İcra takibinde kefalet borcu - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/icra-takibinde-kefalet-borcu




İcra Takibinde Kefalet Borcu



İcra ve İflas Hukuku, alacaklıların haklarını koruma altına alarak borçluların borçlarını ödemelerini sağlamayı amaçlayan bir hukuk dalıdır. Bu süreçte, alacaklılar alacaklarını tahsil etmek için icra takibi başlatabilirler. İcra takibinin önemli bir unsuru da kefalet müessesesidir. Kefalet, bir kişinin başka birinin borcunu ödemeyi taahhüt etmesidir. Bu makalede, icra takibinde kefalet borcunun hukuki niteliği, kefilin sorumluluğu, kefaletin türleri ve Yargıtay kararları ışığında güncel uygulamalar detaylı bir şekilde incelenecektir.



Kefalet Sözleşmesinin Hukuki Niteliği



Kefalet sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) düzenlenmiş bir sözleşme türüdür. TBK m. 581'e göre, kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesi halinde, borcu bizzat ifa etmeyi taahhüt ettiği sözleşmedir. (TBK m. 581) Kefalet sözleşmesi, asıl borç ilişkisine bağlı fer'i bir nitelik taşır. Bu nedenle, asıl borç sona erdiğinde kefalet borcu da kendiliğinden sona erer. Ancak, kefalet sözleşmesinin geçerliliği için TBK m. 583'te belirtilen şekil şartlarına uyulması gerekmektedir. Bu maddeye göre, kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmalı ve kefilin sorumlu olduğu azami miktar belirtilmelidir. Aksi takdirde kefalet sözleşmesi geçersiz olacaktır. (TBK m. 583) Ayrıca, evli kişilerin kefaletinde eşin rızası aranmaktadır (TBK m. 584). Bu rızanın da yazılı olması gerekmektedir. (TBK m. 584) Eşin rızası, kanunda belirtilen istisnalar dışında, kefalet sözleşmesinin kurulmasından önce veya en geç kurulması anında alınmış olmalıdır. Bu istisnalar TBK m. 584/3'te düzenlenmiştir.



Kefilin Sorumluluğu ve İcra Takibi



Kefilin sorumluluğu, kefalet sözleşmesinin türüne göre değişiklik gösterebilir. Adi kefalet ve müteselsil kefalet olmak üzere iki temel kefalet türü bulunmaktadır.



Adi Kefalet



Adi kefalette, alacaklı öncelikle asıl borçluya başvurmak zorundadır. Asıl borçludan alacağını tahsil edememesi halinde, kefile başvurabilir. TBK m. 586 uyarınca, adi kefil, asıl borçluya başvurulmadan veya borçlunun takibe başlanması sonuçsuz kalmadan kendisinden borcun ifası istenemez. (TBK m. 586) Ancak, borçlunun iflas etmesi veya hakkında konkordato (günümüzde iflas erteleme kaldırıldığı için konkordato söz konusudur) ilan edilmesi veya borçlu aleyhine yapılan takibin semeresiz kalması hallerinde, alacaklı doğrudan kefile başvurabilir.



Müteselsil Kefalet



Müteselsil kefalette ise, kefil, borcun tamamından asıl borçlu ile birlikte sorumludur. Alacaklı, dilediği takdirde doğrudan kefile başvurarak alacağını tahsil edebilir. TBK m. 586/1 uyarınca, müteselsil kefil, borcun tamamından sorumlu olduğu için, alacaklı asıl borçluya başvurmadan veya onu takip etmeden doğrudan kefile başvurabilir. (TBK m. 586/1) Ancak, müteselsil kefilin sorumluluğu da sınırsız değildir. Kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktar ile sınırlıdır.



Örnek: Bankadan kredi çeken bir kişi için müteselsil kefil olan bir şahıs, borcun ödenmemesi durumunda, banka tarafından doğrudan icra takibine konu edilebilir. Bu durumda, banka öncelikle asıl borçluya başvurmak zorunda değildir.



Kefaletin İcra Takibine Etkisi



Alacaklı, borcun tahsili için icra takibi başlattığında, hem asıl borçluya hem de kefile karşı takip yapabilir. İcra takibi, ilamsız veya ilamlı olabilir. Eğer alacaklı elinde mahkeme kararı veya ilam niteliğinde bir belge varsa, ilamlı icra takibi başlatabilir. Aksi takdirde, ilamsız icra takibi başlatması gerekmektedir. İcra ve İflas Kanunu (İİK) madde 68 uyarınca, alacaklı genel haciz yoluyla ilamsız takipte, alacağını ispat için bazı belgeler sunmak zorundadır. (İİK m. 68) Bu belgelerden biri de noterlikçe düzenlenmiş veya onaylanmış bir kefalet sözleşmesidir.



