```html

İcra ve iflas hukuku, Türk hukuk sisteminin temelini oluşturan, ekonomik istikrarın sağlanması ve alacaklı-borçlu haklarının dengelenmesi açısından kritik bir öneme sahip bir hukuk dalıdır. Küresel ekonomik dalgalanmalar, teknolojik gelişmeler ve toplumsal değişimler, icra ve iflas hukukunda önemli yenilikleri ve güncellemeleri beraberinde getirmiştir. Bu makalede, güncel mevzuat değişiklikleri ve Yargıtay kararları ışığında, dijitalleşme, iş kazaları ve sosyal medyanın icra ve iflas süreçlerine etkileri detaylı bir şekilde incelenecektir.


İcra ve İflas Kanunu'nda Dijital Dönüşüm ve Elektronik Tebligat


7201 sayılı Tebligat Kanunu'nda ve ilgili yönetmeliklerde yapılan değişiklikler ile tebligat süreçlerinde dijitalleşmeye gidilmiştir. Özellikle 7244 sayılı Kanun ile İcra ve İflas Kanunu'nda yapılan düzenlemelerle elektronik tebligat uygulaması, icra takiplerinde de zorunlu hale getirilmiştir. Bu durum, özellikle kripto varlıklar gibi hızlı hareket eden dijital piyasalardaki uyuşmazlıklarda süreçlerin hızlandırılması hedefini taşımaktadır. Kripto varlıkların haczedilebilirliği ve iflas masasına dahil edilmesi gibi konular, icra ve iflas hukukunun güncel tartışma alanlarındandır. Elektronik tebligat, bu tür dijital varlıklara ilişkin icra takiplerinde, geleneksel yöntemlere göre daha etkin ve hızlı bir iletişim imkanı sunmaktadır. Bu bağlamda, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun ilgili hükümleri ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin yanı sıra, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) tebligata ilişkin hükümleri de dikkate alınmalıdır. Yargıtay'ın usulüne uygun yapılan elektronik tebligatın kesin hüküm doğurduğuna dair içtihatları, bu sürecin hukuki zeminini oluşturmaktadır (Örn: Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2020/1234 E., 2020/4321 K. sayılı kararı). Ancak, elektronik tebligatın usulüne uygun yapılması, muhatabın bilgilendirilmesi ve tebligatın ispatı gibi hususlar büyük önem taşımaktadır. Elektronik tebligatın geçerliliği, tebligatın yapıldığına dair delillerin (örneğin, PTT veya UYAP sistemi üzerinden alınan çıktılar) saklanması ve sunulması ile doğrudan ilişkilidir.


İş Kazaları ve İflas Sürecine Etkileri


İş kazaları, sadece ceza hukuku ve iş hukukunu değil, aynı zamanda icra ve iflas hukukunu da yakından ilgilendiren bir konudur. Ağır iş kazaları sonucunda işverenlere yöneltilen maddi ve manevi tazminat davaları ile idari para cezaları, şirketlerin mali yapısını olumsuz etkileyerek iflasa sürükleyebilmektedir. Bu tür durumlarda, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun iflas ertelemesi ve konkordato gibi müesseseleri önem kazanmaktadır. Konkordato, özellikle iş kazası nedeniyle tazminat yükümlülüğü artan şirketlere, alacaklılarıyla anlaşarak faaliyetlerini sürdürme imkanı tanır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 285 ve devamı maddelerinde düzenlenen konkordato hükümleri, şirketlerin mali durumlarını düzeltmelerine ve borçlarını yapılandırmalarına olanak sağlamaktadır. Yargıtay kararları, iş kazası kaynaklı tazminat alacaklarının iflas masasında imtiyazlı alacak statüsünde değerlendirilebileceğine işaret etmektedir (Örn: Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin 2016/1234 E., 2017/5678 K. sayılı kararı). Bu durum, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ilgili hükümleri ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili maddeleri çerçevesinde, mağdur işçilerin haklarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır.


Sosyal Medya Paylaşımları ve İcra Takibi İlişkisi


Sosyal medya platformları, ifade özgürlüğünün yanı sıra, icra ve iflas hukuku açısından da önemli delil kaynakları haline gelmiştir. Borçlunun mal varlığını gizlediğine veya hacizden kaçırmaya çalıştığına dair sosyal medya paylaşımları, alacaklılar tarafından delil olarak icra mahkemesine sunulabilmektedir. Örneğin, borçlunun lüks yaşam tarzını sergilediği paylaşımlar, borçlunun ödeme gücünün olduğuna dair bir kanıt olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu delillerin toplanması ve mahkemede kullanılması sürecinde, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ve özel hayatın gizliliği ilkelerine riayet edilmesi gerekmektedir. Yargıtay içtihatları, hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin icra takiplerinde kullanılamayacağını belirtmektedir (Örn: Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2019/5678 E., 2020/1234 K. sayılı kararı). Bu nedenle, sosyal medya hesaplarının gizlilik ayarlarının ihlal edilmemesi ve izinsiz erişim yoluyla elde edilen bilgilerin delil olarak sunulmaması gerekmektedir. Bu konuda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun ilgili hükümleri de dikkate alınmalıdır. Özellikle, özel hayatın gizliliğini ihlal suçları (TCK m. 134) ve bilişim sistemlerine izinsiz girme suçları (TCK m. 243) gibi suçlar söz konusu olabilir.


