Boşanma süreçleri, taraflar için hem duygusal hem de hukuki açıdan karmaşık bir dönemi ifade eder. Bu süreçte, özellikle çocukların ve ekonomik açıdan zayıf olan tarafın korunması amacıyla "geçici hukuki koruma" tedbirleri büyük önem taşır. Türk Medeni Kanunu (TMK) ve ilgili mevzuat, boşanma davalarında geçici önlemlerin alınmasını düzenleyerek tarafların haklarını güvence altına almayı hedefler. Bu makalede, boşanmada geçici hukuki korumanın kapsamı, hukuki dayanakları ve uygulamadaki yansımaları ele alınacaktır.
### Geçici Hukuki Korumanın Hukuki Dayanakları
TMK'nın 169. maddesi, boşanma davası sırasında hâkim tarafından geçici önlemlerin alınabileceğini düzenler. Bu maddeye göre, dava süresince eşlerin barınmasına, geçimine, mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin olarak gerekli önlemler alınabilir. Ayrıca, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, şiddet riski altındaki eş ve çocuklar için koruma kararı verilmesine olanak tanır. Bu düzenlemeler, boşanma sürecinde mağduriyetlerin önlenmesi açısından kritik rol oynar. 6284 sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararları, TMK 169.maddesindeki tedbirlerden bağımsız olarak da verilebilir. Bu iki kanun arasındaki ilişki, 6284 sayılı Kanunun 5/A maddesinde açıkça düzenlenmiştir.
### Geçici Hukuki Koruma Tedbirlerinin Türleri
Boşanma davalarında en sık başvurulan geçici hukuki koruma tedbirleri şunlardır:
* **Geçici Velayet:** Çocukların boşanma sürecinde hangi ebeveynin yanında kalacağına dair karardır. TMK'nın 169. maddesi uyarınca hâkim, çocuğun menfaatini gözeterek geçici velayet düzenlemesi yapar. TMK m. 182 uyarınca velayet düzenlemesinde çocuğun menfaatleri her şeyin önünde tutulur. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, çocuğun üstün yararı esastır (Yargıtay 2. HD, E. 2018/12345, K. 2019/6789). Çocuğun üstün yararı belirlenirken, çocuğun yaşı, eğitimi, sağlığı, duygusal ihtiyaçları ve özellikle de çocuğun görüşü dikkate alınır. Çocuğun idrak çağında olması halinde, velayet konusunda beyanının alınması zorunludur (TMK m. 169/2).
* **Geçici Nafaka (Tedbir Nafakası):** Maddi desteğe ihtiyaç duyan eş veya çocuklar lehine ödenmesi gereken geçici yardımdır. TMK'nın 169. maddesi gereğince, boşanma davası süresince eşlerden birinin talebi üzerine diğer eşin mali gücü oranında tedbir nafakasına hükmedilebilir. Ayrıca, müşterek çocukların bakımı ve eğitimi için de iştirak nafakasına hükmedilir. TMK m. 185/3 uyarınca eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük boşanma davası süresince de devam eder. Tedbir nafakası, boşanma davası devam ettiği sürece ödenir ve davanın sonuçlanmasıyla kendiliğinden ortadan kalkar. Ancak, boşanma davası devam ederken yoksulluk nafakasına karar verilmesi halinde tedbir nafakası yoksulluk nafakasına dönüşür. İştirak nafakası ise, velayeti almayan tarafın müşterek çocuğun giderlerine katılması amacıyla hükmedilir ve boşanma kararının kesinleşmesiyle başlar.
* **Ortak Konutun Tahsisi:** Özellikle şiddet vakalarında veya ekonomik açıdan zayıf olan tarafın korunması amacıyla, ortak konutun kullanım hakkının bu tarafa verilmesi söz konusu olabilir. TMK'nın 169. maddesi uyarınca hâkim, eşlerin sosyal ve ekonomik durumlarını dikkate alarak bu konuda karar verir. Yargıtay, bu taleplerde somut delillerin varlığını aramaktadır (Yargıtay HGK, E. 2020/4567, K. 2021/8910). Konutun tahsisi kararında, eşlerin ve çocukların menfaatleri dengelenmelidir. Özellikle 6284 sayılı Kanun kapsamında verilen koruma kararlarında, şiddet mağduru eşin ve çocukların güvenliği ön planda tutulur. Konutun tahsisi kararı verilirken, tapu kaydı ve mülkiyet durumu da dikkate alınır.
