İş hukuku kapsamında çalışanların sahip olduğu önemli haklardan biri de süt izni hakkıdır. Bu hak, özellikle doğum yapmış kadın çalışanların doğum sonrası dönemde hem kendi sağlıklarını korumaları hem de bebeklerinin sağlıklı gelişimini desteklemeleri amacıyla düzenlenmiştir. Süt izni, 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili mevzuat ile güvence altına alınmış olup, işverenlerin bu hakkı tanımaması veya ihlal etmesi durumunda idari ve hukuki yaptırımlarla karşılaşabileceği bir düzenlemedir. Bu makalede, süt izni hakkının hukuki dayanakları, kapsamı, süresi, kullanım şekilleri ve bu hakka ilişkin güncel Yargıtay kararları detaylı bir şekilde incelenecektir.
Süt İzni Nedir?
Süt izni, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 74. maddesi ile doğum yapan kadın işçilere tanınan, bebeklerini emzirebilmeleri için öngörülmüş bir haktır. Bu izin, annenin ve bebeğin sağlığını korumak, anne ile bebek arasındaki bağın güçlenmesini sağlamak ve çalışma hayatı ile annelik sorumluluklarını dengelemek amacıyla düzenlenmiştir. Kanun, süt izninin günde toplam 1,5 saat (bir buçuk saat) olduğunu belirtmektedir. Bu süre, işçinin tercihine göre bölünerek veya toplu olarak kullanılabilir. Süt izni süresince işçinin ücretinden herhangi bir kesinti yapılamaz. Bu süre, günlük çalışma süresinden sayılır.
Süt İzninin Hukuki Dayanakları
Süt izni hakkının temel hukuki dayanağı 4857 sayılı İş Kanunu'nun 74. maddesidir. Söz konusu madde, doğum yapan kadın işçilere bir yaşına kadar olan çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilmesini zorunlu kılmaktadır. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 17. maddesi ile kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı güvence altına alınmış olup, bu hak kapsamında süt izni de değerlendirilebilir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (6331 sayılı) da çalışanların sağlığının korunmasına yönelik genel bir çerçeve çizmektedir. Kadın Çalışanların Doğum Yapmadan Önce ve Sonra Çalıştırılmama Şartları ile Süt Verme Sürelerinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik de süt izni hakkının kullanımına ilişkin detayları düzenlemektedir. Süt izni hakkının ihlali durumunda, işverenler İş Kanunu'nun 104. maddesi uyarınca idari para cezası ile karşılaşabilirler. Ayrıca, işçi bu ihlal nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshederek kıdem tazminatı talep edebilir ve uğradığı diğer zararların tazminini isteyebilir.
Süt İzninin Kapsamı ve Süresi
Süt izni, 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalışan ve doğum yapan tüm kadın işçileri kapsar. Bu hak, doğum sonrası analık izninin bitiminden itibaren başlar ve bebeğin bir yaşını doldurmasıyla sona erer. İzin süresi günde toplam 1,5 saat olup, bu süre işçinin talebi doğrultusunda gün içinde farklı zaman dilimlerinde bölünebilir veya tek seferde kullanılabilir. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 74. maddesi ve Kadın Çalışanların Doğum Yapmadan Önce ve Sonra Çalıştırılmama Şartları ile Süt Verme Sürelerinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik uyarınca süt izninin hangi saatler arasında ve kaç parça halinde kullanılacağı hususu işçinin tercihine bırakılmıştır. İşveren, işçinin bu konudaki tercihine saygı göstermek zorundadır. Süt izni, ücretli bir izindir ve bu süre zarfında çalışanın ücretinden herhangi bir kesinti yapılamaz. Süt izni süresi, işçinin günlük çalışma süresinden sayılır.
Yargıtay Kararları ve Uygulamadaki Sorunlar
Yargıtay, süt izni hakkının korunması ve uygulanması konusunda çalışanlar lehine önemli kararlar vermektedir. Örneğin, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin emsal nitelikteki kararlarında, işverenin süt izni kullanımını engellemesinin veya zorlaştırmasının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshi için geçerli bir sebep oluşturduğuna hükmedilmiştir. Yargıtay kararlarında, süt izninin kullandırılmaması veya eksik kullandırılması durumunda, işçinin bu nedenle uğradığı zararların (örneğin, bebeğin mama ile beslenmek zorunda kalması nedeniyle ortaya çıkan masraflar, annenin süt üretiminin azalması nedeniyle yaşadığı psikolojik sorunlar) işveren tarafından tazmin edilmesi gerektiği de belirtilmiştir. Uygulamada, özellikle küçük işletmelerde veya kayıt dışı çalışanlarda süt izni hakkının tanınmaması veya çalışanların bu hakkı kullanmaktan çekinmesi gibi sorunlarla karşılaşılabilmektedir. Ayrıca, bazı işverenlerin süt izni süresini kısaltmaya veya farklı şekillerde kısıtlamaya çalıştığı da görülmektedir. Bu durum, çalışanların haklarını bilmemesi veya işverenle karşı karşıya gelmekten çekinmesi nedeniyle ortaya çıkabilmektedir. Yargıtay, süt izni hakkının kullandırılmaması halinde işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebileceğine ve kıdem tazminatına hak kazanacağına hükmetmiştir (Yargıtay 9. H.D. 2016/13463 E., 2019/12523 K., 10.06.2019 T.).
Sonuç ve Öneriler
Süt izni, doğum yapmış kadın çalışanların iş ve aile yaşamlarını uyumlu hale getirebilmeleri, bebeklerinin sağlıklı gelişimini destekleyebilmeleri ve annelik görevlerini yerine getirebilmeleri için hayati öneme sahip bir haktır. 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili mevzuat ile güvence altına alınmış olmasına rağmen, uygulamada yaşanan sorunların giderilmesi ve bu hakkın etkin bir şekilde kullanılabilmesi için işverenlerin bilinçlendirilmesi, denetimlerin artırılması ve çalışanların hakları konusunda bilgilendirilmesi gerekmektedir. Çalışanların bu haklarını talep etmekten çekinmemeleri ve ihlal durumunda öncelikle işverenle diyalog kurmaları, sonuç alınamaması halinde ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na başvurarak veya hukuki yollara başvurmaları önemlidir. Ayrıca, süt izni sürelerinin güncel ihtiyaçlar ve bilimsel gelişmeler doğrultusunda periyodik olarak gözden geçirilmesi, annelerin ve bebeklerin sağlığı açısından faydalı olacaktır. İşverenlerin, süt izni hakkının sadece yasal bir zorunluluk olmadığını, aynı zamanda çalışan memnuniyetini ve verimliliğini artıran bir unsur olduğunu da anlamaları önemlidir.