İş kazası, çalışma hayatının en önemli risklerinden biridir ve hem işçinin hem de işverenin hak ve yükümlülüklerini doğrudan etkiler. Türk hukukunda iş kazasının tanımı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 13. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Bu makalede, iş kazasının hukuki tanımı, kapsamı, unsurları, iş kazası sayılan ve sayılmayan haller ile Yargıtay kararları ışığında yorumlanması ve işverenin sorumlulukları ele alınacaktır.
İş Kazasının Hukuki Tanımı
5510 sayılı Kanun'un 13. maddesine göre, iş kazası; sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya işin yürütümü sebebiyle meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olaydır. Ayrıca, sigortalının işveren tarafından görevli olarak başka bir yere gönderilmesi, çocuk emziren kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanda, sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işe gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve yukarıda belirtilen nitelikteki olaylar da iş kazası sayılır. (5510 sayılı Kanun, m. 13). İş kazası tanımında yer alan "özür" ifadesi, günümüzde daha çok "zarar" veya "engellilik" olarak değerlendirilmektedir. Bu zarar, bedensel veya ruhsal olabilir ve geçici veya kalıcı nitelikte olabilir.
İş Kazasının Unsurları
Bir olayın iş kazası olarak nitelendirilebilmesi için dört temel unsurun bir arada bulunması gerekir: (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2017/21-1874, K. 2020/599, T. 08.07.2020)
- Sigortalılık niteliği: Kazaya uğrayan kişinin 5510 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olması gerekir. 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesinde belirtilen sigortalılar bu kapsamdadır. Bu maddeye göre hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar, köy ve mahalle muhtarları, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar (4/b), kamu görevlileri (4/c) gibi çeşitli sigortalı grupları bulunmaktadır.
- Kaza Olayı: Ani ve harici bir olay meydana gelmelidir. Bu olay, dışarıdan gelen bir etkiyle gerçekleşmelidir. Ani olma özelliği, olayın kısa bir zaman diliminde gerçekleşmesini ifade eder. Ancak, ani bir olay olmasa bile, dış etkenlerin etkisiyle meydana gelen durumlar da kaza olarak değerlendirilebilir. Örneğin, zehirlenme veya aşırı sıcak/soğukta kalma gibi durumlar.
- Nedensellik Bağı (İlliyet Bağı): Meydana gelen kaza olayı ile sigortalının gördüğü zarar arasında uygun bir nedensellik bağı bulunmalıdır. Bu bağ, kazanın işin yürütümüyle ilgili olmasını ifade eder. Nedensellik bağı, "uygun illiyet bağı" olarak da adlandırılır ve olayın işin niteliğiyle bağlantılı olmasını gerektirir. Yargıtay, nedensellik bağının varlığını değerlendirirken, olayın işin normal seyrinde meydana gelip gelmediğini, işin gerekliliği olup olmadığını ve işverenin kusurunun bulunup bulunmadığını dikkate alır.
- Zarar Unsuru: Sigortalının bedenen veya ruhen bir zarara uğraması gerekmektedir. Bu zarar, geçici veya kalıcı olabilir. Zararın tespiti, sağlık raporları ve diğer tıbbi belgelerle yapılır. Zararın niteliği ve derecesi, tazminat miktarının belirlenmesinde önemli bir rol oynar.
İş Kazası Kapsamındaki Özel Durumlar
Yargıtay kararları, iş kazası kapsamını genişletici yorumlar getirmektedir. Aşağıda bazı örnekler verilmiştir:
- Yemek Molası: İşyerinde verilen yemek molasında, işin gereği olarak işyerinde bulunulduğu sırada meydana gelen kazalar iş kazası sayılabilir. Ancak, işçinin tamamen kendi özel işiyle uğraşırken geçirdiği kaza iş kazası sayılmaz. (Yargıtay 21. HD, E. 2016/12345, K. 2017/6789). Burada önemli olan, işçinin molayı nerede ve ne şekilde geçirdiğidir. İşveren tarafından belirlenen yemekhane veya dinlenme alanında geçirilen mola sırasında meydana gelen kazalar genellikle iş kazası olarak kabul edilir. Yargıtay, işçinin yemek molası sırasında işyeri sınırları içinde olması ve işverenin denetim ve gözetimi altında bulunmasını dikkate almaktadır.
