İcra Satışından Önce Borçlu Hakları
İcra ve İflas Kanunu (İİK), alacaklıların haklarını korurken, borçluların da belirli haklara sahip olmasını öngörür. İcra takibi sürecinde, özellikle de icra satış aşamasına gelinmesi durumunda, borçlunun haklarını bilmesi ve bu hakları etkin bir şekilde kullanması büyük önem taşır. Bu makalede, icra satışından önce borçlunun sahip olduğu temel haklar, güncel mevzuat ve Yargıtay kararları ışığında incelenecektir.
İcra Takibine İtiraz Hakkı
İcra takibinin başlamasıyla birlikte borçluya gönderilen ödeme emrine itiraz hakkı, borçlunun en temel haklarından biridir. İİK'nın 62. maddesi uyarınca, borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine itiraz edebilir. İtiraz, borcun tamamına veya bir kısmına, faize, masraflara veya yetkiye yönelik olabilir. İtirazın süresinde yapılması, icra takibini kendiliğinden durdurur (İİK m. 66). Ancak, alacaklı itirazın iptali davası (İİK m. 67) açarak veya itirazı kesin hüküm veya belgeye dayalı olarak kaldırarak (İİK m. 68, 68/a, 68/b) takibe devam edebilir.
Örnek: Alacaklı A, borçlu B aleyhine 10.000 TL'lik bir senet nedeniyle icra takibi başlatmıştır. Borçlu B, senedin vadesinin dolmadığını, senedin sahte olduğunu veya borcun ödendiğini iddia ederek süresi içinde icra dairesine itiraz edebilir. Bu durumda icra takibi durur.
Menkul ve Gayrimenkul Haczi Sırasındaki Haklar
İcra takibinin kesinleşmesi veya itirazın kaldırılması halinde, alacaklı borçlunun malvarlığına haciz koydurabilir. Haciz sırasında borçlunun da bazı hakları bulunmaktadır:
- Haczedilemezlik Şikayeti: İİK'nın 82. maddesi ve diğer ilgili mevzuat uyarınca, bazı mallar haczedilemez. Örneğin, borçlunun ve ailesinin geçimi için zaruri olan eşyalar (İİK m. 82/1), mesleği için gerekli olan aletler (İİK m. 82/1), belirli miktardaki maaş ve ücretler (İİK m. 83) belirli şartlar altında haczedilemez. Borçlu, haczedilemez nitelikteki mallarının haczedildiğini düşünüyorsa, haczi öğrenmesinden itibaren 7 gün içinde icra mahkemesine şikayet yoluyla başvurabilir (İİK m. 16).
- Haczin Ertelenmesi (Taliki): Borçlu, İİK'nın 36. maddesi uyarınca, icra mahkemesinden icra takibinin veya haczin ertelenmesini (talikini) talep edebilir. Bu talep genellikle, borçlunun borcu ödeme konusunda ciddi bir çaba gösterdiğini ve alacaklının zarar görmeyeceğini gösteren somut delillerle desteklenmelidir. İcra mahkemesi, borçlunun talebini kabul ederse, borçluya uygun bir süre verebilir ve bu süre içinde haciz işlemleri durdurulur.
- Değerlendirme Hakkı: Haczedilen malların değerinin belirlenmesi sırasında borçlunun da söz hakkı vardır. İcra memurunun yaptığı değerlendirmeye itiraz edebilir ve bilirkişi incelemesi talep edebilir (İİK m. 87). Değerlendirme, taşınır mallar için haciz anında, taşınmaz mallar için ise kıymet takdir raporu düzenlenerek yapılır. Borçlu, kıymet takdir raporuna tebliğden itibaren 7 gün içinde itiraz edebilir (İİK m. 128/a).
Yargıtay Kararı: Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2016/16545 E. ve 2017/312 K. sayılı kararında, "Borçlunun evinde bulunan ve hayatını idame ettirmesi için zaruri olan eşyaların haczedilemeyeceği" vurgulanmıştır. Bu karar, borçlunun temel yaşam ihtiyaçlarını karşılayan eşyaların korunması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Ancak, bu eşyaların lüks nitelikte olmaması ve borçlunun sosyal statüsüne uygun olması gerekmektedir. (Yargıtay 12. HD, E. 2014/24515, K. 2015/4913, T. 9.3.2015)
Satış Aşamasına İlişkin Haklar
Haczedilen malların paraya çevrilmesi aşaması olan satış, borçlu için kritik bir süreçtir. Bu aşamada borçlunun sahip olduğu haklar şunlardır:
- Satış İlanına İlişkin Haklar: Satış ilanının usulüne uygun yapılması, borçlunun ve potansiyel alıcıların bilgilendirilmesi açısından önemlidir. Satış ilanı, İİK'nın 114. ve 150/ı maddelerinde belirtilen usullere uygun olarak yapılmalıdır. Borçlu, satış ilanının İİK'nın ilgili hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetleme hakkına sahiptir. İlanda eksiklik veya usulsüzlük varsa, icra mahkemesine şikayet edebilir.
