Teknolojik gelişmelerin hızla ilerlemesiyle birlikte kripto varlıklar, modern yaşamın ve ekonomik sistemin önemli bir parçası haline gelmiştir. Bu dijital varlıkların hukuki niteliği ve ceza hukuku alanındaki yansımaları, hem teorik tartışmaları hem de pratik uygulamaları beraberinde getirmektedir. Özellikle son dönemde yaşanan kripto para borsası yöneticilerinin yargılanması gibi olaylar, bu alandaki hukuki belirsizlikleri ve ceza sorumluluğunun sınırlarını daha da belirginleştirmiştir. Bu makalede, kripto varlıkların hukuki niteliği, Türk Ceza Hukuku'ndaki yeri, ilgili yargı süreçleri ve mevzuat çerçevesi detaylı bir şekilde incelenecektir.





Kripto Varlıkların Hukuki Niteliği ve Tanımı


Kripto varlıklar, dağıtık defter teknolojisi (DLT) veya benzer teknolojiler kullanılarak oluşturulan, dijital olarak saklanan ve transfer edilebilen değerlerdir. Türk hukuk sisteminde kripto varlıkların hukuki statüsüne ilişkin doğrudan ve kapsamlı bir kanuni düzenleme henüz bulunmamakla birlikte, çeşitli düzenlemeler ve yargı kararları bu alanda bir çerçeve oluşturmaktadır. Bu alandaki ilk resmi düzenlemelerden biri, 16 Nisan 2021 tarihli ve 31456 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik"tir. Bu yönetmelik, kripto varlıkların ödeme aracı olarak kullanılmasını yasaklamış ve kripto varlıkları şu şekilde tanımlamıştır: "Dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtılan veya el değiştiren, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıklar."





Kripto varlıkların hukuki niteliği konusunda doktrinde ve yargı kararlarında farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Kripto varlıklar, hukuki niteliği itibarıyla henüz tam olarak tanımlanmamış olmakla birlikte, Yargıtay kararlarında ve doktrinde "mal" veya "taşınır mal" olarak kabul edilme eğilimi bulunmaktadır. Bu eğilim, özellikle hırsızlık, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma gibi suçlar bağlamında kripto varlıkların korunması ve bu varlıklar üzerindeki hukuki ilişkilerin belirlenmesi açısından önemlidir. Örneğin, Yargıtay 17. Ceza Dairesi'nin 2022/11459 Esas, 2023/2641 Karar sayılı ilamında, kripto paranın hırsızlık suçuna konu olabileceği belirtilmiştir. Bu nitelendirme, kripto varlıkların çalınması, gasp edilmesi, dolandırıcılık yoluyla ele geçirilmesi veya hukuka aykırı şekilde el değiştirmesi durumlarında ceza hukuku açısından önemli sonuçlar doğurmaktadır. Ancak, bu nitelendirme kripto varlıkların tüm hukuki alanlardaki statüsünü belirlememektedir ve kripto varlıkların hukuki statüsüne ilişkin tartışmalar devam etmektedir.





Kripto Varlıklara İlişkin Suç Tipleri ve Ceza Sorumluluğu


Kripto varlıklara yönelik işlenebilecek suçlar, Türk Ceza Kanunu (TCK) ve ilgili diğer mevzuat hükümleri çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bu suç tipleri arasında en sık karşılaşılanlar şunlardır:





Dolandırıcılık (TCK m. 157-158): Kripto para borsalarının veya projelerinin yatırımcıları yanıltıcı bilgilerle yatırım yapmaya teşvik etmesi, gerçek dışı kazanç vaatlerinde bulunması, projenin teknik altyapısı veya riskleri hakkında yanlış beyanlarda bulunması nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturabilmektedir (TCK m. 158). Özellikle piramit şemaları veya Ponzi oyunları şeklinde işleyen kripto projeleri bu kapsamda değerlendirilmektedir. Son dönemde gündeme gelen kripto borsası yöneticilerinin yargılanma olaylarında, yatırımcıların varlıklarına el konulması veya erişimlerinin engellenmesi, dolandırıcılık suçunun unsurlarını taşıyabilmektedir. Bu tür eylemler, TCK'nın 158. maddesinde belirtilen "nitelikli dolandırıcılık" suçunu oluşturabilir ve daha ağır cezalarla sonuçlanabilir.





