Miras hukuku, bir kişinin ölümüyle birlikte malvarlığının (tereke) mirasçılarına nasıl geçeceğini düzenleyen ve bu geçiş sürecinde ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümüne yönelik kuralları içeren önemli bir hukuk dalıdır. Miras davaları, mirasçılar arasında çıkan ihtilafların çözümü için başvurulan yargısal süreçlerdir. Bu süreçte, tarafların karşılaştığı en önemli mali yüklerden biri de mahkeme masraflarıdır. Bu makalede, miras davalarında mahkeme masraflarının neler olduğu, nasıl hesaplandığı, kimler tarafından karşılanacağı ve Yargıtay kararları ışığında uygulamadaki tartışmalı konular ele alınacaktır.
Miras Davalarında Mahkeme Masraflarının Kapsamı
Miras davalarında mahkeme masrafları, genel olarak harçlar, tebligat giderleri, keşif giderleri (bilirkişi ücreti dahil), tanık ücretleri, vekalet ücretleri (karşı taraf vekalet ücreti) ve diğer yargılama giderlerinden oluşur. Türk hukukunda, mahkeme masrafları esas olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre belirlenir. Harçlar, devletin yargılama faaliyetlerinden dolayı aldığı bir ücrettir (492 sayılı Harçlar Kanunu m.1). Tebligat giderleri, davanın taraflarına veya ilgililere yapılan bildirimlerin maliyetini kapsar (7201 sayılı Tebligat Kanunu). Keşif giderleri, davanın konusunu oluşturan olay veya durumun yerinde incelenmesi için yapılan masraflardır ve genellikle bilirkişi ücretini de içerir (HMK m.288 vd.). Tanık ücretleri, tanıkların mahkemeye gelmeleri ve ifade vermeleri karşılığında ödenen ücrettir (HMK m.264). Vekalet ücreti ise, avukatın hukuki yardımından dolayı aldığı ücrettir ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre belirlenir. Davayı kaybeden tarafın, karşı tarafın avukatına ödemesi gereken vekalet ücretine ise "karşı taraf vekalet ücreti" denir (1136 sayılı Avukatlık Kanunu m.164 vd.). Miras davalarında özellikle veraset ve intikal vergisi (ölüm nedeniyle mal iktisabı vergisi) ile tapu harçları gibi ek mali yükümlülükler de söz konusu olabilir. Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, veraset yoluyla veya ivazsız (karşılıksız) intikal eden mallar üzerinden alınan bir vergidir (7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu m.1). Tapu harçları ise, taşınmazların devri sırasında ödenen harçlardır ve Harçlar Kanunu'na tabidir (492 sayılı Harçlar Kanunu m.4).
Mahkeme Masraflarının Hesaplanması
Miras davalarında mahkeme masrafları, davanın türüne, konusuna, talep edilen değere ve yargılama sürecinin uzunluğuna göre değişiklik gösterir. Örneğin, bir tenkis davası açıldığında, dava değeri, tenkise tabi malvarlığı değeri üzerinden belirlenir ve buna göre harç hesaplanır (HMK m.119). Harçlar Kanunu'na göre, dava değerine göre nispi harç alınır (492 sayılı Harçlar Kanunu m.16). Nispi harç, dava değerinin belirli bir oranı olarak hesaplanır. HMK'nın 326. maddesine göre, yargılama giderleri genellikle davayı kaybeden tarafa yükletilir. Ancak, davanın kısmen kabul veya reddedilmesi durumunda, masrafların taraflar arasında paylaştırılması da mümkündür. Bu paylaştırma, tarafların haklılık oranlarına göre yapılır (HMK m.326/2). Mahkeme, yargılama giderlerinin miktarını ve sorumlusunu belirlerken, davanın özel koşullarını ve tarafların kusur durumlarını da dikkate alır.
Yargıtay Kararları Işığında Mahkeme Masrafları
Yargıtay, miras davalarında mahkeme masraflarının yükümlülüğü konusunda çeşitli kararlar vermiştir. Örneğin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2019/1256 E. ve 2020/56 K. sayılı kararında, davanın sonucuna göre haksız çıkan tarafın yargılama giderlerini ödemesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu karar, HMK'nın 326. maddesi ile uyumlu olup, yargılama giderlerinin kusurlu tarafa yükletilmesi ilkesini teyit etmektedir. Benzer şekilde, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2021/4321 sayılı kararında, mirasçılar arasında açılan ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davalarında, satış bedelinden elde edilen gelirden öncelikle yargılama giderlerinin karşılanması gerektiği ve kalan miktarın mirasçılar arasında paylaştırılması gerektiği ifade edilmiştir. Bu karar, izale-i şuyu davalarında yargılama giderlerinin öncelikle ortak malvarlığından karşılanması gerektiği yönündeki yerleşik içtihadı yansıtmaktadır. Yargıtay'ın bu ve benzeri kararları, mahkeme masraflarının adil bir şekilde dağıtılmasına yöneliktir.
Miras Davalarında Masrafların Taksimi
Miras davalarında, tarafların masrafları nasıl paylaşacağı önemli bir konudur. Özellikle mirasın reddi davaları veya mirasçılık belgesinin iptali davaları gibi durumlarda, masrafların davayı kaybeden tarafa yüklenmesi genel bir uygulamadır. Ancak, HMK'nın 326. maddesi uyarınca, mahkeme, davanın özel koşullarını ve tarafların kusur durumlarını dikkate alarak masrafların dağıtımında farklı bir karar verebilir. Örneğin, bir mirasçının kötü niyetli olarak davayı uzatması veya delilleri karartması durumunda, bu mirasçıya daha fazla masraf yükletilebilir (HMK m.329). Ayrıca, tarafların ekonomik durumları da mahkemece göz önünde bulundurulabilir ve bu durum, masrafların taksiminde etkili olabilir. Hatta, davanın taraflarından birinin adli yardımdan yararlanması halinde, yargılama giderleri devlet tarafından karşılanabilir (HMK m.334 vd.).
Sonuç ve Öneriler
Miras davalarında mahkeme masrafları, sürecin önemli bir mali boyutunu oluşturmaktadır. Tarafların, dava açmadan önce potansiyel masrafları hesaplamaları ve hukuki danışmanlık almaları büyük önem taşır. Ayrıca, Yargıtay kararları ve mevzuat değişiklikleri takip edilerek, masraflara ilişkin güncel uygulamaların bilinmesi gereklidir. Miras davalarında masrafların adil dağıtımı için avukatlar ve mahkemeler arasında iş birliği büyük önem taşımaktadır. Tarafların, dava sürecinde dürüstlük kurallarına uymaları, gereksiz masrafların önüne geçilmesine yardımcı olabilir (TMK m.2). Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri (arabuluculuk, uzlaştırma vb.) de mahkeme masraflarından tasarruf etmek için değerlendirilebilecek seçenekler arasındadır (6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu).