Uyuşturucu madde kullanımı, Türk Ceza Hukuku'nda yaptırımlara bağlanan bir fiil olarak düzenlenmiştir. Bu makalede, uyuşturucu kullanımının cezai boyutları, ilgili mevzuat hükümleri ve güncel Yargıtay kararları ışığında ele alınacak, uygulamada karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri değerlendirilecektir.
## Uyuşturucu Kullanım Suçu ve Hukuki Niteliği
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 191. maddesi, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını suç olarak düzenlemektedir. TCK'nın 191. maddesinin 1. fıkrasında yer alan düzenlemeye göre, "Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." Suçun oluşması için maddenin kullanıma elverişli miktarda olması yeterlidir. Miktarın azlığı veya çokluğu, temel cezanın belirlenmesinde ve cezada indirim uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesinde dikkate alınır.
Uyuşturucu kullanım suçu, hem bireysel hem de toplumsal sağlığı tehdit ettiği için kamu düzenine karşı bir suç olarak kabul edilir. Bu nedenle, failin rızası veya mağdurun şikayeti aranmaksızın re'sen soruşturma yapılır. Şikayet, soruşturma ve kovuşturma şartı aranmaz.
## Uyuşturucu Kullanım Cezası ve Cezayı Ağırlaştıran Haller
TCK 191/1'e göre, uyuşturucu kullanım suçunun temel halinin cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis olarak belirlenmiştir. TCK'da bu suça ilişkin cezayı ağırlaştıran özel bir nitelikli hal düzenlenmemiştir. Ancak, suçun işleniş şekli, kullanılan maddenin niteliği ve miktarı gibi hususlar TCK'nın 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde ve TCK'nın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim sebeplerinin uygulanmasında dikkate alınabilir. Örneğin, failin uyuşturucu maddeyi çocuklara vermesi veya okul gibi yerlerde kullanması, cezanın alt sınırdan uzaklaşılmasına neden olabilir.
Uyuşturucu madde kullanılmasının veya bulundurulmasının okullarda, yurtlarda, hastanelerde, kışlalarda veya ibadethanelerde ya da buralara yakın yerlerde işlenmesi, TCK'nın 58. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınabilir ve cezanın artırılmasına neden olabilir. Tekerrür hükümleri, failin daha önce de benzer bir suç işlemiş olması durumunda uygulanır. Tekerrür halinde, fail hakkında daha ağır cezalar uygulanır ve bazı haklardan yoksun bırakılabilir.
Yargıtay, uyuşturucu kullanımının kamuya açık alanda gerçekleşmesini, suçun işleniş şekli olarak değerlendirerek temel cezanın belirlenmesinde dikkate almaktadır. Örneğin, Yargıtay 20. Ceza Dairesi'nin 2017/345 E. , 2017/423 K. sayılı kararında, sanığın parkta uyuşturucu kullanmasının cezanın belirlenmesinde dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. (Y20.CD, 2019/4556 E., 2020/2535 K. sayılı ilamında da benzer değerlendirmeler yapılmıştır.)
## Uyuşturucu Kullanımında Tedavi ve Denetimli Serbestlik
5237 sayılı TCK'nın 191. maddesi, uyuşturucu bağımlıları için tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerini düzenlemektedir. Bu hüküm, uyuşturucu kullanım suçunu işleyen kişilerin cezalandırılmasından ziyade, tedavi edilerek topluma kazandırılmasını amaçlamaktadır. 6545 sayılı Kanun ile TCK 191. maddede önemli değişiklikler yapılmıştır. Buna göre:
* Soruşturma aşamasında şüpheli hakkında, kovuşturma aşamasında ise sanık hakkında tedaviye veya denetimli serbestlik tedbirine karar verilebilir (TCK 191/2). Bu karar, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından verilir.
* Bu durumda kamu davasının açılmasının veya hüküm kurulmasının ertelenmesine karar verilir (TCK 191/2). Erteleme kararı, kişinin tedaviye uyum sağlaması ve denetimli serbestlik yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde ceza almasını engellemeyi amaçlar. Erteleme süresi iki yıldan az olamaz.
