Sosyal medya platformlarının hayatımızdaki yeri giderek artarken, bu platformlarda ifade özgürlüğü ile nefret söylemi arasındaki sınırlar, ceza hukuku açısından önemli tartışmalara konu olmaktadır. Türk hukuk sistemi, ifade özgürlüğünü Anayasa ile güvence altına almakla birlikte, bu özgürlüğün kötüye kullanımını engellemek amacıyla çeşitli sınırlamalar getirmiştir. Özellikle sosyal medyada nefret söylemi kapsamında değerlendirilen içerikler, Türk Ceza Kanunu (TCK) başta olmak üzere çeşitli mevzuat hükümleri çerçevesinde cezai yaptırımlara tabi tutulabilmektedir.
Nefret söylemi, bir kişi veya grubu; ırk, etnik köken, din, dil, cinsiyet, cinsel yönelim, engellilik, siyasi görüş veya benzeri özelliklerinden dolayı hedef alan, aşağılayan, tehdit eden, hakaret eden veya dışlayan ifadeler olarak tanımlanmaktadır. Türk hukukunda nefret söyleminin doğrudan bir tanımı bulunmamakla birlikte, TCK'nın çeşitli maddeleri bu tür eylemleri cezalandırmaktadır. Sosyal medya platformları, bu tür içeriklerin hızla yayılmasına imkan tanıdığı için nefret söyleminin önlenmesi konusunda özel bir önem taşımaktadır. Yargıtay kararlarında da sosyal medyanın "kamuya açık alan" niteliği taşıdığı ve burada işlenen suçların daha geniş kitlelere ulaşma potansiyeli nedeniyle daha ağır sonuçlar doğurabileceği kabul edilmektedir.
Türk Ceza Kanunu'nda sosyal medyada işlenebilecek nefret söylemi kapsamına giren fiilleri doğrudan veya dolaylı olarak düzenleyen çeşitli maddeler bulunmaktadır.
* **TCK m. 122: Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama:** Bu madde, nefret söylemi ile mücadelenin temel hukuki dayanağını oluşturmaktadır. Bir kişinin veya grubun; ırk, etnik köken, din, mezhep veya bölge farklılığına dayanarak, alenen aşağılanması, kin ve düşmanlığa tahrik edilmesi halinde, fail hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde ceza artırılır.
* **TCK m. 216: Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama:** Bu madde, halkı, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığına dayanarak, alenen tahrik etmek veya aşağılamak suçunu düzenlemektedir. Bu suçun işlenmesi halinde, fail hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir.
* **TCK m. 125: Hakaret:** Sosyal medyada sıklıkla karşılaşılan bir diğer suç tipidir. Hakaret suçu, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek şekilde söz söylemek, yazı yazmak veya davranışta bulunmak olarak tanımlanır. Hakaret içerikli paylaşımlar, mağdurun şikayeti üzerine soruşturma konusu olabilmekte ve savcılık makamları tarafından takip edilebilmektedir. Hakaret suçunun cezası, fiilin niteliğine ve işlenme şekline göre değişiklik göstermekle birlikte, adli para cezası veya hapis cezası uygulanabilmektedir.
* **TCK m. 218: Suç İşlemeye Tahrik:** Bu madde, kişileri suç işlemeye tahrik etmek suçunu düzenlemektedir. Nefret söylemi, bir kişiyi veya grubu suç işlemeye teşvik ediyorsa, bu madde kapsamında değerlendirilebilir.
Anayasa'nın 26. maddesi, herkese düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkı tanımaktadır. Ancak bu özgürlük, mutlak değildir. Anayasa'nın aynı maddesinde, ifade özgürlüğünün; milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, genel sağlık ve genel ahlakın korunması amacıyla sınırlanabileceği belirtilmiştir. Ayrıca, başkalarının şöhret ve haklarının, özel ve aile hayatlarının korunması ile yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi için de sınırlamalar getirilebileceği düzenlenmiştir. Bu çerçevede, sosyal medyada yapılan paylaşımların nefret söylemi kapsamına girmesi halinde, ifade özgürlüğü kapsamında korunamayacağı kabul edilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) madde 10 da ifade özgürlüğünü güvence altına almakla birlikte, bu özgürlüğün sınırlarını belirlemiş ve nefret söylemi gibi belirli durumlarda sınırlanabileceğini kabul etmiştir.
