Teknolojinin hızla gelişimi ve yapay zeka (YZ) uygulamalarının hayatımızın her alanına nüfuz etmesi, ceza hukuku alanında yeni ve karmaşık hukuki sorunları beraberinde getirmektedir. Geleneksel hukuk normları, otonom karar alabilen sistemler karşısında yetersiz kalmakta, bu durum hukuki boşlukların ve belirsizliklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Özellikle, bir YZ sisteminin doğrudan işlediği veya işlenmesine iştirak ettiği bir suçtan kimin sorumlu tutulacağı meselesi, hukuk teorisyenleri ve uygulayıcıları için temel bir problem haline gelmiştir. Bu makalede, YZ ile işlenen suçlarda kusur sorumluluğunun hukuki çerçevesi, güncel mevzuat ve doktrin ışığında incelenecektir.
Kusur İlkesi ve Ceza Sorumluluğunun Temelleri
Türk Ceza Hukuku'nun temel ilkelerinden biri, ceza sorumluluğunun şahsiliği ve kusur ilkesidir. Anayasa'nın 38. maddesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 20. maddesi uyarınca, ceza sorumluluğu şahsidir ve kusura dayanır. Kusur, failin işlediği fiilin hukuka aykırı olduğunu bilme ve bu fiili irade edebilme yeteneğine sahip olmasıdır. Başka bir deyişle, failin "kast" veya "taksir" ile hareket etmesi gerekir. TCK'nın 21 ve 22. maddeleri kast ve taksirin unsurlarını detaylı olarak düzenlemektedir. Bu klasik anlayış, insan faili merkeze almakta ve onun irade ve algı yeteneğini sorumluluğun temel şartı olarak görmektedir. Ancak, bir makine veya algoritma söz konusu olduğunda, bu temel varsayımlar sorgulanmaya başlanmıştır. YZ sistemleri, öngörülemeyen sonuçlar doğurabilecek şekilde "özerk" kararlar alabilirler. Bu durumda, ortaya çıkan hukuka aykırı sonuçtan kim sorumlu olacaktır? Algoritmayı tasarlayan ve geliştiren yazılımcı mı, sistemi kullanan kişi mi, YZ sistemini işleten kurum mu, yoksa YZ'nin kendisi mi? Bu sorular, mevcut ceza hukuku sistemimizde cevaplanması güç meselelerdir. Bu bağlamda, Avrupa Birliği'nin (AB) yapay zeka ile ilgili düzenlemeleri ve çeşitli ülkelerdeki uygulamalar, Türkiye için de önemli bir referans noktası oluşturmaktadır. (Örnek: AB Yapay Zeka Yasası)
Yargıtay'ın Yaklaşımı ve Getirdiği Kriterler
Yargıtay'ın YZ ile ilgili doğrudan bir ceza davasında verilmiş emsal niteliğinde bir kararı henüz bulunmamaktadır. Ancak, Yargıtay'ın tazminat davalarına ilişkin kararları ve genel hukuk ilkeleri, YZ ile işlenen suçlardaki sorumluluğun belirlenmesinde yol gösterici olabilir. Bu bölümde, Yargıtay'ın içtihatları ve genel hukuk ilkeleri çerçevesinde bir değerlendirme yapılacaktır.
Otonom bir YZ sisteminin neden olduğu bir zarardan dolayı açılan bir tazminat davasında, mahkeme, somut olayda, YZ sisteminin "araç" değil, karar verme sürecinin "asli unsuru" olduğunu tespit edebilir. Bu durumda, Yargıtay'ın dikkate alabileceği olası kriterler şunlardır:
- Öngörülebilirlik ve Kontrol: Sistemin operatörü veya sahibi, YZ'nin söz konusu zararlı eylemi gerçekleştirmesini makul ölçüde öngörebilir miydi ve bu eylemi önlemek için yeterli kontrol mekanizmalarını tesis etmiş miydi? Bu bağlamda, sistemin kullanım kılavuzları, risk analizleri, güvenlik protokolleri ve düzenli denetimler önem taşımaktadır. (Örnek: Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 49. maddesi)
- Tasarım ve Programlama Kusuru: Zarara yol açan davranış, YZ'nin tasarımındaki veya programlamasındaki bir kusurdan mı kaynaklanmaktadır? Bu kusur, algoritmada bir hata, yetersiz veri seti veya yanlış parametre ayarı şeklinde ortaya çıkabilir. Bu durumda, yazılım geliştiricinin sorumluluğu gündeme gelebilir. Geliştiricilerin, YZ sistemlerini geliştirirken, "tasarlanmış sorumluluk" (liability by design) ilkesine uygun hareket etmeleri beklenir. (Örnek: TCK'nın 23. maddesi)
- Kullanım Amacından Sapma: YZ, tasarlandığı amacın dışında ve riskli bir şekilde mi kullanılmıştır? Örneğin, otonom sürüş sistemi, belirlenmiş yollar dışında kullanılmış veya güvenlik protokolleri ihlal edilmiş olabilir. Bu durumda, kullanıcının sorumluluğu söz konusu olabilir. Kullanıcıların, YZ sistemlerini kullanırken, sistemin kullanım kılavuzlarına ve güvenlik talimatlarına uymaları gerekmektedir.
