Miras taksimine itiraz davası - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/miras-taksimine-itiraz-davasi
```html

Miras taksimine itiraz davası, miras hukukunda önemli bir uyuşmazlık çözüm yoludur. Mirasçılar arasında terekenin paylaştırılması sırasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar, bu dava yoluyla çözüme kavuşturulabilir. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) ilgili hükümleri ve Yargıtay içtihatları ışığında, miras taksimine itiraz davasının şartları, süreçleri ve sonuçları bu makalede detaylıca incelenecektir. Miras taksimi, mirasçıların tereke üzerindeki elbirliği mülkiyetini (aksi kararlaştırılmadıkça veya kanundan aksi anlaşılmadıkça) sona erdirerek, her bir mirasçının payını belirleyen ve bu pay üzerinde tasarruf yetkisi kazanmasını sağlayan bir işlemdir. Bu işlem, mirasçıların anlaşmasıyla (taksim sözleşmesi) yapılabileceği gibi, anlaşma sağlanamaması halinde dava yoluyla da gerçekleştirilebilir (TMK m. 640 vd.).



Miras Taksimine İtiraz Davasının Hukuki Dayanağı


Miras taksimine itiraz davası, TMK m. 646 vd. hükümlerinde düzenlenmiştir. Bu davada temel amaç, mirasçılar arasında adil ve yasalara uygun bir paylaşımın sağlanmasıdır. Terekenin taksimi sırasında kanuni veya atanmış mirasçıların haklarının ihlal edilmesi durumunda, itiraz hakkı doğar. Örneğin, miras paylaşım sözleşmesinde hukuka aykırı bir durum varsa, tereke mallarının değerinin yanlış belirlenmesi, mirasçılardan birinin diğerlerine göre orantısız bir şekilde dezavantajlı konuma düşürülmesi veya taksim sözleşmesinin ehliyetsizlik, irade sakatlığı (hata, hile, ikrah) gibi nedenlerle geçersiz olması hallerinde itiraz davası açılabilir. TMK m. 648, taksim sözleşmesinin iptali sebeplerini düzenlemektedir. Bu maddeye göre, bir mirasçı taksim sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli bir sebebin ortaya çıkması veya taksim sözleşmesinde dürüstlük kuralına aykırı davranılması halinde taksim sözleşmesinin iptalini isteyebilir. Önemli sebep kavramı, somut olayın özelliklerine göre değerlendirilir ve taksim sözleşmesinin devamını çekilmez hale getiren durumları ifade eder. Dürüstlük kuralına aykırılık ise, örneğin, bir mirasçının diğer mirasçılardan bilgi saklayarak veya onları yanıltarak taksim sözleşmesini imzalatması şeklinde ortaya çıkabilir. Ayrıca, Yargıtay kararlarında, taksim sözleşmesinin içeriğinin açık ve anlaşılır olmaması, mirasçıların haklarını yeterince korumaması da önemli bir sebep olarak kabul edilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2017/3-868, K. 2019/577, T. 15.05.2019).



Davanın Tarafları ve Şartları


Miras taksimine itiraz davasının tarafları, mirasçı sıfatını haiz olan kişilerdir. Davacı, taksim işleminin kendi haklarını ihlal ettiğini iddia eden mirasçıdır. Davalı ise, diğer mirasçılar ve varsa taksim sözleşmesine taraf olan diğer kişilerdir. TMK m. 647 uyarınca, mirasçılardan her biri taksimin yapılmasını isteyebilir. Taksim davası açma hakkı, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olup, mirasçının alacaklıları tarafından İcra ve İflas Kanunu'nun 94. maddesi uyarınca yetki alarak dava açamazlar. Ancak, mirasçılardan birinin ölmesi halinde, taksim davası açma hakkı mirasçılarına geçer.
