Şikayetçi olmak, Türk hukuk sisteminde, özellikle ceza yargılamasında sıklıkla karşılaşılan bir kavramdır. Şikayet, bir suçun işlendiği iddiasıyla yetkili mercilere yapılan bir başvuru olup, failin cezalandırılması ve/veya mağdurun zararının giderilmesi amacını taşır. Bu makalede, şikayetçi olmanın hukuki anlamı, şartları, süreci, sonuçları ve ilgili hususlar detaylı bir şekilde incelenecektir.
Şikayetçi Olmanın Hukuki Tanımı ve Şartları
Şikayetçi olmak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) belirtilen bazı suç tipleri için kovuşturma şartıdır. Bu tür suçlara "şikayete tabi suçlar" denir. TCK'nın 73. maddesi uyarınca, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda, mağdurun veya kanuni temsilcisinin şikayeti gerekmektedir. Şikayet, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 158. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcılığına veya kolluk kuvvetlerine yazılı veya sözlü olarak yapılabilir. Sözlü şikayetler tutanak altına alınır. Şikayet hakkı, suçtan zarar gören kişiye aittir. Suçtan zarar gören birden fazla kişi varsa, her biri ayrı ayrı şikayet hakkına sahiptir. Ancak, şikayet hakkının kullanılabilmesi için, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphenin bulunması gerekir. Ayrıca, kanun koyucu, bazı durumlarda suçtan zarar gören olmasa bile, belirli kişilere şikayet hakkı tanıyabilir (örneğin, bazı çevre suçlarında sivil toplum kuruluşlarına tanınan şikayet hakkı, 2872 sayılı Çevre Kanunu m.30). Şikayet hakkı, tüzel kişiler tarafından da kullanılabilir. Tüzel kişilerin şikayet hakkını kullanabilmesi için, suçun tüzel kişiliğin hak ve menfaatlerini ihlal etmesi ve bu durumun yetkili organlarca tespit edilmesi gerekir.
Şikayet Süreci ve Usulleri
Şikayet süreci, suçun öğrenildiği veya failin öğrenildiği tarihten itibaren başlar. TCK'nın 73. maddesi uyarınca, şikayet hakkı, fiili ve faili öğrenmeden itibaren belirli bir süre ile sınırlıdır. Bu süre, mağdurun fiili ve faili öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar ve bu süre, aksi belirtilmediği takdirde 6 aydır (TCK m.73/1). Bu süre hak düşürücü süredir. Ancak, bazı özel kanunlarda bu süre farklı düzenlenebilir. Örneğin, 5187 sayılı Basın Kanunu'nda tekzip hakkının kullanılması için süre farklıdır. Şikayet dilekçesinde veya beyanında suçun niteliği, tarihi, failin kimliği (biliniyorsa) ve delillerin neler olduğu gibi bilgilerin açıkça belirtilmesi önemlidir. Şikayet, Cumhuriyet Savcılığı tarafından değerlendirilir ve CMK'nın 160. maddesi uyarınca soruşturma başlatılıp başlatılmayacağına karar verilir. Soruşturma sonucunda, CMK'nın 170. maddesi uyarınca yeterli şüphe oluşursa iddianame düzenlenerek kamu davası açılır. Soruşturmaya yer olmadığına dair karar (SYOK) verilmesi halinde, bu karara karşı CMK'nın 173. maddesi uyarınca itiraz mümkündür. İtiraz, kararı veren Cumhuriyet savcısının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hâkimliği'ne yapılır (CMK m.173/3). 6723 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile itiraz mercii Ağır Ceza Mahkemesi yerine Sulh Ceza Hâkimliği olarak belirlenmiştir.
Şikayetten Vazgeçme ve Sonuçları
Şikayetten vazgeçme, şikayetçi olan kişinin, şikayetinden geri dönerek yargılama sürecini durdurma veya başlamasını engelleme hakkını ifade eder. TCK'nın 73/4. maddesine göre, şikayetten vazgeçme halinde kamu davası düşer. Ancak, şikayetten vazgeçme, kovuşturma aşamasında hüküm kesinleşinceye kadar mümkündür. Soruşturma aşamasında vazgeçilmesi halinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir. Şikayetten vazgeçme, feragat niteliğinde olup, aynı fiilden dolayı tekrar şikayet hakkı doğurmaz. Şikayetten vazgeçmenin geçerli olabilmesi için, vazgeçmenin açık, kesin ve şartsız olması gerekir. Ayrıca, şikayetten vazgeçme, sanığın kabulüne bağlı değildir. Şikayetten vazgeçme, şikayet hakkına sahip olan herkesi kapsar; bu nedenle, birden fazla şikayetçi varsa, tümünün vazgeçmesi gereklidir. Şikayetten vazgeçme, sadece şikayete bağlı suçlarda etkilidir. Resen takip edilen suçlarda şikayetten vazgeçme, davayı düşürmez, ancak mahkeme tarafından takdiri indirim sebebi olarak değerlendirilebilir (TCK m.62). Yargıtay'ın birçok kararında (örneğin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2017/16-957 E., 2021/453 K. sayılı kararı) şikayetten vazgeçmenin hukuki sonuçları detaylı bir şekilde açıklanmıştır.
