İcra Takibinde Menfi Tespit Davası
Giriş
İcra takibi, alacaklının alacağını cebri icra yoluyla tahsil etmek amacıyla başvurduğu hukuki bir süreçtir. Ancak bazen, borçlu olmadığı halde kendisine icra takibi başlatılan kişiler olabilir. İşte bu durumda, borçlu olmadığını iddia eden kişinin başvurabileceği en önemli hukuki yollardan biri menfi tespit davasıdır. Bu makalede, icra takibinde menfi tespit davasının ne olduğu, şartları, sonuçları ve dikkat edilmesi gereken hususlar detaylı bir şekilde incelenecektir.
Menfi Tespit Davasının Tanımı ve Amacı
Menfi tespit davası, bir kişinin, bir borcunun bulunmadığının veya bir borçtan sorumlu olmadığının mahkeme kararıyla tespit edilmesini amaçlayan bir davadır. İcra takibi söz konusu olduğunda, menfi tespit davası, borçlu olmadığı halde kendisine icra takibi başlatılan kişinin, bu takibin haksız olduğunu ve borcunun bulunmadığını ispatlamak için açtığı bir davadır. Bu dava ile amaçlanan, icra takibinin doğrudan iptali değil, borcun olmadığının veya borçtan sorumlu olunmadığının tespit edilmesidir. İcra takibi devam ederken açılan menfi tespit davaları, koşulları varsa ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına neden olabilir. Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) m. 72'de düzenlenmiştir.
Menfi Tespit Davasının Şartları
Menfi tespit davası açılabilmesi için aşağıdaki şartların sağlanması gerekmektedir:
- Geçerli Bir İcra Takibi veya Yakın Bir İcra Takibi Tehdidi: Davanın açılabilmesi için ya halihazırda başlatılmış bir icra takibinin bulunması ya da davacının yakın bir zamanda icra takibine maruz kalma tehlikesinin bulunması gerekmektedir. İcra takibi kesinleşmiş olabileceği gibi, henüz kesinleşmemiş bir takip de olabilir. İcra takibi başlatılmadan önce açılan davalarda, davacının icra takibi başlatılacağına dair somut ve ciddi bir tehlikeyi ispatlaması gerekir. Bu tehlike, alacaklının borçluya ihtarname göndermesi, borcun ödenmemesi halinde icra takibi başlatılacağını bildirmesi gibi somut olaylarla desteklenmelidir.
- Borçlu Olmama veya Borçtan Sorumlu Olmama İddiası: Davacının, kendisine yöneltilen borcun gerçekte mevcut olmadığını, sona erdiğini veya borçtan sorumlu olmadığını iddia etmesi gerekmektedir. Bu iddia, sözleşmenin geçersizliği, ödeme, takas, ibra, kesin hüküm, zamanaşımı, borcun doğmamış olması, borcun şarta bağlı olup şartın henüz gerçekleşmemesi gibi çeşitli hukuki nedenlere dayanabilir.
- Hukuki Yarar: Davacının, menfi tespit davası açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekmektedir. Yani, davanın sonucunda elde edeceği kararın, davacının hukuki durumunu etkileyecek nitelikte olması gerekmektedir. İcra takibi başlatılmışsa, hukuki yarar kendiliğinden mevcuttur. Takip tehdidi varsa, bu tehdidin ciddiliği ve davacının hukuki durumunu etkileme potansiyeli hukuki yararın varlığını belirler. Örneğin, icra takibi tehdidi altında bulunan kişinin kredi notunun düşmesi veya ticari itibarının zarar görmesi gibi durumlar hukuki yararın varlığını gösterir.