- Güncel Mevzuata Uygunluk: YZ sisteminin geliştirilmesi, kullanılması ve işletilmesi sırasında ilgili mevzuata (örneğin, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Fikri Mülkiyet Kanunu) uyulmuş mudur? Mevzuata aykırılık, sorumluluğun belirlenmesinde önemli bir faktör olacaktır.
Bu kriterler ışığında, somut olayın özelliklerine göre sorumluluk, sistemin operatöründe, yazılımı geliştiren firmada, üst düzey yöneticilerde veya diğer ilgili taraflarda olabilir. Örneğin, operatör kontrol yükümlülüğünü yerine getirmezken; yazılım firması, sistemdeki öngörülebilir bir açığı gidermediği için taksirle hareket etmiş sayılabilir. Sorumluluğun belirlenmesinde, kusurun ağırlığı, zararın boyutu ve tarafların kusura katkısı gibi faktörler de dikkate alınacaktır.
Hukuki ve Etik Boyutlar
YZ'nin eylemlerinden dolayı insanları sorumlu tutmak, derin etik soruları da gündeme getirmektedir. Özellikle, "derin öğrenme" (deep learning) gibi tekniklerle kendi kendine öğrenen ve insan programcıların bile tam olarak tahmin edemeyeceği çıktılar üreten sistemlerde, kusurun sınırları nereye kadar uzanır? Bu durum, ceza hukukundaki geleneksel kast ve taksir ayrımını da zorlamaktadır. Fail, YZ'nin belirli bir suçu işleyeceğini bilerek mi (kast) hareket etmiştir, yoksa bu sonucu öngörmesi gerektiği halde gerekli özeni göstermediği için mi (taksir) sorumlu tutulmalıdır? Bu soruların cevabı, somut olayın özelliklerine ve ilgili yasal düzenlemelere göre değişebilir. Bu noktada, YZ sistemlerinin şeffaflığı (explainable AI) ve hesap verebilirliği (accountability) gibi kavramlar önem kazanmaktadır.
Diğer yandan, YZ'ye bir hukuki kişilik atfedilmesi ve kendi eylemlerinden sorumlu tutulması fikri de tartışılmaktadır. Ancak, mevcut hukuk sistemimizde ceza sorumluluğu gerçek kişilere ve belirli şartlar altında tüzel kişilere özgüdür. Bir algoritmanın cezai ehliyete sahip olması, hukuk felsefesi ve pratiği açısından henüz kabul edilebilir bir çözüm değildir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 20/2 maddesi, tüzel kişilerin ceza sorumluluğunu düzenlemektedir, ancak bu düzenleme dahi YZ sistemlerini kapsamamaktadır. Bu nedenle, sorumluluğu insan aktörlere (geliştirici, kullanıcı, operatör, denetleyici) yüklemek, şimdilik en makul yaklaşım olarak görünmektedir. Ancak, gelecekte YZ'nin hukuki statüsü ve sorumluluğu konusunda yeni düzenlemeler yapılması kaçınılmaz olabilir.
Emsal Değeri ve Geleceğe Yönelik Çıkarımlar
YZ suçlarına ilişkin henüz emsal niteliğinde bir Yargıtay kararı olmamasına rağmen, bu alandaki tartışmalar ve gelişmeler, gelecekteki yargılamalar için önemli bir zemin oluşturmaktadır. Bir YZ suçu davasında, savcı ve avukatlar artık daha farklı deliller üzerinde odaklanacaklardır. Yazılım kaynak kodları, sistem test raporları, kullanım kılavuzları, operatör eğitim kayıtları, risk değerlendirme dokümanları, sistemin veri setleri ve algoritmaların çalışma prensiplerini açıklayan belgeler, davaların seyrini belirleyecek kritik deliller haline gelecektir. Ayrıca, bilişim uzmanları ve YZ alanında uzmanlaşmış bilirkişilerin raporları da bu tür davalarda büyük önem taşıyacaktır.
