```html

Erkeklerin Nafaka Yükümlülüğü ve Mağduriyetleri



Giriş



Aile hukuku, toplumun temel yapı taşı olan ailenin kurulması, devamı ve sona ermesi ile ilgili hukuki düzenlemeleri içerir. Bu kapsamda nafaka, boşanma veya ayrılık sonrası eşlerden birinin diğerine ekonomik olarak destek olması amacıyla hükmedilen bir ödemedir. Ancak uygulamada nafaka yükümlülüğünün, özellikle erkekler üzerinde çeşitli mağduriyetlere yol açtığı yönünde eleştiriler bulunmaktadır. Bu makalede, erkeklerin nafaka yükümlülüğü ile ilgili yaşadığı potansiyel mağduriyetler, Türk Medeni Kanunu hükümleri, Yargıtay kararları ve çözüm önerileri incelenecektir.

Nafaka Türleri ve Hukuki Dayanağı



Türk Medeni Kanunu'nda (TMK) nafaka ile ilgili düzenlemeler bulunmaktadır. Başlıca nafaka türleri şunlardır:

* Yoksulluk Nafakası (TMK m. 175): Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eşe, diğer eşin mali gücü oranında ödenen nafakadır. Yoksulluk nafakasının süresi ve miktarı, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi ve ilgili Yargıtay içtihatları çerçevesinde belirlenir.
* İştirak Nafakası (TMK m. 182): Boşanma veya ayrılık sonrası, velayeti kendisine verilmeyen eşin, çocuğun giderlerine katkıda bulunması amacıyla ödediği nafakadır. İştirak nafakası, çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve ebeveynlerin mali durumları dikkate alınarak hakim tarafından belirlenir.
* Tedbir Nafakası (TMK m. 169): Boşanma davası süresince, eşlerin ve çocukların geçimini sağlamak amacıyla hükmedilen nafakadır.

Nafaka miktarı, tarafların ekonomik durumları, ihtiyaçları, yaşam standartları ve kusur durumları gibi faktörler göz önünde bulundurularak hakim tarafından belirlenir.

Erkeklerin Nafaka Yükümlülüğü İle İlgili Potansiyel Mağduriyetleri



Nafaka yükümlülüğü, özellikle erkekler açısından çeşitli mağduriyetlere yol açabilmektedir. Bu mağduriyetler şu şekilde sıralanabilir:

* Sürekli (Süresiz) Nafaka Yükümlülüğü: Yoksulluk nafakasının süresiz olarak hükmedilebilmesi, erkeklerin uzun yıllar boyunca nafaka ödemek zorunda kalmasına neden olabilmektedir. Bu durum, özellikle nafaka ödeyen tarafın ekonomik durumunun kötüleşmesi veya nafaka alan tarafın ekonomik durumunun iyileşmesi (örneğin, yeniden evlenme veya çalışma hayatına atılma) halinde adaletsizliklere yol açabilmektedir. Yargıtay, yoksulluk nafakasının süresiz olarak hükmedilmesinin istisnai bir durum olduğunu ve nafaka alan tarafın ekonomik durumunun iyileşmesi halinde nafakanın kaldırılması veya azaltılması gerektiği yönünde kararlar vermektedir. (Örn: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2016/16326 E., 2018/1253 K. sayılı kararı)
* Orantısız Nafaka Miktarları: Nafaka miktarının belirlenmesinde tarafların ekonomik durumları dikkate alınmakla birlikte, bazen nafaka miktarlarının orantısız olduğu ve erkeklerin ödeme gücünü aştığı durumlar yaşanabilmektedir. Bu durum, nafaka ödeyen kişinin ekonomik olarak zor duruma düşmesine ve hatta iflas etmesine neden olabilir.
* Nafaka Yükümlülüğünün İcrası ve Hapis Cezası: Nafaka yükümlülüğünü yerine getirmeyen erkekler hakkında icra takibi başlatılabilmekte ve bu durum, erkeklerin maddi ve manevi olarak yıpranmasına neden olabilmektedir. Türk Ceza Kanunu'nun 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 96. maddesi uyarınca, nafaka borcunu ödemeyen erkekler hakkında hapis cezası uygulanabilmesi de ciddi bir mağduriyet kaynağıdır. Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin 2016/154 E., 2017/148 K. sayılı kararı ile bu hüküm iptal edilmiş olup, nafaka borcunu ödemeyenler hakkında hapis cezası uygulaması son bulmuştur.
* Velayet Anlaşmazlıkları ve İştirak Nafakası: Velayet hakkının anneye verilmesi durumunda, babanın iştirak nafakası ödemesi sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Ancak bazı durumlarda, babanın çocuğun ihtiyaçlarına doğrudan katkıda bulunmak istemesine rağmen, nafaka ödemek zorunda kalması, babanın çocukla ilişkisini zedeleyebilmekte ve mağduriyet yaratabilmektedir.
* Gelir Durumunun Gizlenmesi: Nafaka davalarında, bazı durumlarda nafaka alacaklısının gelir durumunu gizlemesi veya gerçek gelirini beyan etmemesi, nafaka miktarının belirlenmesinde adaletsizliklere yol açabilmektedir.

