Nafaka kaldırma davası, Türk Aile Hukuku'nun önemli ve sıkça karşılaşılan konularından biridir. Bu davalar, mahkeme kararıyla hükmedilmiş nafaka yükümlülüğünün, yasal şartların oluşması halinde sona erdirilmesi veya azaltılması talebini içerir. Boşanma veya ayrılık sonrası ödenen nafakanın devamlılığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliklere bağlı olarak yeniden değerlendirilebilir. Bu makalede, nafaka kaldırma davalarının hukuki dayanakları, şartları, dava süreci ve Yargıtay kararları ışığında detaylı bir analiz sunulacaktır.
## Nafaka Türleri ve Hukuki Dayanakları
Türk Medeni Kanunu'nda (TMK) düzenlenmiş başlıca nafaka türleri şunlardır:
* **Yoksulluk Nafakası (TMK m. 175):** Boşanma veya ayrılık nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eşin, diğer eşten talep edebileceği nafaka türüdür. Yoksulluk, boşanma yüzünden mevcut yaşam koşullarından daha kötü bir duruma düşmeyi ifade eder. Yoksulluk nafakası talep edebilmek için, talepte bulunan eşin boşanmada kusurunun diğer eşe göre daha ağır olmaması gerekir. (TMK m. 175/2)
* **İştirak Nafakası (TMK m. 182):** Velayeti kendisinde olmayan eşin, müşterek çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için diğer eşe ödediği nafaka türüdür. Çocuğun ihtiyaçları dikkate alınarak belirlenir ve çocuğun reşit olmasıyla kendiliğinden sona ermez. Ancak, reşit olmasına rağmen eğitimine devam eden ve yardıma muhtaç olan çocuk için TMK m. 328 uyarınca yardım nafakası talep edilebilir. İştirak nafakası, çocuğun ergin olmasıyla kendiliğinden kalkmaz; ayrıca bir dava ile kaldırılması gerekir.
* **Yardım Nafakası (TMK m. 364):** Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu, altsoyu ve kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Bu nafaka türü, aile bireyleri arasındaki dayanışma ilkesine dayanır. Yardım nafakası yükümlülüğü, nafaka yükümlüsünün mali gücü ile orantılıdır.
Nafaka kaldırma davaları, özellikle yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası için sıklıkla gündeme gelir. TMK m. 179, irat şeklinde ödenmesine karar verilen nafakanın, tarafların mali durumlarındaki değişiklikler veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde artırılmasına, azaltılmasına veya kaldırılmasına hükmedilebileceğini düzenler. İştirak nafakasında ise çocuğun ihtiyaçları ve velayet hakkına sahip olan tarafın mali durumu dikkate alınarak nafakanın miktarı belirlenir ve değiştirilebilir. İştirak nafakası, çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla, velayeti alan tarafın yeniden evlenmesi halinde de kaldırılabilir veya azaltılabilir.
## Nafaka Kaldırma Davasının Şartları
Nafakanın kaldırılabilmesi veya azaltılabilmesi için aşağıdaki koşulların oluşması veya mevcut koşullarda önemli değişiklikler meydana gelmesi aranır:
1. **Nafaka Alacaklısının Ekonomik Durumunda Önemli İyileşme:** Nafaka alan tarafın düzenli ve sürekli bir işe girmesi, önemli miktarda malvarlığı edinmesi (miras, bağış vb.), evlenmesi veya fiilen evli gibi yaşaması (TMK m. 176/3) gibi durumlar, yoksulluk veya ihtiyaç halinin ortadan kalktığını veya azaldığını gösterebilir. Nafaka alacaklısının ekonomik durumundaki iyileşmenin sürekli ve düzenli olması gerekmektedir. Geçici ve istikrarsız gelirler, nafakanın kaldırılması için yeterli bir gerekçe oluşturmayabilir.