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, sosyal medya platformlarının içeriklerden sorumluluğuna ilişkin düzenlemeler getirmiştir. Bu kanuna göre, sosyal medya platformları; Türkiye'de temsilci bulundurmak, kullanıcı şikayetlerini değerlendirmek ve mahkeme kararlarına uymakla yükümlüdürler. Platformlar, nefret söylemi içeren içerikleri kendi inisiyatifleriyle kaldırabilecekleri gibi, mahkeme kararı veya savcılık talimatı üzerine de bu içerikleri erişime engellemek durumundadırlar. Yargıtay kararlarında, sosyal medya platformlarının bu yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezasına çarptırılabileceği ve hatta erişim engelleme yaptırımıyla karşılaşabileceği belirtilmektedir. Ayrıca, 5651 sayılı Kanun'a 2023 yılında eklenen ek madde 1'de, sosyal ağ sağlayıcılarının, Türkiye'de temsilci bulundurma, içerik çıkarma ve erişimi engelleme gibi yükümlülükleri daha da detaylandırılmıştır. Bu düzenleme ile platformların, nefret söylemi ve diğer suç içerikli paylaşımlarla daha etkin mücadele etmesi amaçlanmaktadır.
Yargıtay, sosyal medyada işlenen nefret söylemi suçlarına ilişkin vermiş olduğu kararlarda, bu tür suçların toplumsal barışı tehdit eden boyutuna dikkat çekmektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun son yıllarda verdiği kararlarda, sosyal medya paylaşımlarının "alenilik" unsurunu taşıdığı ve bu nedenle cezai sorumluluğun daha geniş kapsamda değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, sosyal medya hesaplarının anonim olmasının, suçun varlığına engel teşkil etmeyeceği ve kolluk kuvvetlerinin teknik takip yöntemleriyle failin tespit edilebileceği belirtilmektedir. Yargıtay, nefret söylemi kapsamındaki paylaşımların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini, bu tür ifadelerin demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olduğunu ısrarla vurgulamaktadır. Yargıtay, nefret söylemi içeren paylaşımların, TCK'nın ilgili maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ve bu tür eylemlere karşı caydırıcı cezaların uygulanması gerektiğine hükmetmektedir.
Sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımlar, ceza muhakemesi hukukunda delil olarak kullanılabilmektedir. Ancak, bu delillerin hukuka uygun şekilde toplanması ve muhakemeye sunulması büyük önem taşımaktadır. Sosyal medya paylaşımlarının delil olarak kullanılabilmesi için, delillerin elde ediliş şekli ve dijital bütünlüğünün korunması gerekmektedir. Bu bağlamda, noter tarafından onaylanmış ekran görüntülerinin alınması veya bilişim suçları birimlerince dijital delil standardında kayıt altına alınması, delillerin geçerliliği açısından önemlidir. Aksi takdirde, bu delillerin dijital bütünlüğünün bozulduğu iddia edilebilmekte ve mahkeme nezdinde geçerliliği tartışmalı hale gelebilmektedir. Avukatlar, müvekkillerinin sosyal medya paylaşımları nedeniyle karşılaştıkları hukuki sorunlarda, bu delillerin hukuka uygun şekilde toplanması ve sunulması konusunda profesyonel hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Ayrıca, delillerin toplanması sırasında kişisel verilerin korunması kanunu (KVKK) hükümlerine de riayet edilmesi gerekmektedir.
Sosyal medya platformları, bireylere ifade özgürlüğü açısından önemli imkanlar sunmakla birlikte, bu özgürlüğün sınırsız olmadığı unutulmamalıdır. Türk ceza hukuku, nefret söylemi kapsamına giren ve toplumsal barışı tehdit eden içerikleri cezai yaptırıma tabi tutarak, toplumun farklı kesimlerini koruma altına almaktadır. Sosyal medya kullanıcılarının, paylaşımlarında başkalarının temel hak ve özgürlüklerine saygı göstermesi ve hukuki sınırları aşmaması büyük önem taşımaktadır. Bu konuda yaşanabilecek hukuki sorunlarda, deneyimli hukuk ekibi tarafından mevzuat çerçevesinde hizmet verilmekte ve yasal süreçlerde rehberlik edilmektedir. Unutulmamalıdır ki, ifade özgürlüğü ancak başkalarının haklarına saygı gösterildiği ölçüde anlamlıdır ve hukuk devleti ilkesi, bu dengenin sağlanmasında temel rol oynamaktadır.
