Madde 216: Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama
Giriş: Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 216. maddesi, toplumun huzurunu ve birliğini korumayı amaçlayan önemli bir düzenlemedir. Bu madde, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme veya aşağılama eylemlerini suç olarak tanımlayarak, toplumsal barışı tehdit eden davranışları engellemeyi hedeflemektedir. Bu makalede, TCK'nın 216. maddesi detaylı bir şekilde incelenecek, maddenin anlamı, kapsamı, uygulama alanları, ilgili yargı kararları, değişiklik geçmişi (varsa), pratik uygulama örnekleri, diğer kanunlarla ilişkisi, ceza ve yaptırımları, istisnaları ve sınırları ile güncel uygulamadaki sorunlar ve çözüm önerileri ele alınacaktır.
Madde 216: Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama
Madde 216 – (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet, engellilik veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet, engellilik veya bölge farklılığı gözeterek, aşağılayan kimse, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kimse, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) Suçun, basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza üçte biri oranında artırılır.
Maddenin Anlamı ve Kapsamı
TCK'nın 216. maddesi, halkı belirli özelliklerine göre ayrıştırarak kin ve düşmanlığa tahrik etmeyi veya aşağılamayı suç olarak tanımlamaktadır. Maddenin amacı, toplumsal gruplar arasındaki gerginliği artırabilecek, ayrımcılığa yol açabilecek ve kamu düzenini bozabilecek eylemleri engellemektir. Madde, ifade özgürlüğünün sınırlarını çizerek, nefret söylemi olarak kabul edilebilecek davranışları cezalandırmaktadır. Madde, Anayasa'nın 24. maddesinde güvence altına alınan din ve vicdan özgürlüğünü de korumayı amaçlamaktadır.
(1) Fıkra: Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik
Bu fıkra, halkı sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet, engellilik veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmeyi suç saymaktadır. "Tahrik" kelimesi, bir kişiyi veya grubu belirli bir eyleme yönlendirme veya teşvik etme anlamına gelir. Bu durumda, tahrik edilen eylem, kin ve düşmanlık duygularıyla hareket etmektir. "Alenen" kelimesi ise, eylemin herkesin görebileceği veya duyabileceği şekilde gerçekleştirilmesi anlamına gelir. Örneğin, bir mitingde veya sosyal medyada yapılan bir paylaşım aleni bir tahrik olarak kabul edilebilir. Tahrik fiilinin gerçekleşmesi için, tahrik edilen kitlenin bu tahrikten etkilenmesi şart değildir. Önemli olan, tahrik eyleminin potansiyel olarak kin ve düşmanlığa yol açabilecek nitelikte olmasıdır.
(2) Fıkra: Halkın Bir Kesimini Aşağılama
Bu fıkra, halkın bir kesimini sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet, engellilik veya bölge farklılığı gözeterek aşağılamayı suç saymaktadır. "Aşağılama" kelimesi, bir kişiyi veya grubu küçük düşürme, değersizleştirme veya hor görme anlamına gelir. Bu fıkra, tahrikten daha hafif bir eylemi cezalandırmaktadır. Örneğin, bir gazetede veya televizyonda yapılan bir yorum, halkın bir kesimini aşağılayıcı nitelikte olabilir. Aşağılama fiilinin cezalandırılabilmesi için, eylemin aleni olması şart değildir. Ancak, eylemin belirli bir kesimi hedef alması ve aşağılayıcı nitelikte olması gerekmektedir.
(3) Fıkra: Dini Değerleri Aşağılama
Bu fıkra, halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamayı suç saymaktadır. Bu fıkra, din özgürlüğünü ve toplumsal barışı korumayı amaçlamaktadır. Dini değerleri aşağılama, dinin kutsal saydığı kavramlara, sembollere veya ritüellere yönelik hakaret, alay veya küçümseme içeren ifadelerle gerçekleşebilir. Bu fiilin cezalandırılabilmesi için, eylemin aleni olması ve dini değerlere yönelik olması gerekmektedir.