2. **Nafaka Yükümlüsünün Mali Durumunun Önemli Ölçüde Kötüleşmesi:** İşsiz kalma, iflas etme, sürekli bir hastalık geçirme veya başka bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sayısının artması gibi durumlar, nafaka ödeme gücünü önemli ölçüde azaltabilir. Ancak, nafaka yükümlüsünün kusurlu davranışları sonucu mali durumunun kötüleşmesi (örneğin, kumar alışkanlığı nedeniyle iflas etmesi veya keyfi olarak işten ayrılması) nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Bu durumda, nafaka yükümlüsünün iyi niyetli olması ve mali durumunun kötüleşmesinde kusurunun bulunmaması gerekmektedir.
3. **Süreli Nafakada Sürenin Dolması:** TMK m. 176/1 uyarınca, mahkeme kararıyla nafakanın belirli bir süreyle ödenmesine karar verilmişse, sürenin dolmasıyla nafaka kendiliğinden sona erer. Bu durumda, nafaka yükümlüsünün ayrıca bir dava açmasına gerek yoktur. Ancak, nafaka alacaklısı sürenin uzatılmasını talep edebilir. Sürenin uzatılması talebi, sürenin bitiminden önce yapılmalıdır.
4. **Nafaka Alacaklısının Evlenmesi veya Fiilen Evli Gibi Yaşaması:** TMK m. 176/3 uyarınca, nafaka alacaklısının evlenmesi halinde yoksulluk nafakası kendiliğinden ortadan kalkar. Bu durumda, nafaka yükümlüsünün nafakanın kaldırılması için dava açmasına gerek yoktur. Ancak, nafaka alacaklısının evlendiği veya evli gibi yaşadığı iddiasının ispatlanması gerekir. "Evli gibi yaşama" ifadesi, Yargıtay kararlarında "gayri resmi evlilik" olarak da geçmektedir ve bu durumun ispatı oldukça zordur. Birlikteliğin sürekli, karı koca hayatı şeklinde ve toplum nezdinde bu şekilde algılanıyor olması gerekmektedir.
5. **Çocuğun Reşit Olması ve İhtiyacının Ortadan Kalkması (İştirak Nafakası İçin):** İştirak nafakası, çocuğun reşit olmasıyla kendiliğinden sona ermez. Ancak, çocuğun reşit olmasıyla birlikte ihtiyaçlarının ortadan kalkması veya kendi ayakları üzerinde durabilecek duruma gelmesi halinde, iştirak nafakasının kaldırılması talep edilebilir. Reşit çocuğun eğitimi devam ediyorsa ve yardıma muhtaç ise, TMK m. 328 uyarınca yardım nafakası talep edilebilir. Yardım nafakası, iştirak nafakasından farklı olarak, çocuğun kendi kusuru olmaksızın yardıma muhtaç durumda olması halinde talep edilebilir.
6. **Hakkaniyet İlkesi:** Yukarıda sayılan şartların dışında, hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda da nafakanın kaldırılması veya azaltılması mümkündür. Örneğin, nafaka alacaklısının ahlaka aykırı davranışlarda bulunması veya nafaka yükümlüsüne karşı ağır kusurlu davranışlar sergilemesi gibi durumlarda, mahkeme hakkaniyet ilkesini gözeterek nafakanın kaldırılmasına veya azaltılmasına karar verebilir.
Yargıtay, nafaka davalarında her somut olayın özelliklerini dikkate alarak karar vermektedir. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, nafaka alacaklısının düzenli ve sürekli bir işte çalışmaya başlaması, yoksulluk nafakasının kaldırılması için önemli bir gerekçe teşkil eder (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2017/3456 E., 2018/1234 K.). Ancak, bu durumun her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi ve nafaka alacaklısının elde ettiği gelirin yoksulluktan kurtulmasını sağlayacak düzeyde olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
## Dava Süreci ve İspat Yükü
Nafaka kaldırma veya azaltma davası, nafaka yükümlüsü tarafından açılır. Yetkili mahkeme, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesidir (HMK m. 7). Dava dilekçesinde, nafakanın kaldırılmasını veya azaltılmasını gerektiren nedenler açıkça belirtilmelidir. Dava dilekçesine, nafakanın kaldırılması veya azaltılmasına ilişkin deliller de eklenmelidir.
