İcra Takibinde Sulh
Giriş
İcra ve İflas Hukuku, alacaklıların haklarını güvence altına almayı ve borçluların da hakkaniyetli bir şekilde borçlarını ödemesini sağlamayı amaçlayan bir hukuk dalıdır. Bu süreçte, icra takibi alacaklıların alacaklarını tahsil etmek için başvurduğu en yaygın yollardan biridir. Ancak, icra takibi her zaman çatışmacı bir süreç olmak zorunda değildir. Taraflar, icra takibi devam ederken de sulh yoluyla anlaşarak, hem alacaklının alacağına kavuşmasını hem de borçlunun daha fazla mali yükümlülük altına girmesini engelleyebilirler. Bu makalede, icra takibinde sulh kavramı, hukuki dayanakları, avantajları ve dezavantajları güncel mevzuat ve Yargıtay kararları ışığında incelenecektir.
Sulh Kavramı ve Hukuki Dayanağı
Sulh, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı karşılıklı tavizler vererek anlaşma yoluyla sona erdirmeleridir. İcra takibinde sulh ise, alacaklı ve borçlunun icra takibi devam ederken, alacak miktarı, ödeme koşulları veya diğer hususlarda anlaşarak icra takibini sonlandırmaları veya takibin belirli bir aşamasında durdurmalarıdır. Sulh, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda (İİK) açıkça düzenlenmemiş olsa da, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) genel hükümleri (TBK m. 48 vd.) ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2. maddesindeki dürüstlük kuralı çerçevesinde geçerli bir hukuki müessesedir. Özellikle İİK'nın 12. maddesi, takip hukukunda da sözleşme serbestisi ilkesinin geçerli olduğunu teyit etmektedir. Bu bağlamda, taraflar icra takibi sürecinde diledikleri gibi sulh anlaşması yapabilirler. Ayrıca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 313 vd. maddelerinde de sulh müessesesi düzenlenmiştir ve bu hükümler kıyasen icra takiplerinde de uygulanabilir. Sulh, ilam niteliğinde belge sayılır ve cebri icraya konu edilebilir (İİK m. 38). Ancak, sulhun ilam niteliğinde sayılabilmesi için İİK m. 38'de belirtilen belgelerden olması veya mahkeme huzurunda yapılmış olması gerekmektedir. Noter huzurunda yapılan sulh anlaşmaları, ilam niteliğinde belge sayılmaz; ancak genel hükümlere göre dava konusu edilebilir.
İcra Takibinde Sulhun Avantajları
İcra takibinde sulh, hem alacaklı hem de borçlu için çeşitli avantajlar sunar:
- Alacaklı Açısından: Alacaklı, sulh yoluyla alacağına daha hızlı ve kesin bir şekilde kavuşabilir. İcra sürecinin uzaması, tahsilat riskini artırabilir ve ek maliyetlere neden olabilir. Sulh, bu riskleri ortadan kaldırır. Ayrıca, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti gibi masraflardan tasarruf sağlar. Alacaklı, sulh ile alacağının bir kısmından feragat etse dahi, tahsilatın kesinleşmesi ve masraflardan tasarruf etmesi nedeniyle menfaat sağlayabilir.
- Borçlu Açısından: Borçlu, sulh yoluyla icra masraflarından, faizlerden ve diğer ek yükümlülüklerden kurtulabilir. Ayrıca, icra takibinin yarattığı psikolojik baskı ve itibar kaybı da önlenmiş olur. Borcunu daha uygun koşullarda ödeme imkanı bulabilir. Borçlu, sulh ile borcunun tamamını ödemek yerine, indirimli bir miktar ödeyerek borcundan kurtulabilir.
- Her İki Taraf Açısından: Sulh, taraflar arasındaki ilişkiyi koruyabilir ve gelecekteki işbirlikleri için zemin hazırlayabilir. Mahkeme ve icra dairelerinin iş yükü azalır, yargılama süreci hızlanır. Uyuşmazlığın dostane yollarla çözülmesi, toplumsal barışa katkı sağlar. Sulh, taraflar arasındaki husumeti sona erdirerek, gelecekteki olası uyuşmazlıkların da önüne geçebilir.
İcra Takibinde Sulh Çeşitleri ve Uygulama Şekilleri
İcra takibinde sulh, farklı şekillerde uygulanabilir:
- Taksitlendirme: Borçlu, borcunu belirli taksitler halinde ödemeyi kabul eder. Alacaklı da bu taksitlendirmeyi kabul ederek icra takibini durdurur veya takipten vazgeçer. Taksitlendirme anlaşmasında, taksitlerin miktarı, ödeme tarihleri, ödeme yeri ve gecikme halinde uygulanacak yaptırımlar (örneğin, muacceliyet şartı, gecikme faizi) açıkça belirtilmelidir. Taksitlendirme anlaşmasının yazılı yapılması ve taraflarca imzalanması ispat açısından önemlidir.