(4) Fıkra: Basın ve Yayın Yoluyla İşlenmesi
Bu fıkra, suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde cezanın artırılmasını öngörmektedir. Basın ve yayın yoluyla yapılan eylemler, daha geniş bir kitleye ulaşabileceği için, toplumsal etki potansiyeli daha yüksektir. Bu nedenle, bu tür eylemlerin cezası daha ağırdır. Basın ve yayın yoluyla işlenen suçlarda, failin kimliği ve sorumluluğu da ayrıca değerlendirilmektedir. Örneğin, bir gazetenin sahibi veya yayın yönetmeni, yayımlanan bir yazıdan dolayı sorumlu tutulabilir.
Maddenin Uygulama Alanları
TCK'nın 216. maddesi, çok geniş bir uygulama alanına sahiptir. Bu madde, sözlü veya yazılı her türlü ifade, görsel veya işitsel materyal, internet ortamındaki paylaşımlar, basın ve yayın organlarındaki haberler ve yorumlar gibi çeşitli iletişim araçlarıyla işlenebilir. Madde, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tarafından değil, aynı zamanda Türkiye'de bulunan yabancılar tarafından da işlenebilir. Madde, sadece gerçek kişiler tarafından değil, aynı zamanda tüzel kişiler tarafından da işlenebilir. Örneğin, bir siyasi parti veya sivil toplum kuruluşu, halkı kin ve düşmanlığa tahrik edebilir. Ancak, tüzel kişilerin cezai sorumluluğu Türk Hukuku'nda sınırlı olup, genellikle tüzel kişinin yetkilileri sorumlu tutulmaktadır.
Yargıtay Kararlarından Örnekler
Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2019/1621 E., 2020/8714 K. sayılı kararında, "Sanığın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımların, belirli bir etnik gruba yönelik aşağılayıcı ve kin ve düşmanlığa tahrik edici nitelikte olduğu" gerekçesiyle mahkumiyet kararını onamıştır.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2017/27226 E., 2018/32263 K. sayılı kararında, "Sanığın bir televizyon programında yaptığı açıklamaların, belirli bir dini gruba yönelik aşağılayıcı ve kin ve düşmanlığa tahrik edici nitelikte olmadığı" gerekçesiyle beraat kararını onamıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2016/16-95 E., 2018/357 K. sayılı kararında, "Bir karikatürün, dini değerleri aşağılama suçunu oluşturup oluşturmadığı" hususu değerlendirilmiş ve karikatürün eleştiri sınırları içinde kaldığına karar verilmiştir.
Bu kararlar, Yargıtay'ın TCK'nın 216. maddesinin uygulanmasında ifade özgürlüğü ile toplumsal huzur arasındaki dengeyi gözetmeye çalıştığını göstermektedir. Yargıtay, kararlarında, eylemin niteliği, içeriği, amacı ve toplumsal etkisi gibi faktörleri dikkate almaktadır.
Maddenin Değişiklik Geçmişi
TCK'nın 216. maddesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile yürürlüğe girmiştir. 7406 sayılı Kanunla 15/6/2022 tarihinde, maddeye "engellilik" ibaresi eklenmiştir.
Pratik Uygulama Örnekleri
- Bir siyasi liderin, bir mitingde yaptığı konuşmada, belirli bir etnik gruba yönelik nefret söylemi içeren ifadeler kullanması.
- Bir gazetecinin, bir köşe yazısında, belirli bir dini gruba yönelik aşağılayıcı ve kin ve düşmanlığa tahrik edici ifadeler kullanması.
- Bir sosyal medya kullanıcısının, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda, belirli bir cinsel yönelime sahip kişilere yönelik nefret söylemi içeren ifadeler kullanması.
- Bir internet sitesinin, internet sitesinde yayınladığı bir makalede, belirli bir bölgede yaşayan insanlara yönelik aşağılayıcı ve kin ve düşmanlığa tahrik edici ifadeler kullanması.
- Bir tiyatro oyununda, belirli bir dini inancı alenen aşağılayan ve küçümseyen bir sahnenin sergilenmesi.
