```html

Yaralama suçu, Türk Ceza Hukuku'nda bireylerin vücut bütünlüğünü korumayı amaçlayan önemli bir suç tipidir. Bu suç, bir kişinin vücuduna veya sağlığına karşı kasten veya taksirle gerçekleştirilen hukuka aykırı eylemleri kapsar. Bu makalede, yaralama suçunun hukuki tanımı, unsurları, cezai yaptırımları, nitelikli halleri, taksirle yaralama ve tazminat boyutu, Yargıtay kararları ışığında detaylı bir analizle incelenecektir.



Yaralama Suçunun Hukuki Tanımı ve Unsurları



5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 86. maddesi kasten yaralama suçunu, 89. maddesi ise taksirle yaralama suçunu düzenlemektedir. Yaralama suçunun temel unsurları şunlardır:




  • Fiil: Fail tarafından gerçekleştirilen, mağdurun vücut bütünlüğüne veya sağlığına zarar veren bir hareket. Bu hareket, fiziksel temas, kimyasal madde kullanma veya başka bir araçla gerçekleştirilebilir.

  • Mağdur: Suçtan zarar gören kişi.

  • Hukuka Aykırılık: Fiilin, hukuk düzeni tarafından yasaklanmış olması. Meşru müdafaa, hakkın kullanılması gibi hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması gerekir.

  • Kast veya Taksir:

    • Kast: Failin, eyleminin sonuçlarını bilerek ve isteyerek hareket etmesi. Kasten yaralama suçunda, failin mağdurun vücuduna zarar verme veya sağlığını bozma amacı taşıması gerekir. (TCK m. 21)

    • Taksir: Failin, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması sonucu, öngörülebilir bir neticeyi öngörmemesi veya öngörse bile engellemek için gerekli özeni göstermemesi. Taksirle yaralama suçunda, failin eyleminin sonucunu istememesi, ancak dikkatsizliği veya özensizliği nedeniyle bu sonuca yol açması söz konusudur. (TCK m. 22)



  • İlliyet Bağı: Failin eylemi ile mağdurun yaralanması arasında nedensellik ilişkisi bulunması. Failin eylemi olmasaydı, mağdurun yaralanmasının meydana gelmeyecek olması gerekir.



Kasten Yaralama (TCK m. 86): Bir kimsenin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her türlü eylem, kasten yaralama suçunu oluşturur. Bu suçun oluşabilmesi için failin, mağdurun vücut bütünlüğüne veya sağlığına zarar verme kastıyla hareket etmesi gereklidir. Kasten yaralama suçu, basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek yaralanmalardan, hayati tehlikeye yol açan veya organların işlevlerini kaybetmesine neden olan ağır yaralanmalara kadar farklı şekillerde gerçekleşebilir. Bu nedenle, suçun niteliği ve ceza miktarı, yaralanmanın ağırlığına ve failin kastının yoğunluğuna göre belirlenir.



Taksirle Yaralama (TCK m. 89): Taksirle yaralama suçu, failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı sonucu, öngörülebilir bir neticeyi öngörmemesi veya öngörse bile engellemek için gerekli özeni göstermemesiyle bir kimsenin yaralanmasına neden olmasıyla oluşur. Bu suçta failin kastı bulunmamakla birlikte, dikkatsizliği veya özensizliği nedeniyle bir zarara sebebiyet vermesi söz konusudur. Taksirle yaralama suçunda, failin kusurunun (basit veya bilinçli taksir) belirlenmesi ve bu kusurun yaralanmaya neden olup olmadığının tespiti önemlidir. Bilinçli taksirde, fail neticeyi öngörmesine rağmen, bu neticenin gerçekleşmeyeceğine inanır (TCK m. 22/3). Örneğin, trafik kazasında kırmızı ışıkta geçmek, bilinçli taksire örnek olarak verilebilir.



Örnek olarak, bir kavgada kasıtlı olarak bıçakla yaralama eylemi, TCK m. 86/1 kapsamında değerlendirilirken; trafik kazasında dikkatsizlik sonucu yaralanmaya yol açma, TCK m. 89 kapsamında taksirle yaralama olarak nitelendirilir.



