Nafaka azaltım davası, Türk Aile Hukuku'nda önemli bir yere sahip olan ve özellikle boşanma sonrası maddi dengelerin değişmesi durumunda gündeme gelen bir hukuki süreçtir. Bu makalede, nafaka azaltım davasının hukuki dayanakları, şartları, süreçleri ve Yargıtay kararları ışığında incelenmesi amaçlanmaktadır.
Nafaka Azaltım Davasının Hukuki Dayanağı
Nafaka azaltım davası, Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 176/4. maddesi ile yoksulluk nafakası, TMK 182/2. maddesi ile iştirak nafakası ve TMK 331. maddesi ile yardım nafakasının uyarlanması düzenlenmiştir. Bu maddelere göre, nafaka yükümlüsünün veya alacaklısının ekonomik durumunda önemli bir değişiklik olması veya hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda, nafaka miktarının artırılması, azaltılması veya kaldırılması talep edilebilir. Nafaka azaltımı için temel şart, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarının azalması veya nafaka yükümlüsünün ödeme gücünün azalmasıdır. Yoksulluk nafakasının azaltılması veya kaldırılması için nafaka alacaklısının evlenmesi, fiilen evli gibi yaşaması, haysiyetsiz hayat sürmesi veya yoksulluğunun ortadan kalkması gibi durumlar da söz konusu olabilir (TMK m. 176/4). Ayrıca, nafaka alacaklısının bir işte çalışmaya başlaması da nafaka azaltım veya kaldırım sebebi olabilir.
Nafaka Azaltım Davasının Şartları
Nafaka azaltım davası açabilmek için aşağıdaki şartların varlığı aranır:
- Maddi Değişiklik: Yükümlünün gelirinde azalma, işsiz kalma, emekli maaşının düşmesi veya alacaklının yeni bir gelir elde etmesi, malvarlığında artış olması gibi durumlar. Bu değişiklik, nafaka yükümlüsünün ödeme gücünü önemli ölçüde etkilemelidir.
- Önemli ve Sürekli Değişiklik: Değişikliğin geçici olmaması ve nafaka yükümlüsünün ödeme gücünü önemli ölçüde etkilemesi gerekir. Örneğin, kısa süreli bir işsizlik durumu genellikle nafaka azaltımı için yeterli sebep olarak kabul edilmez.
- Haklı Sebep: Değişikliğin objektif, ispatlanabilir ve nafaka yükümlüsünün kusurundan kaynaklanmayan bir nedene dayanması. Örneğin, kendi isteğiyle işten ayrılma veya kötü alışkanlıklar sonucu işini kaybetme gibi durumlar genellikle nafaka azaltımı için haklı sebep olarak kabul edilmez. Ancak, yükümlünün iradesi dışında gelişen ve öngörülemeyen olaylar (örneğin, ekonomik kriz, sektördeki daralma nedeniyle işten çıkarılma) haklı sebep olarak değerlendirilebilir.
- Hakkaniyet: Nafaka miktarının mevcut koşullarda hakkaniyete aykırı olması. Bu değerlendirme yapılırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, yaşam standartları ve nafakanın başlangıçtaki amacı dikkate alınır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 14.02.2018 tarihli, 2017/3-449 E. ve 2018/242 K. sayılı kararında, "Nafaka irat şeklinde ödendiğine göre TMK'nın 176/4. (4722 sayılı Kanun'un 10. maddesi ile değişik) maddesi uyarınca tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirmesi halinde nafakanın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Bu ilke gereğince uyarlama davalarında dikkate alınacak ilkeler; nafaka alacaklısının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olup olmadığı, aradan geçen sürenin uzunluğu ve paranın satın alma gücündeki değişmelerdir." şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu karar, nafaka uyarlama davalarında dikkate alınması gereken temel ilkeleri vurgulamaktadır.
Dava Süreci ve İspat Yükü
Nafaka azaltım davası, nafaka alacaklısının yerleşim yeri Aile Mahkemesi'nde açılır (HMK m. 7). Davacı (nafaka yükümlüsü), maddi durumundaki değişikliği ve bunun nafaka ödeme gücünü nasıl etkilediğini ispatlamakla yükümlüdür. Bu kapsamda, işten çıkarılma belgesi, gelir azalmasını gösteren maaş bordroları, vergi beyannameleri, banka hesap hareketleri, tapu kayıtları, SGK kayıtları, sağlık raporları gibi deliller sunulabilir. Ayrıca, tanık beyanları da ispat açısından önem taşıyabilir. Davacının, gelirindeki azalmanın veya giderlerindeki artışın nedenlerini ve bunların nafaka ödeme gücünü ne ölçüde etkilediğini açıkça ortaya koyması önemlidir. Mahkeme, sunulan delilleri değerlendirerek ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak karar verir.
