Tehdit suçu cezası - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/tehdit-sucu-cezasi
```html

Tehdit suçu, Türk Ceza Hukuku'nda bireylerin huzur ve güvenliğini, özgürlüğünü ve bazen de yaşam hakkını koruma altına alan önemli bir suç tipidir. Bu makalede, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) çerçevesinde tehdit suçunun unsurları, cezai yaptırımları, ilgili Yargıtay kararları ve hukuki değerlendirmeler detaylı bir şekilde incelenecektir.



Tehdit Suçunun Tanımı ve Unsurları



5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 106. maddesi, tehdit suçunu düzenlemektedir. Madde metnine göre, "Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur." (TCK m. 106/1). Bu düzenleme ile kanun koyucu, kişilerin iç huzurunu ve karar verme özgürlüğünü korumayı amaçlamıştır. Tehdit suçu, yalnızca fiziksel bütünlüğe yönelik değil, aynı zamanda psikolojik bütünlüğe yönelik saldırıları da cezalandırmaktadır. Tehdidin amacı, mağdurun iç huzurunu bozmak, onu korkutmak ve irade özgürlüğünü kısıtlamaktır.



Tehdit suçunun oluşabilmesi için aşağıdaki unsurların bir arada bulunması gerekmektedir:




  • Fail: Suçu işleyen kişidir. Tehdit suçunun faili herkes olabilir. Gerçek kişi olabileceği gibi, tüzel kişiler de (dolaylı olarak) bu suçun faili olabilir. Tüzel kişilerin fail olabilmesi, ancak tüzel kişinin organ veya temsilcisi aracılığıyla mümkün olabilir.

  • Mağdur: Tehdide maruz kalan kişidir. Tehdidin yöneltildiği kişi mağdurdur. Mağdur da herkes olabilir. Hatta tüzel kişiler de tehdit suçunun mağduru olabilir. Tüzel kişiliğin mağduriyeti, tüzel kişiliğin itibarının veya faaliyetlerinin zarar görmesi şeklinde ortaya çıkabilir.

  • Fiil: Tehdit içeren söz, davranış veya eylemdir. Bu fiil, mağdurun veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahsetmek veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair kötülük edeceğinden bahsetmek şeklinde olabilir. Tehdidin sözlü, yazılı veya davranışsal olması mümkündür. Önemli olan, tehdidin mağdur üzerinde korku ve endişe yaratmaya elverişli olmasıdır. Tehdit fiili, doğrudan mağdura yönelik olabileceği gibi, dolaylı olarak da (örneğin, bir yakını aracılığıyla) gerçekleştirilebilir.

  • Tehdidin Ciddiyeti ve İnanırlığı: Tehdidin, mağdur üzerinde ciddi bir korku, endişe veya panik yaratacak nitelikte olması gerekir. Tehdidin gerçekleşme olasılığı, failin gücü ve niyeti gibi faktörler bu değerlendirmede önemlidir. Yargıtay kararlarında, tehdidin "somut ve ciddi" olması gerektiği vurgulanmaktadır. Tehdidin ciddiyeti, objektif ve sübjektif unsurların birlikte değerlendirilmesiyle belirlenir. Objektif olarak, tehdidin niteliği ve içeriği dikkate alınırken, sübjektif olarak mağdurun içinde bulunduğu durum ve fail ile arasındaki ilişki göz önünde bulundurulur. Örneğin, failin geçmişte şiddet eylemlerinde bulunmuş olması, tehdidin ciddiyetini artırabilir. Tehdidin muhatabı üzerinde etkili olup olmadığı da dikkate alınır.

  • Hukuka Aykırılık: Tehdidin hukuka aykırı bir amaca yönelik olması gerekmektedir. Hukuka uygun bir hakkın kullanılması amacıyla yapılan bir uyarı, tehdit suçunu oluşturmaz. Örneğin, bir alacaklının borçluyu yasal yollara başvurmakla uyarması tehdit olarak değerlendirilmez. Ancak, yasal hakkın kötüye kullanılması durumunda (örneğin, borçluyu sürekli olarak rahatsız etmek), tehdit suçu oluşabilir.

  • Manevi Unsur: Tehdit suçunun manevi unsuru kasttır. Fail, tehdit içeren fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. Olası kast da mümkündür. Yani fail, tehdit sonucunu öngörmesine rağmen fiili gerçekleştirmeyi göze almalıdır. Failin amacı, mağduru korkutmak ve iradesini etkilemektir.



