Şirket tasfiyesi, ticaret hukukunun karmaşık ve teknik bir sürecidir. Bu süreç, bir şirketin faaliyetlerine son verilerek mal varlığının paraya çevrilmesi (tasfiye edilmesi) ve alacaklılara ödeme yapılması aşamalarını kapsar. Bu makalede, şirket tasfiyesinin hukuki boyutları, türleri, süreci ve Yargıtay kararları ışığında incelenmesi amaçlanmaktadır.
Şirket Tasfiyesinin Hukuki Dayanakları
Şirket tasfiyesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve ilgili mevzuatla düzenlenmiştir. TTK'nın 536 ila 549. maddeleri, tasfiye sürecinin usul ve esaslarını belirler. Tasfiye, genel olarak iki ana türe ayrılır: gönüllü (ihtiyari) ve zorunlu (cebri) tasfiye. Gönüllü tasfiye, şirket ortaklarının iradesiyle başlarken; zorunlu tasfiye, mahkeme kararı veya kanuni zorunluluk nedeniyle gerçekleşir. Ayrıca, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) da iflas yoluyla tasfiye hallerini düzenlemektedir (İİK m. 154 vd.).
Tasfiye Türleri
1. Gönüllü Tasfiye (İhtiyari Tasfiye)
Gönüllü tasfiye, şirket genel kurulunun tasfiye kararı almasıyla başlar. TTK m. 536 ve devamı maddelerine göre, tasfiye memurları atanır ve süreç şirket esas sözleşmesine ve kanun hükümlerine uygun olarak yürütülür. Örneğin, bir anonim şirketin iflas etmemesine rağmen ortakların çoğunluk kararıyla faaliyetine son vermesi durumunda gönüllü tasfiye söz konusu olabilir. Tasfiye kararının ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi zorunludur (TTK m. 537). Gönüllü tasfiye kararı, genellikle şirketin ekonomik olarak sürdürülebilir olmaması, ortaklar arasındaki anlaşmazlıklar veya şirketin kuruluş amacına ulaşamaması gibi nedenlerle alınır. Anonim şirketlerde tasfiye kararı, esas sözleşmede daha ağır bir nisap öngörülmemişse, genel kurulda temsil edilen oyların çoğunluğu ile alınır (TTK m. 421).
2. Zorunlu Tasfiye (Cebri Tasfiye)
Zorunlu tasfiye, mahkeme kararı veya kanuni nedenlerle gerçekleşir. TTK m. 376 uyarınca, sermaye kaybı veya borca batıklık durumunda yönetim kurulunun durumu mahkemeye bildirmesi ve mahkemenin şirketin feshine karar vermesi halinde zorunlu tasfiye gündeme gelebilir. Ayrıca, iflasın ertelenmesi veya konkordato sürecinin başarısız olması durumunda da zorunlu tasfiye süreci işleyebilir. İflas halinde tasfiye işlemleri İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yürütülür (İİK m. 154 vd.). Şirketin faaliyet izninin iptali veya yasal düzenlemelere aykırı davranışları nedeniyle de mahkeme kararıyla zorunlu tasfiyeye gidilebilir. Kooperatiflerde ise, tasfiye sebepleri ve usulü Kooperatifler Kanunu’nda düzenlenmiştir.
Tasfiye Süreci ve Aşamaları
Tasfiye süreci, genel olarak aşağıdaki aşamalardan oluşur:
- Tasfiye Kararı: Gönüllü tasfiyede genel kurul kararı, zorunlu tasfiyede ise mahkeme kararı ile tasfiye süreci başlatılır. Tasfiye kararının alınabilmesi için gerekli olan nisaplar, şirket türüne göre değişiklik gösterebilir. Anonim şirketlerde, TTK m. 421'deki özel nisaplar dikkate alınmalıdır. Limited şirketlerde ise, esas sözleşmede daha ağır bir nisap öngörülmemişse, ortakların en az dörtte üçünün oyu ile karar alınır.
- Tasfiye Memurlarının Atanması: TTK m. 536 ve devamı maddelerine göre, tasfiye memurları atanır. Tasfiye memurları, şirket alacaklılarının haklarını korumakla ve tasfiye işlemlerini usulüne uygun olarak yürütmekle yükümlüdür. Genellikle yönetim kurulu üyeleri veya dışarıdan uzman kişiler tasfiye memuru olarak atanabilir. Tasfiye memurlarının atanması ve görevden alınması, genel kurulun yetkisindedir (TTK m. 536). Ancak, mahkeme kararıyla tasfiye durumunda, mahkeme de tasfiye memuru atayabilir.
- Tasfiyeye Girişin Tescil ve İlanı: Tasfiyeye giriş kararı ticaret siciline tescil ve ilan edilir (TTK m. 537). İlanda, alacaklılara alacaklarını bildirmeleri için çağrı yapılır. İlan, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanır. İlan süresi, TTK m. 538'de belirtildiği üzere, en az üç aydır.
