Türk Ticaret Hukukunda Güncel Gelişmeler ve Mevzuata Uyum

Türk Ticaret Hukuku, küresel ekonomik dinamikler ve dijitalleşmenin hızla ilerlemesiyle birlikte sürekli bir değişim ve gelişim göstermektedir. Özellikle son dönemde kamuoyunda ve sosyal medyada sıkça tartışılan konular, ticaret hukuku alanındaki güncel gelişmeleri ve mevzuata uyum süreçlerini daha da önemli hale getirmektedir. Bu makalede, güncel tartışmalar ışığında ticaret hukukundaki yenilikler, bu yeniliklerin şirketler, ortaklıklar ve ticari işlemlere etkileri, ilgili mevzuat hükümleri ve Yargıtay kararları çerçevesinde ele alınacaktır.



Kripto Varlık Düzenlemeleri ve Ticaret Hukukuna Yansımaları



Kripto varlıklar, son yıllarda ticaret hayatında giderek artan bir öneme sahip olmuştur. Bu bağlamda, kripto varlıkların hukuki statüsü ve düzenlenmesi, ticaret hukukunun önemli bir gündem maddesi haline gelmiştir. Türkiye'de kripto varlıkların doğrudan kullanımını düzenleyen özel bir kanun henüz bulunmamakla birlikte, 2023 yılında yürürlüğe giren 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun'da (Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Kanunu) yapılan değişikliklerle, kripto varlık hizmet sağlayıcıları için bazı düzenlemeler getirilmiştir. Bu düzenlemeler, kripto varlıkların ticaret hukuku ve finans alanındaki konumunu etkilemektedir.



Mevcut durumda, kripto varlıkların Türk hukuk sistemi içerisindeki yeri, Yargıtay kararları ve ilgili mevzuat hükümleriyle şekillenmektedir. Yargıtay'ın kripto varlık düzenlemelerine ilişkin doğrudan bir kararı olmamakla birlikte, kripto varlıkların hukuki niteliği ve vergilendirilmesi gibi konularda farklı mahkeme kararları bulunmaktadır. Bu kararlar, kripto varlıkların Türk hukukunda malvarlığı olarak kabul edilip edilemeyeceği, vergilendirilme esasları ve hukuki sorumluluklar gibi önemli hususlarda yol gösterici olmaktadır. Ancak, bu alandaki hukuki belirsizliklerin tamamen giderilmesi için özel düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.



Şirketlerin kripto varlıkları bilançolarında göstermesi, Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve Vergi Usul Kanunu (VUK) hükümleri çerçevesinde değerlendirilmektedir. Kripto varlıkların değerlemesi, denetimi ve muhasebeleştirilmesi gibi konularda henüz net bir düzenleme olmamakla birlikte, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) ve Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) esas alınarak muhasebeleştirme yapılmaktadır. Bu durum, şirketlerin kripto varlıklarını muhasebeleştirirken dikkatli olmalarını ve güncel gelişmeleri takip etmelerini gerektirmektedir.



Şirket birleşme ve devirlerinde kripto varlık portföylerinin değerlemesi ve hukuki süreçlere entegrasyonu, uzmanlık gerektiren bir husus haline gelmiştir. Kripto varlıkların değerlemesinde kullanılan yöntemler (piyasa değeri, maliyet, vb.) ve bu yöntemlerin hukuki geçerliliği, uyuşmazlıkların çözümünde önemli rol oynamaktadır. Ayrıca, bu varlıkların teminat olarak gösterilmesi veya ticari işlemlerde ödeme aracı olarak kullanılmasına ilişkin sözleşme hükümleri, TTK ve Borçlar Kanunu (TBK) hükümleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. Bu tür sözleşmelerde, kripto varlıkların tanımı, değeri, transfer koşulları ve risklerin paylaşımı gibi hususların açıkça belirtilmesi, ileride yaşanabilecek ihtilafların önüne geçmek açısından önemlidir.



İş Güvenliği Denetimleri ve Şirket Sorumlulukları



İş kazaları, günümüzde hala önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. İş güvenliği denetimlerinin etkinliği ve şirketlerin bu konudaki sorumlulukları, hem yasal düzenlemeler hem de kamuoyu nezdinde sürekli olarak tartışılmaktadır. Türk Ticaret Kanunu'nun 369. maddesi (eski TTK'da 553. madde) uyarınca, şirket yöneticilerinin şirketin faaliyetlerini mevzuata ve şirket menfaatine uygun olarak yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu kapsamda, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve ilgili yönetmeliklere uygun hareket etmek, yöneticilerin hem ticaret hukuku hem de ceza hukuku açısından sorumluluğunu doğurabilmektedir.



İş kazalarının önlenmesi için şirketlerin alması gereken önlemler arasında, düzenli risk değerlendirmesi yapılması, çalışanlara yönelik iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin verilmesi, uygun kişisel koruyucu donanımların sağlanması ve düzenli denetim mekanizmalarının kurulması yer almaktadır. Yargıtay kararları, iş kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında, şirket yöneticilerinin özen yükümlülüğünü sıkı bir şekilde denetlemektedir. Özellikle, yöneticilerin iş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli önlemleri almadığı veya denetim görevini ihmal ettiği durumlarda, ağır tazminat sorumlulukları doğabilmektedir. Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin denetim yükümlülüklerini yerine getirmediğinin tespiti halinde, TTK'nın ilgili hükümleri uyarınca şirkete karşı sorumlulukları gündeme gelebilmektedir. Ayrıca, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ilgili maddeleri uyarınca, iş kazalarında yöneticilerin cezai sorumluluğu da söz konusu olabilmektedir.



