Ceza yargılamasının temel aktörlerinden biri olan mağdur, suçun hukuka aykırı eyleminden doğrudan zarar gören kişidir. Türk hukuk sisteminde mağdurların hakları, hem ulusal mevzuat hem de uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. Bu makalede, mağdur haklarının kapsamı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve ilgili düzenlemeler ışığında incelenecek; Yargıtay kararlarıyla somutlaştırılacaktır.
Mağdur Kavramı ve Hukuki Statüsü
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 2/1-e maddesine göre mağdur, "suçtan doğrudan zarar gören" olarak tanımlanır. Bu statü, şikâyet hakkından adli yardıma, davaya katılma hakkından tazminat isteme hakkına kadar geniş bir haklar yelpazesi sunar. Mağdurun belirlenmesinde, suçun işlenmesiyle ortaya çıkan zararın doğrudanlığı ve hukuki niteliği esas alınır. Örneğin, Yargıtay 12. Ceza Dairesi'nin 2018/1250 E., 2018/2105 K. sayılı kararında, mağdurun suçtan etkilenme derecesinin hakların kullanımında belirleyici olduğu vurgulanmıştır. Mağdur statüsü, suçtan zarar gören herkesi kapsamayabilir; zararın doğrudan ve hukuki bir menfaatin ihlali şeklinde olması gerekmektedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2016/14-48 E., 2018/131 K.). Bu bağlamda, suçtan zarar gören ile mağdur arasındaki ayrımın net bir şekilde yapılması önemlidir. Suçtan zarar gören, suçun dolaylı etkilerini hisseden kişi iken, mağdur doğrudan doğruya suçun konusu üzerinde hak sahibi olan ve bu hakkı ihlal edilen kişidir. Mağdur kavramı, tüzel kişileri de kapsayabilir. Örneğin, bir şirketin malvarlığına zarar verilmesi durumunda, şirket de mağdur sıfatını kazanabilir.
Mağdurun Temel Hakları
1. Adalete Erişim Hakkı
Mağdurlar, CMK'nın 234. maddesi uyarınca aşağıdaki haklara sahiptir:
- Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcılığına başvurarak şikayetçi olma ve soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülmesini talep etme (CMK md. 158). Şikayet hakkı, suçun öğrenilmesinden itibaren belirli bir süre içinde kullanılmalıdır (CMK md. 158/1).
- Kovuşturma aşamasında davaya katılma (müdahil olma) talebinde bulunma (CMK md. 237 vd.). Müdahale talebi, kovuşturma evresinin her aşamasında yapılabilir ve mahkeme tarafından değerlendirilir. Müdahale talebinin kabulü, mağdura davanın tarafı olma ve belirli hakları kullanma imkanı verir.
- Delil sunma, tanık gösterme ve mevcut delillerin değerlendirilmesine itiraz etme hakkı (CMK md. 201, 206). Mağdurun delil sunma ve tanık gösterme hakkı, savunma hakkının bir parçası olarak kabul edilir. Mağdur, tanıkların dinlenmesini talep edebilir ve bilirkişi raporlarına itiraz edebilir.
- Duruşmalardan haberdar edilme ve duruşmalara katılma hakkı (CMK md. 188). Mağdurun duruşmalara katılma hakkı, yargılamanın aleniliği ilkesinin bir gereğidir. Mağdur, duruşmalarda hazır bulunarak beyanda bulunabilir ve sorular sorabilir.
- Dava sürecinde hukuki yardım alma ve avukat tutma hakkı. Maddi durumu yetersiz olan mağdurlar için adli yardım imkanları mevcuttur (1136 sayılı Avukatlık Kanunu md. 176 vd.). Adli yardım talepleri, barolar tarafından değerlendirilir ve uygun görülen kişilere ücretsiz avukat atanır. Ayrıca, CMK'nın 234/3 maddesi uyarınca, mağdurun yaşı veya içinde bulunduğu durum nedeniyle kendisini savunamayacak durumda olması halinde, talebi aranmaksızın baro tarafından avukat görevlendirilir.
- Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında bilgilendirilme hakkı (CMK md. 234/1). Mağdur, soruşturma ve kovuşturma aşamalarının ilerleyişi hakkında düzenli olarak bilgilendirilmelidir. Bu bilgilendirme, soruşturmanın sonucu, davanın açılıp açılmadığı, duruşma tarihleri gibi hususları kapsamalıdır.
- Tutanak ve belgelerden örnek alma hakkı (CMK md. 234/1). Mağdur, davanın seyrini takip edebilmek için tutanak ve belgelerden örnek alma hakkına sahiptir. Bu hak, mağdurun bilgi edinme hakkının bir parçasıdır.
Yargıtay kararlarında, mağdurun delil sunma hakkının davanın aydınlatılması ve gerçeğin ortaya çıkarılması açısından kritik öneme sahip olduğu sıklıkla vurgulanmaktadır. (Örn: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2019/16-212 E., 2021/371 K.). Mağdurun beyanları, delil niteliği taşır ve mahkeme tarafından diğer delillerle birlikte değerlendirilir. Mağdurun beyanlarının tek başına mahkumiyet için yeterli olup olmadığı hususu, olayın özelliklerine ve diğer delillerle desteklenip desteklenmediğine göre değerlendirilir.
2. Koruma Tedbirleri
Mağdurların korunması amacıyla 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve CMK'nın ilgili hükümleri uyarınca çeşitli koruma tedbirleri alınabilir:
- Kimlik bilgilerinin gizlenmesi (CMK md. 58/2, 236/5). Özellikle cinsel saldırı ve aile içi şiddet mağdurlarının kimlik bilgilerinin gizlenmesi büyük önem taşır. Kimlik bilgilerinin gizlenmesi, mağdurun adresinin, telefon numarasının ve diğer kişisel bilgilerinin gizli tutulmasını içerir.
- İfade alımında özel önlemler alınması, özellikle çocuk ve cinsel suç mağdurlarının ifadelerinin uzmanlar eşliğinde alınması (CMK md. 236). Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) bu konuda önemli bir rol oynamaktadır. İfade alımında, mağdurun yaşına, gelişim düzeyine ve travma durumuna uygun bir yaklaşım sergilenmelidir.
- Tanık Koruma Kanunu kapsamında koruma tedbirleri uygulanması (5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu). Tanık Koruma Kanunu, mağdurların ve tanıkların can güvenliğini sağlamak amacıyla çeşitli koruma tedbirleri öngörmektedir. Bu tedbirler arasında, kimlik değiştirme, yer değiştirme, koruma görevlisi tahsis etme gibi önlemler yer alabilir.
- Şüpheli veya sanığın mağdura yaklaşmasının yasaklanması, konutuna veya işyerine girmesinin engellenmesi (6284 sayılı Kanun). Bu tedbir, mağdurun fiziksel ve psikolojik bütünlüğünü korumayı amaçlar. Yaklaşma yasağı, belirli bir mesafeyi kapsayabilir ve ihlali halinde cezai yaptırımlar uygulanabilir.
- Görüntü ve ses değiştirme yoluyla ifade alınması, özellikle cinsel saldırı mağdurlarının yeniden travmatize olmasını engellemek amacıyla bu tedbir sıklıkla uygulanmaktadır (CMK md. 236/3). Bu uygulama, mağdurun mahkeme huzurunda ifade vermesini kolaylaştırır ve travma etkisini azaltır. Görüntü ve ses değiştirme, mağdurun kimliğinin gizli kalmasını da sağlar.
- Elektronik kelepçe uygulaması (6284 sayılı Kanun). Şüpheli veya sanığın mağdura yaklaşmasını engellemek amacıyla elektronik kelepçe takılabilir. Elektronik kelepçe, şüpheli veya sanığın belirli bir bölgeye girmesini engeller ve ihlal halinde yetkililere bildirim gönderir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2020/15-2021/89 sayılı kararında, özellikle cinsel suç mağdurlarının korunması için gerekli tüm tedbirlerin alınmasının önemine dikkat çekmiştir. Mağdurun korunması, devletin pozitif yükümlülükleri arasındadır. Devlet, mağdurun korunması için gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür.
