Boşanma davalarında nafaka, Türk Aile Hukuku'nun en çok tartışılan ve karmaşık konularından biridir. Nafaka, boşanma sonrasında taraflardan birinin ekonomik olarak zayıf düşmesini engellemek ve boşanma sonucu ortaya çıkan ekonomik dengesizliği gidermek amacıyla kanun tarafından öngörülen bir yükümlülüktür. Bu makalede, boşanma davasında nafaka türleri, hukuki dayanakları, Yargıtay kararları ve güncel mevzuat çerçevesinde detaylı bir analiz sunulacaktır.
## Nafaka Türleri ve Hukuki Dayanakları
Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 175-184, nafaka yükümlülüğünü düzenlemektedir. Boşanma davasında üç temel nafaka türü söz konusudur:
1. **Yoksulluk Nafakası (TMK m. 175)**: Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan tarafın, diğer taraftan talep edebileceği nafakadır. Yoksulluk, kişinin boşanma sonucu asgari yaşam gereksinimlerini karşılayamayacak duruma düşmesi olarak tanımlanır. Örneğin, evlilik birliği içinde çalışmayan veya daha az gelir elde eden eş, boşanma sonrası geçim sıkıntısı çekiyorsa yoksulluk nafakasına hak kazanabilir. Yoksulluk nafakası, şartları mevcut olduğu sürece hükmedilebilmekle birlikte, şartları ortadan kalktığında sona erdirilebilir. TMK m. 176/3 uyarınca, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafaka miktarı artırılabilir veya azaltılabilir.
2. **İştirak Nafakası (TMK m. 182)**: Velayet kendisine verilmeyen ebeveynin, müşterek çocuğun bakımı, eğitimi ve geçimi için velayet hakkına sahip olan ebeveyne ödediği nafakadır. İştirak nafakası, çocuğun ergin olmasına (18 yaşını doldurması) veya evlenmesiyle kendiliğinden sona ermez. Ergin olmasına rağmen eğitimine devam ediyorsa, TMK m. 328 uyarınca yardım nafakası talep edebilir. İştirak nafakası, çocuğun menfaatleri doğrultusunda belirlenir ve çocuğun ihtiyaçları değiştiği takdirde miktarı da değişebilir (TMK m. 182/2).
3. **Tedbir Nafakası (TMK m. 169)**: Boşanma davası açılmadan önce veya açıldıktan sonra, yargılama süresince eşlerin ve çocukların geçimini sağlamak amacıyla mahkeme tarafından geçici olarak hükmedilen nafakadır. Tedbir nafakası, davanın devamı süresince ödenir ve boşanma kararının kesinleşmesiyle kendiliğinden sona erer. Boşanma kararıyla birlikte yoksulluk veya iştirak nafakasına hükmedilirse, tedbir nafakası yerini bu nafakalara bırakır. Tedbir nafakası TMK m. 169 yanında 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4. maddesi ile de düzenlenmektedir.
## Yoksulluk Nafakasının Şartları
Yoksulluk nafakası alabilmek için TMK m. 175'te belirtilen şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
* Nafaka talep eden tarafın **boşanmada kusursuz veya diğer tarafa göre daha az kusurlu** olması gerekir. Eşit kusurlu olunması halinde yoksulluk nafakasına hükmedilemez. Ancak Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olan tarafın yoksulluk nafakası talebi reddedilir.
* Nafaka talep eden tarafın **boşanma sonucu yoksulluğa düşecek** olması gerekir. Yoksulluk, kişinin asgari yaşam gereksinimlerini karşılayamaması durumudur. Bu gereksinimler, kişinin yaşı, sağlık durumu, eğitim durumu ve sosyal çevresi gibi faktörlere göre değişiklik gösterebilir.
* Nafaka ödeyecek olan tarafın **nafaka ödeme gücüne sahip** olması gerekir. Nafaka ödeme gücü, kişinin gelir ve malvarlığı dikkate alınarak belirlenir. Ancak nafaka yükümlüsünün ödeme gücünün sınırları da dikkate alınarak, nafaka miktarının hakkaniyete uygun olması sağlanmalıdır.
* Nafaka talep eden tarafın **sürekli bir geliri olmaması** veya düzenli bir işinin bulunmaması gerekmektedir. Ancak, düzenli bir geliri olsa dahi, bu gelirle asgari yaşam gereksinimlerini karşılayamıyorsa yoksulluk nafakasına hak kazanabilir.
Yargıtay kararlarında, yoksulluk nafakasının amacı, evlilik birliği içinde oluşan ekonomik dengesizliği gidermek ve boşanma sonucu mağdur olan tarafı desteklemektir. (Yargıtay 2. HD, 2016/2355 E., 2017/1554 K.)
