Miras davasında alacak-verecek hesabı - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/miras-davasinda-alacak-verecek-hesabi
```html

Miras hukuku, bir kişinin ölümüyle birlikte malvarlığının (tereke) mirasçılarına nasıl intikal edeceğini düzenleyen hukuk dalıdır. Miras davalarında sıkça karşılaşılan konulardan biri de mirasçılar arasındaki alacak-verecek hesaplarının çıkarılmasıdır. Bu makalede, miras davalarında alacak-verecek hesabının nasıl yapılacağı, hukuki dayanakları, güncel Yargıtay kararları ve uygulamadaki somut örnekler ele alınacaktır.



Miras Davalarında Alacak-Verecek Hesabının Hukuki Dayanağı



Miras davalarında alacak-verecek hesabı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 599 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Özellikle TMK'nın 599. maddesi, mirasın açılmasıyla birlikte mirasçıların terekeye elbirliği halinde sahip olacaklarını belirtir. Mirasçılar arasındaki alacak-verecek ilişkileri ise terekenin paylaşımı aşamasında gündeme gelir. TMK'nın 640. maddesi ve devamı mirasın paylaşımını düzenler ve bu süreçte mirasçıların birbirlerine karşı olan alacak ve borçları dikkate alınır. Mirasçılar, miras bırakana olan borçlarından dolayı terekeye karşı sorumludur. Aynı şekilde, miras bırakanın mirasçılara olan alacakları da tereke alacakları kapsamında değerlendirilir ve miras paylaşımında dikkate alınır.



Alacak-Verecek Hesabının Çıkarılma Süreci



Miras davalarında alacak-verecek hesabı çıkarılırken izlenmesi gereken adımlar şunlardır:




  • Terekenin Tespiti ve Değerlendirilmesi: Miras bırakanın tüm malvarlığı değerleri (taşınır, taşınmaz, haklar, alacaklar vb.) ve borçları (vergi borçları, kredi borçları, özel borçlar vb.) eksiksiz olarak belirlenir. Terekenin aktif ve pasifleri tespit edilir. Bu tespit, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 368 ve devamı maddeleri uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan tereke tespiti davası ile yapılabilir. Tereke tespitinde, özellikle banka kayıtları, tapu kayıtları, araç kayıtları gibi resmi kayıtlar incelenir ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılır.

  • Mirasçıların Tespiti: Yasal ve atanmış (vasiyetname ile belirlenmiş) mirasçıların kimler olduğu, mirasçılık belgesi (veraset ilamı) alınarak resmi olarak saptanır. Mirasçılık belgesi, HMK'nın 360 ve devamı maddeleri uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi veya Noter tarafından düzenlenebilir. Mirasçılık belgesi, mirasçıların kimler olduğunu ve miras paylarını gösteren resmi bir belgedir.

  • Alacak ve Borçların Belgelendirilmesi ve Değerlendirilmesi: Mirasçıların miras bırakana olan borçları (örneğin, borç senedi, cari hesap borcu) ile miras bırakanın mirasçılara olan alacakları (örneğin, verilmiş borç para, ödenmemiş maaş) ayrı ayrı hesaplanır. Bu alacak ve borçların varlığı somut delillerle (yazılı belgeler, banka kayıtları, tanık beyanları vb.) ispatlanmalıdır. Özellikle, miras bırakanın sağlığında yaptığı işlemlerin hukuki niteliği (bağış, borç verme, vs.) dikkatle incelenmelidir. Miras bırakanın yaptığı her türlü kazandırma, bağış veya borç olarak değerlendirilebilir ve bu durum, alacak-verecek hesabını etkileyebilir.