Güveni Kötüye Kullanma (TCK m. 155): Kripto varlık yöneticilerinin, borsa işletmecilerinin veya cüzdan hizmeti sağlayıcılarının, kendilerine emanet edilen varlıkları yetkisiz şekilde kullanması, zimmetine geçirmesi, devretmesi veya teminat göstermesi bu suç kapsamında değerlendirilmektedir. Bu suçun oluşabilmesi için failin, malın zilyetliğine sahip olması ve bu zilyetliği kötüye kullanması gerekmektedir. Özellikle, kullanıcıların kripto varlıklarını saklamak üzere emanet ettiği cüzdan sağlayıcılarının veya borsaların, bu varlıkları kendi çıkarları için kullanması veya usulsüz işlemlere konu etmesi bu suça örnek teşkil edebilir.





Bilişim Sistemine Girme, Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme (TCK m. 243-244): Kripto varlık cüzdanlarına veya borsa hesaplarına yetkisiz erişim sağlanması, bu hesaplardaki varlıkların yetkisiz transferi, sistemin çalışmasının engellenmesi, veri hırsızlığı veya verilerin değiştirilmesi bilişim suçları kapsamında cezalandırılmaktadır. Bu suçlar, siber saldırılar yoluyla işlenebilmektedir. Özellikle, kripto para borsalarına veya cüzdanlara yapılan siber saldırılar sonucu kullanıcıların varlıklarının çalınması veya sistemin işleyişinin engellenmesi durumunda bu suçlar gündeme gelebilir.





Karaparanın Aklanması (Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun): Kripto varlıkların anonim yapısı ve sınır ötesi transfer kolaylığı, bu varlıkların suç gelirlerinin aklanması amacıyla kullanılma riskini artırmaktadır. Bu kapsamda, şüpheli işlemlerin MASAK'a (Mali Suçları Araştırma Kurulu) bildirilmesi ve müşteri tanıma yükümlülükleri, kripto varlık hizmet sağlayıcıları için de geçerli olabilmektedir. 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili yönetmelikler bu konuda önemli düzenlemeler içermektedir. Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının, kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele kapsamında MASAK tarafından belirlenen yükümlülüklere uyması gerekmektedir.





Hırsızlık (TCK m. 141-142): Kripto varlıkların bir başkasının zilyetliğinden rızası olmadan alınması hırsızlık suçunu oluşturabilir. Özellikle bilişim sistemlerine girilerek gerçekleştirilen hırsızlıklar, nitelikli hırsızlık olarak değerlendirilir (TCK m. 142/2-e). Kripto varlıkların çalınması, hırsızlık suçunun yanı sıra, bilişim sistemleri kullanılarak işlenmesi halinde TCK'nın 142. maddesi uyarınca nitelikli hırsızlık olarak cezalandırılır.





Kripto Para Borsalarının Hukuki Sorumluluğu ve Yasal Düzenlemeler


Son dönemde yaşanan kripto borsası iflasları ve yöneticilerinin yargılanması, kripto para borsalarının hukuki sorumluluğunu ön plana çıkarmıştır. Türk hukukunda kripto borsalarına ilişkin özel ve kapsamlı bir kanuni düzenleme henüz bulunmamakla birlikte, bu platformlar genel hükümler (özellikle Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu hükümleri) ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde sorumluluk taşımaktadır. 7405 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nda yapılan değişikliklerle kripto varlık hizmet sağlayıcıları (KVHS) tanımlanmış ve bu kuruluşların faaliyet esasları Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından belirlenmesi öngörülmüştür. SPK'nın bu konudaki düzenlemeleri henüz tamamlanmamıştır. Borsalar, yatırımcıların varlıklarını güvence altına alma, şeffaf işlem politikaları uygulama, riskleri açıkça bildirme ve dürüstlük kurallarına uygun davranma yükümlülüklerini yerine getirmekle mükelleftir.





