Dolandırıcılık suçu cezası - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/dolandiricilik-sucu-cezasi
```html

Dolandırıcılık suçu, Türk Ceza Hukuku'nda malvarlığına karşı işlenen ve sıklıkla karşılaşılan suçlardandır. Bu suç, failin hileli davranışlarla mağduru aldatarak, kendisi veya başkası lehine haksız menfaat sağlaması şeklinde tanımlanabilir. Bu makalede, dolandırıcılık suçunun yasal unsurları, cezası, nitelikli halleri ve Yargıtay kararları ışığında güncel uygulamaları incelenecektir.



Dolandırıcılık Suçunun Unsurları



5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçu, aşağıdaki unsurların bir araya gelmesiyle oluşur:




  • Hileli Davranış: Failin, mağduru aldatmaya yönelik olarak sergilediği davranışlardır. Hile, yalan söylemekten daha fazlasını ifade eder; olguları çarpıtmak, gizlemek veya olduğundan farklı göstermek suretiyle mağdurun algısını yanıltmayı amaçlar. Hilenin, mağduru aldatmaya elverişli (aldatıcılık/iğfal kabiliyeti) olması gerekir. Yargıtay'a göre hile, "olayların özelliğine göre değişmekle birlikte, birtakım davranışların ustaca sergilenmesiyle gerçeğin gizlenerek, olduğundan başka türlü gösterilmesi suretiyle mağdurun yanılgıya düşürülmesidir." (Yargıtay CGK, 2017/15-16 E., 2020/243 K.) Hileli davranışlar, sözlü, yazılı veya davranışsal olabilir.

  • Aldatma (İkna Kabiliyeti): Hileli davranışların, mağduru etkileyerek, onun malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunmasına yol açmasıdır. Mağdurun hileli davranışlar sonucu yanılgıya düşmesi ve bu yanılgı sonucu malvarlığında bir eksilme meydana gelmesi gerekmektedir. Aldatma yeteneği, somut olayın özelliklerine göre değerlendirilir. Her hileli davranışın aldatma yeteneği bulunmayabilir.

  • Zarar: Mağdurun malvarlığında meydana gelen azalmadır. Bu zarar, doğrudan malvarlığının kaybı şeklinde olabileceği gibi, bir haktan mahrum kalma veya bir borç altına girme şeklinde de olabilir. Zararın, ekonomik olarak ölçülebilir olması gerekir.

  • Yarar (Haksız Kazanç): Failin veya başkasının, mağdurun zararı karşılığında elde ettiği menfaattir. Bu yarar, maddi bir kazanç olabileceği gibi, ekonomik olarak değerlendirilebilen bir menfaat de olabilir. Yarar ile zarar arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Yararın mutlaka failin kendisine sağlanması şart değildir; başkasına da sağlanabilir.

  • İlliyet Bağı: Hileli davranışlar ile zarar ve yarar arasında nedensellik ilişkisi bulunmalıdır. Yani, mağdurun zarara uğraması ve failin yarar sağlaması, doğrudan failin hileli davranışları sonucu gerçekleşmelidir. İlliyet bağının kesilmesi durumunda dolandırıcılık suçu oluşmaz.



TCK'da Dolandırıcılık Cezası



TCK'nın 157. maddesine göre, dolandırıcılık suçunun temel halinin cezası 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıdır. Ancak, TCK'nın 158. maddesinde dolandırıcılık suçunun nitelikli halleri düzenlenmiştir. Bu hallerde ceza artırılır. Örneğin:




  • Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,

  • Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,

  • Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,

  • Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya derneklerin tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,

  • Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,

  • Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,

  • Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,

  • Sigorta bedelini almak amacıyla,

  • Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,

  • Siyasi, sosyal, ekonomik veya askeri yararları zedelemek, ülkeyi dış ilişkilerinde zor durumda bırakmak veya yabancı devletlerle olan ilişkilerini bozmak maksadıyla,

  • Vakıf, dernek veya kamu yararına çalışan derneklerin adını kullanarak.



Bu nitelikli hallerin varlığı halinde, TCK'nın 158/1. maddesine göre, ceza 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıdır. Ayrıca, TCK'nın 158/1. maddesinde belirtilen hallerde, suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır (TCK m.158/1). TCK'nın 158/2. maddesi uyarınca, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu zararın giderilmesi de hükmolunur.



Önemli Not: 7418 sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 13. maddesiyle TCK'nın 158/1-j bendinde yer alan "üç yıldan yedi yıla kadar" ibaresi "dört yıldan on yıla kadar" şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişiklik, 05.07.2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu bent, "Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle," işlenen dolandırıcılık suçunu düzenlemektedir.