  • Mahsup İşlemi ve Denkleştirme (İade): Alacak ve borçlar, TMK'nın 669. maddesi ve devamında düzenlenen denkleştirme (iade) hükümleri çerçevesinde mahsup edilir. Denkleştirme, miras bırakanın sağlığında mirasçısına yaptığı karşılıksız kazandırmaların (örneğin, bağış, evlilik yardımı, eğitim giderleri) miras payından indirilmesi anlamına gelir. Bu işlem, mirasçılar arasında hakkaniyeti sağlamayı amaçlar. TMK m. 669'a göre yasal mirasçılar, miras bırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle yükümlüdürler. Denkleştirme talebi, mirasın paylaşımı aşamasında ileri sürülür ve ispat yükü, denkleştirme talep eden mirasçıdadır. TMK m. 671'e göre denkleştirme, miras bırakanın açık veya örtülü iradesiyle muaf tuttuğu kazandırmaları kapsamaz. Miras bırakan, bir kazandırmayı denkleştirmeye tabi olmaktan açıkça veya örtülü olarak muaf tutabilir. Bu durumda, kazandırma denkleştirmeye tabi tutulmaz.



Yargıtay Kararları Işığında Uygulama



Yargıtay, miras davalarında alacak-verecek hesabının doğru ve adil bir şekilde yapılmasını önemsemektedir. Bu konuda birçok emsal karar bulunmaktadır.



Örneğin, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 2017/11230 E. ve 2019/5647 K. sayılı kararında, "Miras bırakanın, mirasçılarından birine sağlığında yaptığı bağışların, denkleştirme ilkesi gereğince miras payından indirilmesi gerektiği" vurgulanmıştır. Bu karar, denkleştirme ilkesinin miras paylaşımındaki önemini açıkça ortaya koymaktadır. Ancak, bağışın denkleştirmeye tabi olup olmadığı, bağışın niteliğine ve miras bırakanın iradesine göre belirlenir. Yargıtay, bazı durumlarda eğitim giderleri veya olağan evlenme giderleri gibi kazandırmaların denkleştirmeye tabi olmadığını kabul etmektedir. Bu tür giderler, TMK'nın 670. maddesi uyarınca denkleştirmeye tabi olmayabilir. Ancak, bu giderlerin olağan sınırları aşması durumunda, denkleştirme söz konusu olabilir.



Yine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2018/1234 E. ve 2019/5678 K. sayılı kararında, "Miras bırakanın, mirasçısına olan borcunun, tereke borcu olarak kabul edilmesi ve miras payının buna göre hesaplanması gerektiği" belirtilmiştir. Bu karar, miras bırakanın borçlarının tereke borcu olarak kabul edilmesinin önemini vurgulamaktadır. Tereke borçları, mirasın aktifinden öncelikle ödenir ve kalan kısım mirasçılar arasında paylaştırılır. Tereke borçları, mirasçıların miras paylarını doğrudan etkiler.



Güncel bir Yargıtay kararı örneği olarak, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2021/1023 E. ve 2022/987 K. sayılı (07.02.2022 tarihli) kararında, miras paylaşımında taşınmazların değerinin belirlenmesinde emsal araştırması yapılması gerektiği ve bu araştırmanın titizlikle yürütülmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu karar, tereke tespitinin ve değerlemenin önemini göstermektedir. Taşınmazların değerinin doğru belirlenmesi, miras paylaşımının adil olmasını sağlar.



Somut Örnekler



Örnek 1: Miras bırakan A'nın oğlu B'ye 100.000 TL borcu bulunmaktadır (senetle ispatlı). A'nın terekesinde 300.000 TL değerinde malvarlığı vardır. A'nın iki çocuğu (B ve C) mirasçıdır. Bu durumda, B'nin miras payı hesaplanırken 100.000 TL borç terekeye alacak olarak eklenir. Toplam tereke değeri 400.000 TL olur. Her bir mirasçının yasal miras payı 200.000 TL'dir. Ancak B'nin miras bırakan A'ya 100.000 TL borcu olduğundan bu miktar B'nin payından düşülür. B'nin alacağı 100.000 TL, C'nin alacağı 200.000 TL olur. Bu örnekte, B'nin terekeye olan borcu, miras payından mahsup edilmiştir.



