```html

Hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) bireylerin onur, şeref ve saygınlığını korumayı amaçlayan önemli bir suç tipidir. Bu makalede, hakaret suçunun hukuki tanımı, unsurları, cezai yaptırımları, ispat yöntemleri, savunma yolları ve sosyal medya gibi dijital platformlardaki görünümü, güncel mevzuat ve Yargıtay kararları ışığında incelenecektir.



Hakaret Suçunun Hukuki Tanımı ve Unsurları



5237 sayılı TCK'nın 125. maddesi, hakaret suçunu düzenlemektedir. İlgili maddeye göre, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle hakaret suçu işlenmiş olur. Hakaret suçunun oluşabilmesi için aşağıdaki unsurların bir arada bulunması gerekmektedir:




  1. Mağdurun Belirli veya Belirlenebilir Olması: Hakaretin yöneltildiği kişinin, doğrudan veya dolaylı yollarla, açıkça belli olması veya durumun şartlarına göre belirlenebilir olması gerekmektedir. Belirsiz veya genel ifadeler, belirli bir kişiye yönelik olmadığı takdirde genellikle hakaret suçunu oluşturmaz. Örneğin, bir topluluğa yönelik genel bir eleştiri, o topluluğun belirli bir üyesine yönelik hakaret olarak değerlendirilemez. Ancak, belirli bir topluluğa yönelik ifadelerin, o topluluğun bir üyesine yönelik olduğu anlaşılıyorsa, hakaret suçu oluşabilir. (Örn: Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2018/10722 E., 2018/10722 K. sayılı kararı)

  2. Fiil veya İsnadın Rencide Edici Nitelikte Olması: İsnat edilen fiil veya kullanılan sözlerin, toplum nezdinde kişinin onur, şeref ve saygınlığını zedeleyecek nitelikte olması gerekir. Bu değerlendirme yapılırken, sözlerin söylendiği bağlam, kullanılan dilin özellikleri, yöresel farklılıklar ve toplumun genel algısı dikkate alınır. Yargıtay, kararlarında bu unsuru değerlendirirken, ortalama bir insanın algısını esas almaktadır. Hakaretin niteliği, somut olayın özelliklerine göre değerlendirilir ve her olayda farklı sonuçlar doğurabilir.

  3. Hukuka Aykırılık: Hakaret fiilinin, Türk Ceza Kanunu'nda veya diğer kanunlarda belirtilen hukuka uygunluk nedenlerinden (örneğin, eleştiri hakkı, haber verme hakkı, meşru savunma) birine dayanmaması gerekir. Hukuka uygunluk nedenlerinin varlığı halinde, fiil suç teşkil etmez.

  4. Kusurluluk: Failin, hakaret içeren fiili kasten işlemesi gerekmektedir. Taksirle hakaret suçu işlenemez. Kast, failin fiilinin hukuka aykırı olduğunu bilerek ve isteyerek hareket etmesidir. Failin, hakaret kastıyla hareket etmesi aranır.



Örneğin, bir kişiye doğrudan "hırsızsın" demek somut bir fiil isnat etme kapsamında değerlendirilirken, "ahlaksız" gibi genel bir ifade, somut bir fiil isnadı içermediği takdirde sövme kapsamında ele alınabilir. Ancak, "ahlaksız" ifadesinin hangi bağlamda kullanıldığı ve muhatabın onur ve şerefini zedeleyip zedelemediği de değerlendirilmelidir. Yargıtay, kararlarında bu ayrımı sıklıkla vurgulamaktadır. (Örn: Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2021/338 K. sayılı kararı) Özellikle hakaretin, söylendiği bağlam ve muhatabın sosyal statüsü de dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.



Hakaret Suçunun Cezası ve Nitelikli Halleri



TCK'nın 125. maddesine göre, hakaret suçunun temel şeklinin cezası, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıdır. Hakaretin, mağdurun yüzüne karşı işlenmesi veya gıyabında işlenmesi durumunda cezalar farklılık gösterebilir. Hakaretin nitelikli hallerinin gerçekleşmesi durumunda ceza artırılır. Hakaret suçunun nitelikli halleri şunlardır:




  1. Aleniyet: Hakaretin alenen işlenmesi, yani herkesin görebileceği veya duyabileceği bir şekilde yapılması (örneğin, sosyal medyada paylaşım, kalabalık bir ortamda söylemek) cezayı artıran bir nedendir. Aleniyet, fiilin geniş bir kitleye ulaşma potansiyeli taşıması anlamına gelir. Aleniyetin değerlendirilmesinde, olayın gerçekleştiği yer, zaman ve ortam dikkate alınır. Yargıtay, aleniyetin tespitinde, hakaretin işlendiği ortamın özelliklerini ve fiilin yayılma potansiyelini dikkate almaktadır.

