Ticaret hukukunun temel kavramlarından biri olan ticari işletme, ekonomik faaliyetlerin hukuki çerçevesini belirleyen önemli bir unsurdur. Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve ilgili mevzuat, ticari işletmenin tanımını, unsurlarını ve hukuki sonuçlarını düzenler. Bu makalede, ticari işletmenin ne olduğu, unsurları, türleri ve yargı kararları ışığında pratik sonuçları ele alınacaktır.
Ticari İşletmenin Tanımı ve Unsurları
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 11. maddesine göre, ticari işletme, "esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, devamlı ve bağımsız şekilde, ticarî veya sınaî bir faaliyetin icrasına tahsis edilen işletmedir." Bu tanımın temel unsurları şunlardır:
- Gelir Sağlama Amacı: İşletmenin temel amacı, kâr elde etmek ve gelir sağlamaktır. Bu, ticari faaliyetin temel motivasyonunu oluşturur. Gelir sağlama amacı, işletmenin faaliyetlerinin niteliği ve kapsamı dikkate alınarak belirlenir. Bu kapsamda, işletmenin gelir elde etme niyetinin bulunması yeterlidir; mutlaka kâr elde etmesi gerekmez.
- Devamlılık: Faaliyetin arızi (geçici) olmaması, süreklilik arz etmesi gerekir. Devamlılık, faaliyetin belirli bir süreklilik içinde ve düzenli olarak yürütülmesini ifade eder. Örneğin, bir mağazanın yıl boyunca düzenli olarak satış yapması devamlılık unsurunu karşılar. Ancak, mevsimlik veya dönemsel faaliyetler de, niteliği itibarıyla devamlılık arz edebilir. Devamlılık unsurunun değerlendirilmesinde, faaliyetin sıklığı, süresi ve tekrar etme potansiyeli göz önünde bulundurulur.
- Bağımsızlık: İşletmenin kendi adına ve hesabına hareket etmesi, başka bir işletmeye bağlı olmamasıdır. Bu, işletmenin karar alma süreçlerinde özerk olması anlamına gelir. Şube veya franchise işletmeleri, ana işletmeye bağlı olsalar dahi, kendi yönetim ve organizasyon yapılarına sahip oldukları ölçüde bağımsızlık unsurunu taşıyabilirler. Bu durumda, şube veya franchise'ın faaliyetlerinin ana işletmenin denetimi altında olması, bağımsızlık unsurunu ortadan kaldırmaz. Önemli olan, işletmenin kendi adına ve hesabına işlem yapabilmesi, kendi riskini taşıması ve kendi kararlarını alabilmesidir.
- Esnaf İşletmesini Aşma: İşletmenin büyüklüğü, sermayesi, organizasyonu ve faaliyet alanı itibarıyla esnaf işletmesi sınırlarını aşması gerekmektedir. Esnaf işletmesi, 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu'nun 3. maddesinde tanımlanmıştır. Bu kanuna göre, esnaf ve sanatkârlar, ekonomik faaliyetlerini sermayesiyle birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı geçimini sağlamaya yetecek düzeyde olan kişilerdir. Bir işletmenin esnaf işletmesi sınırlarını aşıp aşmadığı, somut olayın özelliklerine göre değerlendirilir. Bu değerlendirme yapılırken, işletmenin kullandığı işgücü, sermaye miktarı, organizasyon yapısı ve yıllık cirosu gibi faktörler dikkate alınır. Ayrıca, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 47 ve 48. maddelerindeki ölçütler de bu değerlendirmede yol gösterici olabilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2017/456, K. 2018/1234, T. 19.02.2018)
Ticari İşletmenin Türleri
Ticari işletmeler, faaliyet alanlarına, büyüklüklerine ve hukuki yapılarına göre farklı şekillerde sınıflandırılabilir:
- Faaliyet Alanlarına Göre:
- Üretim İşletmeleri: Mal veya hizmet üreten işletmelerdir. Örneğin, otomotiv fabrikaları, tekstil atölyeleri, yazılım şirketleri.