Yargıtay Kararları Işığında Nafaka Hukuku



Yargıtay, nafaka davalarında emsal niteliğinde kararlar vermektedir. Yargıtay kararlarında, nafaka miktarının belirlenmesinde tarafların ekonomik durumlarının yanı sıra, yaşam standartları, ihtiyaçları ve kusur durumları gibi faktörlerin de dikkate alınması gerektiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, yoksulluk nafakasının süresiz olarak hükmedilmesinin istisnai bir durum olduğu ve nafaka alan tarafın ekonomik durumunun iyileşmesi halinde nafakanın kaldırılması veya azaltılması gerektiği belirtilmektedir.

Örneğin, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2017/5004 E. ve 2017/7766 K. sayılı kararında, "Boşanma sonucu yoksulluğa düşecek eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, nafaka isteyen eşin boşanmada kusurunun daha ağır olmaması ve diğer eşten daha az kusurlu olması gerekir. Ayrıca, nafaka takdir edilirken, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, yaşam standartları, nafaka isteyenin gelir durumu, çalışıp çalışmadığı, varsa gelir getirici malvarlığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır." denilmektedir.

Yargıtay kararları, nafaka hukukunun uygulanmasında rehber niteliğindedir ve hakimin takdir yetkisini kullanırken dikkate alması gereken önemli ilkeleri ortaya koymaktadır.

Çözüm Önerileri



Erkeklerin nafaka yükümlülüğü ile ilgili yaşadığı potansiyel mağduriyetlerin giderilmesi için aşağıdaki çözüm önerileri değerlendirilebilir:

* Nafaka Süresinin Sınırlandırılması: Yoksulluk nafakasının süresiz olarak hükmedilmesi yerine, belirli bir süre ile sınırlandırılması veya nafaka alan tarafın yeniden evlenmesi veya ekonomik durumunun iyileşmesi halinde nafakanın kendiliğinden sona ermesi sağlanabilir. Bu, nafaka yükümlüsünün uzun yıllar boyunca süren bir yük altında kalmasını engelleyebilir.
* Nafaka Miktarının Belirlenmesinde Daha Adil Kriterler: Nafaka miktarının belirlenmesinde tarafların ekonomik durumlarının yanı sıra, yaşam standartları, ihtiyaçları ve kusur durumları gibi faktörlerin daha detaylı bir şekilde değerlendirilmesi sağlanabilir. Ayrıca, nafaka miktarının belirlenmesinde, tarafların gelirlerinin yanı sıra, mal varlıkları ve gelir getirici diğer kaynakları da dikkate alınmalıdır.
* Arabuluculuk ve Uzlaşma: Boşanma davalarında arabuluculuk ve uzlaşma yöntemlerinin daha etkin bir şekilde kullanılması, tarafların nafaka konusunda anlaşmaya varmalarını kolaylaştırabilir. Arabuluculuk, tarafların karşılıklı anlayış ve uzlaşma yoluyla bir çözüme ulaşmasını sağlayarak, mahkeme sürecinin uzunluğunu ve maliyetini azaltabilir.
* Nafaka Borcunu Ödeyemeyenlere Alternatif Çözümler: Nafaka borcunu ödeyemeyen erkekler için hapis cezası yerine, kamu hizmeti gibi alternatif çözümler geliştirilebilir. Bu, nafaka borçlusunun toplumla bağını koparmadan borcunu ödemesine imkan tanır.
* Nafaka Fonu Oluşturulması: Nafaka borcunu ödeyemeyen ve yoksulluk içinde olan nafaka alacaklıları için bir nafaka fonu oluşturulabilir. Bu fon, nafaka alacaklılarının mağduriyetini gidermeye yardımcı olabilir.
* Gelir Araştırmalarının Etkinleştirilmesi: Nafaka davalarında, tarafların gelir durumlarının daha detaylı ve şeffaf bir şekilde araştırılması sağlanmalıdır. Bu, nafaka miktarının belirlenmesinde adaleti sağlayacak ve gelir gizleme gibi durumların önüne geçecektir.

Sonuç



Nafaka, boşanma veya ayrılık sonrası eşlerden birinin diğerine ekonomik olarak destek olması amacıyla önemli bir hukuki araçtır. Ancak uygulamada nafaka yükümlülüğünün, özellikle erkekler üzerinde orantısız bir yük oluşturduğu ve çeşitli mağduriyetlere yol açtığı görülmektedir. Bu mağduriyetlerin giderilmesi için yasal düzenlemelerde değişiklikler yapılması, nafaka miktarının belirlenmesinde daha adil kriterlerin kullanılması ve alternatif çözüm yöntemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu sayede, nafaka yükümlülüğünün adil ve dengeli bir şekilde uygulanması sağlanabilir ve erkeklerin yaşadığı mağduriyetler azaltılabilir. Hukuki süreçlerde profesyonel hukuki danışmanlık almak, haklarınızı korumak ve yasal süreçlerde rehberlik almak açısından önemlidir.
```