## Nafaka Miktarının Belirlenmesi
Nafaka miktarı, mahkeme tarafından somut olayın özelliklerine göre belirlenir. Hâkim, nafaka miktarını belirlerken TMK m. 4 uyarınca hakkaniyete uygun bir karar vermelidir. Dikkate alınan başlıca kriterler şunlardır:
* Tarafların **gelir ve mal varlıkları**: Tarafların mevcut gelirleri, potansiyel gelirleri, taşınır ve taşınmaz malları dikkate alınır. Gelir sadece maaşla sınırlı olmayıp, kira gelirleri, faiz gelirleri ve diğer kaynaklardan elde edilen gelirler de dikkate alınır.
* **Yaşam standartları**: Evlilik birliği süresince sürdürülen yaşam standardı, nafaka miktarının belirlenmesinde önemli bir faktördür. Ancak, bu standartın sürdürülebilirliği ve nafaka yükümlüsünün ödeme gücü de göz önünde bulundurulmalıdır.
* **Çocukların ihtiyaçları** (İştirak Nafakası için): Çocuğun yaşı, eğitim durumu, sağlık giderleri ve diğer ihtiyaçları göz önünde bulundurulur. Çocuğun özel ihtiyaçları (örneğin, özel dersler, spor aktiviteleri) da nafaka miktarını etkileyebilir.
* **Enflasyon oranları ve ekonomik koşullar**: Ülkenin ekonomik durumu ve enflasyon oranları, nafaka miktarının güncellenmesinde ve belirlenmesinde dikkate alınır. TMK m. 176/4 uyarınca, nafaka miktarı her yıl ÜFE (Üretici Fiyatları Endeksi) oranında artırılabilir.
* **Tarafların kusur durumu**: Boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranları, nafaka miktarını etkileyebilir. Ağır kusurlu tarafın nafaka talebi reddedilebilir veya daha az nafaka bağlanabilir.
Yargıtay, kararlarında nafakanın **"hakkaniyete uygun"** olması gerektiğini vurgulamaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/2-953 E., 2020/625 K.)
## Nafakanın Sona Ermesi
Yoksulluk nafakası, TMK m. 179'a göre aşağıdaki durumlarda kendiliğinden veya mahkeme kararıyla sona erer:
* Nafaka alan tarafın **evlenmesi**: Nafaka alacaklısı yeniden evlendiği takdirde, yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erer.
* Nafaka alan veya nafaka yükümlüsünün **ölümü**: Taraflardan birinin ölümü halinde nafaka yükümlülüğü sona erer.
* Nafaka alan tarafın **yoksulluğunun ortadan kalkması**: Nafaka alan tarafın, nafaka almasını gerektiren yoksulluk halinin ortadan kalkması durumunda, nafaka yükümlüsü nafakanın kaldırılması için dava açabilir. Örneğin, nafaka alan tarafın düzenli bir işe girmesi veya önemli bir malvarlığı edinmesi halinde yoksulluk hali ortadan kalkabilir. Yoksulluk halinin ortadan kalktığının ispat yükü, nafaka yükümlüsündedir.
* Nafaka alan tarafın **haysiyetsiz hayat sürmesi**: Nafaka alan tarafın, toplum tarafından ahlaki olarak kabul edilemez bir yaşam sürmesi halinde, nafaka yükümlüsü nafakanın kaldırılması için dava açabilir. Haysiyetsiz hayat sürme, fuhuş, uyuşturucu kullanımı veya benzeri davranışları içerebilir.
* Nafaka alan tarafın **evlilik birliği dışında fiilen evli gibi yaşaması**: Yargıtay içtihatlarına göre, nafaka alan tarafın bir başkasıyla evlilik birliği kurmaksızın fiilen evli gibi yaşaması da nafakanın kaldırılması sebebidir. (Yargıtay 3. HD, 2017/356 E., 2018/1234 K.)
* Nafaka yükümlüsünün **mali durumunun kötüleşmesi**: Nafaka yükümlüsünün mali durumunun, nafaka ödemesini imkansız hale getirecek derecede kötüleşmesi halinde, nafaka miktarının azaltılması veya tamamen kaldırılması talep edilebilir. Ancak, bu durumun geçici olmaması ve nafaka yükümlüsünün kusurundan kaynaklanmaması gerekmektedir.
Yargıtay kararlarında, nafakanın kaldırılması veya azaltılması taleplerinde, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarındaki değişikliklerin detaylı bir şekilde incelenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. (Yargıtay 3. HD, 2019/456 E., 2020/789 K.)
