Son dönemde, özellikle büyük ölçekli şirketlerin konkordato ilan etmesi, bu süreçten en çok etkilenen taraf olan çalışanların haklarını gündeme getirmiştir. Konkordato, iflasın önlenmesi ve borçların yeniden yapılandırılması amacıyla başvurulan bir hukuki süreç olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) hükümlerine tabidir. Bu makalede, konkordato sürecinin çalışanlar üzerindeki hukuki etkileri, iş sözleşmelerinin akıbeti, alacak hakları ve mevzuat çerçevesinde sahip oldukları yasal korumalar detaylı bir şekilde incelenecektir.


Konkordato Sürecinin İşçi-İşveren İlişkisine Etkisi


Konkordato talebinin mahkemece kabul edilmesiyle birlikte, işveren konumundaki şirket için bir dizi hukuki sonuç doğar. İİK'nun 309. maddesi uyarınca, konkordato mühleti verilmesi kararıyla birlikte, borçlu aleyhine yapılan takipler durur ve bu takiplerin durdurulması kararından önce başlamış olan takip işlemlerine devam edilemez. Ancak, bu durumun çalışanların ücret ve diğer alacakları üzerindeki etkisi farklılık gösterebilir. İş Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, işçilerin ücret alacakları, alacaklılar arasında öncelikli (imtiyazlı) bir konumdadır ve konkordato sürecinde de bu öncelik korunmaktadır. Bu durum, işçilerin alacaklarının diğer alacaklılara göre daha önce ve öncelikle ödenmesini sağlar.


Konkordato sürecinde iş sözleşmelerinin akıbeti, şirketin sunacağı yeniden yapılandırma planına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. İş Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca, işverenin ekonomik, teknolojik, yapısal veya örgütsel nedenlerle işçi çıkarması mümkündür. Ancak bu durumda dahi işçilerin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve diğer hakları saklı kalır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2019/12546 sayılı kararı, konkordato sürecindeki bir şirketin ekonomik nedenle işçi çıkarmasının geçerli bir sebep oluşturabileceğini, ancak işçilerin tazminat haklarının korunması gerektiğini hükme bağlamıştır. Bu kapsamda, işverenin iş sözleşmesini feshetmesi halinde, işçinin hak ettiği tüm yasal alacaklar (kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kullanılmayan izin ücreti vb.) ödenmek zorundadır.


Çalışanların Ücret ve Diğer Alacaklarının Durumu


Konkordato sürecinde çalışanların en çok endişe duyduğu konuların başında ücret alacakları gelmektedir. İİK'nun 206. maddesi gereğince, işçilerin son bir yıl (2024 itibarıyla) içinde tahakkuk eden ücret alacakları ile kıdem tazminatları, imtiyazlı alacaklar arasında yer alır. Bu durum, konkordato sürecinde de benzer şekilde korunmaktadır. Konkordato komiseri, işçi alacaklarının ödenmesi konusunda öncelikli tedbirler almakla yükümlüdür. Komiser, alacakların tespiti ve ödenmesi için gerekli işlemleri yapar ve mahkemeye rapor sunar.


Kıdem tazminatı alacağı ise İş Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca ayrı bir hukuki statüye sahiptir. İşçinin iş sözleşmesinin, işveren tarafından haklı bir sebep olmaksızın veya işçi tarafından haklı bir nedenle feshedilmesi durumunda, kıdem tazminatı alacağı doğar. Bu alacak, şirketin konkordato sürecinde dahi ödenmesi gereken bir yükümlülüktür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/9-1 sayılı kararı, konkordato sürecindeki bir şirketin kıdem tazminatı ödemekten kaçınamayacağını, aksi takdirde işçilerin konkordato tasdikinin reddini talep edebileceklerini belirtmiştir. Ayrıca, işçilerin ücret alacakları, konkordato planında öncelikli olarak yer almak zorundadır.


Toplu İşçi Çıkarma ve Bildirim Yükümlülükleri


Konkordato sürecinde şirketlerin yeniden yapılandırma planları kapsamında toplu işçi çıkarma yoluna gitmesi sık karşılaşılan bir durumdur. İş Kanunu'nun 29. maddesi uyarınca, işyerinde aynı tarihte veya bir ay içinde en az 20 işçinin işten çıkarılması toplu işçi çıkarma sayılır. Bu durumda işveren, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na ve Türkiye İş Kurumu'na (İŞKUR) bildirimde bulunmakla yükümlüdür. Bildirimde bulunulmaması veya yasal sürelere uyulmaması halinde idari para cezası uygulanabilir.