Şikayete Bağlı Suçlar ve Örnekler
TCK'da ve diğer kanunlarda şikayete bağlı suçlar düzenlenmiştir. Bu suçlar arasında hakaret (TCK 125), basit yaralama (TCK 86/1 - uzlaşma hükümleri saklıdır), tehdit (TCK 106/1 - bazı halleri hariç), konut dokunulmazlığını ihlal (TCK 116), mala zarar verme (TCK 151) gibi suçlar yer alır. Örneğin, bir kişiye hakaret edilmesi durumunda mağdur, fiili ve faili öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde şikayetçi olmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Ancak, hakaret suçunun kamu görevlisine görevinden dolayı işlenmesi halinde şikayet şartının aranıp aranmayacağı, somut olayın özelliklerine göre değerlendirilir. Eğer hakaret, kamu görevlisinin görevini yapmasından kaynaklanıyorsa ve göreviyle ilgiliyse, şikayet şartı aranmaz ve re'sen soruşturma yapılır. Aksi takdirde şikayet aranır. Örneğin, Yargıtay'a göre, kamu görevlisine yönelik hakaretin göreviyle ilgili olmaması halinde şikayet şartı aranabilir (Yargıtay 4. CD, E. 2013/17127, K. 2014/22975, T. 26.6.2014). Şikayete bağlı suçların tam listesi kanunlarda belirtilmemiştir; bu nedenle hangi suçların şikayete tabi olduğunu belirlemek için ilgili kanun maddesine bakmak gerekir. Ayrıca, 6763 sayılı Kanun ile CMK'da yapılan değişikliklerle bazı suçlar uzlaştırma kapsamına alınmış olup, bu suçlarda da öncelikle uzlaştırma prosedürü uygulanır (CMK m.253). Uzlaştırma, şikayet şartı aranmayan suçlarda da uygulanabilir. Uzlaştırma kapsamındaki suçlar CMK'nın 253. maddesinde ve Uzlaştırma Yönetmeliği'nde düzenlenmiştir.
Şikayetçi Olmanın Avantajları ve Dezavantajları
Şikayetçi olmanın en önemli avantajı, suç işleyen kişinin cezalandırılması ve adaletin sağlanması için resmi sürecin başlatılmasıdır. Ayrıca, şikayet, mağdurun yaşadığı zararın tazmini için hukuki yollara başvurmasına da olanak tanır. Ceza davası sonucunda hükmedilen tazminat, mağdurun zararının giderilmesine yardımcı olabilir. Ancak, sürecin uzun sürmesi, delil toplama zorunluluğu, yargılama giderleri (şikayetten vazgeçilmesi halinde bu giderlerin şikayetçiye yüklenmesi ihtimali) gibi dezavantajları da bulunmaktadır. Şikayetten vazgeçilmesi halinde yargılama giderlerinin kim tarafından karşılanacağı, davanın hangi aşamada olduğuna göre değişir. Soruşturma aşamasında vazgeçilirse giderler devlete aittir. Kovuşturma aşamasında vazgeçilirse, mahkeme bu konuda bir karar verir (5271 sayılı CMK m. 324). Ayrıca, şikayetin geri alınması durumunda davanın düşmesi, mağdurun hak kaybına uğramasına neden olabilir. Bu nedenle, şikayetçi olmadan önce dikkatli bir şekilde değerlendirme yapmak önemlidir. Özellikle uzlaştırma müessesesi de dikkate alınarak, şikayet yoluna başvurmadan önce uzlaşma imkanları araştırılmalıdır. Uzlaştırma sürecinde anlaşmaya varılması halinde, şikayetten vazgeçilmiş sayılır ve dava düşer (CMK m. 253/19).
Sonuç ve Öneriler
Şikayetçi olmak, ceza hukuku sürecinde önemli bir adımdır. Şikayet süresine dikkat edilmesi, hukuki yardım alınması, delillerin titizlikle toplanması ve sürecin iyi yönetilmesi önemlidir. Mağdurların, şikayet sürecinde avukat desteği almaları ve süreç boyunca haklarını bilinçli bir şekilde kullanmaları tavsiye edilir. Ayrıca, şikayetten vazgeçmenin sonuçları hakkında bilgi sahibi olmak ve bu kararı dikkatli bir şekilde vermek de önemlidir. Yargıtay kararları ve mevzuat takibi, şikayet sürecinin sağlıklı yürütülmesi için gereklidir. Şikayetçi olmadan önce bir avukata danışmak, hakların korunması ve sürecin doğru yönetilmesi açısından faydalı olacaktır. Özellikle uzlaştırma ve arabuluculuk gibi alternatif çözüm yollarının değerlendirilmesi, hem zaman hem de maliyet açısından avantaj sağlayabilir. Uzlaştırma ceza hukukunda, arabuluculuk ise hukuk uyuşmazlıklarında başvurulan bir yöntemdir. Her iki yöntem de tarafların anlaşmasıyla sonuçlanması halinde dava açılmasını veya mevcut davanın düşmesini sağlayabilir.
```