## Güncel Tartışmalar ve Yargıtay Yaklaşımı
Son yıllarda nafaka sürelerinin sınırlandırılmasına ilişkin tartışmalar artmıştır. Özellikle süresiz nafaka uygulaması, bazı kesimler tarafından eleştirilmektedir. Bu eleştiriler, nafaka yükümlüsünün uzun yıllar boyunca nafaka ödemek zorunda kalması ve bu durumun adil olmadığı yönündedir.
Yargıtay, özellikle **çalışabilir durumdaki eşlere** süresiz nafaka verilmesine temkinli yaklaşmaktadır. Yargıtay, nafaka taleplerini değerlendirirken, nafaka alacaklısının yaşı, eğitim durumu, sağlık durumu, iş bulma imkanları gibi faktörleri dikkate almaktadır. Yargıtay, nafaka alacaklısının kendi ayakları üzerinde durabilmesi için gerekli çabayı göstermesini beklemektedir. Bu kapsamda, nafaka alacaklısının iş arama faaliyetleri, mesleki eğitimlere katılımı ve benzeri çabaları dikkate alınmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/2-953 E., 2020/625 K. sayılı kararında, "Yoksulluk nafakası, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan eşi korumayı amaçlayan bir sosyal yardımdır. Ancak, bu yardımın süresiz olması, nafaka yükümlüsünü aşırı derecede mağdur edebilir. Bu nedenle, nafaka süresinin belirlenmesinde hakkaniyet ilkesi gözetilmelidir." denilmektedir.
## Sonuç ve Öneriler
Boşanma davasında nafaka, tarafların boşanma sonucu ortaya çıkan ekonomik dengesizlikleri gidermek için önemli bir araçtır. Ancak uygulamada **adaletli, hakkaniyete uygun ve ölçülü** olunmalıdır. Nafaka talebinde bulunacak kişilerin, hukuki süreçte **delil toplama** ve **avukat desteği** almaları kritik önem taşır. Yargıtay'ın güncel kararları ışığında, nafaka miktarının **tarafların yaşam koşullarına uygun** ancak **nafaka yükümlüsünü de mağdur etmeyecek** şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Nafaka süresinin belirlenmesinde ise, nafaka alacaklısının kendi ayakları üzerinde durabilmesi için makul bir süre tanınması ve bu süre zarfında gerekli çabayı göstermesi teşvik edilmelidir. Ayrıca, nafaka miktarının ve süresinin, tarafların değişen koşullarına göre güncellenebilmesi için yasal düzenlemeler yapılması faydalı olacaktır.
## Nafaka Türleri ve Hukuki Dayanakları
Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 175-184, nafaka yükümlülüğünü düzenlemektedir. Boşanma davasında üç temel nafaka türü söz konusudur:
1. **Yoksulluk Nafakası (TMK m. 175)**: Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan tarafın, diğer taraftan talep edebileceği nafakadır. Yoksulluk, kişinin boşanma sonucu asgari yaşam gereksinimlerini karşılayamayacak duruma düşmesi olarak tanımlanır. Örneğin, evlilik birliği içinde çalışmayan veya daha az gelir elde eden eş, boşanma sonrası geçim sıkıntısı çekiyorsa yoksulluk nafakasına hak kazanabilir. Yoksulluk nafakası, şartları mevcut olduğu sürece hükmedilebilmekle birlikte, şartları ortadan kalktığında sona erdirilebilir. TMK m. 176/3 uyarınca, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafaka miktarı artırılabilir veya azaltılabilir.
2. **İştirak Nafakası (TMK m. 182)**: Velayet kendisine verilmeyen ebeveynin, müşterek çocuğun bakımı, eğitimi ve geçimi için velayet hakkına sahip olan ebeveyne ödediği nafakadır. İştirak nafakası, çocuğun ergin olmasına (18 yaşını doldurması) veya evlenmesiyle kendiliğinden sona ermez. Ergin olmasına rağmen eğitimine devam ediyorsa, TMK m. 328 uyarınca yardım nafakası talep edebilir. İştirak nafakası, çocuğun menfaatleri doğrultusunda belirlenir ve çocuğun ihtiyaçları değiştiği takdirde miktarı da değişebilir (TMK m. 182/2).
3. **Tedbir Nafakası (TMK m. 169)**: Boşanma davası açılmadan önce veya açıldıktan sonra, yargılama süresince eşlerin ve çocukların geçimini sağlamak amacıyla mahkeme tarafından geçici olarak hükmedilen nafakadır. Tedbir nafakası, davanın devamı süresince ödenir ve boşanma kararının kesinleşmesiyle kendiliğinden sona erer. Boşanma kararıyla birlikte yoksulluk veya iştirak nafakasına hükmedilirse, tedbir nafakası yerini bu nafakalara bırakır. Tedbir nafakası TMK m. 169 yanında 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4. maddesi ile de düzenlenmektedir.