  2. Kamu Görevlisine Görevinden Dolayı Hakaret: Hakaretin, kamu görevlisine görevinden dolayı yapılması halinde ceza artırılır (TCK m. 125/3-a). Bu durumda, hakaretin kamu görevlisinin şahsına değil, görevine yönelik olması aranır. Hakaretin görevle bağlantılı olması gerekmektedir.

  3. Dini, Siyasi, Sosyal, Felsefi İnanç, Düşünce ve Kanaatlerini Açıklamasından, Değiştirmesinden, Yaymaya Çalışmasından Dolayı Hakaret: Bu durumda hakaretin, mağdurun inanç, düşünce veya kanaatleri nedeniyle yapılması halinde ceza artırılır (TCK m. 125/3-b). Bu nitelikli hal, düşünce özgürlüğünün korunmasını amaçlamaktadır.

  4. (Ek) Üst Soya, Alt Soya, Eşe veya Kardeşe Karşı Hakaret: Bu durumda, failin mağdurun yakın akrabası olması cezayı artıran bir nedendir (TCK m. 125/4). Aile içi ilişkilerin korunması amaçlanmaktadır.



Yargıtay 18. Ceza Dairesi'nin çeşitli kararlarında, sosyal medyada yapılan hakaretlerin aleniyet kapsamında değerlendirildiği ve cezanın belirlenmesinde bu durumun dikkate alındığı görülmektedir. (Örn: Yargıtay 18. CD, 2016/1513 E., 2016/4663 K. sayılı kararı) Sosyal medya paylaşımlarının aleni olup olmadığı, paylaşımın yapıldığı platformun özellikleri, takipçi sayısı ve erişim imkanları gibi faktörlere göre belirlenir. Ancak, aleniyetin değerlendirilmesinde, paylaşımların gizlilik ayarları da dikkate alınmalıdır. Ayrıca, sosyal medya platformlarında yapılan hakaretlerde, içeriğin paylaşım şekli, yorum sayısı, beğeni sayısı ve etkileşim düzeyi de aleniyetin değerlendirilmesinde etkili olmaktadır.



Hakaret Suçunda İspat ve Savunma Yolları



Hakaret davalarında sanık, isnat ettiği fiilin doğru olduğunu ispat ederek cezadan kurtulabilir (TCK m. 127/1). Bu duruma "ispat hakkı" denir. Ancak, bu ispat yükü oldukça ağırdır ve somut, kesin ve inandırıcı deliller gerektirir. İddianın ispatı, kamu yararı amacı taşıyorsa ve isnat olunan fiilin gerçekliği kanıtlanmışsa, fail cezalandırılmaz (TCK m. 127/2). Örneğin, "yolsuzluk yaptı" iddiasında bulunan sanık, bu iddiasını destekleyecek resmi belgeler, tanık ifadeleri veya diğer somut deliller sunmalıdır. İspat hakkının kullanılması, mağdurun şeref ve haysiyetine yönelik daha büyük zararların önlenmesi amacını taşımalıdır. İspat hakkının kullanılması, özel hayatın gizliliğini ihlal etmemelidir. İspat hakkının kullanımı, Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü ile dengelenmelidir.



Hakaret suçunda başvurulabilecek diğer savunma yolları şunlardır:




  1. Eleştiri Hakkı: Kamu yararını ilgilendiren konularda yapılan eleştiriler, eleştiri sınırları aşılmadığı sürece hakaret suçunu oluşturmaz. Eleştiri hakkı, ifade özgürlüğünün önemli bir parçasıdır. Yargıtay, kamu yararına yapılan eleştirilerin hakaret kapsamında değerlendirilemeyeceğini birçok kararında vurgulamıştır. (Örn: Yargıtay 4. CD, 2014/19444 K. sayılı kararı) Eleştiri hakkının sınırları, kullanılan dilin üslubu, eleştirinin amacı ve muhatabın konumu gibi faktörlere göre belirlenir. Eleştirinin, düşünce açıklama ve yayma özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Eleştiri hakkının kullanımı, dürüstlük kuralına uygun olmalı ve hakaret kastı taşımamalıdır.