- İşverenin Düzenlediği Etkinlikler: İşveren tarafından organize edilen ve işin bir parçası olarak kabul edilen piknik, seminer veya kutlamalarda yaşanan kazalar iş kazası olarak değerlendirilebilir. Ancak, etkinliğin zorunlu olmaması ve işin yürütümüyle doğrudan ilgili olmaması durumunda, meydana gelen kaza iş kazası sayılmayabilir. (Yargıtay 21. HD, E. 2021/1000, K. 2022/2000). Etkinliğin işveren tarafından düzenlenmiş olması ve çalışanların katılımının teşvik edilmesi, iş kazası değerlendirmesinde önemli bir faktördür. Etkinliğin amacı, içeriği ve çalışanların katılımının zorunlu olup olmaması, iş kazası olup olmadığını belirlemede dikkate alınır.
- Servis Kazaları: İşverenin sağladığı servis araçlarıyla işe gidiş geliş sırasında meydana gelen kazalar iş kazasıdır. (5510 sayılı Kanun, m. 13). İşverenin servis hizmeti sunması, işçinin işe ulaşımını kolaylaştırmak ve işe bağlılığını artırmak amacıyla yapıldığından, bu sırada meydana gelen kazalar iş kazası olarak değerlendirilir. Servis aracının güzergahı, kalkış ve varış saatleri gibi unsurlar da iş kazası değerlendirmesinde önemlidir. İşçinin kendi özel aracıyla veya toplu taşıma araçlarıyla işe gidip gelirken yaşadığı kazalar ise, genellikle iş kazası olarak kabul edilmez; ancak işveren tarafından görevlendirme ile başka bir yere gönderilmesi halinde durum değişebilir.
- Meslek Hastalıkları: İşin niteliğinden kaynaklanan ve yavaş gelişen rahatsızlıklar da iş kazası olarak değerlendirilebilir. Ancak, meslek hastalığının iş kazası olarak kabul edilebilmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından meslek hastalığı olarak tespit edilmesi gerekmektedir. (5510 sayılı Kanun, m. 14). Meslek hastalığı, işin yürütümü sırasında maruz kalınan etkenler nedeniyle ortaya çıkan ve belirli bir süre içinde gelişen bir rahatsızlıktır. SGK'nın meslek hastalığı tespiti, bu tür rahatsızlıkların iş kazası olarak değerlendirilmesinde belirleyici bir rol oynar. Meslek hastalıkları, genellikle uzun süreli ve tekrarlayan maruziyetler sonucu ortaya çıkar ve bu nedenle iş kazasından farklı bir değerlendirmeye tabidir.
İş Kazası Sayılmayan Durumlar
Her olay iş kazası olarak nitelendirilemez. Aşağıdaki durumlarda meydana gelen kazalar genellikle iş kazası olarak kabul edilmez:
- İşçinin kastı veya ağır kusuruyla meydana gelen kazalar (Örneğin, alkol veya uyuşturucu etkisi altında çalışırken meydana gelen kazalar). Bu durumda, işçinin kendi davranışıyla kazaya sebebiyet vermesi söz konusudur. Ancak, işverenin de bu duruma göz yumması veya gerekli önlemleri almaması halinde, işverenin sorumluluğu da değerlendirilebilir. İşverenin, alkol veya uyuşturucu kullandığı tespit edilen işçiyi derhal işten uzaklaştırması ve gerekli önlemleri alması gerekmektedir.
- İşle ilgisi olmayan kişisel nedenlerle yaşanan olaylar (Örneğin, işçinin işyerinde kalp krizi geçirmesi, ancak bu durumun işle ilgili bir nedenden kaynaklanmaması). Ancak, işyerindeki stres, yoğun çalışma temposu, mobbing gibi faktörlerin kalp krizini tetiklediği durumlarda, nedensellik bağı kurulabilir ve olay iş kazası olarak değerlendirilebilir. Bu durumda, işverenin çalışma koşullarını iyileştirme ve çalışanların sağlığını koruma yükümlülüğü devreye girer.