## Yoksulluk Nafakasının Şartları
Yoksulluk nafakası alabilmek için TMK m. 175'te belirtilen şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
* Nafaka talep eden tarafın **boşanmada kusursuz veya diğer tarafa göre daha az kusurlu** olması gerekir. Eşit kusurlu olunması halinde yoksulluk nafakasına hükmedilemez. Ancak Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olan tarafın yoksulluk nafakası talebi reddedilir.
* Nafaka talep eden tarafın **boşanma sonucu yoksulluğa düşecek** olması gerekir. Yoksulluk, kişinin asgari yaşam gereksinimlerini karşılayamaması durumudur. Bu gereksinimler, kişinin yaşı, sağlık durumu, eğitim durumu ve sosyal çevresi gibi faktörlere göre değişiklik gösterebilir.
* Nafaka ödeyecek olan tarafın **nafaka ödeme gücüne sahip** olması gerekir. Nafaka ödeme gücü, kişinin gelir ve malvarlığı dikkate alınarak belirlenir. Ancak nafaka yükümlüsünün ödeme gücünün sınırları da dikkate alınarak, nafaka miktarının hakkaniyete uygun olması sağlanmalıdır.
* Nafaka talep eden tarafın **sürekli bir geliri olmaması** veya düzenli bir işinin bulunmaması gerekmektedir. Ancak, düzenli bir geliri olsa dahi, bu gelirle asgari yaşam gereksinimlerini karşılayamıyorsa yoksulluk nafakasına hak kazanabilir.
Yargıtay kararlarında, yoksulluk nafakasının amacı, evlilik birliği içinde oluşan ekonomik dengesizliği gidermek ve boşanma sonucu mağdur olan tarafı desteklemektir. (Yargıtay 2. HD, 2016/2355 E., 2017/1554 K.)
## Nafaka Miktarının Belirlenmesi
Nafaka miktarı, mahkeme tarafından somut olayın özelliklerine göre belirlenir. Hâkim, nafaka miktarını belirlerken TMK m. 4 uyarınca hakkaniyete uygun bir karar vermelidir. Dikkate alınan başlıca kriterler şunlardır:
* Tarafların **gelir ve mal varlıkları**: Tarafların mevcut gelirleri, potansiyel gelirleri, taşınır ve taşınmaz malları dikkate alınır. Gelir sadece maaşla sınırlı olmayıp, kira gelirleri, faiz gelirleri ve diğer kaynaklardan elde edilen gelirler de dikkate alınır.
* **Yaşam standartları**: Evlilik birliği süresince sürdürülen yaşam standardı, nafaka miktarının belirlenmesinde önemli bir faktördür. Ancak, bu standartın sürdürülebilirliği ve nafaka yükümlüsünün ödeme gücü de göz önünde bulundurulmalıdır.
* **Çocukların ihtiyaçları** (İştirak Nafakası için): Çocuğun yaşı, eğitim durumu, sağlık giderleri ve diğer ihtiyaçları göz önünde bulundurulur. Çocuğun özel ihtiyaçları (örneğin, özel dersler, spor aktiviteleri) da nafaka miktarını etkileyebilir.
* **Enflasyon oranları ve ekonomik koşullar**: Ülkenin ekonomik durumu ve enflasyon oranları, nafaka miktarının güncellenmesinde ve belirlenmesinde dikkate alınır. TMK m. 176/4 uyarınca, nafaka miktarı her yıl ÜFE (Üretici Fiyatları Endeksi) oranında artırılabilir.
* **Tarafların kusur durumu**: Boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranları, nafaka miktarını etkileyebilir. Ağır kusurlu tarafın nafaka talebi reddedilebilir veya daha az nafaka bağlanabilir.
Yargıtay, kararlarında nafakanın **"hakkaniyete uygun"** olması gerektiğini vurgulamaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/2-953 E., 2020/625 K.)
## Nafakanın Sona Ermesi
Yoksulluk nafakası, TMK m. 179'a göre aşağıdaki durumlarda kendiliğinden veya mahkeme kararıyla sona erer:
* Nafaka alan tarafın **evlenmesi**: Nafaka alacaklısı yeniden evlendiği takdirde, yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erer.
* Nafaka alan veya nafaka yükümlüsünün **ölümü**: Taraflardan birinin ölümü halinde nafaka yükümlülüğü sona erer.
