İcra takibinde aile konutu - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/icra-takibinde-aile-konutu
```html

İcra Takibinde Aile Konutu



Giriş


Aile konutu, Türk Medeni Kanunu'nda (TMK) özel bir öneme sahip olup, ailenin yaşamını sürdürdüğü ve merkez edindiği konuttur. İcra takipleri sırasında aile konutunun haczi, ailenin sosyal ve ekonomik yapısını derinden etkileyebileceğinden, bu konuda özel düzenlemeler ve Yargıtay içtihatları bulunmaktadır. Bu makalede, icra takibinde aile konutunun durumunu, haczedilme şartlarını, bu konudaki hukuki koruma mekanizmalarını ve güncel yargı kararlarını inceleyeceğiz.



Aile Konutu Kavramı ve Hukuki Niteliği


Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi, aile konutunu eşlerin ortak yaşamını sürdürdüğü konut olarak tanımlar. Bu madde, eşlerin aile konutu üzerindeki tasarruf yetkisini kısıtlayarak, diğer eşin açık rızası olmadan konutun devredilmesini, kiralanmasını veya üzerindeki hakların sınırlandırılmasını engeller (TMK m. 194/1). Bu kısıtlama, tapu siciline aile konutu şerhi işlenerek üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir (TMK m. 194/3). Aile konutu şerhi olmasa dahi, konutun fiilen aile konutu olarak kullanılması durumunda, iyi niyetli olmayan üçüncü kişilere karşı bazı hukuki korumalar mevcuttur. Yargıtay, aile konutu şerhi olmasa bile, durumun alacaklı tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği hallerde haczin kaldırılması gerektiği yönünde kararlar vermektedir. Bu durumda alacaklının iyiniyetli olmadığı kabul edilir. İyiniyet Medeni Kanunu’nun 3. maddesinde düzenlenmiştir.



İcra Takibinde Aile Konutunun Haczi


Genel kural olarak, borçlunun malvarlığı İcra ve İflas Kanunu (İİK) hükümleri çerçevesinde haczedilebilir (İİK m. 82 vd.). Ancak, aile konutunun haczi konusunda bazı istisnalar ve sınırlamalar bulunmaktadır. İcra İflas Kanunu'nda doğrudan bir düzenleme olmamasına rağmen, Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi ve Yargıtay içtihatları ile aile konutunun haczi konusunda önemli ilkeler geliştirilmiştir.



Borçlu Eşin Borcundan Dolayı Haciz


Eğer borçlu eş, kendi borcundan dolayı takip ediliyorsa, aile konutunun haczi kural olarak mümkündür. Ancak, bu durumda dahi diğer eşin hakları gözetilmelidir. Yargıtay, bu tür durumlarda, diğer eşin konutta oturma hakkının korunması gerektiğini vurgulamaktadır. Özellikle, diğer eşin ekonomik durumu, konutta yaşamaya devam etme ihtiyacı ve varsa müşterek çocukların durumu dikkate alınarak, haczin ertelenmesi veya konutun değerinin bir kısmının diğer eşe ödenmesi gibi çözümler aranabilir. Bu hususlar, İİK'nun 82. maddesinde yer alan "haczedilemeyen mallar" kapsamında değerlendirilebilir olmasa da, somut olayın özelliklerine göre icra mahkemesi tarafından dikkate alınabilir. Bu değerlendirme yapılırken İİK’nun 82/3. Maddesi kıyasen uygulanabilir. Bu maddeye göre “Borçlunun ve ailesinin geçimi için zorunlu olan eşya” haczedilemez.



Eşlerden Birinin Borcundan Dolayı Diğer Eşin Aile Konutunun Haczi


Eşlerden birinin borcundan dolayı diğer eşin aile konutunun haczi, daha sıkı koşullara tabidir. Yargıtay, bu tür durumlarda, alacaklının iyi niyetli olup olmadığını, borcun aile giderleri için yapılıp yapılmadığını ve diğer eşin konutta yaşamaya devam etme ihtiyacını dikkate almaktadır. Eğer borç, aile giderleri için yapılmamışsa ve diğer eşin konutta yaşamaya devam etme ihtiyacı varsa, haczin engellenmesi veya ertelenmesi mümkündür. Bu durumda, borçlu olmayan eş, İİK'nun 82. maddesi ve TMK'nun 194. maddesi uyarınca haczedilmezlik şikayetinde bulunabilir. Borçlu olmayan eşin, borcun doğumuna veya artmasına herhangi bir katkısı olmaması da önem arz eder.



Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2016/1456 E., 2016/8745 K. sayılı kararında, "...Aile konutu şerhi bulunmasa dahi, konutun aile konutu olduğu biliniyor veya bilinmesi gerekiyorsa, haczin kaldırılması gerekir..." şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu karar, aile konutu şerhi olmasa dahi, fiili durumun dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Benzer şekilde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/12-883 E., 2020/603 K. sayılı kararında da aile konutunun korunması gerektiği vurgulanmıştır. HGK’nun anılan kararında özetle; “...Bir taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğunun tespitine yönelik olarak açılan davalarda davacının bu yöndeki iddiasını ispat etmesi gerekir. Bu kapsamda, tarafların müşterek yerleşim yeri olarak kullandıkları konutun aile konutu olduğunu ispat yükü davacı tarafa aittir. Bu ispat, her türlü delille yapılabilir.” denilmektedir.



Haczi Engelleme Yolları ve Hukuki Çözümler


Aile konutunun haczedilmesi durumunda, borçlu veya diğer eş, çeşitli hukuki yollara başvurarak haczi engelleyebilir veya erteleyebilir:



  • İcra Mahkemesine Şikayet: Haczin usulsüz olduğu (örneğin, tebligat usulsüzlüğü) veya aile konutu niteliği taşıdığı gerekçesiyle İcra ve İflas Kanunu'nun 16. ve devamı maddeleri uyarınca icra mahkemesine şikayet edilebilir. Şikayet süresi, öğrenme tarihinden itibaren 7 gündür (İİK m. 16/1).

  • İhtiyati Tedbir Talebi: Haczin önlenmesi veya durdurulması için icra mahkemesinden veya genel mahkemelerden ihtiyati tedbir talep edilebilir (İİK m. 257 vd.). Özellikle, aile konutu şerhi bulunmuyorsa ve haczin iptali için dava açılacaksa, ihtiyati tedbir talebi önemlidir.

  • Aile Konutu Şerhi Koydurma: Tapu kütüğüne aile konutu şerhi koydurularak, gelecekteki hacizlere karşı koruma sağlanabilir. Şerh koydurmak için, eşlerden birinin başvurusu yeterlidir. Diğer eşin rızası aranmaz, ancak evliliği ve aile konutunu ispatlayıcı belgeler sunulmalıdır (örneğin, evlilik cüzdanı, yerleşim yeri belgesi). Tapu Sicil Tüzüğü’nün 24. maddesi uyarınca aile konutu şerhi için istenen belgeler şunlardır: “...a) Talepname, b) Evlilik cüzdanı veya nüfus kayıt örneği, c) Yerleşim yeri belgesi.

  • Borcun Ödenmesi veya Yeniden Yapılandırılması: Borcun ödenmesi veya alacaklı ile yeniden yapılandırma anlaşması yapılması, haczi ortadan kaldırabilir. Bu kapsamda, borçlu ve alacaklı arasında bir ödeme planı yapılarak haczin kaldırılması veya ertelenmesi sağlanabilir.

  • Haczedilmezlik Davası Açılması: İİK'nun 82. maddesinde sayılan hallerde haczedilmezlik davası açılabilir. Ancak, aile konutu doğrudan bu madde kapsamında olmasa da, somut olayın özelliklerine göre mahkeme tarafından değerlendirilebilir. Bu dava, İcra Mahkemesi’nde açılır.



Somut Örnek


Ahmet Bey'in eşi Ayşe Hanım, kendi adına aldığı bir kredi borcunu ödeyememiştir. Alacaklı banka, Ahmet Bey ve Ayşe Hanım'ın birlikte yaşadığı konuta haciz koydurmuştur. Ahmet Bey, konutun aile konutu olduğunu ve Ayşe Hanım'ın borcunun aile giderleri için olmadığını belirterek icra mahkemesine başvurmuştur. Ahmet Bey, ayrıca tapuya aile konutu şerhi konulmasını talep etmiştir. Mahkeme, Ahmet Bey'in konutta yaşamaya devam etme ihtiyacını, borcun aile giderleri için yapılmadığını ve bankanın bu durumu bilmesi gerektiğini dikkate alarak haczin kaldırılmasına ve tapuya aile konutu şerhi konulmasına karar vermiştir.



Sonuç ve Öneriler


Aile konutu, ailenin temel yaşam alanı olması nedeniyle özel bir korumaya sahiptir. İcra takipleri sırasında aile konutunun haczi, ailenin sosyal ve ekonomik yapısını olumsuz etkileyebileceğinden, bu konuda dikkatli olunmalı ve hukuki yollara başvurulmalıdır. Özellikle, aile konutu şerhi koydurulması, gelecekteki hacizlere karşı önemli bir koruma sağlayacaktır. Ayrıca, icra takibi sürecinde, borçlu ve diğer eşin haklarını korumak için bir avukattan hukuki destek alınması önemlidir. Borcun ödenmesi veya yeniden yapılandırılması, haczi engellemenin en etkili yoludur. Bu nedenle, alacaklı ile görüşerek bir ödeme planı yapılması veya borcun yapılandırılması da değerlendirilmelidir.


```
Hukuki Danışmanlık