Miras hissesinin haczi - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/miras-hissesinin-haczi
Miras hissesinin haczi, borçlunun miras yoluyla elde ettiği hakların alacaklı lehine cebri icra yoluyla kısıtlanması anlamına gelir. Türk Medeni Kanunu (TMK) ve İcra ve İflas Kanunu (İİK) kapsamında düzenlenen bu konu, özellikle mirasçıların borçları nedeniyle alacaklıların başvurduğu bir yöntemdir. Bu makalede, miras hissesinin haczi sürecinin hukuki boyutları, güncel Yargıtay kararları ışığında incelenecek ve uygulamadaki sorunlara değinilecektir.

### Miras Hissesinin Haczinin Hukuki Dayanağı

Miras hissesinin haczi, İcra ve İflas Kanunu'nun genel haciz hükümleri çerçevesinde değerlendirilir. İİK m. 82'de haczedilemeyecek mallar sayılmış olup, "miras hakkı" açıkça bu kapsamda değildir. Dolayısıyla, borçlunun miras yoluyla kazanacağı haklar, miras bırakanın ölümü gerçekleşmeden önce dahi haczedilebilir. Ancak, haczin fiilen uygulanabilmesi için miras bırakanın ölümüyle birlikte mirasçıların paylarının belirli hale gelmesi gerekir. Miras bırakanın ölümü ile birlikte miras kendiliğinden mirasçılara geçer (TMK m. 599). Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi, mirasçıların tereke malları üzerindeki elbirliği mülkiyetini düzenler. Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi için ortaklığın giderilmesi davası açılması (TMK m. 640) veya miras taksim sözleşmesi yapılması (TMK m. 646) gerekir. Miras hissesinin devri ise TMK m. 647 uyarınca düzenlenir. Bu maddeye göre, her mirasçı, terekenin tamamı veya bir kısmı üzerindeki miras payını devredebilir. Bu devir, diğer mirasçıların yasal önalım hakkına tabidir (TMK m. 732 vd.). Miras payının devri sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması zorunludur (TMK m. 647/2). Noter huzurunda yapılması geçerlilik şartı olmamakla birlikte ispat açısından önemlidir.

### Haczin Koşulları ve Süreci

Miras hissesinin haczi için öncelikle borçlunun mirasçı sıfatını taşıması gerekir. Mirasçılık sıfatı, yasal mirasçılık veya atanmış mirasçılık şeklinde olabilir (TMK m. 495 vd., TMK m. 512 vd.). Alacaklı, elinde bulunan kesinleşmiş bir icra takibi neticesinde icra dairesine başvurarak haciz talebinde bulunmalıdır (İİK m. 78). İcra dairesi, borçlunun miras hissesi üzerinde haciz kararı verir. Haciz kararı verildikten sonra, haciz keyfiyeti ilgili tapu siciline (taşınmazlar için) veya diğer ilgili sicillere işlenir. Taşınır mallar için haciz, İİK m. 85 uyarınca yapılır ve borçluya ait taşınır mallar haczedilir. İcra dairesi, haciz tutanağını düzenler ve ilgili yerlere tebliğ eder. Bu süreçte, mirasın reddi hakkı (TMK m. 605 vd.) saklı kalmakla birlikte, mirasın reddi süresi (TMK m. 606) geçtikten sonra yapılan red, alacaklılara karşı hükümsüzdür (TMK m. 617). Yargıtay'ın birçok kararında, yasal süresi içinde yapılan mirasın reddi durumunda haczin hükümsüz kalacağı vurgulanmıştır (Örn: Yargıtay 12. HD., E. 2016/18842, K. 2017/6284, T. 27.4.2017). Mirasın reddi süresi, mirasçıların miras bırakanın ölümünü ve kendilerinin mirasçı olduklarını öğrendikleri tarihten itibaren üç aydır (TMK m. 606/1). Ancak, mirasçı miras bırakanın ölümünden önce veya sonra açıkça veya zımnen mirası kabul etmişse, artık mirası reddedemez (TMK m. 610).

