Nafaka ödeme süresi, aile hukukunun en çok tartışılan konularından biridir. Boşanma sonrasında tarafların ekonomik durumlarının dengelenmesi amacıyla öngörülen nafaka yükümlülüğü, belirli şartlar altında ve sürelendirilebilen bir şekilde devam eder. Bu makalede, Türk hukukunda nafaka ödeme süresinin nasıl belirlendiği, hangi durumlarda değişiklik gösterebileceği, Yargıtay kararları ışığında uygulamadaki yansımaları ve güncel yasal düzenlemeler ele alınacaktır.
## Nafaka Türleri ve Ödeme Süreleri
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda (TMK) düzenlenen nafaka türleri, ödeme süreleri bakımından farklılık gösterir. TMK m. 328 uyarınca iştirak nafakası, çocuğun reşit olmasına kadar devam eder. Yoksulluk nafakası ise TMK m. 175'te düzenlenmiş olup, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan tarafın geçimi için diğer taraftan talep ettiği ve hakkaniyet gerektirdiği takdirde süreli veya süresiz olarak hükmedilebilen bir nafaka türüdür. Yoksulluk nafakası, talep eden tarafın kusuru daha ağır olmamak koşuluyla hükmedilebilir (TMK m. 175).
Yargıtay'ın yerleşik içtihatları, süresiz nafaka verilmesinin istisnai bir durum olduğunu ve süreli nafaka uygulamasının yaygınlaşması gerektiğini vurgulamaktadır. Süreli nafaka, tarafların durumuna göre belirli bir süre için hükmedilir ve bu sürenin sonunda kendiliğinden sona erer. Sürenin uzatılması ancak yeniden dava açılması ve şartların oluştuğunun ispatlanması halinde mümkündür. Bu bağlamda, nafaka alacaklısının nafaka süresince kendi geçimini sağlayacak duruma gelmesi hedeflenir.
Yardım nafakası ise TMK m. 364 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, kişinin yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan altsoy ve üstsoyu ile kardeşlerine ödemekle yükümlü olduğu nafakadır. Yardım nafakası, nafaka yükümlüsünün mali gücü oranında ve nafaka alacaklısının ihtiyacı devam ettiği sürece ödenir.
## Yoksulluk Nafakasında Sürenin Belirlenmesi
Yoksulluk nafakasının süresi, boşanma davası sırasında tarafların ekonomik ve sosyal durumları, yaşları, sağlık durumları, eğitim seviyeleri, boşanmadaki kusur oranları ve evlilik süresi gibi faktörler dikkate alınarak belirlenir. TMK m. 175'e göre, nafaka miktarı ve süresi, nafaka talep eden tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması ve diğer tarafın mali gücü göz önünde bulundurularak hakim tarafından takdir edilir. Yargıtay kararlarında, yoksulluk nafakasının süresinin belirlenmesinde, nafaka alacaklısının kendi ayakları üzerinde durabileceği bir geçiş süreci öngörülerek makul bir süre tayin edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Örneğin, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2017/3728 E., 2018/5641 K. sayılı kararında, yoksulluk nafakasının süresiz olarak hükmedilmesinin istisnai bir durum olduğu belirtilmiştir.
Sürenin belirlenmesinde tarafların kusur durumları da dikkate alınır. Boşanmada tam kusurlu olan taraf yoksulluk nafakası talep edemezken, eşit kusurlu veya daha az kusurlu olan tarafın talebi değerlendirilir (TMK m. 175). Ancak, Yargıtay içtihatlarına göre, nafaka talebinde bulunan tarafın kusurunun, nafaka ödemesini tamamen ortadan kaldıracak ağırlıkta olması gerekmektedir.
## Sürenin Değişmesi veya Sona Ermesi
Nafaka ödeme süresi, mahkeme kararıyla belirlendikten sonra, TMK m. 179 uyarınca, taraflardan birinin mali durumunda önemli bir değişiklik olması veya hakkaniyetin gerektirmesi halinde değiştirilebilir veya tamamen kaldırılabilir. Bu değişiklik talebi, nafaka yükümlüsünün veya alacaklısının açacağı bir dava ile ileri sürülebilir.