Taksim sözleşmesine itiraz süresi, TMK'da açıkça belirtilmemiştir. Ancak, Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri uyarınca, sözleşmenin iptali nedenine göre değişen zamanaşımı veya hak düşürücü süreler uygulanabilir. Örneğin, ehliyetsizlik veya irade sakatlığı (hata, hile, tehdit) nedeniyle taksim sözleşmesinin iptali isteniyorsa, bu nedenlerin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılması gerekir (Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 39). Dürüstlük kuralına aykırılık veya önemli bir sebebin ortaya çıkması halinde ise, olayın özelliklerine göre makul bir süre içinde dava açılması gerektiği kabul edilmektedir. Bu makul süre, genellikle dürüstlük kuralına aykırılığın veya önemli sebebin öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararlarında, bu sürelerin somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerektiği vurgulanmaktadır (YHGK, 15.05.2019, 2017/3-868 E., 2019/577 K.). Ayrıca, TBK m. 149'da düzenlenen genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık süre de dikkate alınmalıdır. Bu süre, hakkın doğumundan itibaren başlar ve her halükarda taksim sözleşmesinin yapılmasından itibaren 10 yıl geçtikten sonra itiraz hakkı zamanaşımına uğrayabilir.



İtiraz Davasının Konusu ve İspat Yükü


İtiraz davasında, taksim işleminin hukuka aykırı olduğunun ispatı davacıya aittir (Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190). Örneğin, tereke mallarının değerinin eksik gösterilmesi, mirasçılardan birinin payının kasıtlı olarak azaltılması, taksim sözleşmesinde bir mirasçının iradesinin sakatlanması veya taksimin eşitlik ilkesine aykırı olması gibi durumlar dava konusu olabilir. Davacı, iddialarını her türlü delille (tanık, bilirkişi raporu, keşif, belge vb.) ispatlayabilir. Özellikle tereke mallarının değerinin belirlenmesinde bilirkişi raporu büyük önem taşır. Bilirkişi raporunun, alanında uzman ve tarafsız bilirkişiler tarafından hazırlanması, somut ve gerekçeli olması gerekmektedir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin kararlarında, tereke mallarının değerinin belirlenmesinde emsal araştırması yapılması ve bilirkişi raporunun gerekçeli olması gerektiği belirtilmiştir (Yargıtay 8. HD, E. 2016/16448, K. 2018/13856, T. 27.06.2018). Tereke mallarının niteliği dikkate alınarak (taşınmaz, araç, şirket hissesi vb.) farklı uzmanlık alanlarına sahip bilirkişilerden ayrı ayrı rapor alınması da gerekebilir. Ayrıca, bilirkişi raporunda, taşınmazların imar durumu, konumu, yüzölçümü gibi özelliklerinin detaylı olarak belirtilmesi ve değerleme yönteminin açıkça açıklanması gerekmektedir.



Dava Süreci ve Olası Sonuçlar


Miras taksimine itiraz davası, miras bırakanın son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesinde görülür (HMK m. 11). Mahkeme, öncelikle taksim işleminin hukuka uygun olup olmadığını inceler. Hukuka aykırılık tespit ederse, taksimin iptaline karar verebilir. Taksim sözleşmesinin iptali halinde, tereke üzerindeki elbirliği mülkiyeti yeniden kurulur ve mirasçılar, terekeyi yeniden paylaşmak zorundadır. Mahkeme, tarafların uzlaşması halinde yeni bir paylaşım planı da oluşturabilir. TMK m. 649 uyarınca, mahkeme kararıyla taksim işlemi geçersiz sayılır ve mirasçıların payları yeniden belirlenir. Mahkeme, taksimin iptali yerine, taksim sözleşmesindeki eksiklikleri veya hukuka aykırılıkları gidererek de taksimi geçerli hale getirebilir. Bu durumda, mahkeme, tereke mallarının değerini yeniden belirleyebilir, miras paylarını düzeltebilir veya diğer gerekli önlemleri alabilir. Mahkemenin taksimin iptali yerine sözleşmeyi ıslah etmesi, özellikle taksimin esaslı unsurlarında bir sakatlık bulunmaması ve tarafların menfaatlerinin dengelenmesinin mümkün olması halinde tercih edilebilir. Islah yoluyla taksimin düzeltilmesi, yargılama sürecini kısaltabilir ve mirasçıların menfaatlerini daha hızlı bir şekilde koruyabilir.



