Boşanma süreçleri, aile hukukunun en hassas ve karmaşık alanlarından biridir. Bu süreçte taraflar arasında yaşanan çatışmalar, özellikle şiddet içeren durumlarda, hukuki koruma tedbirlerini gerekli kılmaktadır. Uzaklaştırma kararı, boşanma davalarında sıkça başvurulan ve aile içi şiddetin önlenmesi amacıyla düzenlenen önemli bir koruma tedbiridir. Bu makalede, boşanmada uzaklaştırma kararının hukuki dayanakları, şartları, uygulama süreci, ihlali halinde uygulanacak yaptırımlar ve Yargıtay kararları ışığında detaylı bir şekilde incelenecektir.
Uzaklaştırma Kararının Hukuki Dayanağı
Uzaklaştırma kararı, esas olarak 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ("6284 sayılı Kanun") ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde düzenlenmektedir. 6284 sayılı Kanun, aile bireylerine yönelik şiddetin önlenmesi ve şiddet mağdurlarının korunması amacıyla geniş kapsamlı hükümler içermektedir. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 195. maddesi de eşlerin birlikte yaşamaya ara vermeleri halinde alınabilecek tedbirleri düzenleyerek, dolaylı olarak bu tür koruma önlemlerine zemin hazırlamaktadır. Ayrıca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 169. maddesi boşanma davası sırasında hakimin alabileceği geçici önlemleri düzenleyerek uzaklaştırma kararına dayanak oluşturabilir. 6284 sayılı Kanun uyarınca, şiddet uygulayan veya uygulama ihtimali bulunan kişi hakkında uzaklaştırma kararı verilebilir. Kanunun amacı, şiddet mağdurunu korumak ve şiddetin tekrarını önlemektir.
Uzaklaştırma Kararının Şartları
Uzaklaştırma kararının verilebilmesi için 6284 sayılı Kanun'da belirtilen belirli şartların varlığı gereklidir:
- Şiddet veya Şiddet Tehdidi: Aile bireylerinden birinin diğerine fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik veya sözlü şiddet uygulaması veya bu tür bir şiddet tehdidinde bulunması. Şiddetin tanımı 6284 sayılı Kanun'un 2. maddesinde yapılmıştır. Şiddet, tek bir olay olabileceği gibi, süreklilik arz eden davranışlar şeklinde de ortaya çıkabilir.
- Koruyucu Tedbir İhtiyacı: Şiddet veya şiddet tehdidinin varlığı, mağdurun korunması için acil bir tedbir alınmasını gerektirmelidir. Bu, mağdurun can güvenliği, ruh sağlığı veya fiziksel bütünlüğü açısından ciddi bir tehlike altında olması anlamına gelir.
- Delil veya Emare: Şiddet iddiasını destekleyen delillerin veya emarelerin bulunması gereklidir. Bu deliller, tanık ifadeleri, doktor raporları, darp raporları, fotoğraf, video kayıtları, mesajlar, e-postalar veya diğer her türlü belge olabilir. Delil, kesin bir kanıt olmak zorunda değildir; şiddetin varlığına dair makul bir şüphe uyandırması yeterlidir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi uyarınca, ispat yükü davacıdadır; ancak, şiddet davalarında mahkeme re'sen araştırma ilkesini uygulayabilir.
Örneğin, eşinin kendisine sürekli olarak hakaret ettiğini, aşağıladığını ve fiziksel şiddet uyguladığını iddia eden bir kadın, bu iddialarını destekleyen tanık ifadeleri, hastane raporları ve darp raporlarıyla birlikte uzaklaştırma kararı talebinde bulunabilir. Aynı şekilde, eşinin kendisini ölümle tehdit ettiğini ve silah gösterdiğini iddia eden bir erkek de, bu iddialarını destekleyen mesaj kayıtları ve tanık ifadeleriyle uzaklaştırma kararı talep edebilir.
Uzaklaştırma Kararının Uygulama Süreci
Uzaklaştırma kararı verme yetkisi, 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca aile mahkemesine aittir. Ancak, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, aynı Kanun'un 5/1-a maddesi uyarınca mülki amir (vali veya kaymakam) de koruyucu tedbir kararı verebilir. Bu durumda, mülki amir tarafından verilen karar, en geç kararın verildiği tarihten itibaren ilk iş günü içinde aile mahkemesinin onayına sunulur. Mahkeme, kararı en geç iki gün içinde onaylar veya kaldırır.
Başvuru, şiddet mağduru, kanuni temsilcisi veya Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir. Başvuru, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. 6284 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca başvurular ücretsizdir ve başvuru için herhangi bir harç veya masraf alınmaz. Mahkeme, yapılan başvuruyu en kısa sürede, tercihen ivedi olarak değerlendirir. 6284 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca, mahkeme, şiddet uygulayan hakkında aşağıdaki tedbirlerden bir veya birkaçına karar verebilir:
- Şiddet mağduruna yönelik şiddet, tehdit, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren davranışlarda bulunmaması.
- Şiddet mağdurunun konutuna, işyerine veya okuluna yaklaşmaması.
- Şiddet mağdurunu iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi.
- Alkol veya uyuşturucu madde kullanmaması veya bunların etkisinde bulunmaması ya da bağımlılık tedavisi görmesi.
- Şiddet mağduruna ait eşyalara veya ev eşyalarına zarar vermemesi.
