İcra takibinde vasi tayini - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/icra-takibinde-vasi-tayini




İcra Takibinde Vasi Tayini



Giriş



İcra takipleri, alacaklıların yasal yollarla alacaklarını tahsil etmelerini sağlayan önemli bir hukuki süreçtir. Ancak, borçlunun medeni haklarını kullanma ehliyetinin bulunmaması veya kısıtlanmış olması durumunda, icra takibinin yürütülmesi özel düzenlemelere tabi olur. Bu makalede, özellikle borçlunun vasi altında olması halinde icra takibinin nasıl yürütüleceği, vasi tayininin icra sürecindeki önemi ve ilgili yasal düzenlemeler detaylı bir şekilde incelenecektir.



Vasi Tayininin Hukuki Dayanağı ve Gerekliliği



Vasi tayini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) tarafından düzenlenen ve medeni haklarını kullanma ehliyeti olmayan veya kısıtlanan kişilerin menfaatlerini korumak amacıyla mahkeme tarafından atanan yasal temsilcidir. İcra takibinde borçlunun vasi altında olması, borçlunun kendi başına hareket edemeyeceği ve haklarını koruyamayacağı anlamına gelir. Bu nedenle, icra takibinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için borçluya bir vasi atanması veya mevcut vasinin icra sürecine dahil edilmesi gereklidir.



TMK’nın 405. maddesi uyarınca, "akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine yardım gerektiren" kişilere vasi atanır. Ayrıca, savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşam tarzı veya kötü yönetimi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesi bulunan kişilere de vasi atanabilir (TMK m. 407). Bu durumlar, borçlunun icra takibinde haklarını gereği gibi savunamayacağı ve bu nedenle bir vasinin yardımına ihtiyaç duyacağı halleri oluşturur. Vesayet altına alınacak kişinin ayırt etme gücüne sahip olmaması veya kısıtlı olması da vasi atanmasını gerektirebilir (TMK m. 13, 403). Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçükler için de velayet hakkı bulunmayan durumlarda vasi atanması gündeme gelebilir (TMK m. 404).



İcra Takibinde Vasi Tayini Süreci



İcra takibi başlatılırken veya devam ederken borçlunun vasi altında olduğunun tespit edilmesi durumunda, icra müdürü, durumu derhal Sulh Hukuk Mahkemesi'ne bildirerek vasi atanmasını talep eder. İcra müdürü, bu durumu re'sen tespit edebileceği gibi, alacaklının veya diğer ilgililerin başvurusu üzerine de harekete geçebilir. Sulh Hukuk Mahkemesi, gerekli incelemeleri yaparak borçluya vasi atanmasına karar verir. İcra müdürünün bu yükümlülüğü, İcra ve İflas Kanunu'nda (İİK) açıkça düzenlenmemiş olsa da, TMK'daki vesayet hükümleri ve dürüstlük kuralı gereğince kabul edilmektedir.



Vasi tayini sürecinde, TMK’nın ilgili hükümleri ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümleri uygulanır. Mahkeme, öncelikle borçlunun akıl sağlığı veya diğer kısıtlılık sebeplerini değerlendirir. Gerekirse, uzman doktor raporu alınarak borçlunun durumu hakkında kesin bir kanaat edinilir. Vasi olarak atanacak kişi, borçlunun menfaatlerini en iyi şekilde koruyabilecek, güvenilir ve ehliyetli bir kişi olmalıdır. Genellikle, borçlunun yakın akrabaları veya güvendiği kişiler vasi olarak atanır. TMK m. 414 uyarınca, öncelikle eş veya yakın hısımlar tercih edilir. Ancak, menfaat çatışması veya diğer haklı sebeplerin bulunması halinde, bu kişilerin vasi olarak atanması mümkün olmayabilir.



Vasi tayini kararı kesinleştikten sonra, vasi icra takibinde borçluyu temsil etme yetkisine sahip olur. Vasi, borçlunun malvarlığını yönetmek, borçlarını ödemek, itirazlarda bulunmak ve diğer hukuki işlemleri yapmakla yükümlüdür. Vasinin yetkileri, TMK ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde belirlenir ve vesayet makamı (Sulh Hukuk Mahkemesi) tarafından denetlenir. Vasi, vesayet makamının (Sulh Hukuk Mahkemesi) izni olmadan bazı işlemleri yapamaz (TMK m. 462, 463). Özellikle önemli malvarlığı tasarrufları (taşınmaz satışı, bağışlama gibi) vesayet makamının iznine tabidir.



Vasinin İcra Takibindeki Yetki ve Sorumlulukları



Vasi, icra takibinde borçluyu temsil ederken, borçlunun haklarını en iyi şekilde korumakla yükümlüdür. Bu kapsamda, vasinin aşağıdaki yetki ve sorumlulukları bulunmaktadır:




  • İtiraz Hakkı: Vasi, icra takibine karşı yasal süresi içinde itiraz edebilir. İtiraz, takibin durdurulmasına veya iptaline neden olabilir (İcra İflas Kanunu (İİK) m. 62). Vasi, süresi içinde itiraz etmezse, takip kesinleşir ve borçlu aleyhine haciz işlemleri yapılabilir.

  • Mal Beyanı: Vasi, borçlunun malvarlığı hakkında doğru ve eksiksiz bilgi vermekle yükümlüdür (İİK m. 74). Mal beyanında bulunulmaması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunulması halinde, vasi hakkında cezai sorumluluk doğabilir. Ayrıca, vasi, borçlunun malvarlığını gizlerse veya kaçırırsa, TMK'daki vesayet hükümlerine aykırı davranmış olur ve görevden alınabilir.