### Miras Hissesinin Haczinin Sonuçları

Miras hissesinin haczi, borçlunun payı üzerinde alacaklının rehin hakkı elde etmesini sağlar. Haciz sonrasında, alacaklı miras payının satışını talep edebilir (İİK m. 106 vd.). Satış işlemi, İcra ve İflas Kanunu'nun ilgili hükümlerine göre gerçekleştirilir. Ancak, miras payının satışı pratikte zorluklar içerebilir, çünkü diğer mirasçıların yasal önalım hakkı (TMK m. 732 vd.) bulunmaktadır. Bu durumda, satışın diğer mirasçılara ihbar edilmesi ve önalım haklarını kullanıp kullanmayacaklarının sorulması gerekir. Yargıtay, bu durumu dikkate alarak satış sürecinde diğer mirasçıların haklarının korunması gerektiğini belirtmiştir (Örn: Yargıtay HGK, E. 2017/3-988, K. 2020/626, T. 30.9.2020). Alacaklı, İİK m. 121 uyarınca miras ortaklığının giderilmesi davası açarak da alacağını tahsil etme yoluna gidebilir. Ortaklığın giderilmesi davası, terekenin aynen taksimi veya satış suretiyle taksimi şeklinde sonuçlanabilir. Aynen taksimin mümkün olmadığı durumlarda, tereke satılarak elde edilen bedel mirasçılar arasında paylaştırılır.

### Uygulamadaki Sorunlar ve Yargıtay Kararları

Miras hissesinin haczi uygulamasında en sık karşılaşılan sorun, payın değerinin tespitidir. Mirasın henüz paylaşılmamış olması durumunda, haczedilen payın ekonomik değeri belirsiz olabilir. Bu durumda, alacaklı İİK m. 121 uyarınca ortaklığın giderilmesi davası açabilir veya icra mahkemesinden bilirkişi incelemesi talep edebilir. Bilirkişi, terekenin değerini ve borçlunun miras hissesinin değerini tespit eder. Ayrıca, mirasçılar arasında anlaşmazlık varsa, haciz süreci daha da karmaşık hale gelebilir. Örneğin, Yargıtay 8. HD'nin 2017 tarihli bir kararında, mirasçıların paylaşım anlaşmazlığı nedeniyle ortaklığın giderilmesi davasının reddedildiği görülmektedir (Yargıtay 8. HD, E. 2016/15884, K. 2017/11621, T. 2.10.2017). Bu tür durumlarda, mahkeme öncelikle mirasçılar arasındaki anlaşmazlığı gidermeye çalışır ve ardından ortaklığın giderilmesi yönünde karar verir. Miras bırakanın terekesinde bulunan malların niteliği de haciz sürecini etkileyebilir. Örneğin, tereke içinde ticari işletme varsa, bu işletmenin değerinin tespiti ve satışı özel bir uzmanlık gerektirebilir. Bu durumda, icra dairesi veya mahkeme, ticari işletme konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alabilir.

### Sonuç ve Öneriler

Miras hissesinin haczi, alacaklılar için önemli bir güvence olmakla birlikte, uygulamada dikkat edilmesi gereken birçok nokta bulunmaktadır. Özellikle mirasın reddi, pay değerinin belirsizliği ve diğer mirasçıların hakları gibi konular, sürecin sağlıklı işlemesini etkileyebilir. Alacaklıların bu süreçte hukuki destek almaları ve güncel Yargıtay kararlarını dikkate almaları önerilir. Ayrıca, mirasçıların borçları nedeniyle miras paylarını kaybetmemeleri için erken tedbirler almaları, örneğin borçlarını yapılandırmaları veya yasal yollara başvurmaları da önemlidir. Mirasçıların, miras bırakanın borçlarından dolayı sorumlu oldukları da unutulmamalıdır (TMK m. 599). Ancak, mirasçıların sorumluluğu, miras bırakanın borçlarından dolayı miras hisseleri oranındadır. Bu nedenle, mirasın reddi hakkını kullanmak isteyen mirasçıların, bu hakkı yasal süresi içinde kullanmaları ve gerekli şartları taşımaları önemlidir. Mirasın reddi, mirasçıları miras bırakanın borçlarından kurtarır.
Hukuki Danışmanlık