* Erteleme süresi içinde kişi, belirlenen tedavi programına uymak ve denetimli serbestlik müdürlüğünün belirlediği yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır (TCK 191/3). Bu yükümlülükler, düzenli olarak denetimli serbestlik görevlisiyle görüşmek, belirli yerlere gitmekten kaçınmak veya uyuşturucu madde testlerine katılmak gibi hususları içerebilir.
* Kişinin tedaviye veya denetimli serbestlik tedbirine uymaması halinde, ertelenen kamu davası açılır veya ertelenen hüküm kurulur (TCK 191/5). Ancak, kişi hakkında tedavi veya denetimli serbestlik tedbirine uyumsuzluk nedeniyle ceza verilmesi halinde, bu ceza ertelenemez.
* Tedavi süreci başarıyla tamamlanırsa, kişi hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilir (TCK 191/7). Bu karar, kişinin suç işlemesine rağmen, tedavi yoluyla topluma kazandırıldığı ve ceza almasına gerek olmadığı anlamına gelir.
* TCK 191/10 hükmüne göre, hakkında tedaviye veya denetimli serbestlik tedbirine karar verilen kişinin, bu kararlara uymaması halinde, Cumhuriyet savcısı tarafından hakkında kamu davası açılabilir.
Yargıtay, tedavi sürecini tamamlayan sanıklar lehine ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Örneğin, Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin 2016/1121 E. , 2016/2743 K. sayılı kararında, sanığın tedavi sürecini başarıyla tamamlaması halinde ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. (Y10.CD, 2021/7351 E., 2021/10184 K. sayılı ilamında da benzer değerlendirmeler yapılmıştır.)
## Uyuşturucu Kullanımında Yakalama ve El Koyma İşlemleri
Uyuşturucu kullanımına ilişkin soruşturmalarda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) ilgili hükümleri uygulanır. Polis veya jandarma tarafından yapılan aramalarda:
* Kural olarak hakim kararı ile arama yapılabilir (CMK 119). Ancak, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emriyle, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emriyle arama yapılabilir (CMK 119/2, 119/3). "Gecikmesinde sakınca bulunan hal" kavramı, somut olayın özelliklerine göre değerlendirilir. Örneğin, şüphelinin kaçma ihtimali veya delillerin karartılma olasılığı gibi durumlarda gecikmesinde sakınca bulunan halin varlığı kabul edilebilir. Ancak, bu hallerde yapılan aramanın gerekçesi açıkça belirtilmelidir.
* Arama sırasında ele geçirilen uyuşturucu maddeler, delil olarak muhafaza altına alınır ve adli tıp kurumunda veya uzman bir kurumda analiz ettirilir (CMK 127). Ele geçirilen maddenin uyuşturucu veya uyarıcı madde olup olmadığı, miktarı ve niteliği bu analizlerle belirlenir.
* Ele geçirilen uyuşturucu maddelerin mülkiyeti kamuya geçer (TCK 54). Bu hüküm, uyuşturucu madde ticaretinin önlenmesi ve uyuşturucu kullanımının caydırılması amacıyla konulmuştur.
Yargıtay, hukuka aykırı olarak yapılan arama ve el koyma işlemlerinin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu ve hükme esas alınamayacağını vurgulamaktadır. Örneğin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2013/9-511 E. , 2014/512 K. sayılı kararında, hukuka aykırı arama sonucu elde edilen delillerin hükme esas alınamayacağı belirtilmiştir. Bu karar, hukuka aykırı delil yasağının önemini vurgulamaktadır. Hukuka aykırı deliller, adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelir. (YCGK, 2017/16-956 E., 2021/275 K. sayılı ilamında da hukuka aykırı arama konusunda benzer değerlendirmeler yapılmıştır.)
## Sonuç ve Öneriler
Uyuşturucu kullanımı, hem bireysel hem de toplumsal açıdan ciddi sonuçları olan bir sorundur. Mevcut cezai düzenlemeler, caydırıcılık sağlamakla birlikte, bağımlılık sorunu olan bireyler için tedavi odaklı çözümler de sunmaktadır. Uygulamada karşılaşılan sorunların çözümü için:
* Uyuşturucuyla mücadelede önleyici politikalar geliştirilmeli ve özellikle gençlerin bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar artırılmalıdır. Bu çalışmalar, okullarda, ailelerde ve toplumun genelinde yapılmalıdır.
* Bağımlılık tedavi merkezlerinin sayısı ve kalitesi artırılmalı, tedaviye erişim kolaylaştırılmalıdır. Tedavi merkezlerinde, psikolojik danışmanlık, tıbbi destek ve rehabilitasyon hizmetleri sunulmalıdır.
* Yargıtay içtihatları ve CMK hükümlerine titizlikle uyulmalı, hukuka aykırı arama ve el koyma işlemlerinden kaçınılmalıdır. Kolluk görevlileri, arama ve el koyma işlemlerini yasalara uygun olarak yapmalıdır.
* Denetimli serbestlik uygulamalarının etkinliği artırılmalı, bağımlıların topluma yeniden kazandırılmasına yönelik programlar geliştirilmelidir. Denetimli serbestlik programları, bağımlıların iş bulmalarına, eğitimlerine devam etmelerine ve sosyal hayata uyum sağlamalarına yardımcı olmalıdır. Denetimli serbestlik sürecinde, bağımlıların düzenli olarak uyuşturucu madde testlerine tabi tutulması ve psikolojik destek almaları sağlanmalıdır.
* Uyuşturucu ile mücadelede uluslararası işbirliği artırılmalı, uyuşturucu kaçakçılığı ve ticaretinin önlenmesine yönelik çalışmalar desteklenmelidir.
Sonuç olarak, uyuşturucu kullanımıyla etkin mücadele için cezai yaptırımların yanı sıra, rehabilitasyon, toplumsal bilinçlendirme ve önleyici faaliyetlere de önem verilmelidir. Uyuşturucu ile mücadele çok yönlü bir yaklaşım gerektirmektedir. Bu mücadelede, devlet, sivil toplum kuruluşları, aileler ve bireyler işbirliği yapmalıdır.
## Uyuşturucu Kullanım Suçu ve Hukuki Niteliği
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 191. maddesi, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını suç olarak düzenlemektedir. TCK'nın 191. maddesinin 1. fıkrasında yer alan düzenlemeye göre, "Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." Suçun oluşması için maddenin kullanıma elverişli miktarda olması yeterlidir. Miktarın azlığı veya çokluğu, temel cezanın belirlenmesinde ve cezada indirim uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesinde dikkate alınır.
Uyuşturucu kullanım suçu, hem bireysel hem de toplumsal sağlığı tehdit ettiği için kamu düzenine karşı bir suç olarak kabul edilir. Bu nedenle, failin rızası veya mağdurun şikayeti aranmaksızın re'sen soruşturma yapılır. Şikayet, soruşturma ve kovuşturma şartı aranmaz.
## Uyuşturucu Kullanım Cezası ve Cezayı Ağırlaştıran Haller
TCK 191/1'e göre, uyuşturucu kullanım suçunun temel halinin cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis olarak belirlenmiştir. TCK'da bu suça ilişkin cezayı ağırlaştıran özel bir nitelikli hal düzenlenmemiştir. Ancak, suçun işleniş şekli, kullanılan maddenin niteliği ve miktarı gibi hususlar TCK'nın 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde ve TCK'nın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim sebeplerinin uygulanmasında dikkate alınabilir. Örneğin, failin uyuşturucu maddeyi çocuklara vermesi veya okul gibi yerlerde kullanması, cezanın alt sınırdan uzaklaşılmasına neden olabilir.