Sosyal Medya Paylaşımları ve Ticari İtibarın Korunması



Sosyal medya platformlarının yaygınlaşması, şirketlerin ticari itibarlarının korunması konusunu daha da karmaşık hale getirmiştir. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar nedeniyle açılan hakaret ve itibar zedeleme davaları, ifade özgürlüğü ile ticari itibarın korunması arasındaki hassas dengeyi sürekli olarak gündeme getirmektedir. Türk Ticaret Kanunu, ticari şirketlerin itibarını korumayı önemli bir değer olarak kabul etmektedir. Bir şirket veya ticari işletme hakkında sosyal medyada yapılan ve hukuka aykırılık teşkil eden paylaşımlar, hem Türk Borçlar Kanunu'na dayalı manevi tazminat davalarına hem de Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde haksız rekabet hükümlerinin uygulanmasına neden olabilmektedir. Özellikle TTK'nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümleri, ticari itibarı zedeleyici eylemlere karşı önemli bir hukuki koruma sağlamaktadır.



Hakaret içeren paylaşımların hukuki sınırlarının belirlenmesinde, Yargıtay içtihatları önemli bir rol oynamaktadır. Eleştiri ile hakaret arasındaki ayrım, somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmekte olup, ticari rakipler arasındaki eleştirilerin dürüstlük kuralına uygun olması ve hukuki sınırları aşmaması gerekmektedir. Şirketler, itibarlarını zedeleyici sosyal medya paylaşımları karşısında, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca içeriklerin kaldırılmasını talep edebilecekleri gibi, TBK'nın ilgili hükümleri uyarınca maddi ve manevi tazminat davaları da açabilmektedir. Ayrıca, kişilik haklarının ihlali durumunda, Anayasa Mahkemesi kararları da dikkate alınarak hukuki süreçler yürütülebilir.



Ortaklık Yapıları ve Dijital Dönüşüm



Ticaret hukuku alanındaki bir diğer önemli gelişme, ortaklık yapılarının dijital dönüşüme uyum sağlamasıdır. Geleneksel limited ve anonim şirket yapılarının yanı sıra, dijital platformlar üzerinden kurulan ve işleyen yeni ortaklık modelleri ortaya çıkmaktadır. Bu durum, şirket kuruluş süreçleri, ortaklar arası ilişkiler ve şirket organlarının işleyişi bakımından yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Özellikle, blok zinciri teknolojisi (blockchain) ve akıllı sözleşmeler (smart contracts) gibi yenilikler, ortaklık yapılarının daha şeffaf, verimli ve güvenli bir şekilde yönetilmesine olanak tanımaktadır.



Özellikle uzaktan çalışma modeliyle yönetilen şirketlerde, yönetim kurulu toplantılarının dijital ortamlarda yapılması, karar alma süreçlerinin elektronik imzalı belgelerle yürütülmesi gibi uygulamalar, Türk Ticaret Kanunu'nun ilgili hükümlerinin yeniden yorumlanmasını gerektirmektedir. TTK'nın 414. maddesi ve devamında düzenlenen genel kurul toplantıları ve yönetim kurulu toplantıları, dijital ortamda yapılması halinde belirli şartlara tabidir. Yargıtay'ın son dönemdeki kararlarında, dijital ortamda alınan kararların geçerliliği ve bu kararların ticaret siciline tescil işlemleri gibi konular ele alınmaktadır. Bu kararlar, dijitalleşmenin ticaret hukuku üzerindeki etkilerini ve bu alandaki hukuki belirsizliklerin giderilmesi gerektiğini açıkça göstermektedir. Ayrıca, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nda yapılan değişikliklerle, elektronik tebligat uygulamaları da şirketlerin işleyişini etkilemektedir.



Sonuç ve Öneriler



Türk ticaret hukuku, dijitalleşmenin ve küresel ekonomik gelişmelerin etkisiyle dinamik bir dönüşüm süreci yaşamaktadır. Kripto varlıkların hukuki statüsünden iş güvenliği denetimlerine, sosyal medya kaynaklı itibar yönetiminden dijital ortaklık yapılarına kadar birçok alanda yeni düzenlemelere ve yargısal içtihatlara ihtiyaç duyulmaktadır. Şirketler ve ticari işletmeler, bu gelişmeler ışığında mevzuata uyum süreçlerini titizlikle yönetmeli, olası hukuki risklere karşı proaktif önlemler almalıdır.



Hukuki süreçlerde uzman bir hukukçu ile çalışmak, şirketlerin bu dinamik hukuki ortamda hak ve yükümlülüklerini korumaları açısından büyük önem taşımaktadır. Ticaret hukuku alanındaki güncel gelişmelerin yakından takip edilmesi ve mevzuata uygun hareket edilmesi, şirketlerin sürdürülebilirliği ve ticari itibarlarının korunması bakımından hayati öneme sahiptir. Bu bağlamda, deneyimli hukuk ekipleri tarafından sunulan hukuki danışmanlık hizmetleri, şirketlerin karşılaşabileceği riskleri minimize etmeye ve rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı olacaktır.