İcra takibinde tebligat usulü - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/icra-takibinde-tebligat-usulu
```html




İcra Takibinde Tebligat Usulü



Giriş


İcra takibi, alacaklının alacağını tahsil etmek amacıyla başvurduğu hukuki bir süreçtir. Bu sürecin sağlıklı ve hukuka uygun bir şekilde ilerleyebilmesi için tebligatların usulüne uygun yapılması büyük önem taşır. Tebligat, bir hukuki işlemin ilgilisine yazılı olarak bildirilmesidir ve icra takibinde borçluya ödeme emri, haciz ihbarnamesi gibi önemli belgelerin ulaştırılmasında kritik bir rol oynar. Bu makalede, icra takibinde tebligat usulüne ilişkin temel prensipler, karşılaşılan sorunlar ve Yargıtay kararları ışığında güncel uygulamalar ele alınacaktır.




Tebligatın Hukuki Dayanağı ve Önemi


Tebligat, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ("TK") ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ("TKY") hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilir. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının bir gereği olarak, tebligatın usulüne uygun yapılması, borçlunun savunma hakkını kullanabilmesi ve hukuki sürece etkin bir şekilde katılabilmesi için zorunludur. Usulsüz tebligat, icra takibinin iptaline veya durdurulmasına neden olabilir. Bu durum, hem alacaklının alacağına ulaşmasını geciktirebilir hem de borçlunun hak kaybına uğramasına yol açabilir. Bu nedenle, tebligat işlemlerinde azami dikkat gösterilmesi gerekmektedir. (Anayasa Mahkemesi, B. No: 2012/1137, 17/9/2015 tarihli karar). Ayrıca, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 39. maddesi uyarınca, temsilciye yapılan tebligat asile yapılmış sayılır.




İcra Takibinde Tebligat Yapılacak Kişiler


İcra takibinde tebligat, öncelikle borçluya yapılır. Borçlu gerçek kişi ise kendisine, tüzel kişi ise yetkili temsilcisine tebligat yapılır. Tüzel kişilere yapılacak tebligatlarda, Ticaret Sicili kayıtları dikkate alınarak yetkili temsilcinin belirlenmesi önemlidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ilgili hükümleri (özellikle madde 370 ve devamı) tüzel kişilerin temsili konusunda detaylı düzenlemeler içermektedir. Borçlunun birden fazla adresi varsa, tebligat öncelikle MERNİS adresine yapılır. MERNİS adresinin bulunmaması veya tebligatın yapılamaması halinde, diğer adreslere tebligat çıkarılır. Borçlunun bilinen son adresine tebligat yapılması esastır. Ancak, borçlu adres değişikliğini bildirmezse, eski adresine yapılan tebligat geçerli sayılır (TK m. 35). Bu maddeye göre, adresini değiştiren kişi, yeni adresini bildirmediği takdirde, eski adresine yapılan tebligat kendisine yapılmış sayılır. Ancak, bu hükmün uygulanabilmesi için, tebligatın yapıldığı adresin, borçlunun daha önce tebligat yapılan veya bilinen bir adresi olması gerekmektedir.




Tebligatın Yapılma Şekilleri


Tebligat, çeşitli şekillerde yapılabilir:




  • Adrese Teslim: Tebligat memuru, tebliğ edilecek evrakı doğrudan muhatabına veya kanunen tebellüğe yetkili kişiye teslim eder. Tebellüğe yetkili kişiler, genellikle aynı konutta yaşayan aile bireyleri veya sürekli çalışanlardır (TK m. 16-18). Bu maddeler, tebligatın kime yapılabileceğini ve tebellüğe yetkili kişileri detaylı olarak düzenlemektedir.


  • Adreste Bulunmama Halinde Tebligat (TK m. 21): Muhatabın adreste geçici olarak bulunmaması halinde, tebliğ memuru, tebliğ evrakını aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçisine (işçi/çalışan) teslim edebilir. Ancak, bu kişilerin tebellüğü kabul etmesi gerekir. Aksi takdirde, tebliğ memuru, tebliğ evrakını, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesine ya da zabıta amir veya memuruna teslim eder ve durumu bir tutanakla tespit eder. Ayrıca, tebliğ adresine, tebligatın yapıldığına dair bir ihbarname yapıştırılır. Bu durumda tebligat, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihte yapılmış sayılır.