Menfi Tespit Davasının Açılma Zamanı ve Süresi
Menfi tespit davası, icra takibi başlamadan önce (İİK m. 72/1) veya başladıktan sonra (İİK m. 72/2) açılabilir. İcra takibi başlamadan önce açılan davalarda, davacı borçlu olmadığını ve alacaklının haksız bir şekilde icra takibi başlatma tehdidinde bulunduğunu ispatlamakla yükümlüdür. İcra takibi başladıktan sonra açılan davalarda ise, davacı hem borçlu olmadığını ispatlamakla yükümlüdür, hem de icra takibinin haksızlığını kanıtlamalıdır. Menfi tespit davası açma süresi, icra takibinin kesinleşmesinden itibaren belirli bir süreyle sınırlı değildir. Ancak, davanın makul bir sürede açılması, delillerin toplanması ve değerlendirilmesi açısından önemlidir. Zamanaşımı ve hak düşürücü süreler gibi genel hükümler saklıdır. Özellikle, borcun zamanaşımına uğradığı iddiası varsa, zamanaşımı süresinin dolup dolmadığına dikkat edilmelidir.
İcra Takibi Devam Ederken Menfi Tespit Davası Açılması ve İhtiyati Tedbir
İcra takibi devam ederken menfi tespit davası açılması durumunda, davacı mahkemeden 2004 sayılı İİK m. 72/3 uyarınca icra takibinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasını talep edebilir. Mahkeme, davacının haklılığını gösteren yaklaşık ispatın bulunması (kuvvetli emareler) ve icra takibinin devam etmesi halinde davacının telafisi güç veya imkansız zararlara uğrayabileceği kanaatine varması halinde, gösterilecek teminat karşılığında icra takibinin durdurulmasına (ihtiyati tedbir) karar verebilir. İcra takibinin durdurulması kararı, davacının icra takibinden kaynaklanan baskıdan kurtulmasını sağlar ve davanın daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesine olanak tanır. Teminat miktarı mahkemece takdir edilir. İhtiyati tedbir talebi reddedilirse, karara karşı kanun yoluna (istinaf) başvurulabilir. İhtiyati tedbir kararı verilmesi, davanın kazanılacağının garantisi değildir; sadece dava sonuçlanıncaya kadar icra takibinin ilerlemesini engeller.
İspat Yükü ve Deliller
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davacı üzerindedir. Davacı, borcunun bulunmadığını veya borcun sona erdiğini ispatlamakla yükümlüdür. Ancak, borcun doğumuna ilişkin vakıalar alacaklı (davalı) tarafından ispatlanmalıdır. Örneğin, bir sözleşmeye dayalı alacakta, sözleşmenin varlığını, geçerliliğini ve koşullarını alacaklı ispatlamalıdır. Davacı daha sonra borcun ödenmesi, ibra edilmesi, takas gibi nedenlerle sona erdiğini ispatlayabilir. Menfi tespit davasında delil olarak her türlü hukuki delil kullanılabilir. Yazılı deliller (sözleşme, fatura, makbuz, banka dekontları vb.), tanık beyanları, bilirkişi raporları, keşif, yemin gibi deliller, davanın seyrini etkileyebilir. Özellikle, ticari davalarda ticari defterlerin delil olarak sunulması önemlidir (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 64 vd.).
Yargıtay Kararları Işığında Menfi Tespit Davası
Yargıtay, menfi tespit davalarıyla ilgili birçok karar vermiştir. Bu kararlar, menfi tespit davalarının nasıl açılacağı, hangi şartların aranacağı, ispat yükünün kimde olduğu gibi konularda önemli rehberlik sağlamaktadır. Örneğin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bir kararında, "Menfi tespit davasında, davacının borçlu olmadığını ispat yükü altında olduğu, ancak davalının da borcun varlığını ve devam ettiğini ispatlamakla yükümlü olduğu" yönünde hüküm kurmuştur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/19-958 E., 2020/1006 K., 11.11.2020 tarihli kararı) Bu ve benzeri kararlar, menfi tespit davalarının daha iyi anlaşılmasına ve doğru bir şekilde yürütülmesine katkı sağlamaktadır. Yargıtay kararlarına ulaşmak için Yargıtay'ın resmi web sitesi (www.yargitay.gov.tr) ziyaret edilebilir. Ayrıca, Kazancı İçtihat Bankası, Lexpera gibi hukuki veri tabanlarından da Yargıtay kararlarına ulaşılabilir.
