Türk ticaret hukuku, küresel ekonomik gelişmeler ve dijitalleşmenin etkisiyle sürekli bir dönüşüm geçirmektedir. Özellikle kamu ihaleleri, şirket birleşmeleri ve rekabet hukuku alanlarındaki son gelişmeler, hem işletmeler hem de hukuk uygulayıcıları için önemli hukuki sorumluluklar ve fırsatlar doğurmaktadır. Bu makalede, güncel sosyal medya tartışmalarında da sıklıkla yer bulan kamu ihalelerindeki şeffaflık sorunları, şirket birleşmelerinin rekabet hukuku açısından değerlendirilmesi ve dijitalleşmenin ticari işlemlere etkileri, ilgili mevzuat ve yargı kararları ışığında incelenecektir. Ticaret hukuku alanındaki bu yeniliklerin, şirketlerin yapılandırılmasından ticari işlemlere kadar uzanan geniş bir yelpazede etkili olduğu görülmektedir.
Kamu İhalelerinde Şeffaflık ve Usulsüzlük İddialarının Hukuki Boyutu
Son dönemde sosyal medya ve geleneksel medyada sıklıkla gündeme gelen kamu ihalelerindeki usulsüzlük iddiaları, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmektedir. Kamu ihalelerinin temel ilkeleri arasında yer alan şeffaflık, eşitlik, rekabet, güvenilirlik, gizlilik ve kamuoyu denetimi, idarenin mal ve hizmet alım süreçlerinde en önemli rehberlerdir. Ancak, son dönemdeki tartışmalar bu ilkelerin uygulanmasında ciddi eksiklikler olduğunu ortaya koymaktadır.
Danıştay'ın yerleşik içtihatlarında, idarenin ihale sürecinde takdir yetkisini kullanırken keyfi davranamayacağı ve her aşamanın denetlenebilir olması gerektiği vurgulanmaktadır. İdarenin, ihale sürecinde elindeki bilgi ve belgeleri açıklama yükümlülüğü, şeffaflık ilkesinin sadece biçimsel değil, özü itibarıyla da sağlanmasını gerektirmektedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi, ihale iptal davalarına konu olabilmekte ve ihalenin iptali ile sonuçlanabilmektedir. Ayrıca, Kamu İhale Kurumu (KİK) tarafından yayımlanan genelgeler ve tebliğler de şeffaflığın artırılmasına yönelik düzenlemeler içermektedir. Elektronik ihale süreçlerinin yaygınlaşması, bu anlamda olumlu bir adım olarak değerlendirilse de, teknik şartnamelerdeki belirsizlikler veya ölçütlerin net olmaması gibi durumlar, usulsüzlük iddialarının temelini oluşturabilmektedir. İdare hukuku ve ticaret hukukunun kesişim noktasında yer alan bu konu, hem idari yargının hem de ticari işlemlerin güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır.
İhalelerde şeffaflığın sağlanması, sadece mevzuata uyumla sınırlı kalmamalı, aynı zamanda etik ilkelerin ve iyi yönetim uygulamalarının benimsenmesini de içermelidir. Bu bağlamda, kamu ihalelerinde görev alan personelin eğitimi, denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi ve yolsuzlukla mücadele stratejilerinin geliştirilmesi de büyük önem taşımaktadır.
Şirket Birleşmeleri ve Rekabet Hukuku İhlalleri
Türk ticaret hukukunda şirket birleşme ve devralmaları, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (RKHK) kapsamında düzenlenmektedir. Özellikle son dönemdeki büyük ölçekli şirket birleşmeleri, Rekabet Kurumu'nun (RK) denetimini daha da önemli hale getirmiştir. Rekabet Kurumu, piyasada hakim durumun kötüye kullanılmasını veya piyasadaki rekabetin önemli ölçüde azaltılmasını engellemek amacıyla birleşme ve devralma işlemlerini titizlikle incelemektedir.
