Boşanmada emlak paylaşımı - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/bosanmada-emlak-paylasimi
```html

Boşanma sürecinde en çok tartışma konusu olan hususlardan biri, evlilik birliği süresince edinilen malların paylaşımıdır. Özellikle emlak niteliğindeki taşınmazlar, hem maddi değerleri hem de duygusal bağları nedeniyle çekişmeli süreçlere yol açabilmektedir. Türk Medeni Kanunu (TMK) ve ilgili mevzuat, boşanmada mal paylaşımını düzenlerken, Yargıtay kararları da bu konuda önemli içtihatlar oluşturmaktadır. Bu makalede, boşanmada emlak paylaşımının hukuki boyutları, yasal düzenlemeler ve güncel Yargıtay kararları ışığında incelenecektir.



Boşanmada Mal Rejimleri ve Emlak Paylaşımı



Türk hukukunda evlilik birliği süresince edinilen malların paylaşımı, eşlerin seçtiği mal rejimine göre belirlenir. TMK madde 202 uyarınca, eşler evlenirken veya evlilik süresince noterde düzenleyecekleri bir sözleşmeyle (mal rejimi sözleşmesi) farklı bir rejim seçmedikleri takdirde, yasal mal rejimi olan "edinilmiş mallara katılma rejimi" uygulanır. [1] Edinilmiş mallara katılma rejimi, 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. Bu rejimde, evlilik birliği boyunca edinilen emlak gibi taşınmazlar, eşlerin katılma alacaklarına tabidir. Edinilmiş mallara katılma rejiminde, eşlerden her birinin kişisel malları ile edinilmiş malları bulunur (TMK m. 218, 219). Edinilmiş mal, her eşin bu rejimin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir (TMK m. 219). Örneğin, evlilik sırasında satın alınan bir konut, aksi ispat edilmediği sürece her iki eşin edinilmiş malı sayılır ve boşanma halinde tasfiyeye konu olur. Tasfiye sırasında, eşlerin edinilmiş mallar üzerindeki katkı payları dikkate alınarak katılma alacağı hesaplanır (TMK m. 236). Katılma alacağı, eklenecek değerlerden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, edinilmiş malların toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin yarısıdır (TMK m. 231).



Eşlerin mal rejimi sözleşmesiyle "mal ayrılığı" (TMK m. 242) veya "paylaşmalı mal ayrılığı" (TMK m. 256) gibi farklı bir rejim seçmeleri halinde ise emlak paylaşımı bu sözleşme hükümlerine göre gerçekleşir. Mal ayrılığı rejiminde, her eşin kendi malvarlığı üzerinde tasarruf yetkisi bulunur ve boşanma halinde herhangi bir mal paylaşımı söz konusu olmaz. Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde ise, eşlerin evlilik birliği içinde edindikleri mallar, sözleşmede belirtilen oranlarda paylaşılır. Ancak, Yargıtay'ın emsal kararlarında belirtildiği üzere, eşlerin mal rejimi sözleşmesinin TMK'da öngörülen şekil şartlarına uygun olmaması durumunda, bu sözleşme geçersiz sayılabilir ve yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır. Mal rejimi sözleşmesinin noterde düzenlenmesi ve taraflarca imzalanması zorunludur (TMK m. 205/1).



Emlak Paylaşımında Kanuni ve Fiili Durumlar



Boşanmada emlak paylaşımı söz konusu olduğunda, taşınmazın tapuda hangi eşin adına kayıtlı olduğu tek başına belirleyici değildir. TMK madde 222 uyarınca, bir eşin bir malın kişisel malı olduğunu iddia etmesi halinde, bu iddiasını ispat yükümlülüğü kendisine aittir. Eşlerden birinin evlenmeden önce sahip olduğu mallar, miras yoluyla veya karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği emlakler "kişisel mal" sayılır ve kural olarak paylaşıma tabi tutulmaz (TMK m. 219). Ancak, evlilik birliği süresince edinilen ve her iki eşin mali katkısıyla veya diğer eşin katkısıyla alınan taşınmazlar, "edinilmiş mal" kapsamında değerlendirilir.



Yargıtay kararlarında, eşlerden birinin aile yardımıyla satın aldığı ancak diğer eşin de evlilik birliğine katkı sağladığı bir taşınmazın, kısmen veya tamamen edinilmiş mal olarak değerlendirilebileceğine hükmedilmiştir. Bu tür durumlarda, eşlerin katkı payları, tanık beyanları, banka kayıtları ve diğer delillerle ispatlanabilir. Eşin ev işlerine bakması, çocukların bakımını üstlenmesi gibi fiili katkıları da parasal katkı olarak değerlendirilebilir. Yargıtay, ev hanımlarının ev işlerine ve çocuk bakımına yaptığı katkıyı, eşin mal edinmesine dolaylı katkısı olarak kabul etmektedir. Bu nedenle, emlak paylaşımında somut durumun ve eşlerin katkılarının dikkate alınması gerekmektedir.