Sosyal Medyada Nefret Söylemi Kavramı ve Hukuki Tanımı
Nefret söylemi, bir kişi veya grubu; ırk, etnik köken, din, dil, cinsiyet, cinsel yönelim, engellilik, siyasi görüş veya benzeri özelliklerinden dolayı hedef alan, aşağılayan, tehdit eden, hakaret eden veya dışlayan ifadeler olarak tanımlanmaktadır. Türk hukukunda nefret söyleminin doğrudan bir tanımı bulunmamakla birlikte, TCK'nın çeşitli maddeleri bu tür eylemleri cezalandırmaktadır. Sosyal medya platformları, bu tür içeriklerin hızla yayılmasına imkan tanıdığı için nefret söyleminin önlenmesi konusunda özel bir önem taşımaktadır. Yargıtay kararlarında da sosyal medyanın "kamuya açık alan" niteliği taşıdığı ve burada işlenen suçların daha geniş kitlelere ulaşma potansiyeli nedeniyle daha ağır sonuçlar doğurabileceği kabul edilmektedir.
Türk Ceza Hukukunda Nefret Söylemi ile Mücadele
Türk Ceza Kanunu'nda sosyal medyada işlenebilecek nefret söylemi kapsamına giren fiilleri doğrudan veya dolaylı olarak düzenleyen çeşitli maddeler bulunmaktadır.
* **TCK m. 122: Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama:** Bu madde, nefret söylemi ile mücadelenin temel hukuki dayanağını oluşturmaktadır. Bir kişinin veya grubun; ırk, etnik köken, din, mezhep veya bölge farklılığına dayanarak, alenen aşağılanması, kin ve düşmanlığa tahrik edilmesi halinde, fail hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde ceza artırılır.
* **TCK m. 216: Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama:** Bu madde, halkı, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığına dayanarak, alenen tahrik etmek veya aşağılamak suçunu düzenlemektedir. Bu suçun işlenmesi halinde, fail hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir.
* **TCK m. 125: Hakaret:** Sosyal medyada sıklıkla karşılaşılan bir diğer suç tipidir. Hakaret suçu, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek şekilde söz söylemek, yazı yazmak veya davranışta bulunmak olarak tanımlanır. Hakaret içerikli paylaşımlar, mağdurun şikayeti üzerine soruşturma konusu olabilmekte ve savcılık makamları tarafından takip edilebilmektedir. Hakaret suçunun cezası, fiilin niteliğine ve işlenme şekline göre değişiklik göstermekle birlikte, adli para cezası veya hapis cezası uygulanabilmektedir.
* **TCK m. 218: Suç İşlemeye Tahrik:** Bu madde, kişileri suç işlemeye tahrik etmek suçunu düzenlemektedir. Nefret söylemi, bir kişiyi veya grubu suç işlemeye teşvik ediyorsa, bu madde kapsamında değerlendirilebilir.
İfade Özgürlüğü ve Meşru Sınırları
Anayasa'nın 26. maddesi, herkese düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkı tanımaktadır. Ancak bu özgürlük, mutlak değildir. Anayasa'nın aynı maddesinde, ifade özgürlüğünün; milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, genel sağlık ve genel ahlakın korunması amacıyla sınırlanabileceği belirtilmiştir. Ayrıca, başkalarının şöhret ve haklarının, özel ve aile hayatlarının korunması ile yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi için de sınırlamalar getirilebileceği düzenlenmiştir. Bu çerçevede, sosyal medyada yapılan paylaşımların nefret söylemi kapsamına girmesi halinde, ifade özgürlüğü kapsamında korunamayacağı kabul edilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) madde 10 da ifade özgürlüğünü güvence altına almakla birlikte, bu özgürlüğün sınırlarını belirlemiş ve nefret söylemi gibi belirli durumlarda sınırlanabileceğini kabul etmiştir.