- Şiddet mağdurunu takip etmemesi.
- Şiddet mağdurunun bulunduğu yerleşim yerini terk etmemesi. (Bu tedbir, mağdurun güvenliği açısından zorunlu hallerde uygulanabilir.)
- Şiddet mağdurunun velayetindeki çocuklarla ilgili olarak kişisel ilişki kurmaması veya kişisel ilişkinin sınırlandırılması.
- Gerekli görülmesi halinde, şiddet uygulayanın bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavi olmasına karar verilmesi.
- Şiddet uygulayanın, şiddet mağdurunun yaşadığı konuta veya işyerine yaklaşmasının yasaklanması. (Bu tedbir, özellikle şiddetin fiziksel olduğu durumlarda önemlidir.)
Uzaklaştırma kararının süresi, 6284 sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca en fazla altı aydır. Ancak, şiddet veya şiddet tehlikesinin devam ettiğinin anlaşılması halinde, bu süre uzatılabilir. Uzatma kararları da en fazla altı aylık sürelerle verilebilir. Uzaklaştırma kararı, şiddet uygulayana tebliğ edilir. Karara itiraz, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Aile Mahkemesi'ne yapılabilir. İtiraz, kararın icrasını durdurmaz. 6284 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca, tedbir kararları derhal uygulanır.
Uzaklaştırma Kararının İhlali ve Yaptırımlar
Uzaklaştırma kararının ihlali, 6284 sayılı Kanun'un 13. maddesi uyarınca suç teşkil eder. Bu durumda, şiddet uygulayan hakkında 3 günden 10 güne kadar zorlama hapsi uygulanır. Tekrarı halinde ise, bu süre 15 günden 30 güne kadar çıkarılabilir. Zorlama hapsi, adli sicile işlemez. Ancak, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca verilen idari para cezaları adli sicile kaydedilmez. Ayrıca, uzaklaştırma kararının ihlali, Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen "Huzur ve Sükunu Bozma" (TCK m. 123), "Tehdit" (TCK m. 106) veya "Kişilerin Huzurunu Bozma" (TCK m. 123) gibi suçların da oluşmasına neden olabilir. Bu durumda, fail hakkında ayrıca ceza davası açılabilir.
Yargıtay Kararları Işığında Uzaklaştırma Kararı
Yargıtay, uzaklaştırma kararlarına ilişkin birçok karar vermiştir. Bu kararlar, uzaklaştırma kararının şartları, uygulama süreci ve ihlali halinde uygulanacak yaptırımlar konusunda önemli açıklamalar içermektedir.
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2019/4567 Esas, 2019/10234 Karar sayılı kararında, eşine sürekli psikolojik şiddet uygulayan ve tehditler savuran bir erkek hakkında verilen uzaklaştırma kararının hukuka uygun olduğu belirtilmiştir. Bu kararda, psikolojik şiddetin de uzaklaştırma kararı verilmesi için yeterli bir sebep olduğu vurgulanmıştır.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/2-955 Esas, 2020/628 Karar sayılı kararında, fiziksel şiddet delillerinin yetersiz olduğu ancak psikolojik şiddetin açıkça kanıtlandığı durumlarda da uzaklaştırma kararı verilebileceği vurgulanmıştır. Bu kararda, şiddetin sadece fiziksel olmadığı, psikolojik şiddetin de mağdur üzerinde ciddi travmalara yol açabileceği belirtilmiştir.
- Yargıtay 18. Ceza Dairesi'nin 2015/11240 Esas, 2015/13257 Karar sayılı kararında, uzaklaştırma kararını ihlal eden sanığın, eyleminin "Huzur ve Sükunu Bozma" suçunu oluşturduğuna hükmedilmiştir. Bu kararda, uzaklaştırma kararının ihlalinin sadece 6284 sayılı Kanun kapsamında değil, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında da suç teşkil edebileceği belirtilmiştir. Ancak, güncel Yargıtay içtihatları dikkate alındığında, uzaklaştırma kararının ihlali durumunda öncelikle 6284 sayılı Kanun'un 13. maddesi uyarınca zorlama hapsi uygulanması, eylemin ayrıca TCK kapsamında bir suç oluşturması halinde ise bu suçtan da ayrı bir yargılama yapılması gerektiği kabul edilmektedir.
Sonuç ve Öneriler
Boşanma sürecinde uzaklaştırma kararı, aile içi şiddetin önlenmesi ve mağdurların korunması açısından kritik bir öneme sahiptir. Ancak, bu kararların etkin bir şekilde uygulanabilmesi için delil toplama sürecine özen gösterilmesi, mağdurların hukuki destek mekanizmalarına erişiminin kolaylaştırılması ve kararların titizlikle uygulanması gerekmektedir. Şiddet mağdurlarının, avukatlar, baroların adli yardım merkezleri ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla bilinçlendirilmesi de sürecin sağlıklı işlemesi açısından önemlidir. Uzaklaştırma kararlarının amacı, yalnızca geçici bir koruma sağlamak değil, aynı zamanda şiddet döngüsünü kırarak uzun vadeli çözümler sunmaktır. Bu nedenle, şiddet uygulayanların rehabilitasyonu ve şiddetin nedenlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar da desteklenmelidir. Ayrıca, 6284 sayılı Kanun'un etkin uygulanması için kolluk kuvvetlerinin ve diğer ilgili kurumların da düzenli olarak eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
```