Boşanma sürecinde eşler arasında mal paylaşımı kadar borçların paylaşımı da önemli bir yer tutmaktadır. Türk Medeni Kanunu (TMK) ve ilgili mevzuat, boşanmada borç paylaşımına ilişkin düzenlemeler içermektedir. Bu makalede, boşanmada borç paylaşımının hukuki boyutları, Yargıtay kararları ışığında incelenecek ve somut örneklerle açıklanacaktır.
Boşanmada Borç Paylaşımının Hukuki Dayanağı
Türk Medeni Kanunu'nun 202. maddesi, eşler arasında yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu durumlarda, boşanma halinde edinilmiş malların tasfiyesi sırasında borçların da paylaştırılmasını öngörmektedir. Edinilmiş mallara katılma rejiminde, eşlerin evlilik birliği süresince edindiği mallar ve bu mallarla ilgili borçlar, bu rejim kapsamında paylaştırılır. Ancak, TMK'nın 220. maddesinde sayılan kişisel mallar ve bu mallarla ilgili borçlar tasfiyeye dahil edilmez ve sadece ilgili eşe ait kalır. Edinilmiş mallara katılma rejiminde, mal rejiminin sona erdiği tarih esas alınarak tasfiye yapılır (TMK m. 225).
Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Borç Paylaşımı
Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin evlilik süresince elde ettikleri malvarlığı değerlerinin ve borçların paylaşımını düzenler (TMK m. 219 vd.). Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir (TMK m. 219). Bu rejimde, her eşin edinilmiş malı olan mallarla ilgili borçları, tasfiye sırasında dikkate alınır. Örneğin, konut kredisi veya otomobil kredisi gibi borçlar, evlilik birliği içinde edinilmiş malların finansmanı için alınmışsa ve edinilmiş mal kapsamında değerlendiriliyorsa paylaştırılır. Yargıtay'ın birçok kararında, borcun edinilmiş malın edinilmesine yönelik olup olmadığı somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmiştir.
Borç Paylaşımında İstisnalar
Her borç paylaşıma tabi değildir. Kişisel mallar için alınan borçlar, sadece borcu alan eşe aittir (TMK m. 220). Eşlerden birinin sadece şahsi kullanımına özgülenen eşyaları, evlilik birliği öncesinde sahip olduğu malvarlığı değerleri veya miras yoluyla edindiği mallar kişisel malıdır. Örneğin, bir eşin evlilik birliği öncesinde sahip olduğu bir gayrimenkul için aldığı kredi borcu, kişisel mal kapsamında değerlendirilir ve tasfiyeye dahil edilmez. Ancak, kişisel malın edinilmesinden sonra, bu malın değer artışına katkı sağlayan bir borç edinilmiş mallar ile ödenmişse, bu durumda denkleştirme talep edilebilir (TMK m. 227). Denkleştirme, bir eşin kişisel malvarlığından edinilmiş mallara veya edinilmiş malvarlığından kişisel mallara yapılan katkının, tasfiye sırasında hesaba katılmasını ifade eder.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin emsal kararlarında, eşlerden birinin kumar alışkanlığı veya aşırı alkol tüketimi gibi kusurlu davranışları sonucu oluşan borçların, evlilik birliğinin giderlerine katkı sağlamadığı ve kişisel kusurdan kaynaklandığı gerekçesiyle diğer eşin sorumlu tutulamayacağına hükmedilmiştir. Bu tür borçlar, genellikle kişisel borç olarak kabul edilir ve mal paylaşımına dahil edilmez.
Yargıtay Kararları Işığında Borç Paylaşımı
Yargıtay, borç paylaşımı konusunda birçok karar vermiştir. Özellikle borcun edinilmiş malın edinilmesine yönelik olup olmadığı hususu sıkça tartışılan bir konudur. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin kararlarında, eşlerden birinin aile konutu için aldığı kredinin, edinilmiş malın edinilmesine yönelik olduğu ve bu nedenle tasfiyede dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Buna karşılık, eşlerden birinin kendi iş yeri için aldığı borcun, diğer eşin rızası olmadan ve evlilik birliğinin giderlerine katkı sağlamadığı gerekçesiyle paylaştırılamayacağına dair kararlar da bulunmaktadır. Bu tür kararlarda, borcun evlilik birliğinin ortak yaşamını sürdürmeye yönelik olup olmadığı ve diğer eşin bu borçtan haberdar olup olmadığı gibi faktörler dikkate alınır.
Borç Paylaşımında Delil ve İspat Yükü
Borç paylaşımında ispat yükü, genel hukuk prensipleri çerçevesinde, iddia sahibine aittir (TMK m. 6). Borcun edinilmiş malın edinilmesine yönelik olduğunu veya evlilik birliğinin giderlerine katkı sağladığını iddia eden eş, bu iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Borcun evlilik birliği yararına olduğunu ispatlamak için banka kayıtları, kredi sözleşmeleri, faturalar, tanık ifadeleri veya bilirkişi raporları gibi deliller sunulabilir. Yargıtay, delil yetersizliği durumunda borcun paylaştırılamayacağına hükmetmektedir. Borcun kişisel mal için alındığını iddia eden taraf ise, bu durumu ispatlamakla yükümlüdür. Bu ispat yükümlülüğü, borcun kişisel malın edinilmesinden önce veya sonra alınmış olmasına göre değişebilir.
Sonuç ve Öneriler
Boşanmada borç paylaşımı, eşler arasında sıkça anlaşmazlık konusu olan bir husustur. Borcun niteliği, edinilmiş malın edinilmesine yönelik olup olmadığı, evlilik birliği giderlerine katkısı ve delil durumu, paylaşımın belirlenmesinde kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, boşanma sürecinde alanında uzman bir avukattan hukuki destek almak ve delilleri titizlikle hazırlamak önemlidir. Yargıtay kararları da göz önünde bulundurularak, borç paylaşımına ilişkin süreçlerin doğru yönetilmesi gerekmektedir. Eşler, evlilik birliği süresince aldıkları borçların niteliğini ve kullanım amacını belgelemeye özen göstermelidirler. Ayrıca, mal rejiminin tasfiyesi sürecinde, borçların doğru bir şekilde değerlendirilmesi ve paylaşılması için, malvarlığına ilişkin tüm belgelerin eksiksiz olarak sunulması gerekmektedir. Özellikle, borcun hangi tarihte alındığı, hangi amaçla kullanıldığı ve hangi malvarlığı ile ilişkili olduğu gibi hususların açıkça belirtilmesi, ispat sürecini kolaylaştıracaktır.
```