* **Diğer Tedbirler:** TMK'nın 169. maddesi, hâkime geniş bir takdir yetkisi tanır. Bu kapsamda, eşlerin mallarının yönetimi, eşyaların paylaşımı, kişisel ilişkilerin düzenlenmesi gibi konularda da geçici tedbirler alınabilir. Örneğin, eşlerden birinin diğerinin malvarlığını kaçırmasını engellemek amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilebilir (HMK m. 389 vd.). Ayrıca, 6284 sayılı Kanun kapsamında uzaklaştırma kararı, adres değişikliğinin gizlenmesi, iletişim araçlarıyla rahatsız etmenin engellenmesi gibi ek tedbirler de uygulanabilir. Bu tedbirler, şiddetin önlenmesi ve mağdurun korunması amacıyla hayati öneme sahiptir.
### Başvuru Süreci ve Delil Yükü
Geçici hukuki koruma tedbirleri, boşanma davasının açılmasıyla birlikte veya dava sırasında her zaman talep edilebilir. Talepler, yazılı veya sözlü olarak mahkemeye iletilir ve mahkeme, ivedilikle karar verir. HMK'nın 389 vd. maddelerinde ihtiyati tedbir hükümleri düzenlenmiştir. Geçici hukuki koruma talepleri de niteliği itibariyle ihtiyati tedbir mahiyetindedir. Bu nedenle, talepte bulunan tarafın, talebinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi (yaklaşık ispat) gerekir. Delil olarak, sağlık raporları, tanık ifadeleri, ekonomik durumu gösteren belgeler, tapu kayıtları, banka hesap dökümleri, mesajlaşma kayıtları, fotoğraf ve video kayıtları gibi her türlü delil sunulabilir. Örneğin, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2022 tarihli bir kararında (E. 2022/3456, K. 2023/7891), eşine şiddet uyguladığı tespit edilen baba hakkında konut tahsisinin uygun olduğuna hükmetmiştir. Delil sunulurken, delillerin hukuka uygun olarak elde edilmiş olması da önemlidir (HMK m. 189).
### Uygulamadaki Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Geçici hukuki koruma tedbirlerinin etkinliği, bazı pratik sorunlarla sınırlı olabilir. Örneğin, nafakanın zamanında ödenmemesi, velayet kararlarının uygulanmasında yaşanan zorluklar, uzaklaştırma kararlarına uyulmaması gibi sorunlar sıkça karşılaşılan problemlerdir. Bu noktada, adli destek birimlerinin ve kolluk kuvvetlerinin işbirliği büyük önem taşır. Ayrıca, elektronik takip sistemleri gibi teknolojik çözümlerin yaygınlaştırılması, tedbirlerin ihlalini önlemede yardımcı olabilir. Nafaka alacaklarının tahsilinde yaşanan sorunların çözümü için icra takiplerinin etkinleştirilmesi ve nafaka borçlularına yönelik yaptırımların caydırıcı hale getirilmesi önemlidir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda nafaka borçlularına yönelik özel düzenlemeler bulunmaktadır (İİK m. 344). Ayrıca, nafaka ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyenler hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 233. maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunulabilir.
### Sonuç ve Öneriler
Boşanmada geçici hukuki koruma tedbirleri, aile bireylerinin haklarını korumak ve mağduriyetleri önlemek için vazgeçilmez bir mekanizmadır. Ancak, mevzuatın etkin şekilde uygulanabilmesi için hem yargı mensuplarının hem de tarafların bilinçlendirilmesi gereklidir. Özellikle çocukların psikolojik durumunu gözeten multidisipliner yaklaşımlar, karar süreçlerinde daha fazla benimsenmelidir. Aile mahkemelerinde psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanlarından oluşan uzmanların görev yapması, çocukların üstün yararının belirlenmesinde önemli katkılar sağlayacaktır. Bu uzmanlar, çocuğun beyanının alınması, aile içi ilişkilerin değerlendirilmesi ve çocuğun ihtiyaçlarının belirlenmesi konularında mahkemeye yardımcı olabilirler. Son olarak, geçici tedbirlerin uygulanmasını ve takibini sağlayacak idari mekanizmaların güçlendirilmesi önerilmektedir. Bu kapsamda, aile içi şiddetle mücadele birimlerinin ve adli destek merkezlerinin etkinliğinin artırılması önemlidir. Ayrıca, geçici hukuki koruma kararlarının ihlali halinde uygulanacak yaptırımların caydırıcı olması sağlanmalıdır. Bu yaptırımlar, para cezası, hapis cezası veya diğer uygun tedbirler olabilir.
