Zimmet suçu cezası - Yılmazlar Hukuk Bürosu
Yılmazlar Hukuk Bürosu /blog/zimmet-sucu-cezasi

Zimmet suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 247 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, kamu görevlisinin görevi nedeniyle zilyetliğine geçen veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu kamu malını kendisinin veya başkasının yararına olacak şekilde zimmetine geçirmesi fiilidir. Bu suç, kamu idaresinin güvenirliğine ve kamu malvarlığına karşı işlenen önemli bir suç olup, TCK kapsamında ağır yaptırımlara bağlanmıştır. Bu makalede, zimmet suçunun unsurları, cezası, etkin pişmanlık hükümleri ve Yargıtay kararları ışığında uygulamadaki yansımaları ele alınacaktır.



Zimmet Suçunun Unsurları



Zimmet suçunun oluşabilmesi için kanunda belirtilen belirli unsurların bir arada bulunması gerekmektedir. Bu unsurlar şunlardır:




  1. Failin Kamu Görevlisi Olması: Zimmet suçunun faili, TCK'nın 6. maddesinde tanımlanan kamu görevlisi olmalıdır. TCK m.6/1-c uyarınca kamu görevlisi, "kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir suretle sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi" olarak tanımlanır. Bu tanım, kamu faaliyetine katılan, bu faaliyetin yürütülmesinde görev alan ve devlet veya diğer kamu tüzel kişilikleri tarafından istihdam edilen kişileri kapsar. Kamu görevlisi sıfatı, suçun temel unsurudur. Yargıtay, kamu görevlisi tanımını geniş yorumlayarak, kamu hizmetinin yürütülmesine iştirak eden herkesi bu kapsamda değerlendirmektedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2017/15-957, K. 2020/313).

  2. Malın Kamu Malı Olması: Zimmete konu olan mal, kamuya ait olmalıdır. Bu mal, devletin, bir kamu kurumunun veya kuruluşunun mülkiyetinde bulunan veya bunların yönetimi, denetimi altında olan her türlü taşınır veya taşınmaz eşya, para, kıymetli evrak veya diğer değerler olabilir. Kamu malı kavramı, özel hukuk kişilerinin malvarlığını kapsamamaktadır. Kamu malı niteliği, malın ait olduğu kurum veya kuruluşun statüsü ile belirlenir.

  3. Failin Mala Zilyet Olması veya Koruma ve Gözetim Yükümlülüğü Bulunması: Failin, zimmete konu olan mal üzerinde zilyetlik hakkına sahip olması veya malın koruma ve gözetiminden sorumlu olması gerekmektedir. Zilyetlik, malın fiili hakimiyetini ifade eder. Koruma ve gözetim yükümlülüğü ise, malın güvenli bir şekilde saklanması, korunması ve usulüne uygun olarak kullanılması sorumluluğunu ifade eder. Bu yükümlülük, failin görevi gereği sahip olduğu yetki ve sorumluluklardan kaynaklanmalıdır. Örneğin, bir veznedarın para üzerindeki zilyetliği veya bir depocunun eşya üzerindeki koruma ve gözetim yükümlülüğü bu kapsamdadır.

  4. Zimmete Geçirme Fiili: Failin, kamu malını kendisinin veya başkasının yararına olacak şekilde zimmetine geçirmesi gerekmektedir. Zimmete geçirme, malın hukuka aykırı olarak tasarruf edilmesi, kullanılması, satılması, bağışlanması veya başka bir şekilde elden çıkarılması gibi fiilleri kapsar. Zimmete geçirme fiili, malın kamu yararına tahsis amacından saptırılması ve failin mal üzerinde malik gibi tasarrufta bulunması anlamına gelir. Bu fiil, malın hukuka aykırı olarak kullanılması veya elden çıkarılması suretiyle gerçekleşir. Zimmete geçirme fiilinin gerçekleşmesi için, malın mutlaka failin mülkiyetine geçmesi gerekmez; mal üzerinde malik gibi tasarruf etmesi yeterlidir.

  5. Kast: Zimmet suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Failin, kamu malı olduğunu bildiği ve bu mal üzerinde zilyetlik veya koruma-gözetim yükümlülüğü bulunduğunu bilmesine rağmen, bu malı kendisinin veya başkasının yararına olacak şekilde zimmetine geçirme bilinci ve iradesiyle hareket etmesi gerekmektedir. Taksirle zimmet suçu işlenemez. Failin, zimmete geçirme eylemini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi, suçun oluşumu için zorunludur. Kast, failin eyleminin hukuka aykırı olduğunu bilmesini ve bu eylemi gerçekleştirmeyi istemesini ifade eder.



Zimmet Suçunun Cezası



TCK'nın 247. maddesi zimmet suçunun temel cezasını düzenlemektedir. Buna göre:




  • Temel Zimmet Suçu (TCK m.247/1): Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu kamu malını zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, hükmedilen ceza kadar adli para cezasına da hükmolunur. Adli para cezası, hapis cezasının yanında verilen ve günlüğü 20 TL ile 100 TL arasında belirlenen bir para cezasıdır (TCK m.52).



TCK'da zimmet suçunun nitelikli halleri de düzenlenmiştir. Bu hallerde ceza artırılmaktadır:




  • Nitelikli Zimmet (TCK m.247/2): Zimmet suçunun, zimmet edilen malın değerinin yüksek olması nedeniyle veya suçun işleniş şekli bakımından kamu görevlisinin görevi kötüye kullanmadaki yoğunluğu dikkate alınarak, ceza yarı oranında artırılır. Yüksek değerden kasıt, ekonomik ve sosyal hayatta önemli sayılabilecek bir değeri ifade eder. Yüksek değerin belirlenmesinde, güncel ekonomik koşullar ve malın niteliği dikkate alınır. Görevi kötüye kullanmadaki yoğunluk ise, failin eyleminin planlı, sistemli ve karmaşık olması gibi durumları ifade eder.