Menfi Tespit Davasının Sonuçları
Menfi tespit davasının kabul edilmesi halinde, mahkeme davacının borçlu olmadığının tespitine karar verir. Bu karar, icra takibinin dayanağını ortadan kaldırır (eğer takip dava sırasında başlatılmışsa) ve davacının icra takibinden kaynaklanan tüm yükümlülüklerinden kurtulmasını sağlar. Dava devam ederken icra takibi ihtiyati tedbir kararıyla durdurulmuşsa, davanın kabulüyle birlikte ihtiyati tedbir kararı devam eder ve icra takibi düşer. Menfi tespit davasının reddedilmesi halinde ise, davacı borçlu kabul edilir ve icra takibi devam eder. Bu durumda, davacının icra takibine karşı itiraz etme veya istirdat davası açma gibi başka hukuki yollara başvurma imkanı bulunmaktadır. Menfi tespit davasını kaybeden davacı, kötüniyetli ise, alacaklının talebi üzerine, takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilebilir (İİK m. 72/5). Alacaklı da haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi başlatmışsa, borçlunun tazminat hakkı doğar. Bu tazminat, manevi tazminatı da kapsayabilir.
Örnek Olay
Ayşe Hanım'a, daha önce hiç alışveriş yapmadığı bir şirketten 10.000 TL tutarında bir fatura gönderilmiş ve ardından icra takibi başlatılmıştır. Ayşe Hanım, şirketin kendisine borcu olduğuna dair hiçbir belge sunmadığını ve kendisinin de bu şirketten herhangi bir mal veya hizmet almadığını iddia etmektedir. Bu durumda Ayşe Hanım, icra takibine itiraz etmenin yanı sıra, menfi tespit davası açarak borçlu olmadığının mahkeme kararıyla tespit edilmesini sağlayabilir. Bu dava sürecinde, Ayşe Hanım'ın, şirketten mal veya hizmet almadığını, aralarında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığını ispatlaması gerekmektedir. Şirket ise, Ayşe Hanım'ın borçlu olduğunu ispatlamakla yükümlüdür. Örneğin, taraflar arasında bir sözleşme olduğunu iddia ediyorsa, bu sözleşmeyi mahkemeye sunmalıdır. Ayrıca, mal teslimine ilişkin belgeler, irsaliye, fatura gibi delilleri de sunması gerekecektir. Ayşe Hanım da tanık dinletebilir veya şirketten mal almadığını gösteren diğer delilleri sunabilir.
Sonuç ve Öneriler
Menfi tespit davası, haksız yere icra takibine maruz kalan kişilerin haklarını korumak için önemli bir hukuki araçtır. Ancak, bu davanın açılması ve yürütülmesi, dikkatli bir şekilde yapılması gereken bir süreçtir. Davanın şartlarının sağlanması, delillerin doğru bir şekilde toplanması ve sunulması, davanın başarıyla sonuçlanması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, icra takibiyle karşı karşıya kalan kişilerin, bir avukattan hukuki yardım alarak menfi tespit davası açmaları ve haklarını en iyi şekilde savunmaları önerilmektedir. Ayrıca, alacaklıların da icra takibi başlatmadan önce, borçlunun gerçekten borçlu olup olmadığını dikkatlice araştırmaları, gereksiz yere icra takibi başlatmaktan kaçınmaları ve hukuki süreçlerin daha adil bir şekilde işlemesine katkıda bulunmaları önemlidir. Alacaklılar, borçluyla iletişime geçerek borcun neden ödenmediğini öğrenmeye çalışmalı ve mümkünse uzlaşma yoluna gitmelidirler.