Uyuşturucu madde kullanılmasının veya bulundurulmasının okullarda, yurtlarda, hastanelerde, kışlalarda veya ibadethanelerde ya da buralara yakın yerlerde işlenmesi, TCK'nın 58. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınabilir ve cezanın artırılmasına neden olabilir. Tekerrür hükümleri, failin daha önce de benzer bir suç işlemiş olması durumunda uygulanır. Tekerrür halinde, fail hakkında daha ağır cezalar uygulanır ve bazı haklardan yoksun bırakılabilir.
Yargıtay, uyuşturucu kullanımının kamuya açık alanda gerçekleşmesini, suçun işleniş şekli olarak değerlendirerek temel cezanın belirlenmesinde dikkate almaktadır. Örneğin, Yargıtay 20. Ceza Dairesi'nin 2017/345 E. , 2017/423 K. sayılı kararında, sanığın parkta uyuşturucu kullanmasının cezanın belirlenmesinde dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. (Y20.CD, 2019/4556 E., 2020/2535 K. sayılı ilamında da benzer değerlendirmeler yapılmıştır.)
## Uyuşturucu Kullanımında Tedavi ve Denetimli Serbestlik
5237 sayılı TCK'nın 191. maddesi, uyuşturucu bağımlıları için tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerini düzenlemektedir. Bu hüküm, uyuşturucu kullanım suçunu işleyen kişilerin cezalandırılmasından ziyade, tedavi edilerek topluma kazandırılmasını amaçlamaktadır. 6545 sayılı Kanun ile TCK 191. maddede önemli değişiklikler yapılmıştır. Buna göre:
* Soruşturma aşamasında şüpheli hakkında, kovuşturma aşamasında ise sanık hakkında tedaviye veya denetimli serbestlik tedbirine karar verilebilir (TCK 191/2). Bu karar, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından verilir.
* Bu durumda kamu davasının açılmasının veya hüküm kurulmasının ertelenmesine karar verilir (TCK 191/2). Erteleme kararı, kişinin tedaviye uyum sağlaması ve denetimli serbestlik yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde ceza almasını engellemeyi amaçlar. Erteleme süresi iki yıldan az olamaz.
* Erteleme süresi içinde kişi, belirlenen tedavi programına uymak ve denetimli serbestlik müdürlüğünün belirlediği yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır (TCK 191/3). Bu yükümlülükler, düzenli olarak denetimli serbestlik görevlisiyle görüşmek, belirli yerlere gitmekten kaçınmak veya uyuşturucu madde testlerine katılmak gibi hususları içerebilir.
* Kişinin tedaviye veya denetimli serbestlik tedbirine uymaması halinde, ertelenen kamu davası açılır veya ertelenen hüküm kurulur (TCK 191/5). Ancak, kişi hakkında tedavi veya denetimli serbestlik tedbirine uyumsuzluk nedeniyle ceza verilmesi halinde, bu ceza ertelenemez.
* Tedavi süreci başarıyla tamamlanırsa, kişi hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilir (TCK 191/7). Bu karar, kişinin suç işlemesine rağmen, tedavi yoluyla topluma kazandırıldığı ve ceza almasına gerek olmadığı anlamına gelir.
* TCK 191/10 hükmüne göre, hakkında tedaviye veya denetimli serbestlik tedbirine karar verilen kişinin, bu kararlara uymaması halinde, Cumhuriyet savcısı tarafından hakkında kamu davası açılabilir.
Yargıtay, tedavi sürecini tamamlayan sanıklar lehine ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Örneğin, Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin 2016/1121 E. , 2016/2743 K. sayılı kararında, sanığın tedavi sürecini başarıyla tamamlaması halinde ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. (Y10.CD, 2021/7351 E., 2021/10184 K. sayılı ilamında da benzer değerlendirmeler yapılmıştır.)
## Uyuşturucu Kullanımında Yakalama ve El Koyma İşlemleri
Uyuşturucu kullanımına ilişkin soruşturmalarda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) ilgili hükümleri uygulanır. Polis veya jandarma tarafından yapılan aramalarda:
* Kural olarak hakim kararı ile arama yapılabilir (CMK 119). Ancak, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emriyle, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emriyle arama yapılabilir (CMK 119/2, 119/3). "Gecikmesinde sakınca bulunan hal" kavramı, somut olayın özelliklerine göre değerlendirilir. Örneğin, şüphelinin kaçma ihtimali veya delillerin karartılma olasılığı gibi durumlarda gecikmesinde sakınca bulunan halin varlığı kabul edilebilir. Ancak, bu hallerde yapılan aramanın gerekçesi açıkça belirtilmelidir.