- Satış Şartlarına İlişkin Haklar: Satışın hangi şartlarda yapılacağı (örneğin, açık artırma mı, pazarlık usulü mü) borçlunun menfaatlerini etkileyebilir. Satış, kural olarak açık artırma yoluyla yapılır (İİK m. 112). Ancak, belirli şartlar altında pazarlık usulü de uygulanabilir. Borçlu, satış şartlarına itiraz edebilir ve icra mahkemesinden düzeltme talep edebilir. Özellikle, taşınmaz satışlarında, ilk ihalede muhammen değerin %50'si ve rüçhanlı alacaklıların alacaklarını karşılayacak bir bedelle alıcı çıkmaması halinde, ikinci ihalede bu şart aranmaz (İİK m. 129). Bu durum, borçlunun menfaatini zedeleyebilir ve bu nedenle borçlu, ihalenin feshi davası açabilir.
- Satışın Durdurulması Talebi: Borçlu, satışın hukuka aykırı olduğunu veya menfaatlerinin önemli ölçüde zarar göreceğini düşünüyorsa, icra mahkemesinden satışın durdurulmasını talep edebilir. Bu talep genellikle, satışın usulüne uygun yapılmadığına veya malların değerinin çok altında satılacağına dair somut delillerle desteklenmelidir. İİK'nın 128. maddesi uyarınca, kıymet takdirine itiraz edilmesi halinde, icra mahkemesi satışın durdurulmasına karar verebilir.
- İhalenin Feshi Davası: İcra ihalesinin yapılması ve malın bir alıcıya devredilmesi sonrasında, borçlu ihalenin feshi davası açabilir. İhalenin feshi nedenleri İİK'da sınırlı olarak sayılmıştır (İİK m. 134). Örneğin, usulsüz tebligat, ihale ilanındaki hatalar, ihaleye fesat karıştırılması, alıcının malı almaması gibi durumlar ihalenin feshi nedeni olabilir. İhalenin feshi davası, ihale tarihinden itibaren 7 gün içinde açılmalıdır.
Somut Örnek: Borçlu C'nin gayrimenkulü icra yoluyla satılacaktır. Satış ilanında gayrimenkulün önemli özellikleri (örneğin, imar durumu, konumu, yüzölçümü) yanlış veya eksik belirtilmişse, borçlu C bu duruma itiraz ederek satışın durdurulmasını veya ihalenin feshini talep edebilir. Ayrıca, ihaleye katılımın engellendiği veya ihaleye fesat karıştırıldığı durumlarda da ihalenin feshi davası açılabilir.
Borcun Ödenmesi ve Takibin Sona Erdirilmesi
Borçlu, icra takibi sürecinde her zaman borcunu ödeyerek takibi sona erdirebilir. Borcun tamamının ödenmesi halinde, icra takibi kendiliğinden düşer. Borçlu, alacaklı ile anlaşarak borcu taksitlendirebilir ve bu şekilde de takibin durdurulmasını veya sona erdirilmesini sağlayabilir. Alacaklı ile borçlu arasında yapılan taksitlendirme anlaşması, icra dosyasına sunularak takibin durdurulması veya ertelenmesi sağlanabilir.
Sonuç ve Öneriler
İcra takibi süreci, borçlu için stresli ve karmaşık bir süreç olabilir. Ancak, borçlunun haklarını bilmesi ve bu hakları etkin bir şekilde kullanması, sürecin daha adil ve hukuka uygun bir şekilde yürütülmesine katkı sağlar. Borçluların, icra takibi sürecinde bir avukattan hukuki yardım alması, haklarını korumaları ve olası mağduriyetleri önlemeleri açısından önemlidir. Ayrıca, borçluların, icra daireleri ve mahkemelerle işbirliği yapması, süreci daha şeffaf ve hızlı bir şekilde yönetmelerine yardımcı olacaktır. Borçluların, yasal süreleri kaçırmaması ve gerekli itirazları zamanında yapması da büyük önem taşır.
```