Miras hissesi satışı - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/miras-hissesi-satisi
```html

Miras hissesi satışı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde düzenlenen, mirasçıların miras paylarını kısmen veya tamamen üçüncü kişilere veya diğer mirasçılara devretmelerini ifade eden bir hukuki işlemdir. Bu işlem, özellikle mirasçılar arasında mirasın paylaşımı konusunda anlaşmazlıkların yaşandığı durumlarda sıklıkla başvurulan bir çözüm yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu makalede, miras hissesi satışının hukuki niteliği, şartları, süreci, önalım hakkı ve Yargıtay kararları ışığında uygulamadaki yansımaları ele alınacaktır.



Miras Hissesinin Hukuki Niteliği



Miras hissesi, miras bırakanın ölümüyle birlikte mirasçıların tereke üzerinde elbirliği mülkiyeti esasına göre hak sahibi olmalarıyla ortaya çıkan bir hukuki statüdür. TMK'nın 701. maddesi uyarınca, elbirliği mülkiyetinde ortaklar, terekeye birlikte malik olup, tereke üzerinde tek başlarına tasarrufta bulunamazlar. Bu nedenle, mirasçılardan her biri, terekenin tamamı üzerinde hak sahibi olsa da, mirasın paylaşımına kadar kendi miras payı üzerinde tek başına serbestçe tasarruf etme yetkisine sahip değildir. Ancak, TMK'nın 640. maddesi uyarınca, mirasçılar kendi aralarında veya üçüncü kişilere miras paylarını devredebilirler. Bu devir işlemi, mirasın paylaşılmasından önce veya sonra gerçekleştirilebilir. Miras payının devri, bir temlik sözleşmesi ile yapılır ve bu sözleşme ile mirasçı, miras payına ilişkin tüm hak ve yükümlülüklerini devralana devreder. Temlik sözleşmesi, mirasçı tarafından miras payının tamamı veya bir kısmı için yapılabilir (TMK m. 647). Miras payının devri, mirasçıların alacaklılarına karşı da yapılabilir ve bu durumda alacaklılar, miras payının devralınması yoluyla alacaklarını tahsil edebilirler.



Miras Hissesi Satışının Şartları



Miras hissesi satışının geçerli olabilmesi için kanunen aranan bazı şartların sağlanması gerekmektedir:




  1. Resmi Şekil Şartı: Miras hissesi devri, TMK'nın 706. maddesi ve 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca, taşınmaz mal içeren miras payının devri söz konusu ise tapu sicil müdürlüğünde resmi senet düzenlenmesi suretiyle yapılmalıdır. Taşınır malların devri için ise adi yazılı şekil yeterlidir. Noter tarafından düzenleme şeklinde yapılan pay devri sözleşmeleri de geçerlidir. Sözleşmenin resmi şekilde yapılması, işlemin hukuki güvenliğini sağlamak ve tarafların haklarını korumak amacıyla öngörülmüştür. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, resmi şekil şartına uyulmaması halinde miras hissesi devir sözleşmesi geçersizdir (Yargıtay 14. HD, E. 2016/4846, K. 2019/629, T. 29.1.2019).

  2. Diğer Mirasçıların Önalım Hakkı: TMK'nın 732. maddesi ve devamı uyarınca, bir mirasçının miras payını üçüncü bir kişiye satması halinde, diğer mirasçıların önalım (şufa) hakkı bulunmaktadır. Önalım hakkı, diğer mirasçılara, satılan payı aynı şartlarda satın alma imkanı veren bir haktır. Bu hak, miras ortaklığının devamlılığını sağlamak ve mirasçıların aile bağlarını korumak amacıyla tanınmıştır. Önalım hakkı, sadece miras payının üçüncü bir kişiye satılması durumunda doğar. Mirasçılar arasındaki devirlerde önalım hakkı söz konusu olmaz.

  3. Mirasçılık Sıfatı: Satışı yapan kişinin, miras bırakanın yasal veya atanmış mirasçısı olması gerekmektedir. Mirasçılık sıfatı, miras bırakanın ölümüyle birlikte kendiliğinden kazanılır. Mirasçılık belgesi (veraset ilamı), bu sıfatın varlığını ispatlamaya yarayan bir belgedir. Mirasçılık belgesi, Sulh Hukuk Mahkemesi'nden veya noterden alınabilir (1512 sayılı Noterlik Kanunu m. 61).

  4. Ehliyet: Sözleşmenin taraflarının (hem satıcı hem de alıcı) fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir. Fiil ehliyeti, kişinin kendi fiilleriyle hak edinebilme ve borç altına girebilme ehliyetidir. TMK'nın 10. maddesi uyarınca, ayırt etme gücüne sahip ve ergin olan her birey fiil ehliyetine sahiptir. Sınırlı ehliyetsizler ve tam ehliyetsizlerin durumu TMK'da düzenlenmiştir.



Miras Hissesi Satış Süreci



Miras hissesi satış süreci aşağıdaki aşamalardan oluşmaktadır:




  1. Önalım Hakkı Tebligatı: Miras payını satmak isteyen mirasçı, TMK'nın 733. maddesi uyarınca, satış bedeli, ödeme koşulları, alıcının kimliği ve diğer önemli bilgileri içeren bir ihtarnameyi diğer mirasçılara noter aracılığıyla tebliğ etmelidir. Bu tebligat, diğer mirasçıların önalım haklarını kullanıp kullanmayacaklarına karar vermeleri için gereklidir. Tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, satış işleminin geçerliliği açısından büyük önem taşır. Tebligatta, miras payının devredileceği kişinin adı ve soyadı, adresi ve miras payının devir bedeli açıkça belirtilmelidir.