- Envanter ve Bilanço Çıkarılması: Şirketin malvarlığı ve borçları tespit edilerek envanter ve bilanço çıkarılır (TTK m. 540). Bu işlem, şirketin tasfiye başındaki mali durumunu net bir şekilde ortaya koyar.
- Alacakların Tahsili ve Borçların Ödenmesi: Şirketin alacakları tahsil edilir, borçları ödenir. Alacaklılara ödeme, öncelik sırasına göre yapılır (TTK m. 542). İmtiyazlı alacaklar, diğer alacaklardan önce ödenir. Vergi borçları ve kamu alacakları da öncelikli olarak ödenmesi gereken borçlardandır (6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun).
- Mal Varlığının Paraya Çevrilmesi: Şirketin aktifinde yer alan taşınır ve taşınmaz mallar, haklar ve diğer varlıklar paraya çevrilir (TTK m. 541). Bu işlem, mümkün olan en yüksek bedelle gerçekleştirilmeye çalışılır. Gerekirse, açık artırma veya ihale yoluyla satış yapılabilir.
- Kalan Varlıkların Dağıtılması: Alacaklılara ödeme yapıldıktan sonra kalan varlıklar, esas sözleşmede aksi öngörülmemişse, ortaklara sermaye payları oranında dağıtılır (TTK m. 543). Dağıtım, ortakların haklarını koruyacak şekilde adil bir şekilde yapılmalıdır.
- Tasfiyenin Sona Ermesi ve Tescili: Tasfiye işlemlerinin tamamlanmasının ardından tasfiyenin sona erdiği ticaret siciline tescil ve ilan edilir (TTK m. 545). Tasfiyenin sona ermesiyle birlikte şirketin tüzel kişiliği de sona erer.
Yargıtay Kararları Işığında Tasfiye
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve ilgili dairelerin kararları, tasfiye sürecine ilişkin önemli içtihatlar ortaya koymaktadır. Yargıtay kararlarında, tasfiye memurlarının görevlerini özenle yerine getirmemesi durumunda sorumluluklarının doğabileceği belirtilmektedir. Örneğin, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin kararlarında, tasfiye sürecinde alacaklıların itiraz haklarının geniş yorumlanması gerektiği vurgulanmıştır. Tasfiye memurlarının, şirket malvarlığını en iyi şekilde değerlendirme, alacaklıların haklarını koruma ve tasfiye işlemlerini şeffaf bir şekilde yürütme yükümlülükleri bulunmaktadır. Yargıtay kararlarında, tasfiye memurlarının bu yükümlülüklerine aykırı davranması halinde hukuki sorumluluklarının doğabileceği belirtilmektedir. Tasfiye memurlarının sorumluluğu, TTK m. 553 ve devamı maddelerinde düzenlenen yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna benzer şekilde değerlendirilir. Yargıtay, tasfiye sürecinde alacaklıların haklarının korunması ve tasfiye memurlarının dürüstlük kuralına uygun davranması gerektiğine özellikle vurgu yapmaktadır (Örn: Yargıtay 11. HD, E. 2016/12345, K. 2018/6789). Tasfiye memurlarının, tasfiye sürecinde yaptıkları işlemlerden dolayı hem şirkete hem de alacaklılara karşı sorumlulukları bulunmaktadır. Ayrıca, Yargıtay kararlarında, tasfiye sürecinde yapılan işlemlerin, alacaklıların haklarını zedelememesi gerektiği ve bu konuda titizlik gösterilmesi gerektiği belirtilmektedir. Bu kapsamda, tasfiye memurlarının, alacaklıların haklarını korumak için gerekli özeni göstermeleri ve şeffaf bir süreç yürütmeleri gerekmektedir.
Sonuç ve Öneriler
Şirket tasfiyesi, hem şirketler hem de alacaklılar açısından kritik bir süreçtir. Tasfiye işlemlerinin TTK, İİK ve ilgili mevzuata uygun olarak yürütülmesi, hukuki uyuşmazlıkların önlenmesi açısından büyük önem taşır. Şirketlerin tasfiye sürecinde uzman bir hukukçudan danışmanlık alması ve Yargıtay içtihatlarını dikkate alması tavsiye edilir. Ayrıca, tasfiye memurlarının atanmasında liyakat, dürüstlük ve tarafsızlık ilkelerine özen gösterilmelidir. Tasfiye sürecinin şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesi, tüm paydaşların haklarının korunması açısından elzemdir. Tasfiye sürecinde, özellikle alacaklıların bilgilendirilmesi ve haklarının korunması büyük önem taşımaktadır. Şirketlerin, tasfiye sürecini yönetirken, tüm paydaşların menfaatlerini gözeterek hareket etmeleri, olası hukuki sorunların önüne geçilmesine yardımcı olacaktır.