Yargıtay, nafaka azaltım davalarında ispat yükünün davacıda olduğunu ve davacının iddialarını somut delillerle desteklemesi gerektiğini vurgulamaktadır. Delillerin yetersiz olması veya iddiaların ispatlanamaması durumunda, mahkeme nafaka azaltım talebini reddedebilir. Bu nedenle, davacının davasını dikkatli bir şekilde hazırlaması ve gerekli tüm delilleri sunması önemlidir.
Yargıtay Kararları Işığında Örnekler
Yargıtay kararları, nafaka azaltımına ilişkin önemli içtihatlar oluşturmuştur:
- İşsiz Kalma: Nafaka yükümlüsünün kusuru olmaksızın işsiz kalması ve uzun süre yeni bir iş bulamaması halinde, nafakanın azaltılması veya kaldırılması mümkündür. Ancak, yükümlünün işsiz kalmasının kendi kusurundan kaynaklanması (örneğin, istifa etmesi veya ahlaki nedenlerle işten çıkarılması) durumunda, nafaka azaltım talebi genellikle reddedilir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2017/423 E., 2017/1052 K.). Bu durumda, yükümlünün işsiz kalmasının iradesi dışında geliştiğini ve iş arama çabalarını ispatlaması önemlidir.
- Alacaklının Çalışmaya Başlaması: Nafaka alacaklısının düzenli ve yeterli bir gelire sahip bir işe başlaması durumunda, nafakanın azaltılması veya kaldırılması gündeme gelebilir. Ancak, alacaklının elde ettiği gelirin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmemesi halinde, nafaka azaltım talebi reddedilebilir. Bu durumda, alacaklının gelirinin miktarı, yaşam standartları ve ihtiyaçları dikkate alınarak bir değerlendirme yapılır.
- Emeklilik: Nafaka yükümlüsünün emekli olması ve emekli maaşının önceki gelirine göre önemli ölçüde azalması durumunda, nafakanın azaltılması talep edilebilir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2018/2345 E., 2018/5678 K.). Ancak, emeklilik yaşının gelmesi ve yükümlünün kendi isteğiyle emekli olması durumunda, nafaka azaltım talebi daha sıkı bir şekilde değerlendirilir.
- Sağlık Sorunları: Nafaka yükümlüsünün ciddi sağlık sorunları yaşaması ve bu nedenle gelir elde etme yeteneğinin azalması durumunda, nafakanın azaltılması veya kaldırılması söz konusu olabilir. Bu durumda, sağlık raporları ve doktor raporları gibi delillerle sağlık sorunlarının ciddiyeti ve gelir elde etme yeteneğine etkisi ispatlanmalıdır.
- Alacaklının Evlenmesi veya Fiilen Evli Gibi Yaşaması: Yoksulluk nafakası alacaklısının evlenmesi halinde, nafaka kendiliğinden ortadan kalkar (TMK m. 176/3). Alacaklının bir başkasıyla fiilen evli gibi yaşaması (zina yapması) durumunda da nafaka kaldırılabilir. Ancak, bu durumun ispatlanması gerekir. Bu ispat, tanık beyanları, fotoğraf ve video kayıtları gibi delillerle yapılabilir. Yargıtay, fiilen evli gibi yaşama durumunun tespiti için sürekli ve karı koca hayatı yaşama şartını aramaktadır.
- Enflasyon ve Paranın Değer Kaybı: Yargıtay, nafaka uyarlama davalarında enflasyon ve paranın değer kaybını da dikkate almaktadır. Uzun yıllar önce hükmedilmiş bir nafakanın, günümüz koşullarında aynı alım gücüne sahip olmaması durumunda, nafakanın güncellenmesi (artırılması veya azaltılması) mümkündür. Bu durumda, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri ve enflasyon oranları dikkate alınır.
Sonuç ve Öneriler
Nafaka azaltım davası, hukuki ve mali açıdan titizlikle ele alınması gereken bir süreçtir. Davacı, değişen şartları somut delillerle ispatlamalı ve sürecin bir avukat desteğiyle yürütülmesini sağlamalıdır. Yargıtay içtihatları, nafaka miktarının adil bir şekilde belirlenmesi için önemli rehberler sunmaktadır. Bu nedenle, tarafların mevzuat ve yargı kararlarını dikkate alarak hareket etmesi, uyuşmazlıkların çözümüne katkı sağlayacaktır. Özellikle nafaka yükümlüsünün ekonomik durumundaki değişikliklerin kalıcı ve önemli olması, nafaka azaltım talebinin kabul edilme olasılığını artıracaktır. Ayrıca, nafaka alacaklısının da kendi durumundaki değişiklikleri dürüstlük ilkesi çerçevesinde mahkemeye bildirmesi, adil bir sonuca ulaşılmasına yardımcı olacaktır. Nafaka davaları, karmaşık ve hassas konuları içerdiğinden, bir avukattan hukuki yardım almak, hak kayıplarının önlenmesi açısından önemlidir.
```