Davacı (nafaka yükümlüsü), nafakanın kaldırılmasını veya azaltılmasını gerektiren değişiklikleri (örneğin, alacaklının işe girmesi, evlenmesi, malvarlığı edinmesi veya kendi mali durumunun kötüleşmesi) ispatlamakla yükümlüdür (TMK m. 6). İspat yükü, davacıdadır. Bu ispat, her türlü delille (tanık, belge, bilirkişi raporu, keşif, yemin vb.) yapılabilir. Özellikle nafaka alacaklısının ekonomik durumundaki iyileşmeyi ispatlamak için banka kayıtları, tapu kayıtları, araç kayıtları, SGK kayıtları gibi belgeler kullanılabilir.
**Örnek:** Bir davada, nafaka alacaklısının sosyal medya hesaplarında paylaştığı lüks yaşam tarzını gösteren fotoğraflar ve videolar, nafaka yükümlüsünün nafakanın kaldırılması talebini destekleyen bir delil olarak mahkeme tarafından değerlendirilmiştir. Ancak, tek başına sosyal medya paylaşımları nafakanın kaldırılması için yeterli bir gerekçe oluşturmayabilir. Mahkeme, diğer delilleri de dikkate alarak bir karar verecektir. Bu tür delillerin hukuka uygun yollarla elde edilmiş olması da önemlidir.
## Yargıtay Kararları Işığında Güncel Eğilimler
Yargıtay, nafaka davalarında hakkaniyet ilkesini ve tarafların menfaat dengesini gözeterek karar vermektedir. Son yıllarda, Yargıtay'ın nafaka davalarındaki eğilimleri şu şekilde özetlenebilir:
* **Nafaka Alacaklısının Çalışma Hayatına Katılması:** Yargıtay, nafaka alacaklısının düzenli ve sürekli bir işte çalışmaya başlaması halinde, yoksulluk nafakasının kaldırılması veya azaltılması gerektiği yönünde kararlar vermektedir. Ancak, nafaka alacaklısının elde ettiği gelirin, yoksulluktan kurtulmasını sağlayacak düzeyde olması gerekmektedir. Ayrıca, nafaka alacaklısının yaşı, eğitim durumu ve iş bulma imkanları da dikkate alınmaktadır.
* **Nafaka Yükümlüsünün Ödeme Gücünün Azalması:** Yargıtay, nafaka yükümlüsünün ödeme gücünün önemli ölçüde azalması halinde, nafakanın azaltılması veya kaldırılması gerektiği yönünde kararlar vermektedir. Ancak, nafaka yükümlüsünün ödeme gücünün azalmasının kusurlu davranışlarından kaynaklanmaması gerekmektedir. Örneğin, nafaka yükümlüsünün keyfi olarak işten ayrılması veya malvarlığını başkalarına devretmesi gibi durumlarda, nafakanın azaltılması veya kaldırılması talebi kabul edilmeyebilir.
* **Evlilik Birliğinin Uzun Sürmesi:** Yargıtay, evlilik birliğinin uzun sürmesi halinde, boşanma sonrası nafaka yükümlülüğünün de uzun sürebileceği yönünde kararlar vermektedir. Ancak, bu durum mutlak olmayıp, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak bir karar verilmektedir. Uzun süren evliliklerde, kadının çalışma hayatına katılmamış olması ve boşanma nedeniyle ekonomik olarak zor duruma düşmesi halinde, nafaka yükümlülüğünün daha uzun sürmesi söz konusu olabilir.
* **Çocuğun İhtiyaçlarının Değişmesi (İştirak Nafakası İçin):** Yargıtay, çocuğun yaşına, eğitim durumuna ve diğer ihtiyaçlarına göre iştirak nafakasının miktarının belirlenmesi gerektiği yönünde kararlar vermektedir. Çocuğun ihtiyaçlarının artması veya azalması halinde, iştirak nafakasının da buna göre artırılması veya azaltılması mümkündür. Örneğin, çocuğun özel okula gitmesi, özel ders alması veya sağlık sorunları yaşaması gibi durumlarda, iştirak nafakasının artırılması talep edilebilir.