Yargıtay Kararları Işığında Uygulama



Yargıtay, dolandırıcılık suçunun unsurlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğini titizlikle incelemektedir. Özellikle hile unsurunun varlığı ve mağdurun bu hile sonucu aldatılıp aldatılmadığı hususlarına büyük önem vermektedir. Aşağıda, Yargıtay'ın dolandırıcılık suçuyla ilgili bazı önemli kararlarına örnekler verilmiştir:




  • Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 2017/1123 E., 2018/4567 K.: İnternet üzerinden sahte ilan vererek, alıcıları dolandıran sanığın eylemi dolandırıcılık suçunu oluşturur. Bu kararda, sanığın hileli davranışlarla alıcıları yanılttığı ve haksız menfaat sağladığı vurgulanmıştır.

  • Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 2016/897 E., 2017/3456 K.: Banka kredisi alabilmek için sahte belge düzenleyerek bankayı yanıltan sanığın eylemi, nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturur. Bu kararda, bankanın araç olarak kullanılması ve sahte belge düzenlenmesi nitelikli hal olarak değerlendirilmiştir.

  • Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2013/6-123 E., 2014/234 K.: Hileli davranışlarla bir kimsenin malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunmasına neden olan sanığın eylemi, dolandırıcılık suçunu oluşturur. Bu karar, dolandırıcılık suçunun temel unsurlarına ilişkin genel bir değerlendirme içermektedir.

  • Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 2021/7211 E., 2022/4944 K.: Sosyal medya üzerinden sahte yatırım vaadiyle para toplayan sanığın eylemi dolandırıcılık suçunu oluşturur. Bu karar, güncel dolandırıcılık yöntemlerine ilişkin bir örnektir.



Dolandırıcılık ve Benzer Suçlar



Dolandırıcılık suçu, bazı durumlarda güveni kötüye kullanma (TCK 155), hırsızlık (TCK 141) veya karşılıksız çek keşide etme (5941 sayılı Çek Kanunu) gibi diğer suçlarla karıştırılabilir. Bu suçlar arasındaki temel farklar şunlardır:




  • Güveni Kötüye Kullanma: Dolandırıcılıkta hileli davranışlarla mağdur aldatılırken, güveni kötüye kullanma suçunda, failin önceden var olan bir güven ilişkisini istismar ederek haksız menfaat sağlaması söz konusudur. Aldatma unsuru bulunmamaktadır. Güveni kötüye kullanma suçunda, failin zilyetliğinde bulunan malı, malın sahibinin menfaatine aykırı şekilde kullanması, tüketmesi veya satması gibi durumlar söz konusudur.

  • Hırsızlık: Dolandırıcılıkta mağdurun rızasıyla malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunması söz konusuyken, hırsızlıkta mal, sahibinin rızası olmaksızın alınır. Hırsızlık suçunda, zilyetliğin devri söz konusu değildir; mal, sahibinin elinden alınır.

  • Karşılıksız Çek Keşide Etme: Bu suçta, çekin karşılığının bankada bulunmaması nedeniyle ödenmemesi söz konusudur. Dolandırıcılık suçundan farklı olarak, bu suçun oluşması için hileli bir davranışın varlığı aranmaz. Ancak, çekin baştan itibaren karşılıksız olduğunun bilinerek verilmesi ve bu durumun alacaklıdan gizlenmesi halinde dolandırıcılık suçu oluşabilir. Bu durumda, failin hileli davranışlarla alacaklıyı yanılttığı ve haksız menfaat sağladığı kabul edilir. 5941 sayılı Çek Kanunu'nda yapılan değişikliklerle, karşılıksız çek keşide etme suçu adli para cezasına dönüştürülmüştür.



Sonuç ve Öneriler



Dolandırıcılık suçu, günümüzde özellikle bilişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte farklı yöntemlerle işlenmektedir. Bu nedenle, vatandaşların bu tür suçlara karşı bilinçli olması ve kendilerini korumak için gerekli önlemleri alması önemlidir. Özellikle internet üzerinden yapılan alışverişlerde, tanımadığınız kişilere veya güvenilir olmayan sitelere kişisel bilgilerinizi vermekten kaçının. Şüpheli durumlarda, ilgili kurumlarla iletişime geçerek bilgi alın. Mağdurların, dolandırıcılık olayını fark ettikleri anda delilleri (mesaj kayıtları, banka dekontları, yazışmalar vb.) saklamaları ve derhal yetkili mercilere (Cumhuriyet Savcılığı, Emniyet Müdürlüğü) şikayette bulunmaları gerekmektedir (CMK 158). Hukuki süreçte bir avukattan destek almak, hak kayıplarının önlenmesi açısından önemlidir. Ayrıca, mevzuatın, özellikle siber dolandırıcılık gibi yeni suç tiplerine karşı güncellenmesi ve etkin bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Siber suçlarla mücadele konusunda uzmanlaşmış birimlerin güçlendirilmesi ve bu alanda farkındalık yaratılması da önemlidir.


```
Hukuki Danışmanlık