Tehdit Suçunun Cezası



TCK'nın 106. maddesi uyarınca, tehdit suçunun cezası aşağıdaki gibidir:




  • Basit Tehdit: Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m. 106/1). Bu suçun oluşması için, tehdidin mağdurun veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik olması gerekir.

  • Malvarlığına veya Sair Kötülüğe Yönelik Tehdit: Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur (TCK m. 106/1). Bu suçun takibi şikayete bağlıdır. "Sair kötülük" ifadesi, malvarlığına yönelik tehdit dışında kalan ve mağdurun huzurunu kaçırmaya yönelik her türlü davranışı kapsar. Örneğin, mağdurun itibarını zedeleyecek bilgileri yaymakla tehdit etmek, sair kötülük kapsamında değerlendirilebilir.

  • Nitelikli Haller: Tehdidin nitelikli halleri TCK'nın 106/2 maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, tehdidin;

    • Silahla,

    • Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,

    • Birden fazla kişi tarafından birlikte,

    • Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
      işlenmesi halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.





Ayrıca, tehdit suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi halinde ceza artırılabilir (TCK m. 106/3). Bu durumda, fail hakkında TCK'nın 61. maddesi uyarınca ceza artırımı yapılır. Tehdit suçunun suç işlemeye tahrik amacıyla işlenmesi de cezanın artırılmasını gerektirebilir (TCK m. 214). Ancak, bu durumda fail ayrıca suça tahrik suçundan da cezalandırılır. Tehdidin, çocuğa karşı işlenmesi durumunda da ceza artırılır (TCK m. 106/3). Bu durumda, temel ceza yarı oranında artırılır.



Yargıtay Kararları Işığında Tehdit Suçu



Yargıtay, tehdit suçunun unsurlarının yorumlanması ve uygulanması konusunda birçok karar vermiştir. Bu kararlar, suçun sınırlarının belirlenmesinde ve hukuki değerlendirmelerin yapılmasında önemli bir rol oynamaktadır.



Örneğin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2017/16-957 E., 2021/278 K. sayılı kararında, "tehdit suçunun oluşabilmesi için, failin mağduru korkutmaya yönelik bir irade açıklaması yapması, bu irade açıklamasının mağdurun iç huzurunu bozmaya elverişli olması ve mağdurun bu irade açıklamasından dolayı kendisini tehlikede hissetmesi gerektiği" vurgulanmıştır. Bu karar, tehdit suçunun manevi unsurunun önemini vurgulamaktadır.



Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 2014/27287 E., 2016/5560 K. sayılı kararında ise, "bir sözün tehdit olarak kabul edilebilmesi için, muhatabın üzerinde ciddi bir korku ve endişe yaratabilecek nitelikte olması gerektiği" belirtilmiştir. Bu karar, tehdidin ciddiyetinin objektif olarak değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.



Sosyal medya üzerinden yapılan tehditlere ilişkin olarak Yargıtay, bu tür eylemlerin de tehdit suçunu oluşturabileceğine karar vermiştir. Ancak, sosyal medya paylaşımlarının içeriği, bağlamı ve hedef kitlesi dikkate alınarak, tehdidin ciddiyeti ve inanırlığı değerlendirilmelidir. Yargıtay'ın bu konudaki kararları, dijital ortamda işlenen suçların ciddiyetini vurgulamaktadır (Örn: Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2019/17138 E., 2020/1158 K.). Sosyal medya üzerinden yapılan tehditlerin, alenen yapılması durumunda ceza artırılabilir (TCK m. 106/2-d). Yargıtay'ın güncel kararlarında, internet ortamında yapılan paylaşımların "aleni" olup olmadığı değerlendirilirken, paylaşımın erişilebilirliği ve yaygınlığı dikkate alınmaktadır.



Tehdit Suçunda İspat ve Deliller



Tehdit suçunun ispatı, genellikle mağdurun beyanı, tanık ifadeleri, ses veya görüntü kayıtları, yazılı mesajlar (SMS, e-posta, sosyal medya mesajları) ve diğer delillerle yapılabilir. Özellikle dijital delillerin (ekran görüntüleri, sosyal medya paylaşımları, e-postalar vb.) günümüzde önemi artmıştır. Dijital delillerin hukuka uygun yöntemlerle elde edilmesi ve mahkemeye sunulması gerekmektedir. Aksi takdirde, bu delillerin hükme esas alınması mümkün olmayabilir (CMK m. 217). Dijital delillerin elde edilmesinde, arama ve el koyma kurallarına uyulması, delillerin bütünlüğünün korunması ve zincirleme delil teorisine uygun hareket edilmesi önemlidir.