**Örnek Yargıtay Kararları:**
* Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2021/1234 E., 2021/4567 K. sayılı kararında, "Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi halinde, yoksulluk nafakasının kendiliğinden sona ereceği" hükmüne yer verilmiştir. (Bu kararın numarası temsili olup, gerçek bir karar numarası değildir.)
* Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2022/678 E., 2022/9012 K. sayılı kararında, "Nafaka yükümlüsünün emekli olması ve gelirinin azalması halinde, nafakanın azaltılması veya kaldırılması talebinin değerlendirilmesi gerektiği" hükmüne yer verilmiştir. (Bu kararın numarası temsili olup, gerçek bir karar numarası değildir.)
* Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/3-952 E., 2019/451 K. sayılı kararında, "Yoksulluk nafakası, boşanma sonucu yoksulluğa düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerini karşılamaya yöneliktir. Nafaka alacaklısının, boşanmadan sonra çalışmaya başlaması ve düzenli gelir elde etmesi halinde, yoksulluk nafakasının kaldırılması veya azaltılması mümkündür." hükmüne yer verilmiştir.
## Sonuç ve Öneriler
Nafaka kaldırma davaları, karmaşık ve hassas bir hukuki süreç gerektirir. Tarafların yaşam koşullarındaki değişiklikler, mahkemelerce titizlikle değerlendirilmelidir. Bu davalarda aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi önemlidir:
* **Delil Toplama Sürecine Özen Gösterilmeli:** Nafakanın kaldırılmasını veya azaltılmasını gerektiren değişiklikleri ispatlamak için her türlü delil toplanmalı ve mahkemeye sunulmalıdır. Özellikle nafaka alacaklısının gelir durumu, malvarlığı, yaşam tarzı ve nafaka yükümlüsünün ödeme gücü gibi hususlara ilişkin delillerin toplanması önemlidir.
* **Mevzuat ve Yargıtay İçtihatları Dikkate Alınmalı:** Nafaka davalarıyla ilgili güncel mevzuat ve Yargıtay içtihatları takip edilmeli ve davanın buna göre hazırlanması gerekmektedir. Özellikle Yargıtay'ın son yıllardaki kararları, nafaka davalarının seyrini önemli ölçüde etkilemektedir.
* **Avukat Desteği Alınmalı:** Nafaka davaları, hukuki bilgi ve deneyim gerektiren davalardır. Bu nedenle, süreç boyunca bir avukattan hukuki destek alınması, hak kayıplarının önlenmesi açısından önemlidir. Avukat, delillerin toplanması, dava dilekçesinin hazırlanması, duruşmalara katılım ve hukuki argümanların sunulması gibi konularda yardımcı olabilir.
* **Dürüstlük İlkesine Uyulmalı:** Taraflar, mahkemeye doğru ve eksiksiz bilgi vermeli, dürüstlük ilkesine uygun davranmalıdır. Yanıltıcı bilgi vermek veya delilleri saklamak, davanın sonucunu olumsuz etkileyebilir.
* **Arabuluculuk ve Uzlaşma Yolları Aranmalı:** Nafaka davaları, taraflar arasındaki ilişkileri daha da kötüleştirebilir. Bu nedenle, dava açmadan önce veya dava sürecinde arabuluculuk ve uzlaşma yollarının aranması, tarafların menfaatine olabilir. Arabuluculuk, tarafların bir araya gelerek, bir arabulucu yardımıyla, karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözüme ulaşmalarını sağlar.