  • Ödeme Planı: Vasi, alacaklı ile anlaşarak borcun ödenmesi için bir ödeme planı yapabilir. Ödeme planı, borçlunun mali durumuna uygun olmalı ve vesayet makamının (Sulh Hukuk Mahkemesi) onayına sunulmalıdır. Vesayet makamının onayı olmadan yapılan ödeme planları geçerli olmayabilir. Ayrıca, ödeme planının borçlunun menfaatine uygun olup olmadığı da mahkeme tarafından değerlendirilir.

  • Haczedilemezlik İddiası: Vasi, borçlunun haczedilemez malları hakkında itirazda bulunabilir (İİK m. 82). Haczedilemezlik iddiası, icra takibinin belirli mallar üzerinde yapılmasını engelleyebilir. Özellikle, borçlunun yaşamını sürdürmesi için gerekli olan eşyalar ve gelirler haczedilemez.

  • Tasarruf Yetkisi: Vasi, borçlunun malvarlığı üzerinde tasarruf yetkisine sahiptir. Ancak, önemli malvarlığı işlemlerinde (örneğin, taşınmaz satışı, bağışlama, vakıf kurma) Sulh Hukuk Mahkemesi'nden izin alması gerekir (TMK m. 462). Bu tür işlemler, borçlunun malvarlığının önemli ölçüde azalmasına neden olabileceği için mahkeme izni şarttır.



Vasi, görevini yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak ve borçlunun menfaatlerini gözetmek zorundadır (TMK m. 448). Vasinin görevini kötüye kullanması veya ihmal etmesi halinde, hukuki ve cezai sorumluluğu doğabilir. Ayrıca, mahkeme tarafından vasi görevinden azledilebilir (TMK m. 483 vd.). Vasinin sorumluluğu, sadece borçluya karşı değil, aynı zamanda alacaklılara karşı da söz konusu olabilir. Örneğin, vasi, borçlunun malvarlığını kötü yöneterek alacaklıların alacağını tahsil etmesini engellerse, alacaklılar da vasiye karşı tazminat davası açabilir.



Yargıtay Kararları Işığında Vasi Tayini ve İcra Takibi



Yargıtay, vasi tayini ve icra takibi konularında birçok emsal karar vermiştir. Bu kararlar, icra sürecinde vasi tayininin önemi ve vasinin yetki ve sorumlulukları hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.



Örneğin, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2016/15548 E. , 2017/4644 K. sayılı kararında, "Borçlunun haciz sırasında ehliyetsiz olduğunun anlaşılması halinde, icra mahkemesince re'sen ehliyetsizlik itirazı dikkate alınarak takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği" belirtilmiştir. Bu karar, borçlunun medeni haklarını kullanma ehliyetinin bulunmaması durumunda, icra sürecindeki hak kayıplarının önlenmesi açısından vasi tayininin önemini vurgulamaktadır.



Yine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2017/1585 E. , 2017/5632 K. sayılı kararında, "Vasi, vesayet altındaki kişinin menfaatlerini korumakla yükümlü olup, bu kapsamda icra takibine itiraz etme, mal beyanında bulunma ve haczedilemezlik şikayetinde bulunma gibi yetkilere sahiptir." denilerek vasinin icra takibindeki sorumluluklarının kapsamı ve önemi ortaya konulmuştur.



Somut Örnekler



Örnek 1: Akıl hastalığı nedeniyle vasi tayin edilmiş bir borçluya karşı icra takibi başlatılmıştır. İcra müdürü, borçlunun vasi altında olduğunu tespit ederek, Sulh Hukuk Mahkemesi'ne vasi tayini için başvurmuştur. Mahkeme, borçluya bir vasi atamış ve icra takibi vasinin huzuruyla devam etmiştir. Vasi, borçlunun malvarlığını inceleyerek, haczedilemez nitelikteki malların haczedilmesini engellemiştir.



Örnek 2: Savurganlığı nedeniyle vasi tayin edilmiş bir borçlu, icra takibine itiraz etmemiştir. Vasi, borçlunun menfaatlerini korumak amacıyla yasal süresi içinde icra takibine itiraz etmiş ve takibin durdurulmasını sağlamıştır. Daha sonra, alacaklı ile görüşerek borcun taksitler halinde ödenmesi konusunda anlaşmaya varmıştır.



Sonuç ve Öneriler



İcra takibinde vasi tayini, borçlunun medeni haklarını kullanma ehliyetinin bulunmaması veya kısıtlanmış olması durumunda büyük önem taşır. Vasi, borçlunun haklarını korumak, malvarlığını yönetmek ve icra takibinde borçluyu temsil etmekle yükümlüdür. İcra müdürleri ve mahkemeler, borçlunun vasi altında olup olmadığını titizlikle araştırmalı ve gerekli hallerde vasi tayini için Sulh Hukuk Mahkemesi'ne başvurmalıdır.



Alacaklıların, borçlunun vasi altında olduğunu tespit etmeleri halinde, icra takibini başlatmadan önce Sulh Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak vasi atanmasını sağlamaları, icra sürecinin daha sağlıklı ve hukuka uygun bir şekilde yürütülmesini sağlayacaktır. Aksi takdirde, ehliyetsiz bir kişiye karşı yapılan takip, ileride iptal riski taşıyabilir. Ayrıca, vasilerin icra takibindeki yetki ve sorumlulukları hakkında yeterli bilgiye sahip olmaları ve görevlerini dürüstlük kuralına uygun olarak yerine getirmeleri, borçlunun menfaatlerinin korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Vasi atanması geciktiği takdirde, kayyım atanması da düşünülebilir. Kayyım, belirli bir işin görülmesi için atanan temsilcidir ve vasi atanana kadar borçlunun menfaatlerini koruyabilir.




Hukuki Danışmanlık