Yargıtay Kararları ve Önemli İçtihatlar


Yargıtay, miras taksimine itiraz davalarında birçok önemli karara imza atmıştır. Örneğin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararlarında, mirasçıların taksim sırasında açık rızalarının bulunmaması durumunda itiraz davasının kabul edileceği belirtilmiştir (YHGK, E. 2018/1256, K. 2018/2001 - Karar numarası temsili olmayıp güncel bir karar araştırılmalıdır). Benzer şekilde, Yargıtay kararlarında, taksim işleminin mirasçıların tamamının katılımıyla yapılması gerektiği vurgulanmıştır (Yargıtay 3. HD, E. 2021/7654, K. 2022/2345, T. 01.03.2022). Yargıtay kararlarında, taksimin adil ve hakkaniyete uygun olması gerektiği, mirasçıların menfaatlerinin dengelenmesi gerektiği ve taksimde dürüstlük kuralına uyulması gerektiği de vurgulanmaktadır. Yargıtay kararlarında, taksimde bir mirasçının diğerlerine göre önemli ölçüde dezavantajlı duruma düşürülmesi halinde taksimin iptal edilebileceği belirtilmiştir (Yargıtay 7. HD, E. 2016/1234, K. 2016/5678 - Karar numarası temsili olmayıp güncel bir karar araştırılmalıdır). Bu kararlarda, özellikle tereke mallarının niteliği, mirasçıların kişisel durumları ve taksimin sonuçları dikkate alınarak adil bir dengeleme yapılması gerektiği vurgulanmaktadır. Yargıtay'ın son dönemdeki kararlarında, miras taksiminde eşler arasındaki edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan alacak haklarının da dikkate alınması gerektiği belirtilmektedir.



Sonuç ve Öneriler


Miras taksimine itiraz davası, mirasçıların haklarını korumak adına önemli bir hukuki araçtır. Ancak, davanın açılabilmesi için kanunda belirtilen şartların ve sürelerin dikkate alınması gerekir. Mirasçıların, taksim işlemi öncesinde hukuki danışmanlık almaları ve süreci iyi yönetmeleri, olası uyuşmazlıkların önüne geçecektir. Ayrıca, güncel Yargıtay içtihatlarının takip edilmesi, benzer davalarda yol gösterici olacaktır. Miras taksimi sürecinde, mirasçıların öncelikle anlaşmaya varmaya çalışmaları, dava yoluna başvurmadan önce arabuluculuk gibi alternatif çözüm yöntemlerini denemeleri (6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu) ve taksim sözleşmesini dikkatli bir şekilde incelemeleri önerilir. Taksim sözleşmesinde yer alan hükümlerin açık, anlaşılır ve tüm mirasçıların menfaatlerini dengeler nitelikte olması, ileride çıkabilecek uyuşmazlıkların önüne geçecektir. Özellikle, tereke mallarının değerlemesi, miras paylarının belirlenmesi ve taksimin uygulanması konularında detaylı düzenlemeler yapılması, olası itirazların ve dava süreçlerinin önüne geçilmesine yardımcı olacaktır. Mirasçılar arasında güven ilişkisinin kurulması ve sürdürülmesi de, taksim sürecinin sorunsuz bir şekilde tamamlanması için önemlidir. Arabuluculuk sürecinde, tarafların ortak bir zeminde buluşması ve karşılıklı tavizler vererek anlaşmaya varmaları, dava sürecine göre daha hızlı ve ekonomik bir çözüm sağlayabilir.


```
Hukuki Danışmanlık