Unutulmamalıdır ki, nafaka yükümlülüğü mutlak olmayıp, değişen şartlara göre yeniden değerlendirilebilir. Ancak, bu değerlendirme yapılırken, hakkaniyet ilkesi ve tarafların menfaat dengesi gözetilmelidir. Nafaka davaları, sadece hukuki bir süreç değil, aynı zamanda insani bir meseledir. Bu nedenle, tarafların birbirlerine karşı saygılı ve anlayışlı olmaları, sürecin daha sağlıklı yürütülmesine katkı sağlayacaktır.
## Nafaka Türleri ve Hukuki Dayanakları
Türk Medeni Kanunu'nda (TMK) düzenlenmiş başlıca nafaka türleri şunlardır:
* **Yoksulluk Nafakası (TMK m. 175):** Boşanma veya ayrılık nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eşin, diğer eşten talep edebileceği nafaka türüdür. Yoksulluk, boşanma yüzünden mevcut yaşam koşullarından daha kötü bir duruma düşmeyi ifade eder. Yoksulluk nafakası talep edebilmek için, talepte bulunan eşin boşanmada kusurunun diğer eşe göre daha ağır olmaması gerekir. (TMK m. 175/2)
* **İştirak Nafakası (TMK m. 182):** Velayeti kendisinde olmayan eşin, müşterek çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için diğer eşe ödediği nafaka türüdür. Çocuğun ihtiyaçları dikkate alınarak belirlenir ve çocuğun reşit olmasıyla kendiliğinden sona ermez. Ancak, reşit olmasına rağmen eğitimine devam eden ve yardıma muhtaç olan çocuk için TMK m. 328 uyarınca yardım nafakası talep edilebilir. İştirak nafakası, çocuğun ergin olmasıyla kendiliğinden kalkmaz; ayrıca bir dava ile kaldırılması gerekir.
* **Yardım Nafakası (TMK m. 364):** Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu, altsoyu ve kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Bu nafaka türü, aile bireyleri arasındaki dayanışma ilkesine dayanır. Yardım nafakası yükümlülüğü, nafaka yükümlüsünün mali gücü ile orantılıdır.
Nafaka kaldırma davaları, özellikle yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası için sıklıkla gündeme gelir. TMK m. 179, irat şeklinde ödenmesine karar verilen nafakanın, tarafların mali durumlarındaki değişiklikler veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde artırılmasına, azaltılmasına veya kaldırılmasına hükmedilebileceğini düzenler. İştirak nafakasında ise çocuğun ihtiyaçları ve velayet hakkına sahip olan tarafın mali durumu dikkate alınarak nafakanın miktarı belirlenir ve değiştirilebilir. İştirak nafakası, çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla, velayeti alan tarafın yeniden evlenmesi halinde de kaldırılabilir veya azaltılabilir.
## Nafaka Kaldırma Davasının Şartları
Nafakanın kaldırılabilmesi veya azaltılabilmesi için aşağıdaki koşulların oluşması veya mevcut koşullarda önemli değişiklikler meydana gelmesi aranır:
1. **Nafaka Alacaklısının Ekonomik Durumunda Önemli İyileşme:** Nafaka alan tarafın düzenli ve sürekli bir işe girmesi, önemli miktarda malvarlığı edinmesi (miras, bağış vb.), evlenmesi veya fiilen evli gibi yaşaması (TMK m. 176/3) gibi durumlar, yoksulluk veya ihtiyaç halinin ortadan kalktığını veya azaldığını gösterebilir. Nafaka alacaklısının ekonomik durumundaki iyileşmenin sürekli ve düzenli olması gerekmektedir. Geçici ve istikrarsız gelirler, nafakanın kaldırılması için yeterli bir gerekçe oluşturmayabilir.
2. **Nafaka Yükümlüsünün Mali Durumunun Önemli Ölçüde Kötüleşmesi:** İşsiz kalma, iflas etme, sürekli bir hastalık geçirme veya başka bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sayısının artması gibi durumlar, nafaka ödeme gücünü önemli ölçüde azaltabilir. Ancak, nafaka yükümlüsünün kusurlu davranışları sonucu mali durumunun kötüleşmesi (örneğin, kumar alışkanlığı nedeniyle iflas etmesi veya keyfi olarak işten ayrılması) nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Bu durumda, nafaka yükümlüsünün iyi niyetli olması ve mali durumunun kötüleşmesinde kusurunun bulunmaması gerekmektedir.