- İndirim: Borçlu, borcun belirli bir miktarını ödemeyi kabul eder. Alacaklı da borcun kalan kısmından vazgeçerek icra takibini sonlandırır. İndirim miktarının ve hangi alacak kalemlerinden (asıl alacak, faiz, masraf vb.) indirim yapıldığının açıkça belirtilmesi önemlidir. İndirim anlaşmasında, alacaklının feragat ettiği alacak miktarının net olarak belirtilmesi, ileride çıkabilecek ihtilafların önüne geçecektir.
- Teminat Gösterme: Borçlu, borcunu güvence altına almak için alacaklıya bir teminat (örneğin, rehin veya kefalet) gösterir. Alacaklı da bu teminatı kabul ederek icra takibini durdurur. Teminatın türü, değeri ve koşulları sulh anlaşmasında detaylı olarak düzenlenmelidir. Rehin verilecekse, rehin sözleşmesinin resmi şekilde yapılması ve tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Kefalet verilecekse, kefilin sorumluluğunun kapsamı ve süresi açıkça belirtilmelidir.
- Ayni Ödeme: Borçlu, borcuna karşılık olarak alacaklıya nakit yerine ayni bir değer (örneğin, bir taşınmaz veya araç) devreder. Alacaklı da bu ayni ödemeyi kabul ederek icra takibini sonlandırır. Ayni değerin niteliği, değeri ve devir koşulları açıkça belirtilmelidir. Tapu devri, araç devri gibi işlemlerin usulüne uygun olarak yapılması gerekir. Taşınmaz devrinde tapu sicil müdürlüğünde resmi senet düzenlenmesi, araç devrinde noterden devir yapılması zorunludur.
- Borcun Yenilenmesi (Tecdit): Taraflar, mevcut borcu sona erdirerek yeni bir borç ilişkisi kurabilirler. Örneğin, mevcut borcun vadesi uzatılabilir veya faiz oranı değiştirilebilir. Tecdit anlaşmasının yazılı yapılması ve tarafların tecdit iradelerinin açıkça belirtilmesi gerekir (TBK m. 133).
- Borcun Üstlenilmesi: Borçlu, borcunu bir üçüncü kişinin üstlenmesini sağlayabilir. Alacaklı da bu durumu kabul ederek icra takibini sonlandırır veya takibi yeni borçluya yöneltir. Borcun üstlenilmesi anlaşmasının yazılı yapılması ve alacaklının rızasının alınması gerekir (TBK m. 195).
Sulh Anlaşmasının İcra Edilebilirliği
İcra takibinde yapılan sulh anlaşmasının icra edilebilirliği, anlaşmanın açık ve kesin şartlar içermesine bağlıdır. Sulh anlaşmasında, alacak miktarı, ödeme koşulları, tarafların hak ve yükümlülükleri açıkça belirtilmelidir. Aksi takdirde, anlaşmanın uygulanması sırasında sorunlar yaşanabilir. Sulh anlaşması, tarafların serbest iradeleriyle yapılmış olmalıdır. Baskı, tehdit veya hile yoluyla yapılan sulh anlaşmaları geçersizdir (TBK m. 30 vd.). Geçerli bir sulh anlaşması yapıldıktan sonra, alacaklı icra takibinden vazgeçebilir veya takibi durdurabilir. Borçlu da sulh anlaşmasına uygun olarak ödemelerini yapmalıdır. Sulh anlaşmasına uyulmaması halinde, alacaklı sulh anlaşmasına dayanarak yeni bir icra takibi başlatabilir veya mevcut takibe devam edebilir. Sulh anlaşması, İİK m. 38 uyarınca ilam niteliğinde belge sayılır ve bu nedenle doğrudan icraya konulabilir. Ancak, yukarıda belirtildiği gibi, sulhun ilam niteliğinde sayılabilmesi için İİK m. 38'de belirtilen belgelerden olması veya mahkeme huzurunda yapılmış olması gerekmektedir.
Yargıtay Kararları Işığında Sulh
Yargıtay, icra takibinde sulh konusunu çeşitli kararlarında ele almıştır. Yargıtay kararlarında, sulh anlaşmasının geçerliliği, icra edilebilirliği ve sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir. Örneğin, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin sulh ile ilgili birçok kararı bulunmaktadır. Bu kararlarda, sulh anlaşmasının tarafların serbest iradeleriyle yapılması gerektiği ve anlaşmanın açık ve kesin şartlar içermesi gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca, Yargıtay kararlarında, sulh anlaşmasına uyulmaması halinde alacaklının sulh anlaşmasına dayanarak yeni bir icra takibi başlatabileceği veya mevcut takibe devam edebileceği belirtilmektedir. Yargıtay, sulhun geçerliliği için tarafların menfaat dengesini gözetmesi gerektiğini ve aşırı bir eşitsizliğin bulunmaması gerektiğini de vurgulamaktadır. Örneğin, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2016/1553 E. ve 2016/6252 K. sayılı kararında, sulh anlaşmasının borçlunun mali durumunu dikkate alarak yapılması gerektiği ve aşırı bir yükümlülük altına sokulmaması gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/12-957 E. ve 2020/454 K. sayılı kararında ise, sulh anlaşmasının yorumlanmasında dürüstlük kuralının esas alınması gerektiği vurgulanmıştır.