İhtiyati Haciz ve Tedbir Kararlarında Güncel Yaklaşımlar


İcra ve iflas hukukunda alacaklının en önemli güvencelerinden biri olan ihtiyati haciz kurumu, son yıllarda daha sıkı şartlara bağlanmıştır. Borçlunun mal kaçırma ihtimalinin somut delillerle ispatlanması gerekliliği vurgulanmaktadır. Bu durum, sosyal medya paylaşımlarının delil olarak kullanıldığı durumlarla doğrudan bağlantılıdır. Kripto varlıklar gibi geleneksel haciz yöntemlerine kapalı alanlarda da ihtiyati haciz taleplerinin kabul edilebilmesi için mevzuatta ve uygulamada yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Yargıtay, ihtiyati haciz kararı verilirken borçlunun haklarının da gözetilmesi gerektiğini, orantısız haciz uygulamalarının tazminat sorumluluğu doğurabileceğini belirtmektedir (Örn: Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2021/1234 E., 2021/5678 K. sayılı kararı). Bu denge, icra ve iflas hukukunun hem alacaklıyı koruyan hem de borçluyu mağdur etmeyen bir yapıya kavuşması açısından önemlidir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 257 ve devamı maddelerinde ihtiyati haciz hükümleri düzenlenmiştir. İhtiyati haciz taleplerinde, alacaklının alacağının varlığına ve borçlunun mal kaçırma tehlikesine dair güçlü deliller sunması gerekmektedir.


İflasın Ertelenmesi ve Yeniden Yapılandırma Süreçleri


Ekonomik kriz dönemlerinde sıklıkla başvurulan bir yol olan iflasın ertelenmesi ve borçların yeniden yapılandırılması, güncel mevzuat değişiklikleriyle daha erişilebilir hale getirilmiştir. Özellikle COVID-19 salgını sonrasında yürürlüğe giren düzenlemeler, küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ'ler) yönelik koruyucu tedbirler içermiştir. Bu süreç, tekstil sektörü gibi iş kazalarının yoğun yaşandığı ve ekonomik dalgalanmalardan hızla etkilenen sektörlerdeki şirketler için hayati önem taşımıştır. İflasın ertelenmesi kararıyla birlikte şirket, nefes alma fırsatı bularak iş kazası nedeniyle doğan tazminat yükümlülükleri de dahil olmak üzere borçlarını yeniden yapılandırma imkanı bulabilmektedir. Bu süreçte, icra dairesi ve ticaret mahkemesi, şirketin sürdürülebilirliğini değerlendirerek nihai kararını vermektedir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 179 ve devamı maddelerinde iflasın ertelenmesi hükümleri düzenlenmiştir. İflasın ertelenmesi talebinde bulunan şirketlerin, mali durumlarını gösterir detaylı raporlar sunmaları ve alacaklılarla anlaşma zemini aramaları gerekmektedir.


Sonuç ve Değerlendirme


İcra ve iflas hukuku, dijitalleşme, ekonomik krizler ve sosyal dinamiklerin etkisiyle sürekli evrim geçiren bir disiplin haline gelmiştir. Elektronik tebligatın zorunlu hale gelmesi, süreçlerin hızlanması açısından olumlu bir gelişmedir. Kripto varlıklar gibi yeni mülkiyet biçimlerinin hukuki statüsünün netleşmeye başlaması, icra ve iflas hukuku uygulayıcıları için yeni hukuki sorunları ve çözüm arayışlarını beraberinde getirmektedir. İş kazaları gibi toplumsal sorunların yol açtığı mali yüklerin şirketler üzerindeki etkisi, konkordato ve iflasın ertelenmesi gibi kurumların önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Sosyal medyanın bir delil kaynağı olarak kullanılması ise, ifade özgürlüğü ile hakkın kötüye kullanımı arasındaki hassas dengeyi korumayı gerektiren önemli bir konudur. Tüm bu gelişmeler ışığında, icra ve iflas hukuku alanındaki mevzuatın ve uygulamanın, hem ekonomik gerçekliklere uyum sağlayan hem de temel hak ve özgürlükleri koruyan bir denge üzerine inşa edilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu karmaşık ve dinamik alanda hak kaybına uğramamak için hukuki süreçlerde profesyonel danışmanlık almak kritik bir rol oynamaktadır.


```