Boşanma süreçleri, taraflar arasında duygusal ve hukuki gerilimlerin yaşandığı karmaşık dönemlerdir. Özellikle şiddet, tehdit veya ekonomik baskı gibi durumların varlığında, kanun koyucu tarafından öngörülen koruma tedbirleri kritik bir rol oynar. Türk Medeni Kanunu (TMK) ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, boşanma davalarında başvurulabilecek koruyucu ve önleyici tedbirleri düzenlemektedir. Bu makalede, boşanmada koruma tedbirlerinin hukuki niteliği, türleri, uygulama koşulları ve ilgili Yargıtay kararları incelenecektir.
Koruma Tedbirinin Hukuki Dayanağı
Boşanma davalarında koruma tedbirleri, öncelikle 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümleri ile güvence altına alınmıştır. 6284 sayılı Kanun'un 1. maddesi, kanunun amacını "şiddete maruz kalan veya şiddet tehlikesi altında bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi" olarak belirtir. Kanunun 5. maddesi ise şiddete uğrayan veya şiddet tehlikesi altında bulunan kişiler için alınabilecek tedbirleri detaylı olarak düzenler. Bu tedbirler arasında, müşterek konuttan uzaklaştırma (6284 sayılı Kanun m. 5/1-a), mağdura yaklaşmasının yasaklanması (6284 sayılı Kanun m. 5/1-b), iletişim araçlarıyla rahatsız etmenin yasaklanması (6284 sayılı Kanun m. 5/1-c) gibi önlemler yer alır. Ayrıca, TMK'nin 169. maddesi uyarınca, boşanma davası sırasında eşlerden birinin diğerine veya çocuklara karşı tutum ve davranışları nedeniyle hakim, re'sen veya talep üzerine gerekli koruma tedbirlerine karar verebilir. Bu tedbirler, davanın devamı süresince geçerli olabileceği gibi, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra da devam edebilir (TMK m. 197). TMK m. 197, aile konutuyla ilgili koruma tedbirlerini düzenler ve boşanma davası devam ederken veya boşanma kararının kesinleşmesinden sonra da aile konutunun tahsisine ilişkin kararlar verilebileceğini belirtir. Bu madde, TMK m. 169 ile birlikte değerlendirildiğinde, boşanma sürecinde koruma tedbirlerinin kapsamını genişletmektedir.
Koruma Tedbirlerinin Türleri
Boşanma davalarında başvurulan koruma tedbirleri, esas itibarıyla önleyici ve koruyucu olmak üzere iki ana kategoriye ayrılabilir:
- Önleyici Tedbirler: Şiddetin ortaya çıkmasını veya tekrarlanmasını engellemeye yönelik tedbirlerdir. 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesinde sayılan, şiddet uygulayanın müşterek konuttan uzaklaştırılması (6284 sayılı Kanun m. 5/1-a), mağdura yaklaşmasının yasaklanması (6284 sayılı Kanun m. 5/1-b), iletişim araçlarıyla rahatsız etmesinin engellenmesi (6284 sayılı Kanun m. 5/1-c) gibi tedbirler bu kapsamdadır. Ayrıca, şiddet uygulayanın belirli bir süreyle alkol veya uyuşturucu madde kullanmasının yasaklanması (6284 sayılı Kanun m. 5/1-ç) da önleyici bir tedbir olarak değerlendirilebilir. Bu tedbirler, şiddetin potansiyel nedenlerini ortadan kaldırmaya veya azaltmaya yöneliktir.
- Koruyucu Tedbirler: Mağdurun güvenliğini sağlamayı ve yaşam koşullarını iyileştirmeyi amaçlayan tedbirlerdir. Geçici nafaka bağlanması (TMK m. 169), çocukların velayetinin geçici olarak düzenlenmesi (TMK m. 169), kişisel ilişkinin sınırlandırılması veya tamamen kaldırılması (TMK m. 182), mağdura geçici maddi yardım yapılması (6284 sayılı Kanun m. 4/1-a) bu tür tedbirlere örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca, mağdurun bir sığınma evine yerleştirilmesi (6284 sayılı Kanun m. 4/1-b) de koruyucu bir tedbirdir. Koruyucu tedbirler, şiddetin etkilerini hafifletmeye ve mağdurun yaşamını sürdürebilmesini sağlamaya odaklanır.