Nafaka alacaklısının evlenmesi (TMK m. 176/3), ölümü (TMK m. 176/3) veya yoksulluktan kurtulması halinde nafaka kendiliğinden sona erer. Nafaka borçlusunun ölümü halinde ise nafaka yükümlülüğü mirasçılara geçmez.
Önemli Yargıtay içtihatları şunlardır:
* Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/3-963 E., 2019/486 K. sayılı kararı: Nafaka alacaklısının evlenmesi halinde nafakanın kendiliğinden ortadan kalkacağı belirtilmiştir.
* Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2017/1621 E., 2018/12488 K. sayılı kararı: Nafaka alacaklısının düzenli bir işe girmesi ve yoksulluktan kurtulması halinde nafakanın kaldırılması gerektiği vurgulanmıştır.
Nafakanın kaldırılması veya azaltılması davasında, nafaka alacaklısının gelir durumu, yaşam koşulları ve ihtiyaçları dikkate alınır. Nafaka yükümlüsünün de mali durumu, ödeme gücü ve diğer yükümlülükleri değerlendirilir.
## Uygulamadaki Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Yoksulluk nafakasının süresi ve miktarı konusunda yaşanan belirsizlikler, özellikle nafaka borçlusu açısından önemli mağduriyetlere yol açabilmektedir. Süresiz nafaka uygulaması, nafaka borçlusunun geleceğini belirsizliğe sürükleyebilmekte ve ekonomik olarak zor durumda kalmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle, Yargıtay'ın süreli nafaka yönündeki eğilimi desteklenmelidir.
Çözüm önerileri:
* Yoksulluk nafakasının başlangıçta makul bir süreyle sınırlandırılması ve bu sürenin sonunda nafaka alacaklısının kendi ayakları üzerinde durabileceği bir duruma gelmesi hedeflenmelidir. Bu süre belirlenirken, nafaka alacaklısının yaşı, eğitim durumu, iş bulma potansiyeli gibi faktörler dikkate alınmalıdır.
* Nafaka miktarının belirlenmesinde, nafaka alacaklısının gelir elde etme potansiyeli ve imkanları da dikkate alınmalıdır. Nafaka alacaklısının iş arama çabaları ve mesleki gelişimine katkı sağlayacak faaliyetleri desteklenmelidir.
* Boşanma davalarında arabuluculuk ve uzlaşma yöntemlerinin daha etkin kullanılması, tarafların nafaka konusunda anlaşmaya varmalarını kolaylaştırabilir. Arabuluculuk sürecinde, tarafların ihtiyaçları ve imkanları dikkate alınarak, her iki tarafın da menfaatlerini koruyan çözümler üretilebilir.
* Nafaka borçlusunun ekonomik durumunun kötüleşmesi halinde, nafaka miktarının indirilmesi veya tamamen kaldırılması imkanı sağlanmalıdır. Bu durumda, nafaka borçlusunun gelir durumu, işsiz kalması, sağlık sorunları gibi faktörler dikkate alınmalıdır.
* Nafaka ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmesini teşvik etmek amacıyla, nafaka borçlusuna vergi avantajları veya diğer mali teşvikler sağlanabilir.
## Sonuç
Türk hukukunda nafaka ödeme süresi, her somut olayın özelliklerine göre belirlenen dinamik bir kavramdır. Yargıtay kararları, süresiz nafakanın istisnai bir uygulama olduğunu ve süreli nafakanın yaygınlaşması gerektiğini ortaya koymaktadır. Nafaka davalarında, hem nafaka alacaklısının yoksulluğa düşmesini engellemek hem de nafaka borçlusunun ekonomik olarak aşırı yük altına girmesini önlemek amacıyla adil ve hakkaniyetli kararlar verilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, nafaka süresinin belirlenmesinde tarafların ekonomik ve sosyal durumları, yaşları, sağlık durumları, eğitim seviyeleri, boşanmadaki kusur oranları ve evlilik süresi gibi faktörler dikkate alınarak makul bir süre tayin edilmelidir. Ayrıca, nafaka miktarının ve süresinin belirlenmesinde, nafaka alacaklısının kendi ayakları üzerinde durabileceği bir geçiş süreci öngörülerek, nafaka yükümlüsünün de ekonomik olarak aşırı yük altına girmesi önlenmelidir.