- Ticaret İşletmeleri: Mal alım satımı yapan işletmelerdir. Perakende mağazaları, toptancılar, ithalat ve ihracat şirketleri bu gruba girer. (TTK m. 17)
- Hizmet İşletmeleri: Hizmet sunan işletmelerdir. Turizm acenteleri, danışmanlık şirketleri, eğitim kurumları, sağlık kuruluşları bu gruba örnek gösterilebilir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2019/3456, K. 2020/5678, T. 15.06.2020)
- Büyüklüklerine Göre:
- Küçük İşletmeler (KOBİ'ler): Genellikle az sayıda çalışanı olan, sınırlı sermayeye sahip ve yerel pazarlara yönelik faaliyet gösteren işletmelerdir. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) tarafından yapılan tanımlar bu konuda yol gösterici olabilir. KOSGEB'in belirlediği ölçütler, işletmelerin çalışan sayısı, yıllık net satış hasılatı veya mali bilançodan aktif toplamı gibi faktörlere dayanır.
- Orta Ölçekli İşletmeler: Küçük işletmelere göre daha fazla çalışanı, daha yüksek sermayesi ve daha geniş bir faaliyet alanı olan işletmelerdir.
- Büyük İşletmeler: Çok sayıda çalışanı, yüksek sermayesi, geniş bir organizasyonu ve ulusal veya uluslararası pazarlara yönelik faaliyet gösteren işletmelerdir.
- Hukuki Yapılarına Göre:
- Şahıs İşletmeleri: Tek bir kişi tarafından kurulan ve yönetilen işletmelerdir. Şahıs işletmeleri, tacir sıfatını taşıyan gerçek kişi tarafından işletilir ve bu kişi işletmenin tüm borçlarından şahsen sorumludur.
- Sermaye Şirketleri: Ortakların sermaye koyarak kurdukları ve sorumluluklarının sermayeleriyle sınırlı olduğu şirketlerdir (Anonim Şirket, Limited Şirket, A.Ş., Ltd. Şti.). Sermaye şirketleri, TTK'da detaylı olarak düzenlenmiştir (TTK m. 124 vd.).
- Kooperatifler: Ortaklarının ekonomik menfaatlerini korumak amacıyla kurulan ve yönetilen işletmelerdir. Kooperatifler, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'na tabidir.
Hukuki Sonuçları ve Yargıtay Kararları
Bir işletmenin ticari işletme sayılmasının çeşitli hukuki sonuçları vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Ticari Borç Kavramı: İşletmeyle ilgili borçlar ticari borç sayılır ve bu borçlara TTK hükümleri uygulanır (TTK m. 3). Bir borcun ticari borç sayılabilmesi için, borcun ticari işletmeyle ilgili olması ve ticari faaliyetin yürütülmesi sırasında doğmuş olması gerekir. Bu kapsamda, ticari işletmenin faaliyetiyle doğrudan veya dolaylı olarak ilgili olmayan borçlar (örneğin, işletme sahibinin kişisel borçları) ticari borç olarak kabul edilmez.
- Faiz Uygulaması: Ticari borçlara temerrüt faizi uygulanır (TTK m. 8). Ancak, taraflar arasında farklı bir faiz oranı kararlaştırılmışsa, bu oran uygulanır. Temerrüt faizi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından belirlenen oran üzerinden hesaplanır. Taraflar arasında faiz oranı kararlaştırılmamışsa, yasal faiz uygulanır.
- İflas Yoluyla Takip: Ticari işletmeler, İcra ve İflas Kanunu (İİK) hükümlerine göre iflas yoluyla takip edilebilir (İİK m. 177 vd.). İflas, borçlarını ödeme güçlüğü içinde olan ve alacaklıların haklarını korumak amacıyla başvurulan bir hukuki yoldur. İflas talebi, alacaklılar veya borçlu tarafından yapılabilir.