3. Maddi ve Manevi Tazminat
Mağdurlar, suç nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararların tazminini talep etme hakkına sahiptir. Bu talep, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) haksız fiil hükümlerine (TBK md. 49 vd.) ve CMK'nın 234/1-b ve 234/5 maddelerine dayanmaktadır:
- Ceza davasına katılarak (müdahil olarak) tazminat talebinde bulunulabilir (CMK md. 237 vd.). Bu durumda, tazminat talebi ceza davası ile birlikte görülür. Ceza davasında tazminat talebinde bulunulması, yargılama sürecini hızlandırabilir ve maliyeti düşürebilir.
- Ceza davası sonuçlandıktan sonra ayrı bir hukuk davası açılarak tazminat talep edilebilir. Ceza davasının sonucu, hukuk davası için bağlayıcı niteliktedir. Ceza davasında failin suçlu bulunması, hukuk davasında tazminat talebinin kabul edilme olasılığını artırır.
- Maddi tazminat, suç nedeniyle malvarlığında meydana gelen azalmayı (zararı) karşılamayı amaçlar. Maddi zarar, somut olarak hesaplanabilir olmalıdır. Maddi zararlar arasında, tedavi giderleri, iş gücü kaybı, eşya zararları gibi kalemler yer alabilir.
- Manevi tazminat ise, suçun mağdurda yarattığı elem, üzüntü ve ruhsal sıkıntıların giderilmesini amaçlar. Manevi tazminatın miktarı, olayın özelliklerine, mağdurun sosyal ve ekonomik durumuna, failin kusuruna göre belirlenir. Manevi tazminat, zenginleşme aracı olarak kullanılamaz. Manevi tazminatın amacı, mağdurun yaşadığı manevi acıyı bir nebze olsun hafifletmektir.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 2022/678 sayılı kararında, tazminatın sadece zararın giderilmesi amacını taşımadığını, aynı zamanda faili benzer eylemlerden caydırma işlevi de gördüğünü belirtmiştir. Tazminat, aynı zamanda bir ceza niteliği de taşıyabilir. Tazminatın miktarı belirlenirken, failin kusurunun ağırlığı ve eyleminin toplumdaki yankısı da dikkate alınır.
Özel Durumlarda Mağdur Hakları
Çocuk, engelli, yaşlı veya cinsel suç mağdurları gibi hassas gruplara mensup mağdurlar için CMK'nın 236. maddesi ve diğer ilgili mevzuatta özel koruma mekanizmaları öngörülmüştür. Bu kapsamda:
- Çocuk mağdurların ifadeleri, pedagog veya çocuk psikiyatristi gibi uzmanlar eşliğinde alınır (CMK md. 236/3). Çocukların ifadeleri alınırken, yaşlarına ve gelişim düzeylerine uygun bir dil kullanılmalıdır. Çocukların ifadeleri alınırken, yönlendirici sorulardan kaçınılmalı ve çocukların serbestçe konuşmaları sağlanmalıdır.
- Engelli mağdurların iletişim ihtiyaçları dikkate alınarak, uygun iletişim yöntemleri kullanılır (örneğin, işaret dili tercümanı). Engelli mağdurların adli süreçlere erişimi kolaylaştırılmalıdır. Engelli mağdurların adli süreçlere katılımını sağlamak için gerekli fiziki düzenlemeler yapılmalıdır.
- Cinsel suç mağdurlarının kimliklerinin gizli tutulması ve ifadelerinin özel ortamlarda alınması sağlanır. Cinsel suç mağdurlarının travmatize olmalarını önlemek için özel önlemler alınmalıdır. Cinsel suç mağdurlarının ifadeleri alınırken, aynı soruların tekrar tekrar sorulmasından kaçınılmalı ve mağdurun mahremiyetine özen gösterilmelidir.
- Mağdurun yaşının küçüklüğü veya içinde bulunduğu durum nedeniyle kendisini savunamayacak durumda olması halinde, baro tarafından avukat görevlendirilir (CMK md. 234/3). Bu hüküm, mağdurun savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamayı amaçlar. Avukat, mağdurun haklarını korumak ve adli süreçlerde temsil etmekle yükümlüdür.