  2. Haber Verme Hakkı: Basın ve yayın organlarının, kamuoyunu bilgilendirme amacıyla yaptıkları haberler, dürüstlük kurallarına uygun olduğu ve haber verme sınırları aşılmadığı sürece hakaret suçunu oluşturmaz. Haber verme hakkının kullanılabilmesi için haberin doğru ve güncel olması, kamu yararını ilgilendirmesi ve haberin veriliş şeklinin ölçülü olması gerekmektedir. Haberin, gerçeğe uygun ve güncel olması esastır. Haber verme hakkının kullanımı, basın özgürlüğü ile yakından ilişkilidir ve AİHS'nin 10. maddesi kapsamında korunmaktadır.

  3. İfade Özgürlüğü: Anayasa ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü, her türlü düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünü içerir. Ancak, ifade özgürlüğü sınırsız değildir ve başkalarının hak ve özgürlüklerini ihlal etmemelidir. İfade özgürlüğünün sınırları, Anayasa'nın 26. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10. maddesinde belirtilmiştir. İfade özgürlüğü, hakaret suçunun değerlendirilmesinde temel bir denge unsurudur.

  4. Haksız Tahrik: Hakaret fiili, haksız bir fiilin neden olduğu öfke veya şiddetli elemin etkisi altında işlenmişse, cezada indirim uygulanabilir (TCK m. 29). Haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için, tahrik edici fiilin haksız olması, failin bu fiilin etkisi altında hareket etmesi ve tahrik ile fiil arasında nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Tahrikin, makul bir tepkiye yol açması gerekir. Haksız tahrik hükümlerinin uygulanması, failin kusurunun azaltılmasına yöneliktir.

  5. Meşru Savunma: Kişi, kendisine veya başkasına yönelik haksız bir saldırıyı defetmek amacıyla hakaret içeren ifadeler kullanmışsa, meşru savunma hükümleri uygulanabilir (TCK m. 25). Meşru savunmanın şartları, saldırının haksız olması, saldırının devam etmesi veya tekrarının muhakkak olması ve savunmanın saldırı ile orantılı olmasıdır. Savunmanın, saldırıyı bertaraf etmeye yönelik olması gerekir. Meşru savunma, kişinin kendisini veya başkasını koruma hakkını güvence altına alır.



Sosyal Medya ve Dijital Hakaret



Günümüzde hakaret suçlarının önemli bir kısmı dijital platformlarda işlenmektedir. TCK'nın 125. maddesi kapsamında, sosyal medya platformlarında (örneğin, Twitter, Instagram, Facebook, WhatsApp) yapılan paylaşımlar, yorumlar ve mesajlar da hakaret suçu oluşturabilir. Bu tür davalarda, hakaret içeren içeriğin yayılması, erişilebilirliği, etkileşim sayısı ve kalıcılığı gibi faktörler dikkate alınır.



Yargıtay, sosyal medya üzerinden işlenen hakaret suçlarında IP adresi, ekran görüntüleri, mesaj kayıtları, tanık beyanları ve diğer dijital delillerin (örneğin, log kayıtları) delil olarak kabul edilebileceğine hükmetmiştir. Ayrıca, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun uyarınca, hakaret içeren içeriklerin erişime engellenmesi veya yayından çıkarılması da mümkündür. Bu kanun, internet servis sağlayıcılarına ve içerik sağlayıcılarına belirli yükümlülükler getirmektedir. Ayrıca, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) da, dijital ortamdaki hakaret içeren paylaşımlar nedeniyle kişisel verilerin korunması bağlamında önem taşımaktadır.