    7393 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile 01.01.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere; "Tebligatın yapıldığı adreste sürekli olarak oturmayanlar için de yukarıdaki hüküm uygulanır. Ancak, bu durumda tebliğ memuru, tebliğ evrakını, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesine ya da zabıta amir veya memuruna teslim eder ve durumu bir tutanakla tespit eder. Ayrıca, tebliğ adresine, tebligatın yapıldığına dair bir ihbarname yapıştırılır. Bu durumda tebligat, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihte yapılmış sayılır." şeklindedir. Bu değişiklik ile madde kapsamı genişletilmiş ve tebligatın daha etkin bir şekilde yapılabilmesi amaçlanmıştır. Yargıtay, bu maddenin uygulanmasında tebligat memurunun detaylı araştırma yapma yükümlülüğünü vurgulamaktadır. (Yargıtay 12. HD, E. 2016/21488, K. 2018/11457, T. 8.11.2018)



  • İlanen Tebligat: Muhatabın adresinin tespit edilememesi veya yurt dışında bulunması ve kendisine tebligat yapılamaması halinde, tebligat ilan yoluyla yapılır. İlan, ilgili icra dairesinin bulunduğu yerdeki gazetede ve ayrıca Türkiye genelinde yayın yapan bir gazetede yapılır (TK m. 28-31). İlanen tebligat, son çare olarak başvurulması gereken bir yöntemdir ve şartlarının titizlikle incelenmesi gerekir. İlanen tebligatın şartları ve usulü, Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmelikte ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Ayrıca, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 108. maddesi ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 103-110. maddeleri de ilanen tebligat konusunda hükümler içermektedir.




Tebligatta Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar


Tebligatın usulüne uygun yapılması için aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekir:




  • Doğru Adres: Tebligatın doğru adrese yapılması esastır. Adres araştırması titizlikle yapılmalı ve güncel adres bilgileri kullanılmalıdır. MERNİS adresinin güncelliği kontrol edilmeli, borçlunun adres değişikliği bildirimi olup olmadığı araştırılmalıdır. Adres araştırmasında, Ulusal Adres Veri Tabanı (UAVT) ve ilgili diğer kaynaklardan yararlanılabilir.


  • Tebliğ Evrakının İçeriği: Tebliğ evrakında, icra takibinin konusu, alacak miktarı, faiz oranı, ödeme süresi gibi önemli bilgiler eksiksiz ve doğru bir şekilde yer almalıdır. Ayrıca, borçlunun itiraz hakları ve itiraz süresi açıkça belirtilmelidir. İcra ve İflas Kanunu'nun ilgili maddeleri (örneğin, ödeme emri için madde 62) tebliğ evrakında bulunması gereken bilgileri düzenlemektedir.


  • Tebligat Memurunun Yetkisi: Tebligatı yapan memurun yetkili olması gerekir. Yetkisiz memur tarafından yapılan tebligat geçersizdir. Tebligat memurunun kimliği ve görevi tebligat tutanağında belirtilmelidir. Tebligat memurlarının yetkileri, Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmelikte tanımlanmıştır.


  • Tebellüğ Edilecek Kişi: Tebligat, bizzat muhatabına veya kanunen tebellüğe yetkili kişiye yapılmalıdır. Aksi takdirde, tebligat usulsüz sayılabilir. Tebellüğe yetkili kişilerin kimlikleri kontrol edilmeli ve tebellüğ ehliyetleri araştırılmalıdır. Tebellüğ ehliyeti, kişinin reşit olması ve ayırt etme gücüne sahip olması gibi unsurları içerir.


  • Tebligat Tutanağı: Tebligatın yapıldığına dair tutanak, tebligat memuru tarafından eksiksiz ve doğru bir şekilde düzenlenmelidir. Tutanakta, tebligatın yapıldığı tarih, saat, yer, tebellüğ eden kişinin kimliği, tebellüğ ehliyeti, tebligatın yapılış şekli gibi bilgiler yer almalıdır. Tutanakta herhangi bir eksiklik veya yanlışlık bulunması, tebligatın usulsüzlüğüne neden olabilir. Tebligat tutanağının şekli ve içeriği, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte belirlenmiştir.




Usulsüz Tebligat ve Sonuçları


Tebligatın usulüne aykırı yapılması halinde, borçlu tebligatın usulsüzlüğünü ileri sürebilir. Usulsüz tebligat iddiası, İcra ve İflas Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca icra mahkemesine şikayet yoluyla ileri sürülür. Şikayet süresi, usulsüz tebligatın öğrenildiği tarihten itibaren 7 gündür. İcra mahkemesi, usulsüz tebligat iddiasını yerinde görürse, tebligatı iptal eder ve icra takibini durdurabilir. Usulsüz tebligatın sonuçları şunlardır:




  • İcra Takibinin Durdurulması: Usulsüz tebligat nedeniyle icra takibi durdurulabilir.


  • Haciz İşlemlerinin İptali: Usulsüz tebligat nedeniyle yapılan haciz işlemleri iptal edilebilir.


  • Yeniden Tebligat: Usulsüz tebligatın tespit edilmesi halinde, tebligatın yeniden usulüne uygun olarak yapılması gerekir.



Usulsüz tebligat şikayetinde bulunulurken, usulsüzlüğün somut delillerle ispatlanması önemlidir. Borçlu, tebligatın hangi nedenle usulsüz olduğunu açıkça belirtmeli ve iddiasını destekleyen belgeleri sunmalıdır. Bu belgeler, örneğin, tebligatın yapıldığı tarihte borçlunun farklı bir yerde olduğuna dair kanıtlar olabilir.




