da mağdurların iyileşmesine ve sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam etmelerine yardımcı olabilir. Unutulmamalıdır ki, şiddetin her türlüsü kabul edilemez ve hukuk sistemi mağdurları korumak için çeşitli mekanizmalar sunmaktadır. Aile içi şiddetin önlenmesi ve mağdurların korunması amacıyla devletin sağladığı destek mekanizmalarından (örneğin, Alo 183, ŞÖNİM) yararlanılması da önemlidir.