Toplu işçi çıkarmalarında işverenin seçim yapma özgürlüğü sınırlıdır. İş Kanunu'nun 29. maddesi ve ilgili yönetmelik hükümleri gereğince, işveren toplu işçi çıkarırken objektif ve haklı ölçütlere uymak zorundadır. İşten çıkarma kararlarının, işçilerin performansı, kıdemi, işletmenin ekonomik durumu gibi objektif kriterlere dayanması gerekir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2021/8754 sayılı kararı, konkordato sürecindeki bir şirketin toplu işçi çıkarırken sendikal tazminat ödemekten kaçınamayacağını, aksi takdirde iş güvencesi hükümlerinin işletileceğini vurgulamıştır. Sendikalı işçilerin işten çıkarılması durumunda, sendikal tazminatın yanı sıra işe iade davası da açılabilir.


Konkordato Komiserinin Rolü ve Çalışan Hakları


Konkordato sürecinde atanan komiser, çalışan haklarının korunmasında kilit rol oynar. İİK'nun 314. maddesi uyarınca, konkordato komiseri şirketin faaliyetlerini denetler ve alacaklıların haklarının korunmasını sağlar. Komiser, işçi alacaklarının tespiti, ödenmesi ve işten çıkarma işlemlerinin hukuka uygunluğunun denetlenmesi konusunda mahkemeye rapor verir ve gerekli tedbirlerin alınmasını talep edebilir.


Konkordato komiseri, şirketin işçi çıkarma kararlarının hukuka uygunluğunu da denetler. İş Kanunu'na aykırı işçi çıkarmaların önlenmesi, komiserin önemli görevleri arasındadır. Yargıtay'ın 2022 tarihli bir kararında, konkordato komiserinin işçi çıkarmaları konusunda mahkemeyi bilgilendirme yükümlülüğü olduğu ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesinin konkordato tasdikini engelleyebileceği belirtilmiştir. Komiser, işçilerin alacaklarının ve haklarının korunması için gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür.


Çalışanların Hukuki Başvuru Yolları


Konkordato sürecinde hakları ihlal edilen çalışanların başvurabileceği çeşitli hukuki yollar bulunmaktadır. Öncelikle, iş sözleşmesinin haksız feshi veya alacakların ödenmemesi durumunda İş Mahkemeleri'nde dava açma hakkı mevcuttur. İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca, işçi alacakları davaları öncelikle görülür ve bu davalarda zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. İşçiler, alacaklarının tahsili, işe iade (eğer haksız fesih söz konusuysa) ve tazminat talepleriyle dava açabilirler.


Çalışanlar ayrıca, konkordato tasdikinin reddi talebinde bulunabilirler. İİK'nun 308. maddesi gereğince, alacaklılar, konkordato projesinin İİK'nun 306. maddesinde belirtilen şartları taşımaması, alacaklıların menfaatlerine aykırı olması veya tasdik koşullarının bulunmaması hallerinde konkordato tasdikinin reddini talep edebilirler. İşçilerin ücret ve tazminat alacakları toplamının, şirketin konkordato planını reddetmeleri için yeterli olabileceği Yargıtay içtihatlarında kabul edilmektedir. Bu kapsamda, işçiler, alacaklarının tam olarak ödenmemesi veya haklarının ihlal edilmesi durumunda konkordato tasdikine itiraz edebilirler.


Sonuç ve Değerlendirme


Konkordato süreci, şirketlerin mali sorunlarını çözmek için öngörülmüş bir hukuki mekanizma olsa da, çalışan haklarının korunması bu sürecin en kritik unsurlarından biridir. Türk hukuk sistemi, işçi alacaklarına öncelik tanıyarak ve konkordato komiseri gibi denetim mekanizmaları oluşturarak çalışanları korumayı hedeflemektedir. Ancak uygulamada, işçilerin hak kayıpları yaşamaması için mevzuatın titizlikle uygulanması ve yargısal denetimin etkin şekilde işletilmesi gerekmektedir.


Konkordato sürecindeki şirketlerde çalışanların, ücret ve tazminat alacaklarının korunduğunu bilmeleri, hukuki haklarını zamanında talep etmeleri ve gerektiğinde profesyonel hukuki danışmanlık almaları önem arz etmektedir. Bu süreçte işçi sendikalarının ve meslek örgütlerinin denetim rolü de çalışan haklarının korunmasında hayati öneme sahiptir. İşçilerin haklarının korunması, sadece bireysel düzeyde değil, aynı zamanda toplumun genel refahı açısından da büyük önem taşımaktadır.