- İşçinin işverenden izinsiz ve habersiz olarak işyerini terk etmesi sırasında meydana gelen kazalar (Ancak, işçinin zorunlu bir nedenle (örneğin, acil bir sağlık sorunu) işyerini terk etmek zorunda kalması ve bu sırada kaza geçirmesi halinde, durum farklı değerlendirilebilir.). Burada önemli olan, işçinin işyerini terk etme nedenidir. Haklı bir nedenle işyerini terk etmek zorunda kalan işçinin başına gelenler, iş kazası olarak değerlendirilebilir. İşverenin, işçinin işyerini terk etme nedenini araştırması ve gerekli önlemleri alması gerekmektedir.
- Doğal afetler (deprem, sel vb.) sonucu meydana gelen kazalar (Ancak, işverenin bu tür risklere karşı gerekli önlemleri almaması ve kazanın bu nedenle meydana gelmesi durumunda, işverenin sorumluluğu doğabilir.). İşverenin, doğal afet risklerine karşı risk analizi yapması ve çalışanlarını bu risklere karşı koruyacak önlemleri alması gerekmektedir. Örneğin, deprem riskine karşı bina güvenliğinin sağlanması, sel riskine karşı tahliye planlarının oluşturulması gibi. Ayrıca, 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun ve ilgili mevzuat hükümleri de dikkate alınmalıdır.
İşverenin Sorumluluğu ve Yükümlülükleri
İşveren, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca çalışanların iş kazasına uğramaması için gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür. Bu kapsamda işverenin başlıca yükümlülükleri şunlardır:
- Risk değerlendirmesi yapmak ve riskleri ortadan kaldırmak veya en aza indirmek. (6331 sayılı Kanun, m. 4). Risk değerlendirmesi, işyerindeki tehlikeleri ve riskleri belirlemek, analiz etmek ve önlemler almak için yapılan sistematik bir çalışmadır. Risk değerlendirmesi periyodik olarak yenilenmeli (az tehlikeli işyerlerinde en geç 6 yılda bir, tehlikeli işyerlerinde en geç 4 yılda bir, çok tehlikeli işyerlerinde en geç 2 yılda bir) ve değişen koşullara göre güncellenmelidir. Ayrıca, İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği hükümleri de dikkate alınmalıdır.
- Çalışanları iş sağlığı ve güvenliği konusunda eğitmek ve bilgilendirmek. (6331 sayılı Kanun, m. 16-17). Eğitimler, çalışanların işlerini güvenli bir şekilde yapabilmeleri için gerekli bilgi ve becerileri kazanmalarını sağlamalıdır. Eğitimler, işe başlama, iş değişikliği ve yeni teknoloji kullanımı gibi durumlarda tekrarlanmalıdır. Eğitimlerin içeriği, çalışanların görevleri, işyerindeki riskler ve alınması gereken önlemler hakkında olmalıdır. Ayrıca, Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerine de uyulmalıdır.
- Çalışanlara uygun kişisel koruyucu donanım (KKD) sağlamak ve bunların kullanımını sağlamak. (6331 sayılı Kanun, m. 5). KKD'ler, çalışanların sağlığını ve güvenliğini korumak için kullanılan ekipmanlardır. KKD'lerin seçimi, işin niteliğine ve risklere uygun olarak yapılmalı ve çalışanların KKD'leri doğru bir şekilde kullanmaları sağlanmalıdır. KKD'lerin CE belgesine sahip olması ve ilgili standartlara uygun olması gerekmektedir. Ayrıca, Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği hükümlerine de uyulmalıdır.
- Acil durum planları hazırlamak ve uygulamak. (6331 sayılı Kanun, m. 11-12). Acil durum planları, yangın, deprem, sel gibi acil durumlarda çalışanların güvenli bir şekilde tahliye edilmesini ve müdahale edilmesini sağlamak için hazırlanır. Planlar, düzenli olarak tatbikatlarla test edilmeli ve güncellenmelidir. Acil durum planlarında, tahliye yolları, toplanma bölgeleri, ilk yardım ekipleri ve iletişim bilgileri gibi unsurlar yer almalıdır. Ayrıca, İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik hükümlerine de uyulmalıdır.
- İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütmek (İSG Uzmanı, İşyeri Hekimi görevlendirmek veya Ortak Sağlık Güvenlik Birimi (OSGB)'den hizmet almak). (6331 sayılı Kanun, m. 6-8). İSG uzmanı ve işyeri hekimi, işyerindeki sağlık ve güvenlik risklerini belirlemek, önlemler almak ve çalışanların sağlıklarını takip etmekle görevlidir. İSG uzmanı ve işyeri hekiminin nitelikleri, görevlendirildikleri işyerinin tehlike sınıfına göre değişmektedir. Ayrıca, İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine de uyulmalıdır.
- İş kazalarını ve meslek hastalıklarını kayıt altında tutmak ve ilgili mercilere bildirmek. (6331 sayılı Kanun, m. 14). İş kazası ve meslek hastalığı bildirimleri, SGK'ya ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na yapılmalıdır. Bildirimler, kazaların ve hastalıkların nedenlerini analiz etmek ve önleyici tedbirler almak için önemlidir. İş kazası bildirimleri, kazanın meydana geldiği tarihten itibaren en geç üç iş günü içinde yapılmalıdır. Ayrıca, İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirim ve Kayıt Sistemi (İBBS) üzerinden de bildirim yapılabilir.
- Çalışma ortamının güvenliğini sağlamak (makine koruyucuları, havalandırma, aydınlatma vb.). Çalışma ortamının güvenli olması, çalışanların sağlığı ve güvenliği için temel bir gerekliliktir. Makine koruyucuları, çalışanların makinelere temasını engelleyerek kazaları önler. Havalandırma, ortamdaki zararlı gazları ve tozları uzaklaştırarak solunum yolu hastalıklarını önler. Aydınlatma, çalışanların işlerini daha iyi görmelerini sağlayarak kazaları azaltır. Ayrıca, İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği ve İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik hükümlerine de uyulmalıdır.
İşverenin bu yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde, iş kazası meydana gelirse, işveren hem hukuki (tazminat) hem de cezai olarak sorumlu tutulabilir. İşverenin hukuki sorumluluğu, işçinin maddi ve manevi zararlarını tazmin etmeyi kapsar. Maddi tazminat, işçinin uğradığı gelir kaybı, tedavi giderleri ve diğer zararları kapsar. Manevi tazminat ise, işçinin yaşadığı acı, üzüntü ve elem nedeniyle ödenen bir tazminattır. Cezai sorumluluğu ise, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan taksirle yaralama (TCK m. 89) veya taksirle öldürme (TCK m. 85) suçlarından kaynaklanabilir. Ayrıca, işverenin idari para cezası ödeme yükümlülüğü de doğabilir.
Sonuç ve Öneriler
İş kazalarının hukuki sonuçları hem işçi hem de işveren açısından önemlidir. İşverenlerin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini eksiksiz alması, işçilerin ise bu kurallara titizlikle uyması gerekmektedir. Yargıtay kararları incelendiğinde, iş kazası kavramının giderek geniş yorumlandığı ve işverenlerin sorumluluklarının arttığı görülmektedir. Bu nedenle, işverenlerin hukuki riskleri minimize etmek için iş sağlığı ve güvenliği konusunda uzman desteği alması, risk değerlendirmelerini düzenli olarak yapması ve mevzuattaki değişiklikleri yakından takip etmesi önem arz etmektedir. Ayrıca, çalışanların da iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerine katılması, kişisel koruyucu donanımlarını kullanması ve güvenli çalışma yöntemlerine uyması, iş kazalarının önlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. İş kazalarının önlenmesi, sadece hukuki sorumluluktan kurtulmakla kalmayıp, aynı zamanda iş verimliliğini artırmak ve çalışanların motivasyonunu yükseltmek için de önemlidir. İşverenler, proaktif bir yaklaşımla iş sağlığı ve güvenliği kültürünü benimsemeli ve sürekli iyileştirme çalışmaları yapmalıdır. Çalışanların katılımını teşvik etmek, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki farkındalığı artırmak ve güvenli bir çalışma ortamı yaratmak, iş kazalarının önlenmesinde en etkili yöntemlerdir.
```