İcra takibinde süre aşımı ve zamanaşımı - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/icra-takibinde-sure-asimi-ve-zamanasimi
```html

İcra Takibinde Süre Aşımı ve Zamanaşımı



Giriş


İcra takibi, alacaklının alacağını cebri icra yoluyla tahsil etmek amacıyla başvurduğu hukuki bir süreçtir. Bu süreçte, alacaklının ve borçlunun haklarını korumak amacıyla çeşitli süreler ve zamanaşımı hükümleri öngörülmüştür. İcra takibinde süre aşımı ve zamanaşımı, takibin devamlılığı, alacağın tahsil edilebilirliği ve borçlunun sorumluluğu açısından kritik öneme sahiptir. Bu makalede, icra takibinde süre aşımı ve zamanaşımı kavramları, yasal dayanakları, sonuçları ve güncel Yargıtay kararları ışığında incelenecektir.



İcra Takibinde Süre Aşımı


Süre aşımı, icra takibi sürecinde belirli işlemlerin kanunen öngörülen süreler içinde yapılmaması durumunda ortaya çıkar. Bu durum, takibin düşmesine, bazı hakların kaybedilmesine veya icra emrinin iptaline neden olabilir. İcra ve İflas Kanunu'nda (İİK) birçok işlem için belirli süreler öngörülmüştür. Örneğin, ödeme emrine itiraz süresi, haciz talebinde bulunma süresi, satış isteme süresi gibi. Süre aşımı, İİK'da düzenlenen hak düşürücü sürelerin geçirilmesiyle meydana gelir.



Ödeme Emrine İtiraz Süresi


Ödeme emri borçluya tebliğ edildikten sonra, borçlunun ödeme emrine itiraz etme süresi İİK m. 62'de düzenlenmiştir. Bu süre, ilamsız takiplerde 7 gün, kambiyo senetlerine dayalı takiplerde ise İİK m. 168 uyarınca 5 gündür. Borçlu bu süre içinde itiraz etmezse, takip kesinleşir ve alacaklı haciz işlemlerine başlayabilir. Süresinde yapılan itiraz, takibi geçici olarak durdurur ve alacaklının itirazın iptali davası açması (İİK m. 67) veya itirazın kaldırılması yoluna (İİK m. 68 vd.) başvurması gerekir.



Haciz Talebinde Bulunma Süresi


Takibin kesinleşmesinden sonra alacaklının haciz talebinde bulunma süresi de önemlidir. İİK m. 78'e göre, alacaklı takibin kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde haciz talebinde bulunmalıdır. Bu süre, kesinleşme tarihinden itibaren başlar ve hak düşürücü niteliktedir. Bu süre içinde haciz talebinde bulunulmazsa, takip düşer (İİK m. 78/4). Ancak, bu süre içinde yapılan her haciz talebi, süreyi kesmez, sadece yeni bir haciz isteme olanağı sağlar. Yargıtay, bu konuda istikrarlı kararlar vermektedir. Örneğin, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2016/1853 E. , 2016/6228 K. sayılı kararında, "Bir yıllık süre içinde yapılan her haciz talebinin, süreyi kesmeyeceği ve sürenin başlangıcının takibin kesinleştiği tarih olduğu" belirtilmiştir.



Haciz Uygulama Süresi (Satış İstemek İçin Süre)


Haciz talebinde bulunulduktan sonra, haczin yapılması ve ardından satışın istenmesi için de belirli bir süre vardır. İİK m. 106'ya göre, taşınır mallar için hacizden itibaren altı ay, taşınmaz mallar için ise bir yıl içinde satış istenmesi gerekir. Bu süreler içinde satış istenmezse, haciz düşer (İİK m. 106/1). Haczin düşmesi, o hacizle ilgili olarak cebri icra yetkisinin ortadan kalkması anlamına gelir ve alacaklının aynı alacak için yeniden haciz yapması gerekebilir. Satış isteme süresi, haczin yapıldığı tarihten itibaren başlar ve hak düşürücü niteliktedir. Sürenin geçirilmesi halinde haciz kalkar ve yenilenemez (İİK m. 106/son).



İcra Takibinde Zamanaşımı


Zamanaşımı, bir hakkın kanunda öngörülen süre içinde kullanılmaması nedeniyle o hakkın dava yoluyla talep edilme olanağının ortadan kalkmasıdır. İcra takibinde zamanaşımı, alacağın tahsil edilebilirliğini doğrudan etkiler. Türk Borçlar Kanunu (TBK) ve diğer özel kanunlarda çeşitli alacaklar için farklı zamanaşımı süreleri öngörülmüştür. Zamanaşımı, alacağı sona erdirmez, sadece dava yoluyla talep etme imkanını ortadan kaldırır; borç hala mevcuttur ancak borçlu ödeme yapmaktan kaçınabilir. Zamanaşımı def'i ileri sürülmedikçe hakim tarafından re'sen nazara alınamaz (HMK m. 25).