## Nafaka Türleri ve Ödeme Süreleri
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda (TMK) düzenlenen nafaka türleri, ödeme süreleri bakımından farklılık gösterir. TMK m. 328 uyarınca iştirak nafakası, çocuğun reşit olmasına kadar devam eder. Yoksulluk nafakası ise TMK m. 175'te düzenlenmiş olup, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan tarafın geçimi için diğer taraftan talep ettiği ve hakkaniyet gerektirdiği takdirde süreli veya süresiz olarak hükmedilebilen bir nafaka türüdür. Yoksulluk nafakası, talep eden tarafın kusuru daha ağır olmamak koşuluyla hükmedilebilir (TMK m. 175).
Yargıtay'ın yerleşik içtihatları, süresiz nafaka verilmesinin istisnai bir durum olduğunu ve süreli nafaka uygulamasının yaygınlaşması gerektiğini vurgulamaktadır. Süreli nafaka, tarafların durumuna göre belirli bir süre için hükmedilir ve bu sürenin sonunda kendiliğinden sona erer. Sürenin uzatılması ancak yeniden dava açılması ve şartların oluştuğunun ispatlanması halinde mümkündür. Bu bağlamda, nafaka alacaklısının nafaka süresince kendi geçimini sağlayacak duruma gelmesi hedeflenir.
Yardım nafakası ise TMK m. 364 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, kişinin yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan altsoy ve üstsoyu ile kardeşlerine ödemekle yükümlü olduğu nafakadır. Yardım nafakası, nafaka yükümlüsünün mali gücü oranında ve nafaka alacaklısının ihtiyacı devam ettiği sürece ödenir.
## Yoksulluk Nafakasında Sürenin Belirlenmesi
Yoksulluk nafakasının süresi, boşanma davası sırasında tarafların ekonomik ve sosyal durumları, yaşları, sağlık durumları, eğitim seviyeleri, boşanmadaki kusur oranları ve evlilik süresi gibi faktörler dikkate alınarak belirlenir. TMK m. 175'e göre, nafaka miktarı ve süresi, nafaka talep eden tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması ve diğer tarafın mali gücü göz önünde bulundurularak hakim tarafından takdir edilir. Yargıtay kararlarında, yoksulluk nafakasının süresinin belirlenmesinde, nafaka alacaklısının kendi ayakları üzerinde durabileceği bir geçiş süreci öngörülerek makul bir süre tayin edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Örneğin, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2017/3728 E., 2018/5641 K. sayılı kararında, yoksulluk nafakasının süresiz olarak hükmedilmesinin istisnai bir durum olduğu belirtilmiştir.
Sürenin belirlenmesinde tarafların kusur durumları da dikkate alınır. Boşanmada tam kusurlu olan taraf yoksulluk nafakası talep edemezken, eşit kusurlu veya daha az kusurlu olan tarafın talebi değerlendirilir (TMK m. 175). Ancak, Yargıtay içtihatlarına göre, nafaka talebinde bulunan tarafın kusurunun, nafaka ödemesini tamamen ortadan kaldıracak ağırlıkta olması gerekmektedir.
## Sürenin Değişmesi veya Sona Ermesi
Nafaka ödeme süresi, mahkeme kararıyla belirlendikten sonra, TMK m. 179 uyarınca, taraflardan birinin mali durumunda önemli bir değişiklik olması veya hakkaniyetin gerektirmesi halinde değiştirilebilir veya tamamen kaldırılabilir. Bu değişiklik talebi, nafaka yükümlüsünün veya alacaklısının açacağı bir dava ile ileri sürülebilir.
Nafaka alacaklısının evlenmesi (TMK m. 176/3), ölümü (TMK m. 176/3) veya yoksulluktan kurtulması halinde nafaka kendiliğinden sona erer. Nafaka borçlusunun ölümü halinde ise nafaka yükümlülüğü mirasçılara geçmez.