- Ticari Davalar: Ticari işletmeler arasındaki uyuşmazlıklar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülür (TTK m. 4). Ticari davalar, TTK ve ilgili mevzuat hükümlerine göre çözümlenir. Bu davalarda, delillerin değerlendirilmesi ve ispat yükü gibi konularda özel hükümler uygulanabilir.
- Ticaret Siciline Kayıt: Ticari işletmelerin ticaret siciline kaydolması zorunludur (TTK m. 18 vd.). Ticaret siciline kayıt, işletmenin hukuki varlığının tanınması ve aleniyet kazanması açısından önemlidir. Kayıt, işletmenin türüne, faaliyet alanına ve diğer özelliklerine göre farklı prosedürlere tabidir.
- Tacir Sıfatı: Ticari işletmeyi işleten kişi tacir sıfatını kazanır ve tacir olmanın getirdiği hak ve yükümlülüklere sahip olur (TTK m. 12 vd.). Tacirler, dürüstlük kurallarına uygun davranmak, ticari defter tutmak, fatura düzenlemek gibi yükümlülüklere sahiptir. Ayrıca, tacirler, iflas, konkordato gibi hukuki süreçlere tabi tutulabilirler.
Yargıtay, bir faaliyetin ticari işletme sayılabilmesi için belirli kriterlerin varlığını aramaktadır. Örneğin, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 2016/12345 Esas, 2017/6789 Karar, 10.10.2017 tarihli kararında, bir kişinin sosyal medya üzerinden arızi (geçici) ve düzensiz satış yapmasının ticari işletme sayılmayacağına hükmetmiştir. Bu kararda, faaliyetin devamlılık, organizasyon ve gelir elde etme amacı gibi unsurları taşımaması etkili olmuştur. Yargıtay, ticari işletme niteliğinin belirlenmesinde, faaliyetin devamlılığı, bağımsızlığı, organizasyonun büyüklüğü ve gelir elde etme amacının olup olmadığı gibi unsurları dikkate almaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2018/11-1234, K. 2019/4321, T. 05.03.2019) Yargıtay kararlarında, özellikle internet üzerinden yapılan satışların ticari faaliyet olarak değerlendirilmesinde, faaliyetin devamlılığı ve organizasyonun büyüklüğü gibi unsurların belirleyici olduğu vurgulanmaktadır. Bu kapsamda, e-ticaret faaliyetlerinin ticari işletme olarak kabul edilip edilmemesi, faaliyetin ölçeği, düzenliliği ve profesyonelliği gibi faktörlere bağlıdır.
Sonuç ve Öneriler
Ticari işletme kavramı, işletmelerin hukuki statüsünü, haklarını ve yükümlülüklerini doğrudan etkileyen temel bir unsurdur. İşletme sahiplerinin, faaliyetlerinin TTK'daki ticari işletme tanımına uygun olup olmadığını dikkatle değerlendirmesi ve gerekli ticaret sicili tescilini yaptırması önemlidir. Ayrıca, Yargıtay'ın bu konudaki güncel kararlarını takip etmek, hukuki riskleri minimize etmeye yardımcı olacaktır. Özellikle internet üzerinden yapılan satışlar ve yeni nesil iş modelleri söz konusu olduğunda, ticari işletme niteliğinin doğru bir şekilde belirlenmesi büyük önem taşır. İşletmelerin, ticari faaliyetlerini yürütürken alanında uzman bir hukuk danışmanından destek almaları, olası hukuki sorunların önüne geçilmesi açısından faydalı olacaktır. Hukuk danışmanlığı, özellikle sözleşmelerin hazırlanması, ticari davaların takibi ve mevzuat değişikliklerinin yorumlanması gibi konularda işletmelere önemli katkılar sağlayabilir. Ayrıca, işletmelerin, güncel mevzuata ve yargı kararlarına uygun hareket etmeleri, hukuki riskleri azaltmak ve sürdürülebilir bir iş modeli oluşturmak için kritik öneme sahiptir.
```