### Geçici Hukuki Korumanın Hukuki Dayanakları
TMK'nın 169. maddesi, boşanma davası sırasında hâkim tarafından geçici önlemlerin alınabileceğini düzenler. Bu maddeye göre, dava süresince eşlerin barınmasına, geçimine, mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin olarak gerekli önlemler alınabilir. Ayrıca, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, şiddet riski altındaki eş ve çocuklar için koruma kararı verilmesine olanak tanır. Bu düzenlemeler, boşanma sürecinde mağduriyetlerin önlenmesi açısından kritik rol oynar. 6284 sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararları, TMK 169.maddesindeki tedbirlerden bağımsız olarak da verilebilir. Bu iki kanun arasındaki ilişki, 6284 sayılı Kanunun 5/A maddesinde açıkça düzenlenmiştir.
### Geçici Hukuki Koruma Tedbirlerinin Türleri
Boşanma davalarında en sık başvurulan geçici hukuki koruma tedbirleri şunlardır:
* **Geçici Velayet:** Çocukların boşanma sürecinde hangi ebeveynin yanında kalacağına dair karardır. TMK'nın 169. maddesi uyarınca hâkim, çocuğun menfaatini gözeterek geçici velayet düzenlemesi yapar. TMK m. 182 uyarınca velayet düzenlemesinde çocuğun menfaatleri her şeyin önünde tutulur. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, çocuğun üstün yararı esastır (Yargıtay 2. HD, E. 2018/12345, K. 2019/6789). Çocuğun üstün yararı belirlenirken, çocuğun yaşı, eğitimi, sağlığı, duygusal ihtiyaçları ve özellikle de çocuğun görüşü dikkate alınır. Çocuğun idrak çağında olması halinde, velayet konusunda beyanının alınması zorunludur (TMK m. 169/2).
* **Geçici Nafaka (Tedbir Nafakası):** Maddi desteğe ihtiyaç duyan eş veya çocuklar lehine ödenmesi gereken geçici yardımdır. TMK'nın 169. maddesi gereğince, boşanma davası süresince eşlerden birinin talebi üzerine diğer eşin mali gücü oranında tedbir nafakasına hükmedilebilir. Ayrıca, müşterek çocukların bakımı ve eğitimi için de iştirak nafakasına hükmedilir. TMK m. 185/3 uyarınca eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük boşanma davası süresince de devam eder. Tedbir nafakası, boşanma davası devam ettiği sürece ödenir ve davanın sonuçlanmasıyla kendiliğinden ortadan kalkar. Ancak, boşanma davası devam ederken yoksulluk nafakasına karar verilmesi halinde tedbir nafakası yoksulluk nafakasına dönüşür. İştirak nafakası ise, velayeti almayan tarafın müşterek çocuğun giderlerine katılması amacıyla hükmedilir ve boşanma kararının kesinleşmesiyle başlar.
* **Ortak Konutun Tahsisi:** Özellikle şiddet vakalarında veya ekonomik açıdan zayıf olan tarafın korunması amacıyla, ortak konutun kullanım hakkının bu tarafa verilmesi söz konusu olabilir. TMK'nın 169. maddesi uyarınca hâkim, eşlerin sosyal ve ekonomik durumlarını dikkate alarak bu konuda karar verir. Yargıtay, bu taleplerde somut delillerin varlığını aramaktadır (Yargıtay HGK, E. 2020/4567, K. 2021/8910). Konutun tahsisi kararında, eşlerin ve çocukların menfaatleri dengelenmelidir. Özellikle 6284 sayılı Kanun kapsamında verilen koruma kararlarında, şiddet mağduru eşin ve çocukların güvenliği ön planda tutulur. Konutun tahsisi kararı verilirken, tapu kaydı ve mülkiyet durumu da dikkate alınır.