Rekabet Kurumu'nun kararlarında, bir şirket birleşmesinin "piyasaya giriş engeli oluşturma", "fiyatları tek taraflı olarak artırma potansiyeli" veya "rekabetin önemli ölçüde kısıtlanması" gibi nedenlerle rekabet ihlali oluşturduğu gerekçesiyle reddedildiği görülmektedir. Bu kararlar, Kurum'un, yalnızca pazar payı oranlarına değil, aynı zamanda birleşmenin dinamik rekabet üzerindeki olası etkilerine de baktığını göstermektedir. Şirketlerin, birleşme veya devralma işlemlerine başlamadan önce Rekabet Kurumu'na başvurarak izin almaları zorunludur. Aksi takdirde, Rekabet Kurumu tarafından idari para cezaları uygulanabilir ve hatta birleşmenin geçersiz sayılması gibi ciddi yaptırımlarla karşılaşılabilir. Rekabet Kurulu'nun 2024 yılı için belirlediği ciro eşiklerinin aşılması durumunda, birleşme ve devralma işlemlerinin Rekabet Kurumu'na bildirilmesi zorunludur.
Türk Ticaret Kanunu'nun 136 ve devamı maddelerinde düzenlenen birleşme ve devralma süreçleri, şirket ortaklarının ve alacaklılarının haklarının korunması açısından da önem taşımaktadır. Birleşme sözleşmelerinin, şirketlerin organları tarafından onaylanması ve Ticaret Siciline tescil ile tamamlanması gerekmektedir. Bu süreçte, azınlık haklarının korunması, şeffaf bir bilgilendirme yapılması ve alacaklıların haklarının güvence altına alınması, olası hukuki uyuşmazlıkların önüne geçmek adına kritik öneme sahiptir.
Ticari İşlemlerde Dijital Dönüşüm ve Elektronik Sözleşmeler
Dijitalleşme, ticaret hukukunun hemen her alanını etkilemektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) ve 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun (ETK), elektronik sözleşmelerin geçerliliği ve bu sözleşmelere ilişkin usuller konusunda düzenlemeler getirmektedir. Elektronik ticaretin artmasıyla birlikte, tüketiciler ve işletmeler arasındaki ticari işlemlerde önemli değişiklikler yaşanmaktadır.
Yargıtay, elektronik sözleşmelerin yazılı şekil şartına tabi olan durumlarda dahi geçerli olabileceğini, ancak tarafların kimliklerinin ve iradelerinin tespit edilebilmesi koşuluyla kabul etmektedir. Özellikle, 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu uyarınca, elektronik imzanın kullanıldığı sözleşmeler yazılı belge hükmündedir. Bu durum, ticari işlemlerin hızlanması ve maliyetlerin düşürülmesi açısından avantajlar sağlamakla birlikte, siber güvenlik, veri gizliliği ve kişisel verilerin korunması gibi yeni hukuki sorumlulukları da beraberinde getirmiştir.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ'ler) dijital platformlardaki varlığının artması, onları ticaret hukukunun getirdiği bu yeni düzenlemelere uyum sağlamak zorunda bırakmaktadır. Elektronik ticaret siteleri üzerinden yapılan satışlar, mesafeli sözleşmeler, tüketici hakları, kişisel verilerin korunması ve elektronik ticaretin güvenliğinin sağlanması gibi konular, şirketlerin hukuki uyum süreçlerinde dikkat etmesi gereken başlıca alanlar haline gelmiştir. Bu kapsamda, KOBİ'lerin özellikle 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ve ilgili ikincil mevzuat hükümlerine uyumu büyük önem taşımaktadır.
Sonuç ve Öneriler
Türk ticaret hukuku, değişen ekonomik koşullar ve teknolojik gelişmeler ışığında dinamik bir yapıya sahiptir. Kamu ihalelerinde şeffaflığın sağlanması, şirket birleşmelerinde rekabet hukuku kurallarına uygun hareket edilmesi ve dijital ticari işlemlerde hukuki güvenliğin tesis edilmesi, günümüzün en önemli hukuki gereklilikleri arasında yer almaktadır. İşletmelerin, bu gelişmeleri yakından takip etmeleri ve ticari faaliyetlerini ilgili mevzuata uygun şekilde yürütmeleri büyük önem taşımaktadır.
Hukuki süreçlerde profesyonel danışmanlık almak, olası uyuşmazlıkların önlenmesi ve mevzuata uyum sağlanması açısından değerli bir yatırımdır. Şirketler, ortaklık yapılarından ticari işlemlere kadar uzanan geniş bir yelpazede, deneyimli hukuk ekiplerinden destek alarak süreçlerini güvence altına alabilirler. Unutulmamalıdır ki, hukuki hakların korunması ve yasal süreçlerde doğru rehberlik, işletmelerin sürdürülebilirliği ve itibarı için vazgeçilmez unsurlardandır.