- Yaşlı mağdurların fiziksel ve psikolojik durumları dikkate alınarak, adli süreçlerde gerekli kolaylıklar sağlanır. Yaşlı mağdurların adli süreçlere katılımı desteklenmelidir. Yaşlı mağdurların ifadeleri alınırken, sağlık durumları ve hafıza sorunları dikkate alınmalıdır.
Yargıtay, çocuk dostu adliye uygulamalarının yaygınlaştırılmasının ve çocuk mağdurların adli süreçlerde travmatize olmalarının önlenmesinin önemini vurgulamaktadır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2019/45-2020/67 sayılı kararı). Çocuk dostu adliye uygulamaları, çocukların adli süreçlere uyum sağlamasını kolaylaştırır. Çocuk dostu adliye uygulamaları arasında, çocuk bekleme odaları, çocuklara uygun ifade alma odaları ve uzman personel bulunması yer alabilir.
Uluslararası Düzenlemeler
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, mağdur haklarının korunması ve geliştirilmesi açısından önemli standartlar getirmektedir. Bu sözleşmelerden bazıları şunlardır:
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS): Sözleşmenin 6. maddesi adil yargılanma hakkını düzenlemekte ve mağdurların da bu haktan yararlanmasını sağlamaktadır. AİHM, mağdurların etkin soruşturma hakkını sıklıkla vurgulamaktadır. Örneğin, AİHM'nin 2018 tarihli X v. Türkiye kararı, devletin mağdurların haklarını koruma yükümlülüğünü ve etkin bir soruşturma yürütme zorunluluğunu açıkça ortaya koymaktadır. Etkin soruşturma, soruşturmanın hızlı, tarafsız ve kapsamlı bir şekilde yürütülmesini gerektirir. AİHS'nin 13. maddesi, etkili başvuru yolunu düzenleyerek mağdurların hak ihlallerine karşı etkili bir şekilde başvuru yapabilmelerini sağlamaktadır. Etkili başvuru yolu, mağdurların hak ihlallerine karşı yargısal veya idari mercilere başvurabilmelerini ve haklarının korunmasını sağlamalıdır.
- İstanbul Sözleşmesi: Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi), mağdurların korunması, desteklenmesi ve güçlendirilmesi için kapsamlı hükümler içermektedir. Sözleşmenin 20. maddesi ve diğer ilgili maddeleri, mağdurların adli süreçlerdeki haklarını ve destek mekanizmalarını düzenlemektedir. Sözleşme, Türkiye tarafından feshedilmiş olsa da, kadına karşı şiddetle mücadele konusundaki uluslararası standartları belirlemeye devam etmektedir. İstanbul Sözleşmesi'nin hükümleri, Türk hukukunda kadına karşı şiddetle mücadele konusunda önemli bir referans noktasıdır.
- Birleşmiş Milletler Mağdurlara İlişkin Temel İlke ve Rehberler Bildirgesi: Suç mağdurlarının haklarına ilişkin uluslararası standartları belirlemektedir. Bildirge, mağdurların adil ve saygılı bir şekilde muamele görmesini, bilgilendirilmesini, korunmasını ve tazmin edilmesini öngörmektedir. Bildirge, mağdurların adli süreçlerdeki rollerini ve haklarını vurgulamaktadır.
- Avrupa Birliği Mağdur Hakları Direktifi (2012/29/EU): AB üyesi ülkelerde mağdur haklarının korunması ve güçlendirilmesi için asgari standartlar belirlemektedir. Direktif, mağdurların bilgilendirilmesi, desteklenmesi, korunması ve adli süreçlere katılımı konularında önemli hükümler içermektedir. Direktif, mağdurların özel ihtiyaçlarının dikkate alınmasını ve adli süreçlerde ayrımcılığa maruz kalmamalarını sağlamayı amaçlamaktadır.
Sonuç ve Öneriler
Mağdur hakları, adil yargılanma ilkesinin ayrılmaz bir parçasıdır ve hukukun üstünlüğü ilkesinin temelini oluşturur. Mevcut düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması ve mağdurların haklarının tam olarak korunması için aşağıdaki öneriler dikkate alınmalıdır:
- Mağdur destek birimlerinin