Sosyal medya hakaretlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar:



  • Aleniyet Unsuru: Sosyal medya paylaşımları genellikle alenidir, bu da cezanın artmasına neden olabilir. Ancak, paylaşımların sadece belirli bir gruba yönelik yapılması durumunda aleniyetin varlığı tartışmalı olabilir. Gizlilik ayarları, aleniyetin değerlendirilmesinde önemli bir rol oynar. Aleniyetin tespiti, Yargıtay'ın yerleşik içtihatları doğrultusunda, içeriğin yayılma potansiyeli ve erişilebilirliği dikkate alınarak yapılır.

  • İspat Zorluğu: Sahte hesaplar veya anonim paylaşımlar nedeniyle failin tespit edilmesi zorlaşabilir. Bu durumda, IP adresi tespiti ve diğer dijital deliller önem kazanmaktadır. Failin tespiti için, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulması ve ilgili platformlardan bilgi talep edilmesi gerekebilir. Özellikle, sosyal medya platformlarının, kullanıcı verilerini yetkili makamlarla paylaşma yükümlülükleri bulunmaktadır.

  • Hızlı Yayılma: Hakaret içeren içeriklerin sosyal medyada hızla yayılması, mağdurun itibar kaybını artırabilir. Bu nedenle, içeriklerin hızlı bir şekilde kaldırılması veya erişime engellenmesi önemlidir. İçeriğin kaldırılması için, platformlara başvuru yapılabilir veya mahkeme kararı alınabilir. Ayrıca, içeriğin yayılmasını engellemek için, sosyal medya platformlarının ihlal bildirim mekanizmalarının kullanılması da faydalı olabilir.

  • Unutulma Hakkı: Kişinin internet ortamında yer alan ve geçmişte kalmış, güncelliğini yitirmiş veya yanlış olan kişisel verilerinin silinmesini veya erişilemez hale getirilmesini isteme hakkı bulunmaktadır. Bu hak, dijital hakaret mağdurları için de önem taşımaktadır. Unutulma hakkı, KVKK kapsamında değerlendirilir. Unutulma hakkının kullanılması, kişinin itibarının korunması ve dijital ortamdaki olumsuz etkilerin giderilmesi açısından önemlidir.



Sonuç ve Öneriler



Hakaret suçu, bireylerin manevi bütünlüğünü ve toplumsal saygınlığını koruyan önemli bir hukuki düzenlemedir. Ancak, bu düzenlemenin ifade özgürlüğü ile dengelenmesi büyük önem taşır. Özellikle dijitalleşmeyle birlikte artan hakaret davalarında, mahkemelerin delil değerlendirmesini titizlikle yapması, ifade özgürlüğünü koruyarak adaleti sağlaması gerekmektedir. Yargılamada, AİHM kararları da dikkate alınmalıdır. AİHM, ifade özgürlüğü ile özel hayatın korunması arasındaki dengeyi gözeterek, hakaret davalarında önemli ölçütler belirlemiştir.



Hakaret iddiasıyla karşılaşan bireylerin, vakit kaybetmeden hukuki süreç başlatmaları, delilleri (örneğin, ekran görüntüleri, mesaj kayıtları, tanık beyanları) güvence altına almaları ve bir avukattan hukuki yardım almaları tavsiye edilir. Ayrıca, sosyal medya kullanıcılarının, paylaşımlarında ve yorumlarında başkalarının hak ve özgürlüklerine saygı göstermeleri, hakaret içeren ifadelerden kaçınmaları önemlidir. Sosyal medya platformlarının kullanım koşulları ve topluluk kurallarına uyulması da önemlidir. Sosyal medya kullanıcılarının, hakaret içeren içeriklerle karşılaştıklarında, platformlara bildirimde bulunmaları ve hukuki yollara başvurmaları da önemlidir.



Hukuk sistemimiz, hakaret suçunu düzenlerken hem bireylerin şeref ve saygınlığını korumayı hem de ifade özgürlüğünü güvence altına almayı amaçlamaktadır. Bu nedenle, hakaret davalarında her somut olayın özellikleri dikkate alınarak adil bir karar verilmesi büyük önem taşımaktadır. Yargıtay'ın güncel içtihatları ve Anayasa Mahkemesi'nin ifade özgürlüğü konusundaki kararları da dikkate alınmalıdır. Hakaret davalarında, tarafların haklarının korunması ve adil bir yargılama süreci yürütülmesi, hukuk devletinin temel ilkelerindendir.


```