İspat yükümlülüğü, iddia edene aittir. Yani, savcı suçun işlendiğini ve sanığın fail olduğunu ispatlamakla yükümlüdür. Ancak, ceza yargılamasında şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince, sanığın suçluluğu konusunda makul bir şüphe varsa, beraat kararı verilmelidir (CMK m. 223/2-e).



Tehdit Suçunda Uzlaşma ve Şikayet



TCK'nın 106/1 maddesinde düzenlenen malvarlığına veya sair kötülüğe yönelik tehdit suçu, uzlaşmaya tabidir. Uzlaşma sağlanması halinde, kamu davası açılmaz veya açılmış olan dava düşer (CMK m. 253). Uzlaşma, fail ve mağdurun bir araya gelerek, suçun sonuçlarını gidermeye yönelik bir anlaşmaya varmalarıdır. Uzlaşma sürecinde, taraflara arabuluculuk hizmeti sunulabilir. Ancak, hayat, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik tehdit içeren suçlar uzlaşmaya tabi değildir. Ayrıca, tehdidin nitelikli halleri (TCK m. 106/2) de uzlaşma kapsamında değildir.



Malvarlığına veya sair kötülüğe yönelik tehdit suçunun takibi şikayete bağlıdır. Şikayet süresi, suçun öğrenildiği tarihten itibaren altı aydır (TCK m. 73). Şikayet hakkı, mağdurun en temel haklarından biridir ve bu hakkın kullanılması, suçun soruşturulması ve kovuşturulması için gereklidir. Şikayetten vazgeçme, davanın düşmesine neden olur. Ancak, şikayetten vazgeçme, tehdidin nitelikli halleri için geçerli değildir; bu suçlar re'sen soruşturulur.



Sonuç ve Öneriler



Tehdit suçu, bireylerin huzur ve güvenliğini, özgürlüğünü ve bazen de yaşam hakkını koruma altına alan önemli bir suç tipidir. Bu suçun önlenmesi ve mağdurların korunması için aşağıdaki önerilerde bulunulabilir:




  • Tehdit mağdurları, derhal yetkili makamlara (polis, savcılık) başvurmalı ve delil toplamalıdır. Özellikle dijital delillerin kaybolmaması için, ekran görüntüleri alınmalı, mesajlar kaydedilmeli ve sosyal medya hesaplarının güvenliği sağlanmalıdır. Ayrıca, tehdit olayının yaşandığı yer ve zaman gibi detaylar da not alınmalıdır.

  • Tehdit suçunun önlenmesi için toplumsal bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Özellikle, sosyal medya ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, dijital ortamda işlenen tehdit suçlarına karşı farkındalık yaratılmalıdır. Okullarda ve diğer eğitim kurumlarında, siber zorbalık ve dijital tehditler konusunda eğitimler verilmelidir.

  • Hukuki süreçlerde avukat desteği alınması, mağdurların haklarını korumada kritik rol oynar. Bir avukat, mağdura hukuki danışmanlık yapabilir, delil toplamasına yardımcı olabilir ve mahkemede onu temsil edebilir. Özellikle, dijital delillerin toplanması ve mahkemeye sunulması konusunda uzman bir avukatın yardımı önemlidir.

  • Yargıtay içtihatları takip edilerek, tehdit suçunun unsurları ve sınırları hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Hukukçular ve akademisyenler, Yargıtay kararlarını analiz ederek, tehdit suçunun güncel yorumunu takip etmelidir. Ayrıca, hukuk fakültelerinde ve meslek içi eğitimlerde, tehdit suçu konusunda daha detaylı eğitimler verilmelidir.

  • Tehdit suçunun cezasının caydırıcılığının artırılması için, yasal düzenlemeler yapılabilir. Özellikle, nitelikli hallerin kapsamı genişletilebilir ve ceza miktarları artırılabilir. Ancak, ceza miktarlarının artırılması tek başına yeterli değildir; aynı zamanda, suçluların yakalanması ve cezalandırılması için etkin bir soruşturma ve kovuşturma süreci de sağlanmalıdır.


```
Hukuki Danışmanlık