Meşru Müdafaa: Sınırları, Şartları ve Hakkınız - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/mesru-mudafaa-sinirlari-sartlari-ve-hakkiniz
```html

Meşru Müdafaa Sınırları ve Uygulama Koşulları



Günlük hayatımızda karşılaşılabilecek tehlikeli durumlarda kendimizi veya başkasını koruma ihtiyacı doğabilir. İşte bu noktada "meşru müdafaa" kavramı devreye girer. Meşru müdafaa, hukukun bireylere tanıdığı önemli bir haktır. Ancak bu hakkın da belirli sınırları ve uygulama koşulları bulunmaktadır. Bu rehberde, meşru müdafaanın ne anlama geldiğini, hangi şartlarda kullanılabileceğini ve sınırlarının neler olduğunu detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.



Meşru Müdafaa Nedir?



Meşru müdafaa, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 25. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin 1. fıkrasına göre, "Gerek kendisinin gerek başkasının bir hakka yönelik gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve şartlara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez." Yani, meşru müdafaa, bir saldırıya karşı orantılı bir şekilde kendinizi veya başkasını savunma hakkıdır. Bu hak, hukukun üstünlüğü ilkesinin bir gereği olarak, bireylerin kendilerini ve haklarını koruyabilmelerini sağlamayı amaçlar. Meşru müdafaa, hukuka uygunluk nedenlerinden biridir ve bu nedenle meşru müdafaa şartları altında işlenen fiiller suç teşkil etmez. [1]



Meşru Müdafaanın Şartları Nelerdir?



Meşru müdafaadan bahsedebilmek için belirli şartların bir arada bulunması gerekmektedir. Bu şartlar, saldırıya ilişkin şartlar ve savunmaya ilişkin şartlar olmak üzere iki ana başlık altında incelenebilir:




  • Saldırıya İlişkin Şartlar:

    • Bir Saldırı Olmalı: Meşru müdafaanın ilk ve en temel şartı, bir saldırının varlığıdır. Bu saldırı, bir hakka yönelik olmalı ve haksız nitelikte bulunmalıdır. Saldırı, fiili bir hareket olabileceği gibi, sözlü bir tehdit de olabilir. Önemli olan, saldırının bir tehlike yaratmasıdır. Saldırı, insan davranışıyla gerçekleşebileceği gibi, hayvan veya eşya aracılığıyla da gerçekleşebilir. [2]

    • Saldırı Haksız Olmalı: Savunulan hakkın hukuken korunabilir olması ve saldırının haklı bir nedene dayanmaması gerekir. Örneğin, bir polis memurunun yasal yetkisi dahilinde yaptığı bir müdahale, haksız bir saldırı olarak kabul edilemez. Ancak, polisin yetkisini aşarak orantısız güç kullanması durumunda bu durum değişebilir.

    • Saldırı Gerçekleşen, Gerçekleşmesi Muhakkak Olan veya Tekrarı Muhakkak Olan Bir Saldırı Olmalı: Saldırı ya başlamış olmalı, ya da başlaması kesin olmalıdır. Gelecekte gerçekleşme ihtimali olan bir saldırı için meşru müdafaadan söz edilemez. Ayrıca, daha önce gerçekleşmiş ve sona ermiş bir saldırıya karşı da meşru müdafaa hakkı kullanılamaz. Ancak, tekrarı muhakkak olan bir saldırı söz konusu ise, meşru müdafaa hakkı doğabilir. Örneğin, sürekli olarak şiddet uygulayan bir eşe karşı, bir sonraki şiddet eylemini engellemek amacıyla yapılan bir müdahale, meşru müdafaa kapsamında değerlendirilebilir. Bu durumda, saldırının tekrarının muhakkak olduğuna dair somut delillerin bulunması önemlidir.

    • Saldırı Bir Hakka Yönelik Olmalı: Saldırı, kişinin yaşam hakkı, vücut bütünlüğü, cinsel dokunulmazlığı, malvarlığı gibi hukuken korunan bir hakkına yönelik olmalıdır.



  • Savunmaya İlişkin Şartlar:

    • Savunma Zorunlu Olmalı: Saldırıdan kurtulmak için başka bir yolun olmaması, yani savunmanın zorunlu olması gerekir. Kişi, saldırıdan kaçma veya başka bir şekilde kurtulma imkanına sahipse, meşru müdafaadan bahsedilemez. Ancak, kaçma imkanı yoksa veya kaçmak daha büyük bir tehlike yaratacaksa, savunma zorunlu hale gelir.

    • Saldırı ve Savunma Arasında Orantı Olmalı: Savunma, saldırı ile orantılı olmalıdır. Yani, kullanılan savunma yönteminin, saldırının ağırlığı ve tehlikesi ile dengeli olması gerekir. Basit bir saldırıya karşı ölümcül bir savunma yapılması, meşru müdafaa sınırlarını aşmak anlamına gelir. Bu orantılılık, hal ve şartlara göre değerlendirilir. Orantılılık ilkesi, kullanılan araçlar, saldırının şiddeti, saldırganın ve mağdurun fiziksel özellikleri gibi birçok faktör dikkate alınarak somut olaya göre belirlenir.





Meşru Müdafaa Sınırları Nelerdir?