  2. Önalım Hakkının Kullanılmaması veya Feragat: Diğer mirasçılar, tebligatın kendilerine ulaşmasından itibaren üç ay içinde önalım haklarını kullanabilirler. Bu süre içinde önalım hakkını kullanmayan mirasçılar, bu haklarından feragat etmiş sayılırlar. Önalım hakkından feragat, açıkça yapılabileceği gibi, zımni olarak da gerçekleşebilir. Örneğin, mirasçının satışa rıza göstermesi veya satış işlemine katılması zımni feragat olarak kabul edilebilir. Önalım hakkının kullanılması, satışı yapan mirasçıya karşı açılacak bir dava ile olur.

  3. Satış Sözleşmesinin Düzenlenmesi: Önalım hakkının kullanılmaması veya feragat edilmesi halinde, satış işlemi taşınmaz mal içeriyorsa tapu sicil müdürlüğünde resmi senet düzenlenerek gerçekleştirilir. Satış sözleşmesinde, satış bedeli, tarafların kimlik bilgileri, devredilen hisse miktarı, devrin koşulları ve diğer önemli hususlar açıkça belirtilmelidir. Taşınır mallarda ise adi yazılı sözleşme yeterlidir.

  4. Tapuya Tescil: Satış sözleşmesinin düzenlenmesinin ardından, taşınmaz mal içeriyorsa hisse devri tapu siciline tescil edilir. Tescil işlemiyle birlikte, alıcı, miras hissesi üzerinde ayni hak kazanır ve pay üzerinde tasarruf yetkisine sahip olur. Tescil, ayni hakların doğumu için kurucu niteliktedir.



Yargıtay Kararları Işığında Uygulama



Yargıtay, miras hissesi satışına ilişkin davalarda birçok önemli ilke belirlemiştir. Aşağıda, bu ilkelere örnek teşkil eden bazı Yargıtay kararları özetlenmiştir:




  • Önalım Hakkı Tebligatının İçeriği: Yargıtay, önalım hakkı tebligatının, satış bedeli ve şartları hakkında eksiksiz ve doğru bilgi içermesi gerektiğine hükmetmiştir. Eksik veya yanıltıcı bilgi içeren tebligatlar, önalım hakkının kullanımını engelleyebileceği için geçersiz sayılır. Örneğin, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2016/11372 E., 2019/4776 K. sayılı ve 18.06.2019 tarihli kararında, önalım hakkı tebligatında satış bedelinin doğru olarak bildirilmemesi halinde, önalım hakkının kullanılamayacağına hükmedilmiştir. Ayrıca, tebligatta alıcının kimliğinin de belirtilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

  • Önalım Hakkının Kullanım Süresi: TMK'nın 733. maddesi uyarınca, önalım hakkı, hak sahibine yapılan satış bildiriminin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Yargıtay, bu sürelerin hak düşürücü nitelikte olduğunu ve mahkeme tarafından re'sen dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Hak düşürücü sürelerin geçirilmesi halinde, önalım hakkı kullanılamaz.

  • Önalım Hakkının Kötüye Kullanılması: Yargıtay, bazı durumlarda önalım hakkının dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanıldığını ve bu gibi durumlarda önalım davasının reddedilmesi gerektiğini kabul etmiştir. Örneğin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2003/6-708 E., 2003/703 K. sayılı ve 29.10.2003 tarihli kararında, önalım hakkını kullanan mirasçının, payı satın aldıktan sonra kısa süre içinde yüksek bir bedelle üçüncü kişiye satması halinde, önalım hakkının kötüye kullanıldığına ve davanın reddedilmesi gerektiğine hükmedilmiştir. Bu durum, TMK'nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder.

  • Pay Devrinin Mirasçılar Arasında Yapılması: TMK'nın 732. maddesi, önalım hakkının sadece miras payının üçüncü kişilere satılması halinde doğacağını öngörmektedir. Yargıtay, miras payının diğer mirasçılardan birine devredilmesi halinde, önalım hakkının doğmayacağına karar vermiştir. Mirasçılar arasındaki devirler, miras ortaklığının sona erdirilmesi amacına yönelik olabilir ve bu nedenle önalım hakkı tanınmamıştır.

  • Önalım Bedelinin Tespiti: Önalım davasında, önalım bedelinin tespiti önemlidir. Yargıtay, önalım bedelinin, tapuda gösterilen satış bedeli ile gerçek satış bedeli arasında fark bulunması halinde, gerçek satış bedeli üzerinden hesaplanması gerektiğine hükmetmiştir (Yargıtay 6. HD, E. 2015/7418, K. 2016/1134, T. 22.2.2016). Bu, muvazaalı satışların önüne geçilmesi ve hakkaniyetin sağlanması açısından önemlidir.



Sonuç ve Öneriler



Miras hissesi satışı, mirasçıların tereke üzerindeki haklarını nakde çevirmeleri için önemli bir imkan sunmaktadır. Ancak, bu sürecin hukuka uygun ve sorunsuz bir şekilde tamamlanabilmesi için, özellikle önalım hakkı ve resmi şekil şartı gibi hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Miras hissesi satışına ilişkin işlemlerin karmaşık ve hukuki bilgi gerektiren bir süreç olması nedeniyle, bu konuda uzman bir avukattan hukuki destek alınması, tarafların haklarının korunması ve olası ihtilafların önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Ayrıca, mirasçılar arasında mirasın paylaşımı konusunda anlaşmazlıkların yaşanması halinde, arabuluculuk gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine başvurulması da değerlendirilebilir. Arabuluculuk, tarafların ortak bir zeminde buluşmasını ve anlaşmazlıkların daha hızlı ve ekonomik bir şekilde çözülmesini sağlayabilir (6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu).


```
Hukuki Danışmanlık