Alacak Türüne Göre Zamanaşımı Süreleri


TBK m. 146'ya göre, genel zamanaşımı süresi 10 yıldır. Ancak, bazı alacaklar için özel zamanaşımı süreleri öngörülmüştür. Örneğin:



  • Kira alacakları: 5 yıl (TBK m. 147)

  • Tüketici alacakları: 3 yıl (6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu m. 73). Ancak, bazı tüketici alacakları için genel zamanaşımı süresi olan 10 yıl uygulanabilir. Bu durum, alacağın niteliğine göre değişir.

  • Ticari alacaklar: 5 yıl (Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 1483 - eski 82. maddeye atıf yapılmıştır, yeni TTK'da bu maddeye karşılık gelen bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, ticari davalar için genel zamanaşımı süresi 10 yıldır. Kanunda özel bir düzenleme yoksa genel hükümler uygulanır.)

  • Çek alacakları: 6 ay (Çek Kanunu m. 81)

  • Senet alacakları (Poliçe, Bono): 3 yıl (TTK m. 730, 778)

  • İlamlı takiplerde zamanaşımı: 10 yıl (İİK m. 39). İlam niteliğindeki belgeler için de aynı süre geçerlidir.


Zamanaşımı süresi, alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren başlar. Yani, alacağın talep edilebilir hale geldiği tarihten itibaren zamanaşımı işlemeye başlar.



Zamanaşımının Kesilmesi ve Durması


Zamanaşımı, bazı hallerde kesilebilir veya durabilir. Zamanaşımının kesilmesi, sürenin baştan başlamasına neden olurken, durması ise sürenin işlememesine neden olur. TBK m. 154 ve devamında zamanaşımını kesen ve durduran sebepler düzenlenmiştir. Örneğin:



  • Borçlunun borcu ikrar etmesi (kesilme) (TBK m. 156)

  • Alacaklının dava açması veya icra takibi başlatması (kesilme) (TBK m. 154)

  • Tarafların arabuluculuğa başvurması (durma) (6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m. 17)

  • Evlilik devam ettiği sürece eşlerin diğerinden olan alacakları için (durma) (TBK m. 153)

  • Zamanaşımının kesilmesi halinde, kesilmeden itibaren yeni bir süre işlemeye başlar (TBK m. 157).


Zamanaşımının kesilmesi veya durması, alacaklının alacağını tahsil etme imkanını koruyabilir.



Zamanaşımı Def'i


Zamanaşımı, borçlu tarafından ileri sürülebilecek bir def'idir. Yani, borçlu zamanaşımını ileri sürerek borcu ödeme yükümlülüğünden kurtulabilir. Zamanaşımı def'i, mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınmaz; borçlu tarafından ileri sürülmesi gerekir (HMK m. 25). İcra takibinde, borçlu ödeme emrine itiraz ederken (İİK m. 62) veya icra mahkemesine şikayet yoluyla (İİK m. 16 vd.) zamanaşımı def'ini ileri sürebilir. Zamanaşımı def'i, takibin her aşamasında ileri sürülebilir. Ancak, borçlunun zamanaşımı def'ini en geç ilk itiraz süresi içinde ileri sürmesi gerektiği yönünde görüşler de bulunmaktadır.



Yargıtay Kararları Işığında Zamanaşımı ve Süre Aşımı


Yargıtay, icra takibinde zamanaşımı ve süre aşımı konularında birçok karar vermiştir. Bu kararlar, hukuki uygulamaya yön vermektedir. Örneğin:



  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2014/18212 E. 2014/21287 K. sayılı kararında, "İcra takibinde zamanaşımı def'inin süresinde ileri sürülmemesi halinde, borçlunun bu hakkını kaybettiği" belirtilmiştir.

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2016/11518 E. , 2017/1780 K. sayılı kararında, "Haciz talebinde bulunma süresinin, takibin kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı" vurgulanmıştır.

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2016/15287 E. , 2017/4317 K. sayılı kararında, "Satış isteme süresinin geçirilmesi halinde haczin düşeceği ve bu durumun re'sen dikkate alınması gerektiği" belirtilmiştir.


Bu kararlar, icra takibi sürecinde dikkat edilmesi gereken hususları göstermektedir. Güncel Yargıtay kararlarının takip edilmesi, hukuki sürecin doğru yönetilmesi açısından önemlidir.



Sonuç ve Öneriler


İcra takibinde süre aşımı ve zamanaşımı, alacaklının ve borçlunun haklarını korumak amacıyla öngörülmüş önemli kavramlardır. Alacaklıların, alacaklarını tahsil etmek için takibi zamanında başlatmaları, gerekli işlemleri süresinde yapmaları ve özellikle haciz ve satış isteme sürelerine dikkat etmeleri gerekmektedir. Borçluların ise, haklarını korumak için ödeme emrine itiraz etme, zamanaşımı def'ini ileri sürme gibi imkanları kullanmaları önemlidir. İcra takibi sürecinde, bir avukattan hukuki yardım almak, hak kayıplarını önlemek ve sürecin doğru yönetilmesini sağlamak açısından faydalı olacaktır. Ayrıca, alacaklıların alacaklarını düzenli olarak takip etmeleri ve zamanaşımı sürelerini göz önünde bulundurarak gerekli önlemleri almaları, alacaklarının tahsil edilebilirliğini artıracaktır.


```
Hukuki Danışmanlık