Mahkemeler, önlerine gelen her olayı, yukarıda belirtilen "öngörülebilirlik", "kontrol" ve "tasarım kusuru" gibi kriterler çerçevesinde değerlendirecektir. Bu da, YZ geliştiren şirketleri ve kullanıcılarını, daha sıkı denetim mekanizmaları kurmaya, şeffaf ve sorumlu YZ ilkelerini benimsemeye ve olası risklere karşı hukuki olarak hazırlıklı olmaya zorlayacaktır. Ayrıca, mevzuat yapıcıların da bu gelişmeler ışığında, YZ'ye özgü düzenlemeleri ceza hukuku mevzuatına dahil etmeleri gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Özellikle, YZ sistemlerinin kullanım alanlarına göre farklı sorumluluk rejimleri oluşturulması ve bu sistemlerin denetim mekanizmalarının belirlenmesi önem arz etmektedir. Bu düzenlemeler, YZ'nin hukuki statüsünü, sorumluluk sınırlarını ve denetim mekanizmalarını netleştirmelidir. (Örnek: Türk Ceza Kanunu'nda YZ'ye özgü düzenlemeler)
Sonuç ve Öneriler
YZ suçlarında kusur sorumluluğuna ilişkin hukuki tartışmalar, dijital çağda ceza hukukunun evriminde önemli bir rol oynamaktadır. Kusur ilkesi, YZ bağlamında yeniden yorumlanmakta ve sorumluluğun insana dayalı bir zeminde kalması sağlanmaya çalışılmaktadır. Ancak, bu alandaki hukuki belirsizliklerin giderilmesi ve YZ'nin potansiyel risklerinin minimize edilmesi için daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir.
Bu gelişmeler ışığında, YZ sistemleri geliştiren, dağıtan veya kullanan tüm tarafların, hukuki risk yönetimlerini gözden geçirmeleri elzemdir. Geliştiriciler için "tasarlanmış sorumluluk" (liability by design) anlayışı, kullanıcılar ve operatörler için ise sürekli eğitim ve etik denetim mekanizmaları önem kazanmaktadır. Avukatlar ve hukuk danışmanları, müvekkillerini bu yeni risk alanları konusunda bilinçlendirmeli ve olası uyuşmazlıklara karşı sözleşmesel ve hukuki önlemler almalarına yardımcı olmalıdır. Ayrıca, YZ sistemlerinin hukuki ve etik boyutları konusunda kamuoyunun bilinçlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Sonuç olarak, YZ ve hukukun kesiştiği bu yeni alanda, teknoloji ile hukukun uyum içinde ilerlemesi, ancak tüm paydaşların sorumlu ve işbirliğine dayalı bir yaklaşım benimsemesiyle mümkün olacaktır.
Öneriler:
- YZ sistemlerinin geliştirilmesi ve kullanılmasına ilişkin yasal bir çerçeve oluşturulmalıdır. Bu çerçeve, YZ'nin hukuki statüsünü, sorumluluk sınırlarını ve denetim mekanizmalarını netleştirmelidir.
- YZ sistemlerinin denetim mekanizmaları belirlenmeli ve etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Bu denetimler, sistemlerin güvenliğini, şeffaflığını ve etik uygunluğunu sağlamalıdır.
- YZ sistemlerinin hukuki ve etik boyutları konusunda kamuoyu bilinçlendirilmelidir. Bu bilinçlendirme, YZ'nin toplum üzerindeki etkileri hakkında farkındalık yaratmalı ve sorumlu kullanımını teşvik etmelidir.
- Hukuk fakültelerinde ve diğer ilgili eğitim kurumlarında YZ hukuku dersleri verilmelidir. Bu dersler, öğrencilere YZ hukuku alanında gerekli bilgi ve becerileri kazandırmalıdır.
- YZ hukuku alanında uzmanlaşmış avukat ve hukuk danışmanlarının sayısı artırılmalıdır. Bu uzmanlar, YZ ile ilgili hukuki sorunlarda müvekkillerine destek sağlayabilirler.
- Yapay zeka alanındaki gelişmeler yakından takip edilmeli ve mevzuat sürekli güncellenmelidir.
```