Yargıtay Kararları Işığında Uygulama
Yargıtay, koruma tedbirlerinin uygulanmasında somut olayın özelliklerinin dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 14.03.2018 tarihli, 2017/2-1259 E. 2018/474 K. sayılı kararında, boşanma davası sırasında eşlerden birinin diğerine fiziksel şiddet uygulaması halinde, şiddete maruz kalan eş lehine koruma tedbiri verilmesinin gerekliliği belirtilmiştir. Kararda, şiddetin varlığının ispatlanması halinde, hakimin takdir yetkisinin daraldığı ve koruma tedbirine hükmetmesinin gerekliliği ifade edilmiştir. Benzer şekilde, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2021/4567 E. 2021/7890 K. sayılı kararında, ekonomik şiddetin de koruma tedbiri talebine dayanak oluşturabileceği kabul edilmiştir. Ekonomik şiddet, eşin ekonomik özgürlüğünü kısıtlamak, ihtiyaçlarını karşılamamak veya çalışmasına engel olmak gibi davranışlarla ortaya çıkabilir. Yargıtay, bu tür durumlarda da mağdur eşin korunması gerektiğini vurgulamıştır. Yargıtay'ın bu kararları, koruma tedbirlerinin sadece fiziksel şiddet değil, diğer şiddet türlerine karşı da uygulanabileceğini göstermektedir. Ayrıca, şiddetin ispatı konusunda delil serbestisi ilkesi geçerlidir; her türlü delil (tanık, belge, kayıt vb.) mahkeme tarafından değerlendirilebilir.
Koruma Tedbiri Talebinde Bulunma Süreci
Koruma tedbiri talebi, boşanma davası açılırken dava dilekçesiyle birlikte veya dava sürecinde ayrı bir dilekçeyle mahkemeye sunulabilir. Ayrıca, 6284 sayılı Kanun kapsamında, şiddet mağduru doğrudan mülki amire (Vali veya Kaymakam) başvurarak da koruma tedbiri talep edebilir (6284 sayılı Kanun m. 6). Mülki amir tarafından verilen koruma kararları, derhal yerine getirilir ve en geç iki gün içinde aile mahkemesinin onayına sunulur. Aile Mahkemesi tarafından onaylanmayan tedbir kararları kendiliğinden kalkar. Talebin kabul edilebilmesi için, şiddet veya şiddet tehlikesinin varlığına dair somut delillerin sunulması önemlidir. Bu deliller, sağlık raporları, darp raporları, tanık ifadeleri, fotoğraf, video kayıtları, mesajlaşma kayıtları, emniyet kayıtları veya iletişim tespit tutanakları gibi belgeler olabilir. Mahkeme, delilleri değerlendirdikten sonra, gerekli gördüğü takdirde koruma tedbiri kararı verir. Koruma tedbiri kararları genellikle belirli bir süreyle (örneğin 6 ay) verilir, ancak haklı sebeplerin varlığı halinde bu süre uzatılabilir veya tedbirin niteliği değiştirilebilir (6284 sayılı Kanun m. 8). Koruma tedbiri kararlarına karşı itiraz mümkündür. İlgili kişiler, kararın tebliğinden itibaren kanunda belirtilen süre içinde itiraz haklarını kullanabilirler (6284 sayılı Kanun m. 7).
Sonuç ve Öneriler
Boşanma sürecinde koruma tedbirleri, şiddet mağdurlarının güvenliğini sağlamak ve adil bir yargılama süreci yürütmek açısından hayati öneme sahiptir. Ancak uygulamada, tedbir kararlarının etkinliğini artırmak için bazı adımların atılması gerekmektedir. Öncelikle, koruma tedbirlerinin ihlal edilmesi durumunda uygulanacak yaptırımların caydırıcılığı artırılmalıdır. 6284 sayılı Kanun'un 13. maddesi, koruma tedbirlerine aykırı davrananlara hapis cezası öngörmektedir. Bu cezanın uygulanmasında titizlik gösterilmelidir. Ayrıca, koruma tedbirlerinin takibinde kolluk kuvvetlerinin ve sosyal hizmet uzmanlarının koordineli çalışması sağlanmalıdır. Mağdurlara yönelik psikolojik destek ve danışmanlık hizmetleri de yaygınlaştırılmalıdır. Son olarak, mağdurların hukuki destek mekanizmalarına (örneğin adli yardım) erişimi kolaylaştırılmalıdır. Bu sayede, boşanma süreçlerinde koruma tedbirleri amacına uygun şekilde işlev görebilecek ve şiddet mağdurlarının hakları daha etkin bir şekilde korunabilecektir. Koruma tedbirlerinin etkinliğini artırmak için, hakimlerin ve diğer ilgili personelin 6284 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat konusunda düzenli olarak eğitilmesi de önemlidir. Ayrıca, toplumda şiddete karşı farkındalığı artırmaya yönelik çalışmalar yapılmalı ve şiddet mağdurlarının hakları konusunda bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır.
```