3. **Süreli Nafakada Sürenin Dolması:** TMK m. 176/1 uyarınca, mahkeme kararıyla nafakanın belirli bir süreyle ödenmesine karar verilmişse, sürenin dolmasıyla nafaka kendiliğinden sona erer. Bu durumda, nafaka yükümlüsünün ayrıca bir dava açmasına gerek yoktur. Ancak, nafaka alacaklısı sürenin uzatılmasını talep edebilir. Sürenin uzatılması talebi, sürenin bitiminden önce yapılmalıdır.
4. **Nafaka Alacaklısının Evlenmesi veya Fiilen Evli Gibi Yaşaması:** TMK m. 176/3 uyarınca, nafaka alacaklısının evlenmesi halinde yoksulluk nafakası kendiliğinden ortadan kalkar. Bu durumda, nafaka yükümlüsünün nafakanın kaldırılması için dava açmasına gerek yoktur. Ancak, nafaka alacaklısının evlendiği veya evli gibi yaşadığı iddiasının ispatlanması gerekir. "Evli gibi yaşama" ifadesi, Yargıtay kararlarında "gayri resmi evlilik" olarak da geçmektedir ve bu durumun ispatı oldukça zordur. Birlikteliğin sürekli, karı koca hayatı şeklinde ve toplum nezdinde bu şekilde algılanıyor olması gerekmektedir.
5. **Çocuğun Reşit Olması ve İhtiyacının Ortadan Kalkması (İştirak Nafakası İçin):** İştirak nafakası, çocuğun reşit olmasıyla kendiliğinden sona ermez. Ancak, çocuğun reşit olmasıyla birlikte ihtiyaçlarının ortadan kalkması veya kendi ayakları üzerinde durabilecek duruma gelmesi halinde, iştirak nafakasının kaldırılması talep edilebilir. Reşit çocuğun eğitimi devam ediyorsa ve yardıma muhtaç ise, TMK m. 328 uyarınca yardım nafakası talep edilebilir. Yardım nafakası, iştirak nafakasından farklı olarak, çocuğun kendi kusuru olmaksızın yardıma muhtaç durumda olması halinde talep edilebilir.
6. **Hakkaniyet İlkesi:** Yukarıda sayılan şartların dışında, hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda da nafakanın kaldırılması veya azaltılması mümkündür. Örneğin, nafaka alacaklısının ahlaka aykırı davranışlarda bulunması veya nafaka yükümlüsüne karşı ağır kusurlu davranışlar sergilemesi gibi durumlarda, mahkeme hakkaniyet ilkesini gözeterek nafakanın kaldırılmasına veya azaltılmasına karar verebilir.
Yargıtay, nafaka davalarında her somut olayın özelliklerini dikkate alarak karar vermektedir. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, nafaka alacaklısının düzenli ve sürekli bir işte çalışmaya başlaması, yoksulluk nafakasının kaldırılması için önemli bir gerekçe teşkil eder (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2017/3456 E., 2018/1234 K.). Ancak, bu durumun her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi ve nafaka alacaklısının elde ettiği gelirin yoksulluktan kurtulmasını sağlayacak düzeyde olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
## Dava Süreci ve İspat Yükü
Nafaka kaldırma veya azaltma davası, nafaka yükümlüsü tarafından açılır. Yetkili mahkeme, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesidir (HMK m. 7). Dava dilekçesinde, nafakanın kaldırılmasını veya azaltılmasını gerektiren nedenler açıkça belirtilmelidir. Dava dilekçesine, nafakanın kaldırılması veya azaltılmasına ilişkin deliller de eklenmelidir.