Yargıtay İçtihatları ve Emlak Paylaşımı



Yargıtay, boşanmada emlak paylaşımına ilişkin birçok kararında, eşlerin ekonomik ve sosyal durumlarını, evlilik süresini, katkılarını ve diğer hakkaniyet ilkelerini göz önünde bulundurmuştur. Örneğin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun emsal kararlarında, boşanma sonrasında müşterek çocukların velayetinin verildiği eş lehine, aile konutunun intifa hakkının tanınmasına veya kullanım hakkının verilmesine karar verilebileceği belirtilmiştir. [4] Bu karar, özellikle çocukların menfaatlerinin ön planda tutulduğunu göstermektedir. Ancak, bu tür kararlar verilirken, diğer eşin de barınma hakkı ve mülkiyet hakkı gözetilmelidir. Aile konutu şerhi varsa, bu şerhin de dikkate alınması gerekir (TMK m. 194).



Diğer yandan, Yargıtay kararlarında, eşlerden birinin evlilik öncesinde edindiği ancak evlilik süresince değer artışı gösteren bir taşınmazın, bu değer artışının belirli şartlar altında paylaşıma tabi olabileceği belirtilmiştir. TMK madde 227'ye göre, eşlerden biri diğerinin kişisel malına katkıda bulunmuşsa, bu katkı oranında edinilmiş mallarda hak sahibi olabilir. Bu durum, emlak paylaşımında değer artışı paylaşımının önemini vurgulamaktadır. Değer artış payının hesaplanmasında, taşınmazın ilk edinildiği tarihteki değeri ile tasfiye tarihindeki değeri arasındaki fark dikkate alınır ve eşin katkısı oranında pay verilir. Katkı payı alacağı, katkının yapıldığı tarihteki değerine göre değil, malın tasfiye sırasındaki (yani dava tarihindeki) değerine göre hesaplanır. Bu husus, Yargıtay'ın yerleşik içtihatları ile sabittir. [5]



Sonuç ve Öneriler



Boşanmada emlak paylaşımı, karmaşık hukuki süreçleri beraberinde getiren bir konudur. Eşlerin mal rejimi, taşınmazın edinilme şekli, eşlerin katkıları, evlilik süresi ve çocukların menfaatleri gibi unsurlar, paylaşım sürecini doğrudan etkilemektedir. Yargıtay kararları da bu süreçte yol gösterici niteliktedir. Bu nedenle, boşanma sürecinde emlak paylaşımına ilişkin uzman bir avukattan hukuki danışmanlık almak ve güncel mevzuat ile içtihatları dikkate alarak hareket etmek, hak kayıplarının önüne geçmek açısından büyük önem taşımaktadır.



Eşlerin, evlilik birliği süresince edindikleri taşınmazlara ilişkin tapu kayıtları, banka dekontları, faturalar ve diğer ilgili belgeleri düzenli olarak saklamaları ve olası bir boşanma durumunda hukuki destek almaları önerilmektedir. Ayrıca, mal rejimi sözleşmelerinin noterde düzenlenmesi ve TMK'da öngörülen şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmesi, ileride doğabilecek anlaşmazlıkların önlenmesi açısından faydalı olacaktır. Eşler, evlilik birliği içinde edindikleri malların paylaşımı konusunda bir anlaşmaya varırlarsa, bu anlaşmayı yazılı olarak yapmaları ve noterde onaylatmaları da mümkündür. Bu tür bir anlaşma, boşanma davası sırasında mahkemeye sunularak, mal paylaşımı konusunda daha hızlı ve sorunsuz bir çözüm sağlanmasına yardımcı olabilir. Anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımı konusunda anlaşmaya varılması halinde, bu protokol mahkemece onaylandığında kesin hüküm teşkil eder.



Kaynaklar:


[1] Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 202


[2] Yargıtay 2. HD, 06.07.2020, E. 2020/3433, K. 2020/3487


[3] Yargıtay HGK, 17.04.2019, E. 2017/2-2146, K. 2019/451


[4] Yargıtay HGK, 21.09.2021, E. 2020/2-654, K. 2021/1021


[5] Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 227


```
Hukuki Danışmanlık