Hakaret suçu cezası - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/hakaret-sucu-cezasi
```html

Hakaret suçu, Türk Ceza Hukuku'nda bireylerin şeref ve saygınlığını korumak amacıyla düzenlenmiş önemli bir suç tipidir. Bu makalede, hakaret suçunun hukuki tanımı, unsurları, cezai yaptırımları, ispat yöntemleri ve savunma yolları güncel mevzuat ve Yargıtay kararları ışığında ele alınacaktır. Ayrıca, hakaret suçunun sosyal medya gibi dijital platformlardaki görünümü ve bu konudaki hukuki yaklaşımlar da incelenecektir.



Hakaret Suçunun Hukuki Tanımı ve Unsurları



5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 125. maddesi, hakaret suçunu düzenlemektedir. Söz konusu maddeye göre, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle hakaret suçu işlenebilir. Hakaret suçunun oluşabilmesi için aşağıdaki unsurların bir arada bulunması gerekmektedir:




  1. Mağdurun Belirli veya Belirlenebilir Olması: Hakaretin yöneltildiği kişinin açıkça belli olması veya durumun şartlarına göre belirlenebilir olması gerekmektedir. Belirsiz veya genel ifadeler, belirli bir kişiye yönelik olmadığı takdirde genellikle hakaret suçunu oluşturmaz. Örneğin, bir topluluğa yönelik genel bir eleştiri, o topluluğun belirli bir üyesine yönelik hakaret olarak değerlendirilmez.

  2. Fiil veya İsnadın Rencide Edici Nitelikte Olması: İsnat edilen fiil veya kullanılan sözlerin, toplum nezdinde kişinin onur, şeref ve saygınlığını zedeleyecek nitelikte olması gerekir. Bu değerlendirme yapılırken, sözlerin söylendiği bağlam, kullanılan dilin özellikleri, yöresel farklılıklar ve toplumun genel algısı dikkate alınır. Yargıtay, kararlarında bu unsuru değerlendirirken, ortalama bir insanın algısını esas almaktadır.

  3. Hukuka Aykırılık: Hakaret fiilinin hukuka uygunluk nedenlerinden (örneğin, eleştiri hakkı, haber verme hakkı, meşru savunma) birine dayanmaması gerekir. Hukuka uygunluk nedenlerinin varlığı halinde, fiil suç teşkil etmez.

  4. Kusurluluk: Failin, hakaret içeren fiili kasten işlemesi gerekmektedir. Taksirle hakaret suçu işlenemez. Kast, failin fiilinin hukuka aykırı olduğunu bilerek ve isteyerek hareket etmesidir.



Örneğin, bir kişiye doğrudan "hırsızsın" demek somut bir fiil isnat etme kapsamında değerlendirilirken, "ahlaksız" gibi genel bir ifade, somut bir fiil isnadı içermediği takdirde sövme kapsamında ele alınabilir. Ancak, "ahlaksız" ifadesinin hangi bağlamda kullanıldığı ve muhatabın onur ve şerefini zedeleyip zedelemediği de değerlendirilmelidir. Yargıtay, kararlarında bu ayrımı sıklıkla vurgulamaktadır. (Örn: Yargıtay CGK, 2017/16-956 E., 2021/338 K.)



Hakaret Suçunun Cezası ve Nitelikli Halleri



TCK 125. maddesine göre, hakaret suçunun temel şeklinin cezası üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıdır. Hakaretin mağdurun yüzüne karşı işlenmesi halinde ceza daha ağır olabilir. Ancak, hakaretin nitelikli hallerinin gerçekleşmesi durumunda ceza artırılır. Hakaret suçunun nitelikli halleri şunlardır:




  1. Aleniyet: Hakaretin alenen işlenmesi, yani herkesin görebileceği veya duyabileceği bir şekilde yapılması (örneğin, sosyal medyada paylaşım, kalabalık bir ortamda söylemek) cezayı artıran bir nedendir. Aleniyet, fiilin geniş bir kitleye ulaşma potansiyeli taşıması anlamına gelir.

  2. Kamu Görevlisine Görevinden Dolayı Hakaret: Hakaretin, kamu görevlisine görevinden dolayı yapılması halinde ceza artırılır. Bu durumda, hakaretin kamu görevlisinin şahsına değil, görevine yönelik olması aranır. Hakaretin görevle bağlantılı olması gerekmektedir.