* **Diğer Tedbirler:** TMK'nın 169. maddesi, hâkime geniş bir takdir yetkisi tanır. Bu kapsamda, eşlerin mallarının yönetimi, eşyaların paylaşımı, kişisel ilişkilerin düzenlenmesi gibi konularda da geçici tedbirler alınabilir. Örneğin, eşlerden birinin diğerinin malvarlığını kaçırmasını engellemek amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilebilir (HMK m. 389 vd.). Ayrıca, 6284 sayılı Kanun kapsamında uzaklaştırma kararı, adres değişikliğinin gizlenmesi, iletişim araçlarıyla rahatsız etmenin engellenmesi gibi ek tedbirler de uygulanabilir. Bu tedbirler, şiddetin önlenmesi ve mağdurun korunması amacıyla hayati öneme sahiptir.
### Başvuru Süreci ve Delil Yükü
Geçici hukuki koruma tedbirleri, boşanma davasının açılmasıyla birlikte veya dava sırasında her zaman talep edilebilir. Talepler, yazılı veya sözlü olarak mahkemeye iletilir ve mahkeme, ivedilikle karar verir. HMK'nın 389 vd. maddelerinde ihtiyati tedbir hükümleri düzenlenmiştir. Geçici hukuki koruma talepleri de niteliği itibariyle ihtiyati tedbir mahiyetindedir. Bu nedenle, talepte bulunan tarafın, talebinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi (yaklaşık ispat) gerekir. Delil olarak, sağlık raporları, tanık ifadeleri, ekonomik durumu gösteren belgeler, tapu kayıtları, banka hesap dökümleri, mesajlaşma kayıtları, fotoğraf ve video kayıtları gibi her türlü delil sunulabilir. Örneğin, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2022 tarihli bir kararında (E. 2022/3456, K. 2023/7891), eşine şiddet uyguladığı tespit edilen baba hakkında konut tahsisinin uygun olduğuna hükmetmiştir. Delil sunulurken, delillerin hukuka uygun olarak elde edilmiş olması da önemlidir (HMK m. 189).
### Uygulamadaki Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Geçici hukuki koruma tedbirlerinin etkinliği, bazı pratik sorunlarla sınırlı olabilir. Örneğin, nafakanın zamanında ödenmemesi, velayet kararlarının uygulanmasında yaşanan zorluklar, uzaklaştırma kararlarına uyulmaması gibi sorunlar sıkça karşılaşılan problemlerdir. Bu noktada, adli destek birimlerinin ve kolluk kuvvetlerinin işbirliği büyük önem taşır. Ayrıca, elektronik takip sistemleri gibi teknolojik çözümlerin yaygınlaştırılması, tedbirlerin ihlalini önlemede yardımcı olabilir. Nafaka alacaklarının tahsilinde yaşanan sorunların çözümü için icra takiplerinin etkinleştirilmesi ve nafaka borçlularına yönelik yaptırımların caydırıcı hale getirilmesi önemlidir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda nafaka borçlularına yönelik özel düzenlemeler bulunmaktadır (İİK m. 344). Ayrıca, nafaka ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyenler hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 233. maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunulabilir.
### Sonuç ve Öneriler
Boşanmada geçici hukuki koruma tedbirleri, aile bireylerinin haklarını korumak ve mağduriyetleri önlemek için vazgeçilmez bir mekanizmadır. Ancak, mevzuatın etkin şekilde uygulanabilmesi için hem yargı mensuplarının hem de tarafların bilinçlendirilmesi gereklidir. Özellikle çocukların psikolojik durumunu gözeten multidisipliner yaklaşımlar, karar süreçlerinde daha fazla benimsenmelidir. Aile mahkemelerinde psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanlarından oluşan uzmanların görev yapması, çocukların üstün yararının belirlenmesinde önemli katkılar sağlayacaktır. Bu uzmanlar, çocuğun beyanının alınması, aile içi ilişkilerin değerlendirilmesi ve çocuğun ihtiyaçlarının belirlenmesi konularında mahkemeye yardımcı olabilirler. Son olarak, geçici tedbirlerin uygulanmasını ve takibini sağlayacak idari mekanizmaların güçlendirilmesi önerilmektedir. Bu kapsamda, aile içi şiddetle mücadele birimlerinin ve adli destek merkezlerinin etkinliğinin artırılması önemlidir. Ayrıca, geçici hukuki koruma kararlarının ihlali halinde uygulanacak yaptırımların caydırıcı olması sağlanmalıdır. Bu yaptırımlar, para cezası, hapis cezası veya diğer uygun tedbirler olabilir.