Kefilin icra takibine karşı itiraz hakları bulunmaktadır. Kefil, borca, imzaya veya yetkiye itiraz edebilir. İtirazın kabul edilmesi halinde, icra takibi durur. Alacaklı, itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurabilir (İİK m. 68a). (İİK m. 68a) Kefil, ayrıca TBK'da düzenlenen def'i haklarını da kullanabilir. Örneğin, asıl borçluya ait bir def'i (örneğin zamanaşımı) kefil tarafından da ileri sürülebilir (TBK m. 591). (TBK m. 591)



Yargıtay Kararları Işığında Kefalet Borcu



Yargıtay, kefalet sözleşmelerinin yorumlanmasında ve uygulanmasında önemli kararlar vermektedir. Özellikle, kefilin sorumluluğunun kapsamı, kefaletin geçerliliği, eşin rızası ve kefilin itiraz hakları konularında Yargıtay kararları yol göstericidir.



Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2016/1835 E. 2016/12115 K. sayılı kararında, "Kefalet sözleşmesinin şekil şartına uygun olarak düzenlenmesi gerektiği, aksi takdirde kefaletin geçersiz olacağı" belirtilmiştir. Bu karar, kefalet sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması ve belirli unsurları içermesi gerektiğini vurgulamaktadır. Özellikle, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın açıkça belirtilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.



Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 2015/15476 E. 2016/10121 K. sayılı kararında, "Müteselsil kefilin, asıl borçlu ile birlikte borcun tamamından sorumlu olduğu, alacaklının dilediği takdirde doğrudan kefile başvurabileceği" ifade edilmiştir. Bu karar, müteselsil kefaletin alacaklıya sağladığı avantajları açıkça ortaya koymaktadır. Ancak, bu kararda da kefilin sorumluluğunun kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktar ile sınırlı olduğu hatırlatılmaktadır.



Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/11-2280 E. 2020/555 K. sayılı kararında, eşin rızasının kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartı olduğu ve bu rızanın yazılı olması gerektiği vurgulanmıştır. Bu karar, evli kişilerin kefaletinde eşin rızasının önemini açıkça ortaya koymaktadır.



Kefaletin Sona Ermesi



Kefalet borcu, çeşitli nedenlerle sona erebilir. Bunlar arasında, asıl borcun sona ermesi (ifa, ibra, takas vb.), kefalet süresinin dolması (eğer belirli bir süre için kefalet verilmişse), kefilin ölümü (kefalet borcu mirasçılara geçer, ancak mirasçılar mirası reddedebilir), kefalet sözleşmesinin feshi (sözleşmede fesih imkanı tanınmışsa) ve kefilin borcu ödemesi sayılabilir. Asıl borç sona erdiğinde, kefalet borcu da kendiliğinden sona erer. Ancak, kefalet sözleşmesinde aksi kararlaştırılmadıkça, kefilin mirasçıları kefalet borcundan sorumlu olmaya devam ederler. Ayrıca, alacaklının kusuruyla asıl borcun güvencesi olan bir şeyi (örneğin rehin) kaybetmesi halinde, kefilin sorumluluğu da azalır veya tamamen ortadan kalkar (TBK m. 597). (TBK m. 597)



Sonuç ve Öneriler



İcra takibinde kefalet borcu, alacaklılar için önemli bir güvence teşkil etmektedir. Ancak, kefalet sözleşmesinin hukuki niteliği, kefilin sorumluluğu ve itiraz hakları gibi hususların iyi bilinmesi gerekmektedir. Kefil olacak kişilerin, kefalet sözleşmesini imzalamadan önce dikkatli olmaları, sözleşmenin içeriğini anlamaları, özellikle sorumlu oldukları azami miktarı ve kefalet süresini dikkatlice incelemeleri ve gerekirse bir hukuk uzmanından yardım almaları önemlidir. Ayrıca, evli kişilerin kefaletinde eşin rızasının alınmasının zorunlu olduğu unutulmamalıdır. Alacaklıların ise, kefalet sözleşmesini düzenlerken şekil şartlarına ve yasal düzenlemelere uygun hareket etmeleri, ileride yaşanabilecek sorunların önüne geçmelerini sağlayacaktır.



Öneriler:



  • Kefalet sözleşmesi imzalamadan önce mutlaka bir avukata danışın.

  • Kefil olacağınız kişinin mali durumunu ve borç ödeme alışkanlıklarını araştırın.

  • Müteselsil kefalet yerine adi kefaleti tercih etmeye çalışın. Ancak, müteselsil kefalet vermeniz gerekiyorsa, kefalet miktarını ve süresini mümkün olduğunca sınırlamaya çalışın.

  • Kefalet sözleşmesinde kefalet süresini ve miktarını sınırlayın. Belirli bir miktar ve süre için kefil olun.

  • Kefalet sözleşmesinin bir örneğini saklayın ve borçlu ile alacaklı arasındaki gelişmeleri takip edin.

  • Kefalet sözleşmesinde, asıl borçlunun borcunu ödememesi halinde alacaklıya hangi bildirim yükümlülüklerinin yüklendiğini ve bu yükümlülüklere uyulmamasının sonuçlarını inceleyin. Alacaklının bildirim yükümlülüklerini yerine getirmemesi, kefilin sorumluluğunu azaltabilir veya ortadan kaldırabilir.




Hukuki Danışmanlık