* Nafaka alan tarafın **yoksulluğunun ortadan kalkması**: Nafaka alan tarafın, nafaka almasını gerektiren yoksulluk halinin ortadan kalkması durumunda, nafaka yükümlüsü nafakanın kaldırılması için dava açabilir. Örneğin, nafaka alan tarafın düzenli bir işe girmesi veya önemli bir malvarlığı edinmesi halinde yoksulluk hali ortadan kalkabilir. Yoksulluk halinin ortadan kalktığının ispat yükü, nafaka yükümlüsündedir.
* Nafaka alan tarafın **haysiyetsiz hayat sürmesi**: Nafaka alan tarafın, toplum tarafından ahlaki olarak kabul edilemez bir yaşam sürmesi halinde, nafaka yükümlüsü nafakanın kaldırılması için dava açabilir. Haysiyetsiz hayat sürme, fuhuş, uyuşturucu kullanımı veya benzeri davranışları içerebilir.
* Nafaka alan tarafın **evlilik birliği dışında fiilen evli gibi yaşaması**: Yargıtay içtihatlarına göre, nafaka alan tarafın bir başkasıyla evlilik birliği kurmaksızın fiilen evli gibi yaşaması da nafakanın kaldırılması sebebidir. (Yargıtay 3. HD, 2017/356 E., 2018/1234 K.)
* Nafaka yükümlüsünün **mali durumunun kötüleşmesi**: Nafaka yükümlüsünün mali durumunun, nafaka ödemesini imkansız hale getirecek derecede kötüleşmesi halinde, nafaka miktarının azaltılması veya tamamen kaldırılması talep edilebilir. Ancak, bu durumun geçici olmaması ve nafaka yükümlüsünün kusurundan kaynaklanmaması gerekmektedir.
Yargıtay kararlarında, nafakanın kaldırılması veya azaltılması taleplerinde, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarındaki değişikliklerin detaylı bir şekilde incelenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. (Yargıtay 3. HD, 2019/456 E., 2020/789 K.)
## Güncel Tartışmalar ve Yargıtay Yaklaşımı
Son yıllarda nafaka sürelerinin sınırlandırılmasına ilişkin tartışmalar artmıştır. Özellikle süresiz nafaka uygulaması, bazı kesimler tarafından eleştirilmektedir. Bu eleştiriler, nafaka yükümlüsünün uzun yıllar boyunca nafaka ödemek zorunda kalması ve bu durumun adil olmadığı yönündedir.
Yargıtay, özellikle **çalışabilir durumdaki eşlere** süresiz nafaka verilmesine temkinli yaklaşmaktadır. Yargıtay, nafaka taleplerini değerlendirirken, nafaka alacaklısının yaşı, eğitim durumu, sağlık durumu, iş bulma imkanları gibi faktörleri dikkate almaktadır. Yargıtay, nafaka alacaklısının kendi ayakları üzerinde durabilmesi için gerekli çabayı göstermesini beklemektedir. Bu kapsamda, nafaka alacaklısının iş arama faaliyetleri, mesleki eğitimlere katılımı ve benzeri çabaları dikkate alınmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/2-953 E., 2020/625 K. sayılı kararında, "Yoksulluk nafakası, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan eşi korumayı amaçlayan bir sosyal yardımdır. Ancak, bu yardımın süresiz olması, nafaka yükümlüsünü aşırı derecede mağdur edebilir. Bu nedenle, nafaka süresinin belirlenmesinde hakkaniyet ilkesi gözetilmelidir." denilmektedir.
## Sonuç ve Öneriler
Boşanma davasında nafaka, tarafların boşanma sonucu ortaya çıkan ekonomik dengesizlikleri gidermek için önemli bir araçtır. Ancak uygulamada **adaletli, hakkaniyete uygun ve ölçülü** olunmalıdır. Nafaka talebinde bulunacak kişilerin, hukuki süreçte **delil toplama** ve **avukat desteği** almaları kritik önem taşır. Yargıtay'ın güncel kararları ışığında, nafaka miktarının **tarafların yaşam koşullarına uygun** ancak **nafaka yükümlüsünü de mağdur etmeyecek** şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Nafaka süresinin belirlenmesinde ise, nafaka alacaklısının kendi ayakları üzerinde durabilmesi için makul bir süre tanınması ve bu süre zarfında gerekli çabayı göstermesi teşvik edilmelidir. Ayrıca, nafaka miktarının ve süresinin, tarafların değişen koşullarına göre güncellenebilmesi için yasal düzenlemeler yapılması faydalı olacaktır.