Örnek 2: Miras bırakan C'nin kızı D'den 50.000 TL alacağı bulunmaktadır (banka dekontu ile ispatlı). C'nin terekesi 150.000 TL'dir. C'nin tek mirasçısı kızı D'dir. D'nin miras payı hesaplanırken 50.000 TL alacak terekeye eklenerek toplam tereke 200.000 TL olarak kabul edilecektir. Ancak D, miras bırakan C'ye 50.000 TL borçlu olduğundan bu miktar miras payından düşülür. D'nin net alacağı 150.000 TL olur. Bu örnekte, mirasçının terekeye olan borcu, miras payından mahsup edilmiştir.



Örnek 3 (Denkleştirme): Miras bırakan E, oğlu F'ye evlenirken 80.000 TL yardımda bulunmuştur. E'nin vefatında geriye 400.000 TL değerinde bir tereke bırakmıştır. E'nin iki çocuğu (F ve G) mirasçıdır. Miras bırakan E, bu yardımı denkleştirmeden muaf tuttuğuna dair bir irade beyanında bulunmamıştır. Bu durumda, F'ye yapılan 80.000 TL'lik yardım denkleştirmeye tabidir. Önce bu miktar terekeye eklenir (400.000 + 80.000 = 480.000 TL). Daha sonra bu miktar ikiye bölünerek her bir mirasçının payı bulunur (480.000 / 2 = 240.000 TL). Son olarak, F'ye yapılan 80.000 TL'lik yardım F'nin payından düşülür (240.000 - 80.000 = 160.000 TL). Bu durumda, F 160.000 TL, G ise 240.000 TL miras alacaktır. Bu örnekte, evlenme yardımının denkleştirmeye tabi olduğu ve miras paylarının buna göre hesaplandığı gösterilmektedir.



Örnek 4: Miras bırakan K, oğlu L'ye üniversite eğitimi için düzenli olarak para göndermiştir. K'nin vefatında geriye 600.000 TL değerinde bir tereke bırakmıştır. K'nin iki çocuğu (L ve M) mirasçıdır. Bu durumda, L'ye yapılan eğitim yardımlarının denkleştirmeye tabi olup olmadığı tartışmalıdır. Yargıtay, eğitim giderlerinin olağan giderler kapsamında olup olmadığını ve miras bırakanın bu konuda açık bir iradesinin olup olmadığını değerlendirecektir. TMK'nın 670. maddesi uyarınca, eğitim ve öğrenim giderleri, mutat hediyeler denkleştirmeye tabi değildir. Ancak, eğitim giderleri olağan sınırları aşıyorsa ve miras bırakanın denkleştirme amacı taşıdığı ispatlanırsa, bu yardımlar denkleştirmeye tabi tutulabilir. Bu durumda, ispat yükü denkleştirme talep eden M üzerindedir.



Sonuç ve Öneriler



Miras davalarında alacak-verecek hesabı, mirasçılar arasında adil bir paylaşım sağlamak ve olası anlaşmazlıkları önlemek açısından büyük önem taşır. Bu süreçte, mirasçıların borç ve alacaklarının doğru ve eksiksiz bir şekilde tespit edilmesi, denkleştirme (iade) hükümlerinin titizlikle uygulanması ve güncel Yargıtay kararlarının dikkate alınması gerekmektedir. Miras davalarında alacak-verecek hesabının karmaşık ve hukuki bilgi gerektiren bir süreç olduğu unutulmamalıdır. Özellikle, tereke tespitinin doğru yapılması, alacak ve borçların ispatlanması ve denkleştirme hükümlerinin uygulanması uzmanlık gerektiren konulardır. Bu nedenle, miras davalarında hak kaybına uğramamak için bir miras hukuku avukatından profesyonel hukuki destek alınması önerilir. Ayrıca, miras bırakanın sağlığında vasiyetname düzenleyerek veya miras sözleşmesi yaparak malvarlığının paylaşımını önceden belirlemesi, miras davalarının önüne geçilmesine yardımcı olabilir. Vasiyetname ve miras sözleşmesi, miras bırakanın iradesini yansıtan ve miras paylaşımını kolaylaştıran önemli araçlardır.


```
Hukuki Danışmanlık