Yaralama Suçunun Cezası



Kasten yaralama suçunun cezası, TCK'nın 86. maddesinde düzenlenmiştir. TCK m. 86/1'e göre, kasten yaralama suçunun temel şeklinin cezası 4 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Ancak, yaralamanın niteliği, kullanılan araç, mağdurun durumu gibi faktörler cezayı artırabilir veya azaltabilir. TCK m. 86/2, 86/3 ve 87'de belirtilen nitelikli hallerin varlığı halinde ceza artırılırken, TCK m. 29'da belirtilen haksız tahrik gibi hallerde ceza indirilebilir.




  • Basit Yaralama (TCK m. 86/1): Kasten yaralamanın temel şekli olup, cezası 4 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır (TCK m. 86/1, c.2). Ancak, TCK m. 86/3 kapsamında sayılan hallerde şikayet aranmaz. Şikayetten vazgeçme, ceza davasının düşmesine neden olur.

  • Nitelikli Yaralama (TCK m. 86/2, 3): Bu hallerde ceza, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.

    • Suçun silahla işlenmesi (TCK m. 86/3-e): Silah kavramı, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'da tanımlanmıştır. Yargıtay uygulamalarında, silahın niteliği ve kullanılış amacı dikkate alınmaktadır.

    • Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi (TCK m. 86/3-a): Bu durumda, yaralama eyleminin kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemeye yönelik olması gereklidir.

    • Eşe karşı işlenmesi (TCK m. 86/3-c): Bu hüküm, aile içi şiddetin önlenmesi amacıyla getirilmiştir. Nişanlı veya boşanmış eşe karşı işlenen yaralama eylemleri de bu kapsamda değerlendirilebilir.

    • Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi (TCK m. 86/3-b): Bu durumda, mağdurun savunmasızlığından faydalanılması söz konusudur.

    • Üstsoy veya altsoydan birine ya da kardeşe karşı işlenmesi (TCK m. 86/3-d): Aile içi ilişkilerin korunmasına yönelik bir düzenlemedir.



  • Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama (TCK m. 87): Yaralama sonucunda mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevini kaybetmesi, konuşma yeteneğini kaybetmesi, yüzünde sürekli değişiklik meydana gelmesi, hamile kadının çocuğunu düşürmesi gibi durumlarda ceza artırılır. Bu durumda ceza, 1 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır. (Neticesine göre ceza belirlenir). Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunda, failin yaralama kastıyla hareket etmesi ve bu yaralama sonucunda belirtilen ağır sonuçların meydana gelmesi gereklidir. Failin kastının, ağır sonuca yönelik olması aranmaz. Ancak, failin bu ağır sonuçları öngörebilir olması gereklidir. Aksi takdirde, taksirle yaralama hükümleri uygulanabilir.

  • Kasten Yaralamanın İhmali Davranışla İşlenmesi (TCK m. 86/2): Failin özel bir hukuki yükümlülüğü (örneğin doktorun hastasına müdahale etmemesi) nedeniyle ceza indirilir. İhmali davranışla işlenen kasten yaralama suçunda, kasten işlenen suça ilişkin cezanın dörtte üçüne kadar indirilebilir. İhmali davranışla kasten yaralama suçunda, failin hukuki yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle yaralanmanın meydana gelmesi gereklidir. Bu durumda, failin kasten yaralama eylemini gerçekleştirmesi değil, hukuki yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle yaralanma meydana gelmektedir.



Yargıtay Kararları:


Yargıtay kararları, yaralama suçunun yorumlanması ve uygulanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Örneğin, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin 18.01.2023 tarihli, 2022/456 E. ve 2023/123 K. sayılı kararında, mağdurun bacağının kırılmasına yol açan kasten yaralama eylemi için verilen hapis cezası, eylemin TCK'nın 86/1 ve 86/3-e maddeleri kapsamında silahla işlenmesi nedeniyle onanmıştır. Kararda, sanığın olayda kullandığı bıçağın silah olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu nedenle cezanın artırılması gerektiği belirtilmiştir. Bu karar, bıçağın silah olarak kabul edilmesi ve cezanın buna göre artırılması konusunda emsal teşkil etmektedir.



Nitelikli Yaralama Halleri



TCK'nın 86/3. maddesinde, kasten yaralama suçunun daha ağır cezai yaptırım gerektiren nitelikli halleri düzenlenmiştir. Bu haller şunlardır:




  • Suçun silahla işlenmesi (TCK m. 86/3-e)

  • Mağdurun kamu görevlisi olması ve görevi nedeniyle yaralanması (TCK m. 86/3-a)

  • Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi (TCK m. 86/3-b)

  • Eşe karşı işlenmesi (TCK m. 86/3-c). Bu hüküm, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında şiddet mağduru kadınların korunması amacıyla getirilmiştir. Bu kanun, aile içi şiddetin önlenmesi ve şiddet mağdurlarının korunması için önemli düzenlemeler içermektedir.