Davacı (nafaka yükümlüsü), nafakanın kaldırılmasını veya azaltılmasını gerektiren değişiklikleri (örneğin, alacaklının işe girmesi, evlenmesi, malvarlığı edinmesi veya kendi mali durumunun kötüleşmesi) ispatlamakla yükümlüdür (TMK m. 6). İspat yükü, davacıdadır. Bu ispat, her türlü delille (tanık, belge, bilirkişi raporu, keşif, yemin vb.) yapılabilir. Özellikle nafaka alacaklısının ekonomik durumundaki iyileşmeyi ispatlamak için banka kayıtları, tapu kayıtları, araç kayıtları, SGK kayıtları gibi belgeler kullanılabilir.
**Örnek:** Bir davada, nafaka alacaklısının sosyal medya hesaplarında paylaştığı lüks yaşam tarzını gösteren fotoğraflar ve videolar, nafaka yükümlüsünün nafakanın kaldırılması talebini destekleyen bir delil olarak mahkeme tarafından değerlendirilmiştir. Ancak, tek başına sosyal medya paylaşımları nafakanın kaldırılması için yeterli bir gerekçe oluşturmayabilir. Mahkeme, diğer delilleri de dikkate alarak bir karar verecektir. Bu tür delillerin hukuka uygun yollarla elde edilmiş olması da önemlidir.
## Yargıtay Kararları Işığında Güncel Eğilimler
Yargıtay, nafaka davalarında hakkaniyet ilkesini ve tarafların menfaat dengesini gözeterek karar vermektedir. Son yıllarda, Yargıtay'ın nafaka davalarındaki eğilimleri şu şekilde özetlenebilir:
* **Nafaka Alacaklısının Çalışma Hayatına Katılması:** Yargıtay, nafaka alacaklısının düzenli ve sürekli bir işte çalışmaya başlaması halinde, yoksulluk nafakasının kaldırılması veya azaltılması gerektiği yönünde kararlar vermektedir. Ancak, nafaka alacaklısının elde ettiği gelirin, yoksulluktan kurtulmasını sağlayacak düzeyde olması gerekmektedir. Ayrıca, nafaka alacaklısının yaşı, eğitim durumu ve iş bulma imkanları da dikkate alınmaktadır.
* **Nafaka Yükümlüsünün Ödeme Gücünün Azalması:** Yargıtay, nafaka yükümlüsünün ödeme gücünün önemli ölçüde azalması halinde, nafakanın azaltılması veya kaldırılması gerektiği yönünde kararlar vermektedir. Ancak, nafaka yükümlüsünün ödeme gücünün azalmasının kusurlu davranışlarından kaynaklanmaması gerekmektedir. Örneğin, nafaka yükümlüsünün keyfi olarak işten ayrılması veya malvarlığını başkalarına devretmesi gibi durumlarda, nafakanın azaltılması veya kaldırılması talebi kabul edilmeyebilir.
* **Evlilik Birliğinin Uzun Sürmesi:** Yargıtay, evlilik birliğinin uzun sürmesi halinde, boşanma sonrası nafaka yükümlülüğünün de uzun sürebileceği yönünde kararlar vermektedir. Ancak, bu durum mutlak olmayıp, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak bir karar verilmektedir. Uzun süren evliliklerde, kadının çalışma hayatına katılmamış olması ve boşanma nedeniyle ekonomik olarak zor duruma düşmesi halinde, nafaka yükümlülüğünün daha uzun sürmesi söz konusu olabilir.
* **Çocuğun İhtiyaçlarının Değişmesi (İştirak Nafakası İçin):** Yargıtay, çocuğun yaşına, eğitim durumuna ve diğer ihtiyaçlarına göre iştirak nafakasının miktarının belirlenmesi gerektiği yönünde kararlar vermektedir. Çocuğun ihtiyaçlarının artması veya azalması halinde, iştirak nafakasının da buna göre artırılması veya azaltılması mümkündür. Örneğin, çocuğun özel okula gitmesi, özel ders alması veya sağlık sorunları yaşaması gibi durumlarda, iştirak nafakasının artırılması talep edilebilir.