Önemli Yargıtay içtihatları şunlardır:
* Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/3-963 E., 2019/486 K. sayılı kararı: Nafaka alacaklısının evlenmesi halinde nafakanın kendiliğinden ortadan kalkacağı belirtilmiştir.
* Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2017/1621 E., 2018/12488 K. sayılı kararı: Nafaka alacaklısının düzenli bir işe girmesi ve yoksulluktan kurtulması halinde nafakanın kaldırılması gerektiği vurgulanmıştır.
Nafakanın kaldırılması veya azaltılması davasında, nafaka alacaklısının gelir durumu, yaşam koşulları ve ihtiyaçları dikkate alınır. Nafaka yükümlüsünün de mali durumu, ödeme gücü ve diğer yükümlülükleri değerlendirilir.
## Uygulamadaki Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Yoksulluk nafakasının süresi ve miktarı konusunda yaşanan belirsizlikler, özellikle nafaka borçlusu açısından önemli mağduriyetlere yol açabilmektedir. Süresiz nafaka uygulaması, nafaka borçlusunun geleceğini belirsizliğe sürükleyebilmekte ve ekonomik olarak zor durumda kalmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle, Yargıtay'ın süreli nafaka yönündeki eğilimi desteklenmelidir.
Çözüm önerileri:
* Yoksulluk nafakasının başlangıçta makul bir süreyle sınırlandırılması ve bu sürenin sonunda nafaka alacaklısının kendi ayakları üzerinde durabileceği bir duruma gelmesi hedeflenmelidir. Bu süre belirlenirken, nafaka alacaklısının yaşı, eğitim durumu, iş bulma potansiyeli gibi faktörler dikkate alınmalıdır.
* Nafaka miktarının belirlenmesinde, nafaka alacaklısının gelir elde etme potansiyeli ve imkanları da dikkate alınmalıdır. Nafaka alacaklısının iş arama çabaları ve mesleki gelişimine katkı sağlayacak faaliyetleri desteklenmelidir.
* Boşanma davalarında arabuluculuk ve uzlaşma yöntemlerinin daha etkin kullanılması, tarafların nafaka konusunda anlaşmaya varmalarını kolaylaştırabilir. Arabuluculuk sürecinde, tarafların ihtiyaçları ve imkanları dikkate alınarak, her iki tarafın da menfaatlerini koruyan çözümler üretilebilir.
* Nafaka borçlusunun ekonomik durumunun kötüleşmesi halinde, nafaka miktarının indirilmesi veya tamamen kaldırılması imkanı sağlanmalıdır. Bu durumda, nafaka borçlusunun gelir durumu, işsiz kalması, sağlık sorunları gibi faktörler dikkate alınmalıdır.
* Nafaka ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmesini teşvik etmek amacıyla, nafaka borçlusuna vergi avantajları veya diğer mali teşvikler sağlanabilir.
## Sonuç
Türk hukukunda nafaka ödeme süresi, her somut olayın özelliklerine göre belirlenen dinamik bir kavramdır. Yargıtay kararları, süresiz nafakanın istisnai bir uygulama olduğunu ve süreli nafakanın yaygınlaşması gerektiğini ortaya koymaktadır. Nafaka davalarında, hem nafaka alacaklısının yoksulluğa düşmesini engellemek hem de nafaka borçlusunun ekonomik olarak aşırı yük altına girmesini önlemek amacıyla adil ve hakkaniyetli kararlar verilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, nafaka süresinin belirlenmesinde tarafların ekonomik ve sosyal durumları, yaşları, sağlık durumları, eğitim seviyeleri, boşanmadaki kusur oranları ve evlilik süresi gibi faktörler dikkate alınarak makul bir süre tayin edilmelidir. Ayrıca, nafaka miktarının ve süresinin belirlenmesinde, nafaka alacaklısının kendi ayakları üzerinde durabileceği bir geçiş süreci öngörülerek, nafaka yükümlüsünün de ekonomik olarak aşırı yük altına girmesi önlenmelidir.