Son dönemde sosyal medyada ve kamuoyunda sıkça gündeme gelen şirket iflasları ve konkordato başvuruları, işçilerin haklarının korunması konusunu önemli bir tartışma başlığı haline getirmiştir. Ekonomik dalgalanmaların iş dünyası üzerindeki etkileri derinleştikçe, iflas ve tasfiye süreçlerinde çalışanların kıdem tazminatı, ücret alacakları ve diğer haklarının ne şekilde korunacağına dair hukuki düzenlemeler büyük önem kazanmaktadır. Bu makalede, Türk İş Hukuku ve İcra ve İflas Hukuku mevzuatı çerçevesinde, iflas durumunda işçi haklarının hukuki statüsü, alacakların tahsil yolları ve işçilerin bu süreçteki konumu detaylı olarak incelenecektir.
İflas ve Tasfiye Sürecinin İş Sözleşmesine Etkisi ve İşçinin Hakları
İşverenin iflas etmesi veya tasfiye sürecine girmesi, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24/III maddesi uyarınca iş sözleşmesini fesih için haklı bir neden teşkil etmektedir. İflasın açılmasıyla birlikte, işçilerin iş sözleşmeleri kendiliğinden sona ermez. Ancak işçiye, İş Kanunu'nun 24/III maddesi uyarınca, derhal fesih hakkı doğar. Bu durumda işçi, kıdem tazminatına hak kazanır. İşçinin bu hakkını kullanmaması halinde ise, iflas masası tarafından işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi söz konusu olabilir. Bu durumda da işçi, kıdem tazminatı ve diğer yasal haklarını talep etme hakkına sahiptir.
Kıdem Tazminatı ve Diğer Alacakların Hukuki Niteliği
İflas durumunda işçilerin en önemli haklarından biri kıdem tazminatıdır. 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesi ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca, işçinin en az bir yıl çalışmış olması ve işverenin iflası nedeniyle işten ayrılması halinde kıdem tazminatına hak kazanılmaktadır. İşçi alacakları arasında kıdem tazminatının yanı sıra, çalışılan süreye ait ücretler, fazla mesai ücretleri, yıllık izin ücretleri, ikramiye alacakları, prim alacakları, ve ihbar tazminatı gibi alacaklar da bulunmaktadır. Bu alacakların tamamı, işçinin iflas masasına başvurarak talep edebileceği alacaklardır. Yargıtay kararlarında da sıklıkla vurgulandığı üzere, bu alacaklar iflas masasında teminat altına alınmış alacaklar statüsündedir.
İşçi Alacaklarının İflas Masasındaki Önceliği
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu uyarınca, işçi alacakları iflas masasında öncelikli alacaklar arasında yer almaktadır. İflas masasının dağıtım sırasına göre, işçi alacakları belirli sınırlar dahilinde diğer alacaklardan önce gelmektedir. İcra ve İflas Kanunu'nun 206. maddesine göre, işçinin son bir yıllık ücreti dahil olmak üzere, işçinin son altı aya ait ücret ve ücret niteliğindeki alacakları ile kıdem ve ihbar tazminatları, iflas masasının birinci sıra imtiyazlı alacakları arasında sayılmıştır. Bu düzenleme, işçilerin haklarının korunması açısından hayati önem taşımaktadır. Ancak, bu öncelik, belirli bir limit ile sınırlıdır. Bu limit, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 22/A maddesi uyarınca, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından her yıl belirlenen miktardır.
Konkordato Sürecinde İşçi Hakları
Son dönemde gündeme gelen büyük şirket iflasları ve konkordato başvuruları, işçi haklarının konkordato sürecindeki durumunu da tartışmaya açmıştır. 7103 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile getirilen düzenlemeler uyarınca, konkordato sürecinde işçi alacakları özel bir korumaya tabi tutulmuştur. Özellikle, konkordato mühleti içinde işçilerin ücretlerinin ödenmesi ve iş sözleşmelerinin feshi gibi konularda önemli düzenlemeler getirilmiştir. Prekonkordato ve konkordato süreçlerinde, işçi alacaklarının ödenmesine ilişkin hükümler, işçilerin mağduriyetini önlemeye yönelik olarak düzenlenmiştir. Ancak uygulamada, konkordato sürecinin işçi çıkartmalarına yol açabildiği ve bu durumun işçi hakları açısından önemli sonuçlar doğurabildiği görülmektedir. Bu nedenle, konkordato sürecinde işçilerin haklarının korunması için, konkordato planının işçi alacaklarını nasıl düzenlediği ve işçilerin bu planlara nasıl itiraz edebileceği gibi hususlar önem kazanmaktadır.
İşçilerin Hukuki Başvuru Yolları
İflas veya tasfiye sürecinde haklarını aramak isteyen işçilerin başvurabileceği çeşitli hukuki yollar bulunmaktadır. Öncelikle, işçiler iflas masasına alacaklarını yazılı olarak bildirmeli ve alacaklarının kayda geçmesini sağlamalıdır. İflas idaresi tarafından alacakların reddedilmesi veya eksik yazılması durumunda, işçiler İcra ve İflas Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca iflas mahkemesine itiraz edebilir. Ayrıca, işverenin konkordato ilan etmesi durumunda, işçiler konkordato komiserliğine ve konkordato mahkemesine başvurarak haklarını koruyabilir. İş mahkemelerinde açılacak alacak davaları da işçi alacaklarının tahsili açısından önemli bir yol olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu davalar, alacakların tespiti ve tahsili için önemli bir araçtır.
Yargıtay'ın Konuya İlişkin Görüşü
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay'ın ilgili Hukuk Daireleri'nin konuya ilişkin birçok kararında, iflas ve tasfiye süreçlerinde işçi haklarının korunmasına yönelik önemli ilkeler belirlenmiştir. Yargıtay, işçi alacaklarının iflas masasında öncelikli olduğunu, işverenin iflas etmesi durumunda işçinin haklı fesih hakkının doğduğunu ve kıdem tazminatına hak kazanıldığını sürekli olarak vurgulamaktadır. Ayrıca, konkordato sürecinde işçi çıkarılmasının hukuki sınırları ve işçi alacaklarının konkordato planında nasıl yer alacağına dair önemli içtihatlar bulunmaktadır. Yargıtay kararları, işçi haklarının korunması ve uygulanması açısından yol gösterici niteliktedir.
Sonuç ve Öneriler
Ekonomik dalgalanmaların ve şirket iflaslarının arttığı günümüz koşullarında, işçi haklarının korunması büyük önem taşımaktadır. Türk hukuk sistemi, iflas ve tasfiye süreçlerinde işçi alacaklarına öncelik tanıyarak önemli bir koruma sağlamaktadır. Ancak uygulamada, işçilerin bu haklarını etkin bir şekilde kullanabilmeleri için hukuki süreçler konusunda bilgilendirilmeleri gerekmektedir. İşçilerin, iflas ve konkordato süreçlerinde zamanında harekete geçmeleri, alacaklarını iflas masasına doğru şekilde bildirmeleri ve gerekli hukuki başvuruları yapmaları hak kayıplarını önleme açısından hayati önem taşımaktadır. Hukuki süreçlerde profesyonel destek alınması ve mevzuat değişikliklerinin yakından takip edilmesi, işçi haklarının korunması açısından büyük önem arz etmektedir. İşçilerin haklarını korumak için, sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve hukukçular işbirliği içinde çalışmalı, farkındalık yaratılmalı ve eğitimler düzenlenmelidir.