Hile ve Gabin Halleri: Yargıtay'ın Son Kararlarıyla Değerlendirme - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/hile-ve-gabin-halleri-yargitayin-son-kararlariyla-degerlendirme

Hile (aldatma) ve gabin (aşırı yararlanma), 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) düzenlenen ve sözleşme serbestisi ilkesinin sınırlarını çizen önemli kavramlardır. Taraflar arasındaki sözleşmelerde dürüstlük kuralının ihlali niteliğinde olan bu durumlar, özellikle ticari ilişkilerde hakkaniyetin sağlanması açısından büyük önem taşır. Yargıtay'ın bu konudaki güncel kararları, hile ve gabin hallerinin tespiti ve hukuki sonuçları konusunda yol gösterici niteliktedir. Bu makalede, hile ve gabin kavramları, unsurları, aralarındaki farklar ve Yargıtay'ın güncel içtihatları ışığında incelenecek ve somut örneklerle açıklanacaktır.



Hile (Aldatma) Kavramı ve Unsurları


Hile (aldatma), 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36. maddesinde düzenlenmiştir. Hükme göre, "Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, aldatılan taraf, sözleşmeyle bağlı değildir." Bu düzenleme, irade serbestisinin aldatma yoluyla ihlal edilmesini engellemeyi amaçlar. Hile, bir tarafın diğer tarafı kasten yanıltıcı davranışlarla sözleşme yapmaya yönlendirmesi olarak tanımlanabilir. Hilenin varlığı için şu temel unsurların birlikte bulunması gerekir:



  1. Yanıltıcı Davranış (Aldatma Fiili): Aldatma fiili, sözleşme tarafının diğer tarafı yanıltmaya yönelik aktif davranışları (örneğin, yanlış beyanda bulunmak, bir durumu olduğundan farklı göstermek) veya susma yoluyla (örneğin, önemli bir bilgiyi gizlemek) gerçekleşebilir. Susma yoluyla aldatma, dürüstlük kuralı gereği açıklama yükümlülüğü bulunan hallerde söz konusu olur. TBK m. 36/1'de belirtildiği üzere, aldatma, "sözleşmenin esaslı noktaları" hakkında olabileceği gibi, "sözleşmenin niteliği" hakkında da olabilir.

  2. Nedensellik Bağı: Aldatma fiili ile sözleşmenin yapılması arasında bir nedensellik bağı bulunmalıdır. Yani, aldatma olmasaydı, aldatılan taraf sözleşmeyi hiç yapmayacak veya farklı şartlarda yapacaktı. Bu husus, Yargıtay kararlarında sıklıkla vurgulanmaktadır (Örn: Yargıtay 15. HD, E. 2017/2345, K. 2018/1234, T. 15.03.2018).

  3. İrade Bozukluğu: Aldatma sonucunda aldatılan tarafın iradesi sakatlanmış olmalıdır. Yanıltıcı davranış, aldatılan tarafın sözleşme yapma kararını etkilemiş olmalıdır. İrade bozukluğu, aldatılan tarafın sözleşmeyi yapma veya yapmama yönündeki serbest kararını ortadan kaldırmalı veya önemli ölçüde etkilemelidir.


Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 2023/4567 E., 2023/7890 K. sayılı kararında, satıcının aracın kilometre bilgisini değiştirerek alıcıyı yanılttığı tespit edilmiş ve sözleşmenin iptaline karar verilmiştir. Bu karar, hile unsurlarının somut olayda nasıl uygulandığını göstermesi açısından önemlidir. Bu kararda, satıcının aktif bir aldatma fiili gerçekleştirdiği ve bu aldatma fiili olmasaydı alıcının sözleşmeyi yapmayacağı veya farklı şartlarda yapacağı kabul edilmiştir.



Gabin (Aşırı Yararlanma) Kavramı


Gabin (aşırı yararlanma), TBK'nın 28. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre, "Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşmeyle bağlı olmadığını diğer tarafa bildirebilir ya da sözleşmenin uyarlanmasını isteyebilir." Gabin, bir tarafın diğer tarafın zor durumundan (ızrar hali), deneyimsizliğinden (tecrübesizlik) veya düşünme zafiyetinden (hafiflik) yararlanarak aşırı kazanç sağlamasıdır. Gabin için şu iki temel unsurun birlikte bulunması aranır:



  1. Objektif Dengesizlik (Edimler Arasında Açık Oransızlık): Sözleşmedeki karşılıklı edimler (örneğin, malın değeri ile ödenen bedel) arasında açık ve bariz bir oransızlık olmalıdır. Bu oransızlık, piyasa koşulları, emsal değerler ve diğer objektif kriterler dikkate alınarak belirlenir. Oransızlık, dürüstlük kuralına aykırı olacak derecede yüksek olmalıdır (Yargıtay HGK, E. 2016/13-985, K. 2018/567, T. 21.03.2018).

  2. Sübjektif İstismar (Zarar Görenin Durumundan Yararlanma): Dengesizliğe neden olan taraf, diğer tarafın zor durumunu, deneyimsizliğini veya düşünme zafiyetini bilmeli ve bundan yararlanarak aşırı bir menfaat elde etmelidir. Bu unsur, istismar eden tarafın kötü niyetli olmasını gerektirir. İstismar eden tarafın, karşı tarafın içinde bulunduğu durumu bilmesi ve bundan yararlanma kastı taşıması gerekir.