  3. Dini, Siyasi, Sosyal, Felsefi İnanç, Düşünce ve Kanaatlerini Açıklamasından, Değiştirmesinden, Yaymaya Çalışmasından Dolayı Hakaret: Bu durumda hakaretin, mağdurun inanç, düşünce veya kanaatleri nedeniyle yapılması halinde ceza artırılır. Bu nitelikli hal, düşünce özgürlüğünün korunmasını amaçlamaktadır.

  4. (Ek) Üst Soya, Alt Soya, Eşe veya Kardeşe Karşı Hakaret: Bu durumda, failin mağdurun yakın akrabası olması cezayı artıran bir nedendir. Aile içi ilişkilerin korunması amaçlanmaktadır.



Yargıtay 18. Ceza Dairesi'nin çeşitli kararlarında, sosyal medyada yapılan hakaretlerin aleniyet kapsamında değerlendirildiği ve cezanın belirlenmesinde bu durumun dikkate alındığı görülmektedir. (Örn: Yargıtay 18. CD, 2016/1513 E., 2016/4663 K.) Sosyal medya paylaşımlarının aleni olup olmadığı, paylaşımın yapıldığı platformun özellikleri, takipçi sayısı ve erişim imkanları gibi faktörlere göre belirlenir.



Hakaret Suçunda İspat ve Savunma Yolları



Hakaret davalarında sanık, isnat ettiği fiilin doğru olduğunu ispat ederek cezadan kurtulabilir (TCK 127/1). Bu duruma "ispat hakkı" denir. Ancak, bu ispat yükü oldukça ağırdır ve somut, kesin ve inandırıcı deliller gerektirir. İddianın ispatı, kamu yararı amacı taşıyorsa ve isnat olunan fiilin gerçekliği kanıtlanmışsa, fail cezalandırılmaz (TCK 127/2). Örneğin, "yolsuzluk yaptı" iddiasında bulunan sanık, bu iddiasını destekleyecek resmi belgeler, tanık ifadeleri veya diğer somut deliller sunmalıdır. İspat hakkının kullanılması, mağdurun şeref ve haysiyetine yönelik daha büyük zararların önlenmesi amacını taşımalıdır.



Hakaret suçunda başvurulabilecek diğer savunma yolları şunlardır:




  1. Eleştiri Hakkı: Kamu yararını ilgilendiren konularda yapılan eleştiriler, eleştiri sınırları aşılmadığı sürece hakaret suçunu oluşturmaz. Eleştiri hakkı, ifade özgürlüğünün önemli bir parçasıdır. Yargıtay, kamu yararına yapılan eleştirilerin hakaret kapsamında değerlendirilemeyeceğini birçok kararında vurgulamıştır. (Örn: Yargıtay 4. CD, 2013/16644 E., 2014/19444 K.) Eleştiri hakkının sınırları, kullanılan dilin üslubu, eleştirinin amacı ve muhatabın konumu gibi faktörlere göre belirlenir.

  2. Haber Verme Hakkı: Basın ve yayın organlarının, kamuoyunu bilgilendirme amacıyla yaptıkları haberler, dürüstlük kurallarına uygun olduğu ve haber verme sınırları aşılmadığı sürece hakaret suçunu oluşturmaz. Haber verme hakkının kullanılabilmesi için haberin doğru ve güncel olması, kamu yararını ilgilendirmesi ve haberin veriliş şeklinin ölçülü olması gerekmektedir.

  3. İfade Özgürlüğü: Anayasa ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü, her türlü düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünü içerir. Ancak, ifade özgürlüğü sınırsız değildir ve başkalarının hak ve özgürlüklerini ihlal etmemelidir. İfade özgürlüğünün sınırları, Anayasa'nın 13. ve 14. maddelerinde belirtilmiştir.

  4. Haksız Tahrik: Hakaret fiili, haksız bir fiilin neden olduğu öfke veya şiddetli elemin etkisi altında işlenmişse, cezada indirim uygulanabilir (TCK 29). Haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için, tahrik edici fiilin haksız olması, failin bu fiilin etkisi altında hareket etmesi ve tahrik ile fiil arasında nedensellik bağının bulunması gerekmektedir.