* Arama sırasında ele geçirilen uyuşturucu maddeler, delil olarak muhafaza altına alınır ve adli tıp kurumunda veya uzman bir kurumda analiz ettirilir (CMK 127). Ele geçirilen maddenin uyuşturucu veya uyarıcı madde olup olmadığı, miktarı ve niteliği bu analizlerle belirlenir.
* Ele geçirilen uyuşturucu maddelerin mülkiyeti kamuya geçer (TCK 54). Bu hüküm, uyuşturucu madde ticaretinin önlenmesi ve uyuşturucu kullanımının caydırılması amacıyla konulmuştur.
Yargıtay, hukuka aykırı olarak yapılan arama ve el koyma işlemlerinin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu ve hükme esas alınamayacağını vurgulamaktadır. Örneğin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2013/9-511 E. , 2014/512 K. sayılı kararında, hukuka aykırı arama sonucu elde edilen delillerin hükme esas alınamayacağı belirtilmiştir. Bu karar, hukuka aykırı delil yasağının önemini vurgulamaktadır. Hukuka aykırı deliller, adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelir. (YCGK, 2017/16-956 E., 2021/275 K. sayılı ilamında da hukuka aykırı arama konusunda benzer değerlendirmeler yapılmıştır.)
## Sonuç ve Öneriler
Uyuşturucu kullanımı, hem bireysel hem de toplumsal açıdan ciddi sonuçları olan bir sorundur. Mevcut cezai düzenlemeler, caydırıcılık sağlamakla birlikte, bağımlılık sorunu olan bireyler için tedavi odaklı çözümler de sunmaktadır. Uygulamada karşılaşılan sorunların çözümü için:
* Uyuşturucuyla mücadelede önleyici politikalar geliştirilmeli ve özellikle gençlerin bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar artırılmalıdır. Bu çalışmalar, okullarda, ailelerde ve toplumun genelinde yapılmalıdır.
* Bağımlılık tedavi merkezlerinin sayısı ve kalitesi artırılmalı, tedaviye erişim kolaylaştırılmalıdır. Tedavi merkezlerinde, psikolojik danışmanlık, tıbbi destek ve rehabilitasyon hizmetleri sunulmalıdır.
* Yargıtay içtihatları ve CMK hükümlerine titizlikle uyulmalı, hukuka aykırı arama ve el koyma işlemlerinden kaçınılmalıdır. Kolluk görevlileri, arama ve el koyma işlemlerini yasalara uygun olarak yapmalıdır.
* Denetimli serbestlik uygulamalarının etkinliği artırılmalı, bağımlıların topluma yeniden kazandırılmasına yönelik programlar geliştirilmelidir. Denetimli serbestlik programları, bağımlıların iş bulmalarına, eğitimlerine devam etmelerine ve sosyal hayata uyum sağlamalarına yardımcı olmalıdır. Denetimli serbestlik sürecinde, bağımlıların düzenli olarak uyuşturucu madde testlerine tabi tutulması ve psikolojik destek almaları sağlanmalıdır.
* Uyuşturucu ile mücadelede uluslararası işbirliği artırılmalı, uyuşturucu kaçakçılığı ve ticaretinin önlenmesine yönelik çalışmalar desteklenmelidir.
Sonuç olarak, uyuşturucu kullanımıyla etkin mücadele için cezai yaptırımların yanı sıra, rehabilitasyon, toplumsal bilinçlendirme ve önleyici faaliyetlere de önem verilmelidir. Uyuşturucu ile mücadele çok yönlü bir yaklaşım gerektirmektedir. Bu mücadelede, devlet, sivil toplum kuruluşları, aileler ve bireyler işbirliği yapmalıdır.