Yatırımcı hakları açısından değerlendirildiğinde, kripto borsalarının iflası veya likidite sıkıntısı yaşaması durumunda yatırımcıların alacaklarının tahsili önemli bir sorun teşkil etmektedir. Geleneksel finans sisteminden farklı olarak, kripto varlık yatırımcıları için mevduat sigortası benzeri bir güvence mekanizması genellikle bulunmamaktadır. Ancak, borsanın kusurlu davranışları veya yasal yükümlülüklerini ihlal etmesi durumunda yatırımcılar, genel hükümler çerçevesinde tazminat talep edebilirler. Ayrıca, ceza davaları da yatırımcıların haklarını koruma ve zararlarını giderme açısından önemli bir araç olabilir. Bu bağlamda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri, yatırımcıların haklarının korunmasında ve zararlarının tazmininde önemli bir rol oynamaktadır.





Yargılama Süreci, İspat Sorunları ve Dijital Deliller


Kripto varlıklara ilişkin ceza davalarında en önemli sorunlardan biri, ispat yükümlülüğünün yerine getirilmesidir. Kripto varlık işlemlerinin anonim veya sözde anonim (pseudonymous) olması, işlem kayıtlarının dağıtık defterlerde tutulması, delil toplama ve analiz süreçlerini zorlaştırmaktadır. Savcılık makamları, kolluk kuvvetleri ve mahkemeler, blockchain analiz şirketleri ve uzman bilirkişiler aracılığıyla iz sürerek şüphelilerin tespitine ve suçun aydınlatılmasına yönelik çalışmalar yürütmektedir.





Yargıtay'ın son dönem kararlarında, kripto varlık işlemlerinin dijital delil olarak kabul edilebileceği ve bu delillerin usulüne uygun şekilde toplanması, muhafaza edilmesi ve incelenmesi halinde hükme esas alınabileceği yönünde görüşler bulunmaktadır. Ancak, dijital delillerin manipülasyona açık olması nedeniyle, bu delillerin güvenilirliğinin ve bütünlüğünün sağlanması büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, dijital delillerin genellikle bilirkişi raporlarıyla desteklenmesi ve uzman görüşü alınması gerekmektedir. Dijital delillerin toplanması, incelenmesi ve değerlendirilmesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ilgili hükümleri çerçevesinde yürütülmektedir.





Sonuç ve Öneriler


Kripto varlıkların hukuki niteliği ve ceza sorumluluğuna ilişkin mevcut hukuki çerçeve, teknolojik gelişmelerin hızına yetişmekte zorlanmaktadır. Bu alandaki belirsizlikler, hem yatırımcı haklarının korunmasını hem de suçla etkin mücadeleyi olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, kripto varlıklara ilişkin özel ve kapsamlı bir kanuni düzenleme yapılması, bu varlıkların hukuki statüsünün netleştirilmesi, vergilendirme esaslarının belirlenmesi ve ceza hukuku kapsamında özgün suç tiplerinin tanımlanması gerekmektedir.





Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının (KVHS) lisanslanması, denetlenmesi ve düzenlenmesi, yatırımcıların korunması ve piyasanın istikrarı açısından kritik öneme sahiptir. Bu kuruluşların sermaye yeterliliği, iç kontrol mekanizmaları, risk yönetimi ve siber güvenlik önlemleri gibi konularda belirli standartlara uyması sağlanmalıdır. Ayrıca, yatırımcıların bilinçlendirilmesi, risklerin farkında olmaları ve dolandırıcılık girişimlerine karşı uyanık olmaları için eğitim programları düzenlenmelidir.





Kolluk birimlerinin, savcıların ve hakimlerin kripto varlıklar, blockchain teknolojisi ve siber suçlar konularında teknik kapasitelerinin artırılması, bu alandaki hukuki risklerin minimize edilmesine katkı sağlayacaktır. Hukuki süreçlerde dijital delillerin toplanması, muhafazası, incelenmesi ve değerlendirilmesine ilişkin özel usullerin belirlenmesi ve standartlaştırılması da yargılama süreçlerinin etkinliği açısından önem taşımaktadır.





Kripto varlık piyasasındaki gelişmeler ve yaşanan hukuki sorunlar, bu alanda uzmanlaşmış hukukçulara, denetçilere ve danışmanlara olan ihtiyacı artırmaktadır. Hukuki danışmanlık hizmetleri, yatırımcıların haklarının korunması, mevzuata uygun faaliyet gösterilmesi ve risklerin yönetilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Profesyonel hukuki destek, karmaşık dijital finans sisteminde bireyler ve kurumlar için yol gösterici olabilmektedir.