  5. Meşru Savunma: Kişi, kendisine veya başkasına yönelik haksız bir saldırıyı defetmek amacıyla hakaret içeren ifadeler kullanmışsa, meşru savunma hükümleri uygulanabilir (TCK 25). Meşru savunmanın şartları, saldırının haksız olması, saldırının devam etmesi veya tekrarının muhakkak olması ve savunmanın saldırı ile orantılı olmasıdır.



Sosyal Medya ve Dijital Hakaret



Günümüzde hakaret suçlarının önemli bir kısmı dijital platformlarda işlenmektedir. TCK'nın 125. maddesi kapsamında, sosyal medya platformlarında (örneğin, Twitter, Instagram, Facebook, WhatsApp) yapılan paylaşımlar, yorumlar ve mesajlar da hakaret suçu oluşturabilir. Bu tür davalarda, hakaret içeren içeriğin yayılması, erişilebilirliği, etkileşim sayısı ve kalıcılığı gibi faktörler dikkate alınır.



Yargıtay, sosyal medya üzerinden işlenen hakaret suçlarında IP adresi, ekran görüntüleri, mesaj kayıtları, tanık beyanları ve diğer dijital delillerin (örneğin, log kayıtları) delil olarak kabul edilebileceğine hükmetmiştir. Ayrıca, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun uyarınca, hakaret içeren içeriklerin erişime engellenmesi veya yayından çıkarılması da mümkündür. Bu kanun, internet servis sağlayıcılarına ve içerik sağlayıcılarına belirli yükümlülükler getirmektedir.



Sosyal medya hakaretlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar:



  • Aleniyet Unsuru: Sosyal medya paylaşımları genellikle alenidir, bu da cezanın artmasına neden olabilir. Ancak, paylaşımların sadece belirli bir gruba yönelik yapılması durumunda aleniyetin varlığı tartışmalı olabilir.

  • İspat Zorluğu: Sahte hesaplar veya anonim paylaşımlar nedeniyle failin tespit edilmesi zorlaşabilir. Bu durumda, IP adresi tespiti ve diğer dijital deliller önem kazanmaktadır.

  • Hızlı Yayılma: Hakaret içeren içeriklerin sosyal medyada hızla yayılması, mağdurun itibar kaybını artırabilir. Bu nedenle, içeriklerin hızlı bir şekilde kaldırılması veya erişime engellenmesi önemlidir.

  • Unutulma Hakkı: Kişinin internet ortamında yer alan ve geçmişte kalmış, güncelliğini yitirmiş veya yanlış olan kişisel verilerinin silinmesini veya erişilemez hale getirilmesini isteme hakkı bulunmaktadır. Bu hak, dijital hakaret mağdurları için de önem taşımaktadır.



Sonuç ve Öneriler



Hakaret suçu, bireylerin manevi bütünlüğünü ve toplumsal saygınlığını koruyan önemli bir hukuki düzenlemedir. Ancak, bu düzenlemenin ifade özgürlüğü ile dengelenmesi büyük önem taşır. Özellikle dijitalleşmeyle birlikte artan hakaret davalarında, mahkemelerin delil değerlendirmesini titizlikle yapması, ifade özgürlüğünü koruyarak adaleti sağlaması gerekmektedir.



Hakaret iddiasıyla karşılaşan bireylerin, vakit kaybetmeden hukuki süreç başlatmaları, delilleri (örneğin, ekran görüntüleri, mesaj kayıtları, tanık beyanları) güvence altına almaları ve bir avukattan hukuki yardım almaları tavsiye edilir. Ayrıca, sosyal medya kullanıcılarının, paylaşımlarında ve yorumlarında başkalarının hak ve özgürlüklerine saygı göstermeleri, hakaret içeren ifadelerden kaçınmaları önemlidir. Sosyal medya platformlarının kullanım koşulları ve topluluk kurallarına uyulması da önemlidir.



Hukuk sistemimiz, hakaret suçunu düzenlerken hem bireylerin şeref ve saygınlığını korumayı hem de ifade özgürlüğünü güvence altına almayı amaçlamaktadır. Bu nedenle, hakaret davalarında her somut olayın özellikleri dikkate alınarak adil bir karar verilmesi büyük önem taşımaktadır. Yargıtay'ın güncel içtihatları ve Anayasa Mahkemesi'nin ifade özgürlüğü konusundaki kararları da dikkate alınmalıdır.


```
Hukuki Danışmanlık