Sosyal Medya Platformlarının Hukuki Sorumluluğu
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, sosyal medya platformlarının içeriklerden sorumluluğuna ilişkin düzenlemeler getirmiştir. Bu kanuna göre, sosyal medya platformları; Türkiye'de temsilci bulundurmak, kullanıcı şikayetlerini değerlendirmek ve mahkeme kararlarına uymakla yükümlüdürler. Platformlar, nefret söylemi içeren içerikleri kendi inisiyatifleriyle kaldırabilecekleri gibi, mahkeme kararı veya savcılık talimatı üzerine de bu içerikleri erişime engellemek durumundadırlar. Yargıtay kararlarında, sosyal medya platformlarının bu yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezasına çarptırılabileceği ve hatta erişim engelleme yaptırımıyla karşılaşabileceği belirtilmektedir. Ayrıca, 5651 sayılı Kanun'a 2023 yılında eklenen ek madde 1'de, sosyal ağ sağlayıcılarının, Türkiye'de temsilci bulundurma, içerik çıkarma ve erişimi engelleme gibi yükümlülükleri daha da detaylandırılmıştır. Bu düzenleme ile platformların, nefret söylemi ve diğer suç içerikli paylaşımlarla daha etkin mücadele etmesi amaçlanmaktadır.
Yargıtay'ın Sosyal Medya ve Nefret Söylemi Konusundaki Yaklaşımı
Yargıtay, sosyal medyada işlenen nefret söylemi suçlarına ilişkin vermiş olduğu kararlarda, bu tür suçların toplumsal barışı tehdit eden boyutuna dikkat çekmektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun son yıllarda verdiği kararlarda, sosyal medya paylaşımlarının "alenilik" unsurunu taşıdığı ve bu nedenle cezai sorumluluğun daha geniş kapsamda değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, sosyal medya hesaplarının anonim olmasının, suçun varlığına engel teşkil etmeyeceği ve kolluk kuvvetlerinin teknik takip yöntemleriyle failin tespit edilebileceği belirtilmektedir. Yargıtay, nefret söylemi kapsamındaki paylaşımların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini, bu tür ifadelerin demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olduğunu ısrarla vurgulamaktadır. Yargıtay, nefret söylemi içeren paylaşımların, TCK'nın ilgili maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ve bu tür eylemlere karşı caydırıcı cezaların uygulanması gerektiğine hükmetmektedir.
Sosyal Medya Hesaplarının Delil Değeri
Sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımlar, ceza muhakemesi hukukunda delil olarak kullanılabilmektedir. Ancak, bu delillerin hukuka uygun şekilde toplanması ve muhakemeye sunulması büyük önem taşımaktadır. Sosyal medya paylaşımlarının delil olarak kullanılabilmesi için, delillerin elde ediliş şekli ve dijital bütünlüğünün korunması gerekmektedir. Bu bağlamda, noter tarafından onaylanmış ekran görüntülerinin alınması veya bilişim suçları birimlerince dijital delil standardında kayıt altına alınması, delillerin geçerliliği açısından önemlidir. Aksi takdirde, bu delillerin dijital bütünlüğünün bozulduğu iddia edilebilmekte ve mahkeme nezdinde geçerliliği tartışmalı hale gelebilmektedir. Avukatlar, müvekkillerinin sosyal medya paylaşımları nedeniyle karşılaştıkları hukuki sorunlarda, bu delillerin hukuka uygun şekilde toplanması ve sunulması konusunda profesyonel hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Ayrıca, delillerin toplanması sırasında kişisel verilerin korunması kanunu (KVKK) hükümlerine de riayet edilmesi gerekmektedir.
Sonuç ve Değerlendirme
Sosyal medya platformları, bireylere ifade özgürlüğü açısından önemli imkanlar sunmakla birlikte, bu özgürlüğün sınırsız olmadığı unutulmamalıdır. Türk ceza hukuku, nefret söylemi kapsamına giren ve toplumsal barışı tehdit eden içerikleri cezai yaptırıma tabi tutarak, toplumun farklı kesimlerini koruma altına almaktadır. Sosyal medya kullanıcılarının, paylaşımlarında başkalarının temel hak ve özgürlüklerine saygı göstermesi ve hukuki sınırları aşmaması büyük önem taşımaktadır. Bu konuda yaşanabilecek hukuki sorunlarda, deneyimli hukuk ekibi tarafından mevzuat çerçevesinde hizmet verilmekte ve yasal süreçlerde rehberlik edilmektedir. Unutulmamalıdır ki, ifade özgürlüğü ancak başkalarının haklarına saygı gösterildiği ölçüde anlamlıdır ve hukuk devleti ilkesi, bu dengenin sağlanmasında temel rol oynamaktadır.