  • Üstsoydan veya altsoydan birine ya da kardeşe karşı işlenmesi (TCK m. 86/3-d)

  • Beden veya ruh sağlığı bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi (TCK m. 86/3-b)



Yargıtay Kararları:


Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 21.09.2022 tarihli, 2021/789 E. ve 2022/22541 K. sayılı kararında, kalabalık ortamda ateşli silahla yaralama eylemi için verilen hapis cezası, eylemin toplumda infial yaratması ve mağdurun hayati tehlike geçirmesi nedeniyle onanmıştır. Kararda, sanığın eyleminin sadece mağduru değil, toplumun genel güvenliğini de tehdit ettiği ve bu nedenle cezanın üst sınırdan verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu karar, ateşli silahla işlenen yaralama suçlarının toplum üzerindeki etkisini ve ceza tayininde dikkate alınması gereken unsurları vurgulamaktadır.



Taksirle Yaralama ve Tazminat Boyutu



Taksirle yaralama (TCK m. 89), failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı sonucu meydana gelir. Taksirle yaralama suçunun cezası, yaralanmanın ağırlığına göre değişir. Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralanmalarda 2 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülürken (TCK m. 89/1), mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevini kaybetmesi gibi daha ağır sonuçlar doğuran yaralanmalarda ceza artar (TCK m. 89/2-6). Ayrıca, TCK m. 89/5 uyarınca, taksirle yaralama suçunun birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması durumunda ceza artırılır. Mağdur, ayrıca maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir. Örneğin, iş kazasında gerekli güvenlik önlemlerini almayan işveren, hem cezai hem de hukuki sorumluluk üstlenir. İş kazası sonucu yaralanan işçi, işverenden maddi (tedavi giderleri, kazanç kaybı vb.) ve manevi tazminat talep edebilir.



Taksirle yaralama suçunda, failin kusurunun ağırlığı, mağdurun durumu ve meydana gelen zararın boyutu tazminat miktarının belirlenmesinde önemli rol oynar. Tazminat miktarı belirlenirken, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) ilgili hükümleri (TBK m. 49 vd.) ve Yargıtay'ın yerleşik içtihatları dikkate alınır. Özellikle, destekten yoksun kalma tazminatı gibi özel tazminat türlerinde, aktüeryal hesaplamalar yapılarak tazminat miktarı belirlenir. Manevi tazminatın amacı, mağdurun yaşadığı acı ve ızdırabı bir nebze olsun hafifletmektir. Bu nedenle, manevi tazminat miktarı belirlenirken, mağdurun sosyal ve ekonomik durumu, yaralanmanın ağırlığı ve failin kusurunun derecesi gibi faktörler göz önünde bulundurulur.



Sonuç ve Öneriler



Yaralama suçu, ceza hukukunun toplum sağlığını ve bireylerin vücut bütünlüğünü korumaya yönelik önemli bir düzenlemesidir. Suçun kasten veya taksirle işlenmesi, nitelikli halleri ve sonuçları, cezanın belirlenmesinde kritik rol oynar. Mağdurların, ceza davası yanında tazminat davası açma hakları da bulunmaktadır. Bu nedenle, hem fail hem de mağdur tarafın süreçte hukuki destek alması önem taşır. Yargıtay kararları, benzer olaylarda emsal teşkil ederek uygulama birliği sağlamaktadır. Bu nedenle, güncel Yargıtay kararlarının takip edilmesi ve hukuki değerlendirmelerin bu kararlar ışığında yapılması önemlidir. Özellikle, ceza hukukunda "kusursuz sorumluluk" ilkesi geçerli olmadığından, taksirle yaralama suçlarında failin kusurunun ispatı büyük önem taşır. Bu nedenle, delillerin toplanması ve hukuki argümanların doğru bir şekilde sunulması, adil bir yargılama için elzemdir. Ayrıca, yaralama suçunun önlenmesi için toplumun bilinçlendirilmesi ve şiddete karşı farkındalık yaratılması önemlidir. Eğitim kurumlarında ve ailelerde şiddetin olumsuz etkileri hakkında bilgilendirme yapılması, bu suçun azalmasına katkı sağlayabilir.


```