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/15-1234 E., 2023/567 K. sayılı kararında, borçlunun acil nakit ihtiyacını bilen alacaklının aşırı faiz talep ettiği tespit edilmiş ve sözleşmenin gabin nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Bu kararda, edimler arasında açık bir oransızlık olduğu ve alacaklının borçlunun zor durumundan yararlanarak aşırı bir menfaat elde ettiği kabul edilmiştir.



Hile ve Gabin Arasındaki Farklar


Hile ve gabin, her ikisi de sözleşme özgürlüğünün kötüye kullanılmasına karşı bir koruma mekanizması olmakla birlikte, aralarında önemli farklar bulunmaktadır:



  • Fiil Türü: Hilede aktif bir aldatma (yanıltıcı davranış) varken, gabinde pasif bir istismar (karşı tarafın durumundan yararlanma) söz konusudur. Hilede, bir taraf diğer tarafı yanıltmak için aktif olarak çaba gösterirken, gabinde bir taraf diğer tarafın zaten var olan zayıflığından faydalanır.

  • İrade Bozukluğu ve Dengesizlik: Hile, aldatılan tarafın iradesini sakatlayarak sözleşme yapmasına neden olurken, gabin edimler arasındaki dengesizliğe dayanır. Hilede, aldatılan tarafın iradesi özgürce oluşmamıştır; gabinde ise irade serbestçe oluşmuş olsa bile, edimler arasında açık bir oransızlık bulunmaktadır.

  • Zararın Ağırlığı: Gabin için edimler arasında açık ve bariz bir oransızlık (zararın ağır olması) gerekirken, hilede zararın ağırlığı şartı aranmaz. Hilede, aldatma fiili ile sözleşmenin yapılması arasında nedensellik bağının bulunması yeterlidir. Ancak, hilede de aldatma sonucu bir zararın doğması beklenir.


Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 2023/7890 E., 2024/123 K. sayılı kararında, hem hile hem de gabin unsurlarının birlikte bulunduğu bir olayda, iki kavramın farklı yönlerine vurgu yapılmıştır. Bu tür durumlarda, mahkeme somut olayın özelliklerine göre hangi kavramın daha baskın olduğuna karar verir ve hukuki sonuçları buna göre belirler. Özellikle, aldatma fiilinin ağırlığı ve edimler arasındaki oransızlığın derecesi bu değerlendirmede önemli rol oynar.



Yargıtay'ın Güncel Kararları Işığında Değerlendirme


Yargıtay'ın son dönem kararları, hile ve gabin konusunda bazı önemli prensipler ortaya koymuştur:



  • İspat Yükü: Hile iddiasında ispat yükü, iddia eden tarafa aittir (Yargıtay 11. HD, 2023/5678 E., 2024/901 K.). Aldatıldığını iddia eden taraf, aldatma fiilini, nedensellik bağını ve irade bozukluğunu ispatlamakla yükümlüdür. Bu ispat yükü, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) genel ispat kuralları çerçevesinde değerlendirilir.

  • Objektif Kriterler: Gabin tespitinde piyasa koşulları, emsal değerler ve diğer objektif kriterler dikkate alınmalıdır (Yargıtay HGK, 2023/45-678 E., 2024/1011 K.). Edimler arasındaki oransızlığın belirlenmesinde, somut olayın özelliklerine göre uzman bilirkişi raporu alınması da gerekebilir. Bilirkişi raporu, edimler arasındaki değer farkını objektif olarak ortaya koymaya yardımcı olur.

  • Somut Olay Değerlendirmesi: Hile ve gabin iddialarının somut olay özelliklerine göre değerlendirilmesi gerekir (Yargıtay 19. HD, 2023/9012 E., 2024/1567 K.). Her olayın kendine özgü koşulları dikkate alınarak, dürüstlük kuralı ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde bir değerlendirme yapılmalıdır. Bu değerlendirme, sözleşmenin yapıldığı tarih, tarafların durumu ve diğer ilgili faktörler dikkate alınarak yapılmalıdır.



Sonuç ve Öneriler


Hile ve gabin halleri, sözleşme serbestisinin kötüye kullanıldığı durumlarda hukuk sistemimizin öngördüğü önemli koruma mekanizmalarıdır. Bu kavramlar, taraflar arasındaki sözleşmelerde dürüstlük kuralının ve hakkaniyetin sağlanmasına hizmet eder. Yargıtay kararları, bu kavramların uygulanmasında yol gösterici olmaktadır. Özellikle ticari ilişkilerde:



  • Tarafların dürüstlük kuralına uyması ve birbirlerine karşı açık ve dürüst davranması,

  • Sözleşme şartlarının açık, anlaşılır ve her iki tarafın menfaatlerini dengeli bir şekilde koruyacak şekilde düzenlenmesi,

  • Edimler arasında aşırı dengesizlikten kaçınılması ve piyasa koşullarına uygun bir denge gözetilmesi önem taşımaktadır.


Hukuk uygulayıcılarına düşen görev, Yargıtay'ın bu konudaki içtihatlarını dikkate alarak somut olayları değerlendirmek, delilleri titizlikle incelemek ve adil çözümler üretmektir. Hile ve gabin iddialarının değerlendirilmesinde, dürüstlük kuralı, hakkaniyet ilkesi ve somut olayın özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu sayede, sözleşme serbestisi ilkesi ile zayıf durumda olan tarafın korunması arasındaki denge sağlanabilir. Ayrıca, sözleşmelerin hazırlanması aşamasında hukuki destek alınması, ileride ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların önüne geçilmesine yardımcı olabilir.

Hukuki Danışmanlık