Meşru müdafaa hakkının sınırları, orantılılık ilkesi ile çizilir. Savunma, saldırıyı defetmek için gerekli ve yeterli olmalıdır. Aksi takdirde, meşru müdafaa sınırları aşılmış olur ve kişi, işlediği fiilden dolayı cezalandırılabilir. Sınırların aşılması durumunda, TCK'nın 27. maddesi devreye girer. Bu maddenin 1. fıkrasına göre, "Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın aşılması, ancak mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmişse faile ceza verilmez." Ancak, sınırların aşılması bu tür bir nedene dayanmıyorsa, failin cezası, aynı maddenin 2. fıkrasına göre, takdiren indirilebilir veya tamamen kaldırılabilir. Sınırın aşılmasında mazur görülebilir bir nedenin varlığı, olayın somut koşullarına göre hakim tarafından değerlendirilir.



Yargıtay Kararları Işığında Meşru Müdafaa



Yargıtay, meşru müdafaa konusunda birçok karar vermiştir. Bu kararlar, meşru müdafaanın şartlarının ve sınırlarının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olur. Örneğin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 14.03.2023 tarihli, 2020/311 E. ve 2023/137 K. sayılı kararında, meşru müdafaanın şartları ve orantılılık ilkesi detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Bu kararda, "Saldırının niteliği, kullanılan araçlar, saldırının gerçekleşme şekli ve zamanı gibi faktörler dikkate alınarak, savunmanın orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir" şeklinde bir belirleme yapılmıştır. Bu karar, orantılılık ilkesinin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır.



Başka bir Yargıtay kararında ise, "Saldırının başlamasıyla birlikte, savunma hakkı doğar ve bu hak, saldırı sona erene kadar devam eder" denilmektedir. Bu karar, meşru müdafaanın ne zaman başlayıp ne zaman sona erdiğini açıkça ortaya koymaktadır. Ancak, saldırı sona erdikten sonra dahi savunmaya devam edilmesi, meşru müdafaa sınırlarının aşılması anlamına gelir. Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin 2016/3276 E. ve 2017/2417 K. sayılı kararında bu husus vurgulanmıştır.



Somut Örnekler




  • Örnek 1: Bir kişi, sokakta yürürken tanımadığı birinin saldırısına uğrar. Saldırgan, yumruklarla vurmaya başlar. Saldırıya uğrayan kişi, kendisini korumak amacıyla saldırgana karşılık verir. Bu durumda, saldırıya uğrayan kişinin kendisini savunması meşru müdafaa kapsamında değerlendirilebilir. Ancak, saldırgan yere düştükten sonra dahi vurmaya devam ederse, meşru müdafaa sınırları aşılmış olur. Bu durumda, saldırganın etkisiz hale getirilmesiyle birlikte savunmanın sona ermesi gerekir.

  • Örnek 2: Bir hırsız, bir eve girerken ev sahibi tarafından fark edilir. Hırsız, ev sahibine bıçak çeker. Ev sahibi, mutfaktan aldığı bir bıçakla hırsızı yaralar. Bu durumda, ev sahibinin kendisini savunması meşru müdafaa kapsamında değerlendirilebilir. Ancak, hırsız etkisiz hale getirildikten sonra dahi bıçaklamaya devam ederse, meşru müdafaa sınırları aşılmış olur. Ayrıca, hırsızın bıçağı bırakıp kaçmaya başlaması durumunda da, ev sahibinin hırsızı kovalaması ve bıçaklaması meşru müdafaa olarak değerlendirilmez.

  • Örnek 3: Bir kadın, eşi tarafından sürekli olarak fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Bir gün, eşi yine kendisine saldırmak üzereyken, kadın mutfaktan aldığı bıçakla eşini yaralar. Bu durumda, kadının kendisini savunması meşru müdafaa kapsamında değerlendirilebilir. Ancak, bu durumda, saldırının tekrarının muhakkak olduğuna dair somut delillerin (darp raporları, tanık ifadeleri vb.) bulunması önemlidir. Aksi takdirde, meşru müdafaa iddiası kabul görmeyebilir.



Sonuç ve Öneriler



Meşru müdafaa, bireylerin kendilerini ve haklarını koruyabilmeleri için önemli bir haktır. Ancak, bu hakkın da belirli sınırları bulunmaktadır. Meşru müdafaanın şartlarının ve sınırlarının iyi bilinmesi, hukuki sorunlar yaşanmasının önüne geçebilir. Bu nedenle, tehlikeli bir durumla karşılaşıldığında, öncelikle sakin kalmaya ve durumu değerlendirmeye çalışmak önemlidir. Mümkünse, saldırıdan kaçmak veya başka bir şekilde kurtulmak en doğru seçenek olabilir. Ancak, kaçma imkanı yoksa ve saldırı devam ediyorsa, kendinizi savunmak zorunda kalabilirsiniz. Bu durumda, savunmanın orantılı olmasına dikkat etmek ve saldırı sona erdiğinde savunmayı durdurmak önemlidir.



Unutmayın, hukuki konularda her zaman bir uzmana danışmak en doğru yoldur. Bu rehber, sadece genel bir bilgilendirme amacı taşımaktadır ve hukuki tavsiye olarak değerlendirilmemelidir.



[1] Centel, Nur/Zafer, Hamide/Çakmut, Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriş, 8. Baskı, İstanbul, 2016, s. 410.


[2] Özbek, Veli Özer/Kanbur, M. Nihat/Doğan, Koray/Bacaksız, Pınar/Tepe, İlker, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 6. Baskı, Ankara, 2017, s. 432.


```
Hukuki Danışmanlık