Sulh Müzakerelerinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
İcra takibinde sulh müzakereleri sırasında tarafların dikkat etmesi gereken bazı önemli hususlar bulunmaktadır:
- Dürüstlük İlkesi: Taraflar, müzakereler sırasında dürüst ve şeffaf olmalıdır. Gerçeğe aykırı beyanlarda bulunmaktan veya bilgileri gizlemekten kaçınmalıdırlar. TBK m. 27 uyarınca, dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, sulh anlaşmasının geçersizliğine neden olabilir. Ayrıca, TBK m. 36 uyarınca, taraflardan birinin diğerini yanıltması veya hataya düşürmesi halinde, sulh anlaşması iptal edilebilir.
- Profesyonel Yardım: Taraflar, müzakereler sırasında bir avukattan veya uzmandan yardım alabilirler. Bu, haklarını daha iyi anlamalarına ve daha iyi bir anlaşma yapmalarına yardımcı olabilir. Özellikle karmaşık hukuki ve mali konularda uzman desteği almak önemlidir. Avukat, müvekkilinin haklarını koruyarak, sulh anlaşmasının müvekkili açısından en uygun koşullarda yapılmasını sağlayabilir.
- Belgeleme: Müzakereler sırasında yapılan tüm görüşmeler ve anlaşmalar yazılı olarak belgelenmelidir. Bu, ileride çıkabilecek anlaşmazlıkların önüne geçilmesine yardımcı olur. Sulh anlaşmasının yazılı şekilde yapılması, ispat kolaylığı sağlar. Sulh anlaşmasında, tarafların kimlik bilgileri, takip dosya numarası, alacak miktarı, ödeme koşulları, feragat edilen alacak kalemleri gibi hususlar açıkça belirtilmelidir.
- İcra Dairesi ile İletişim: Sulh anlaşması yapıldıktan sonra, icra dairesine bilgi verilmelidir. İcra takibinin durdurulması veya sonlandırılması için gerekli işlemler yapılmalıdır. İcra dairesine sunulacak dilekçe ile takibin durdurulması veya sonlandırılması talep edilmelidir. Dilekçeye, sulh anlaşmasının bir örneği de eklenmelidir.
- İmza Yetkisi: Sulh anlaşmasını imzalayan kişilerin imza yetkisinin olup olmadığı kontrol edilmelidir. Özellikle şirketler adına yapılan sulhlerde, temsil yetkisinin varlığı araştırılmalıdır. Şirket adına sulh anlaşması imzalayan kişinin, şirketi temsil yetkisini gösteren belgelerin (örneğin, imza sirküleri) ibrazı istenmelidir.
- Şartlı Sulh: Sulh anlaşması, belirli şartlara bağlanabilir. Örneğin, borçlunun belirli bir tarihe kadar ödeme yapması şartıyla takibin durdurulması kararlaştırılabilir. Bu durumda, şartın gerçekleşmemesi halinde takip devam eder. Şartlı sulh anlaşmasında, şartın niteliği, gerçekleşme süresi ve şartın gerçekleşmemesi halinde uygulanacak yaptırımlar açıkça belirtilmelidir.
Sonuç ve Öneriler
İcra takibinde sulh, alacaklı ve borçlu için karşılıklı fayda sağlayan bir çözüm yoludur. Sulh, alacaklının alacağına daha hızlı ve kesin bir şekilde kavuşmasını sağlarken, borçlunun da daha fazla mali yükümlülük altına girmesini engeller. Ancak, sulh anlaşmasının geçerli ve icra edilebilir olması için belirli şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Tarafların sulh müzakereleri sırasında dürüst ve şeffaf olmaları, profesyonel yardım almaları ve tüm görüşmeleri yazılı olarak belgelemeleri önemlidir. İcra takibinde sulh, icra hukukunun önemli bir parçasıdır ve tarafların bu müesseseyi etkin bir şekilde kullanmaları, yargılama sürecinin hızlanmasına ve adil sonuçların elde edilmesine katkı sağlayacaktır. Alacaklıların ve borçluların, icra takibi sürecinde sulh seçeneğini değerlendirmeleri ve bu konuda bilinçli hareket etmeleri önerilir. Ayrıca, sulh anlaşmasının noter huzurunda yapılması veya mahkeme tarafından onaylanması, anlaşmanın geçerliliğini ve icra edilebilirliğini güçlendirecektir. Özellikle, önemli miktardaki alacaklar için yapılan sulh anlaşmalarının noter huzurunda yapılması veya mahkeme tarafından onaylanması, ileride çıkabilecek ihtilafların önüne geçilmesi açısından faydalı olacaktır.