Maddenin Diğer Kanunlarla İlişkisi
TCK'nın 216. maddesi, diğer kanunlarla da ilişkilidir. Özellikle, Anayasa'nın ifade özgürlüğünü düzenleyen 25. ve 26. maddeleri ile yakından ilişkilidir. Ayrıca, Basın Kanunu, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun gibi kanunlar da TCK'nın 216. maddesi ile ilgili olabilir. Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve diğer özel kanunlar da, nefret söylemi içeren eylemlerin cezalandırılmasında TCK 216. madde ile birlikte uygulanabilir.
Maddenin Ceza ve Yaptırımları
TCK'nın 216. maddesine göre, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Halkın bir kesimini aşağılayan kimse, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kimse, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçlar, basın ve yayın yolu ile işlenirse, ceza üçte biri oranında artırılır. Ayrıca, fail hakkında Türk Ceza Kanunu'nun genel hükümleri uyarınca diğer cezalar (örneğin, adli para cezası) veya güvenlik tedbirleri de uygulanabilir.
Maddenin İstisnaları ve Sınırları
TCK'nın 216. maddesinin uygulanmasında, ifade özgürlüğünün sınırları dikkate alınmalıdır. Eleştiri, hiciv, ironi gibi ifadeler, nefret söylemi içermediği sürece, suç teşkil etmez. Ayrıca, bilimsel, sanatsal veya akademik amaçlarla yapılan açıklamalar da suç teşkil etmeyebilir. Ancak, bu tür açıklamaların, kin ve düşmanlığı körükleme amacı taşımaması gerekir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10. maddesi de ifade özgürlüğünü güvence altına almakta olup, bu özgürlüğün sınırları AİHM kararlarıyla belirlenmektedir. Bu nedenle, TCK 216. maddenin uygulanmasında AİHM içtihatları da dikkate alınmalıdır.
Güncel Uygulamadaki Sorunlar ve Çözüm Önerileri
TCK'nın 216. maddesinin uygulanmasında, ifade özgürlüğü ile toplumsal huzur arasındaki dengeyi kurmak zor olabilmektedir. Özellikle, sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, nefret söylemi içeren paylaşımların sayısı artmıştır. Bu durum, maddenin uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Bu sorunun çözümü için, öncelikle, ifade özgürlüğünün sınırları konusunda kamuoyunu bilinçlendirmek gerekmektedir. Ayrıca, sosyal medya platformlarının, nefret söylemi içeren paylaşımları engellemek için daha etkin önlemler alması gerekmektedir. Bu bağlamda, yapay zeka teknolojileri kullanılarak nefret söylemi içeren içeriklerin otomatik olarak tespit edilmesi ve kaldırılması gibi çözümler geliştirilebilir. Son olarak, yargı organlarının, TCK'nın 216. maddesini uygularken, ifade özgürlüğünü titizlikle gözetmesi gerekmektedir. Yargı kararlarının, AİHM içtihatları ve Anayasa Mahkemesi'nin ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarıyla uyumlu olması sağlanmalıdır.
Sonuç ve Öneriler
TCK'nın 216. maddesi, toplumsal huzuru ve birliği korumayı amaçlayan önemli bir düzenlemedir. Ancak, maddenin uygulanmasında, ifade özgürlüğünün sınırları dikkate alınmalıdır. İfade özgürlüğü ile toplumsal huzur arasındaki dengeyi kurmak için, kamuoyunu bilinçlendirmek, sosyal medya platformlarının daha etkin önlemler almasını sağlamak ve yargı organlarının titizlikle hareket etmesini sağlamak gerekmektedir. Ayrıca, nefret söylemi ile mücadele konusunda eğitim programları düzenlenmeli ve farklı toplumsal gruplar arasındaki diyaloğu teşvik eden projeler desteklenmelidir. Medya okuryazarlığı eğitimleri de, bireylerin nefret söylemi içeren içerikleri ayırt etmelerine ve bu tür içeriklere karşı bilinçli bir duruş sergilemelerine yardımcı olabilir. Son olarak, TCK 216. maddenin, ifade özgürlüğünü aşırı derecede kısıtlamayacak ve AİHS ile uyumlu olacak şekilde yorumlanması ve uygulanması büyük önem taşımaktadır.
```