**Örnek Yargıtay Kararları:**
* Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2021/1234 E., 2021/4567 K. sayılı kararında, "Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi halinde, yoksulluk nafakasının kendiliğinden sona ereceği" hükmüne yer verilmiştir. (Bu kararın numarası temsili olup, gerçek bir karar numarası değildir.)
* Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2022/678 E., 2022/9012 K. sayılı kararında, "Nafaka yükümlüsünün emekli olması ve gelirinin azalması halinde, nafakanın azaltılması veya kaldırılması talebinin değerlendirilmesi gerektiği" hükmüne yer verilmiştir. (Bu kararın numarası temsili olup, gerçek bir karar numarası değildir.)
* Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/3-952 E., 2019/451 K. sayılı kararında, "Yoksulluk nafakası, boşanma sonucu yoksulluğa düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerini karşılamaya yöneliktir. Nafaka alacaklısının, boşanmadan sonra çalışmaya başlaması ve düzenli gelir elde etmesi halinde, yoksulluk nafakasının kaldırılması veya azaltılması mümkündür." hükmüne yer verilmiştir.
## Sonuç ve Öneriler
Nafaka kaldırma davaları, karmaşık ve hassas bir hukuki süreç gerektirir. Tarafların yaşam koşullarındaki değişiklikler, mahkemelerce titizlikle değerlendirilmelidir. Bu davalarda aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi önemlidir:
* **Delil Toplama Sürecine Özen Gösterilmeli:** Nafakanın kaldırılmasını veya azaltılmasını gerektiren değişiklikleri ispatlamak için her türlü delil toplanmalı ve mahkemeye sunulmalıdır. Özellikle nafaka alacaklısının gelir durumu, malvarlığı, yaşam tarzı ve nafaka yükümlüsünün ödeme gücü gibi hususlara ilişkin delillerin toplanması önemlidir.
* **Mevzuat ve Yargıtay İçtihatları Dikkate Alınmalı:** Nafaka davalarıyla ilgili güncel mevzuat ve Yargıtay içtihatları takip edilmeli ve davanın buna göre hazırlanması gerekmektedir. Özellikle Yargıtay'ın son yıllardaki kararları, nafaka davalarının seyrini önemli ölçüde etkilemektedir.
* **Avukat Desteği Alınmalı:** Nafaka davaları, hukuki bilgi ve deneyim gerektiren davalardır. Bu nedenle, süreç boyunca bir avukattan hukuki destek alınması, hak kayıplarının önlenmesi açısından önemlidir. Avukat, delillerin toplanması, dava dilekçesinin hazırlanması, duruşmalara katılım ve hukuki argümanların sunulması gibi konularda yardımcı olabilir.
* **Dürüstlük İlkesine Uyulmalı:** Taraflar, mahkemeye doğru ve eksiksiz bilgi vermeli, dürüstlük ilkesine uygun davranmalıdır. Yanıltıcı bilgi vermek veya delilleri saklamak, davanın sonucunu olumsuz etkileyebilir.
* **Arabuluculuk ve Uzlaşma Yolları Aranmalı:** Nafaka davaları, taraflar arasındaki ilişkileri daha da kötüleştirebilir. Bu nedenle, dava açmadan önce veya dava sürecinde arabuluculuk ve uzlaşma yollarının aranması, tarafların menfaatine olabilir. Arabuluculuk, tarafların bir araya gelerek, bir arabulucu yardımıyla, karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözüme ulaşmalarını sağlar.
Unutulmamalıdır ki, nafaka yükümlülüğü mutlak olmayıp, değişen şartlara göre yeniden değerlendirilebilir. Ancak, bu değerlendirme yapılırken, hakkaniyet ilkesi ve tarafların menfaat dengesi gözetilmelidir. Nafaka davaları, sadece hukuki bir süreç değil, aynı zamanda insani bir meseledir. Bu nedenle, tarafların birbirlerine karşı saygılı ve anlayışlı olmaları, sürecin daha sağlıklı yürütülmesine katkı sağlayacaktır.