Yargıtay Kararları Işığında Tebligat Usulü


Yargıtay, tebligat usulüne ilişkin birçok karar vermiştir. Bu kararlar, tebligatın usulüne uygun yapılması konusunda önemli bir rehber niteliğindedir. Örneğin, Yargıtay bir kararında, MERNİS adresine yapılan tebligatın geçerli sayılabilmesi için, borçlunun MERNİS adresinde oturmadığına dair bir itirazının bulunmaması gerektiğini belirtmiştir. Başka bir kararında ise, tebligat memurunun, muhatabın adreste bulunmaması halinde, komşuya veya kapıya yapıştırma işlemini yaparken, durumu ayrıntılı bir şekilde tutanağa geçirmesi gerektiğini vurgulamıştır. Tebligat Kanunu'nun 21. maddesinin uygulanmasında, tebligat memurunun araştırması gereken hususlar ve tutanağa geçirmesi gereken bilgiler Yargıtay kararlarıyla detaylandırılmıştır.



Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2016/13879 E. , 2017/1025 K. sayılı kararında; "Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca, tebligatın yapıldığı adreste oturmadığı tespit edilen borçluya, tebligatın yapılması mümkün değildir. Bu durumda, tebligatın iade edilmesi gerekir." şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu karar, tebligat memurunun adres araştırması yapma yükümlülüğünü vurgulamaktadır.



Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2015/29926 E. , 2016/5655 K. sayılı kararında; "Tebligatın usulsüzlüğü iddiası, icra mahkemesine şikayet yoluyla ileri sürülmelidir. Şikayet süresi, usulsüz tebligatı öğrenme tarihinden itibaren 7 gündür." şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu karar, usulsüz tebligat iddiasının ileri sürülme şeklini ve süresini belirtmektedir.



Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2014/22683 E. 2015/3774 K. sayılı kararında; "7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesi gereğince, tebliğ yapılacak kişi adresinde bulunmaz ise, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini araştırması, nedenini tutanağa yazması ve o adreste ikamet edip etmediğini araştırması zorunludur." hükmü yer almaktadır. Bu karar, tebligat memurunun araştırma yükümlülüğünün kapsamını genişletmektedir.



Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2017/6487 E., 2018/4818 K. sayılı ve 26.04.2018 tarihli kararında; "Tebligatın, muhatabın bilinen en son adresine yapılması zorunludur. Bilinen en son adresin tespiti için gerekli araştırmaların yapılması, tebligat memurunun görevidir." denilmektedir. Bu karar, tebligat memurunun adres araştırması konusundaki sorumluluğunu açıkça belirtmektedir.



Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/12-851 E., 2020/353 K. sayılı ve 14.04.2020 tarihli kararında; "Adres kayıt sistemindeki (AKS) adresin, kişinin yerleşim yeri adresi olduğu karine olup, bu karinenin aksinin ispatı mümkündür. Ancak, karinenin aksini iddia eden taraf, iddiasını ispatla yükümlüdür." hükmü yer almaktadır. Bu karar, MERNİS adresinin önemi ve ispat yükümlülüğü konularında açıklık getirmektedir.




Somut Örnekler



Örnek 1: Alacaklı, borçlunun MERNİS adresine ödeme emri göndermiştir. Borçlu, MERNİS adresinde oturmadığını ve tebligatın usulsüz olduğunu iddia etmiştir. İcra mahkemesi, borçlunun MERNİS adresinde oturmadığına dair bir kanıt sunamaması ve adres değişikliğini nüfus müdürlüğüne bildirmemesi nedeniyle, tebligatın usulsüz olmadığına karar vermiştir. Bu örnek, borçlunun adres değişikliğini bildirme yükümlülüğünü ve bunun tebligatın geçerliliği üzerindeki etkisini göstermektedir.



Örnek 2: Tebligat memuru, borçlunun adresine gitmiş ancak borçluyu adreste bulamamıştır. Tebligat memuru, tebligat evrakını komşuya teslim etmiş ve durumu tutanağa geçirmemiştir. Borçlu, tebligatın usulsüz olduğunu iddia etmiştir. İcra mahkemesi, tebligat memurunun tutanak düzenlememesi ve tebliğ evrakını kime teslim ettiğini belirtmemesi nedeniyle, tebligatın usulsüz olduğuna karar vermiştir. Bu örnek, tebligat tutanağının önemini ve içeriğini vurgulamaktadır.



Örnek 3: Alacaklı vekili, borçlunun adresine tebligat çıkarmış, ancak tebligat memuru, borçlunun adreste tanınmadığı gerekçesiyle tebligatı iade etmiştir. Alacaklı vekili, borçlunun aynı adreste ikamet ettiğini gösteren belgeler sunarak yeniden tebligat çıkarmıştır. Mahkeme, ilk tebligatın usulsüz olduğuna, zira tebligat memurunun yeterli araştırma yapmadığına karar vermiştir. Bu örnek, tebligat memurunun adres araştırması yapma yükümlülüğünü ve alacaklının bu konudaki sorumluluğunu göstermektedir.



Örnek 4: Bir icra takibinde, borçlu şirketin tebligat adresine çıkarılan ödeme emri, şirketin eski adresinde bulunmadığı gerekçesiyle iade edilmiştir. Alacaklı vekili, Ticaret Sicil Gazetesi'nde yer alan güncel adresi

Hukuki Danışmanlık