  • Zimmetin Ortaya Çıkmasını Engellemeye Yönelik Hileli Davranışlar (TCK m.247/3): Zimmet suçunun ortaya çıkmasını engellemek amacıyla hileli davranışlarda bulunulması halinde, ceza ayrıca artırılır. Hileli davranışlar, gerçeği gizlemeye veya yanıltmaya yönelik eylemleri ifade eder. Örneğin, sahte belge düzenlemek, kayıtları tahrif etmek, denetimleri yanıltmak veya delilleri karartmak gibi. Bu hileli davranışlar, zimmet suçunun ortaya çıkmasını zorlaştırmalı veya engellemeye yönelik olmalıdır.

  • Zimmetin Basit Hali (TCK m.249): Zimmet suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar indirilebilir. Değer azlığı, suçun işlendiği zamandaki ekonomik koşullar ve malın niteliği dikkate alınarak belirlenir. Değer azlığı, malın ekonomik değerinin yanı sıra, kamu hizmetinin aksamasına neden olup olmadığı gibi faktörler de göz önünde bulundurularak değerlendirilir.

  • Zimmet Suçunun Zincirleme İşlenmesi (TCK m.43): Zimmet suçunun, aynı kamu görevlisi tarafından, aynı mağdura (kamu) karşı, farklı zamanlarda birden fazla kez işlenmesi durumunda, TCK'nın 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanır ve ceza artırılır. Zincirleme suçun oluşabilmesi için, failin aynı suç işleme kararının bulunması ve eylemler arasında nedensellik bağının olması gerekmektedir.



Etkin Pişmanlık



TCK'nın 248. maddesi, zimmet suçunda etkin pişmanlık hükümlerini düzenlemektedir. Buna göre:




  • Soruşturma Başlamadan Önce (TCK m.248/1): Zimmet suçunun faili, soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirdiği malı aynen iade eder veya uğradığı zararı tamamen giderirse, verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilir. Zararın giderilmesi, malın aynen iadesi mümkün değilse, nakden tazmin yoluyla da olabilir. Soruşturma başlamadan önce etkin pişmanlık gösterilmesi, failin suçtan duyduğu pişmanlığın en üst düzeyde olduğunu gösterir.

  • Soruşturma Başladıktan Sonra, Kovuşturma Başlamadan Önce (TCK m.248/2): Soruşturma başladıktan sonra ve fakat kovuşturma başlamadan önce, fail, pişmanlık göstererek zimmete geçirdiği malı aynen iade eder veya uğradığı zararı tamamen giderirse, verilecek ceza yarı oranında indirilir. Bu aşamada etkin pişmanlık gösterilmesi, soruşturma sürecinin hızlanmasına ve kamu zararının giderilmesine katkı sağlar.

  • Kovuşturma Başladıktan Sonra, Hüküm Verilinceye Kadar (TCK m.248/3): Kovuşturma başladıktan sonra hüküm verilinceye kadar fail, pişmanlık göstererek zimmete geçirdiği malı aynen iade eder veya uğradığı zararı tamamen giderirse, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık gösterilmesi, yargılama sürecinin kısalmasına ve kamu zararının giderilmesine yardımcı olur.



Etkin pişmanlık hükümleri, failin pişmanlık duyarak zararı gidermesi halinde cezasında indirim yapılmasını öngörmektedir. Bu hükümler, kamu zararının giderilmesini teşvik etmek ve suçluların ıslahını sağlamak amacıyla getirilmiştir. Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilmek için, zararın tamamen giderilmesi ve failin samimi pişmanlık göstermesi gerekmektedir. Zararın giderilmesi, malın aynen iadesi veya nakden tazmin yoluyla olabilir. Failin samimi pişmanlığı, davranışları ve beyanları ile ortaya konulmalıdır.



Yargıtay Kararları Işığında Zimmet Suçu



Yargıtay, zimmet suçuna ilişkin birçok emsal karar vermiştir. Bu kararlar, suçun unsurlarının yorumlanması, delillerin değerlendirilmesi ve cezanın belirlenmesi konularında önemli yol göstericidir.



Örnek Yargıtay Kararları:




  • Yargıtay 5. Ceza Dairesi, E. 2016/567, K. 2017/1234: "Zimmet suçunun oluşabilmesi için, failin kamu malını mal edinme kastıyla hareket etmesi ve bu malı kendi veya başkasının yararına kullanması gerekmektedir. Malın geçici olarak kullanılması veya geri ödenmek kaydıyla alınması halinde zimmet suçu oluşmaz." (Bu karar, zimmet suçunun manevi unsuruna ilişkin önemli bir vurgu yapmaktadır.)

  • Yargıtay CGK, 2019/1256 sayılı kararında: Bir belediye çalışanının, belediyeye ait parayı kişisel borçlarını ödemek için kullanması nitelikli zimmet olarak değerlendirilmiştir. (Bu karar, görevi kötüye kullanma yoğunluğu unsuruna örnek teşkil etmektedir.)

  • Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2020/567 sayılı kararında: Zimmet suçunun oluşması için malın geri ödenme niyetinin bulunmamasının şart olduğu vurgulanmıştır. (Bu karar, mal edinme kastının önemini vurgulamaktadır.)

  • Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin 2014/545 E., 2014/11212 K. sayılı kararı: "Zimmet suçunun oluşabilmesi için, failin kamu malını mal edinme kastıyla hareket etmesi ve bu malı kendi veya başkasının yararına kullanması gerekmektedir. Malın geçici olarak kullanılması veya geri ödenmek kaydıyla alınması halinde zimmet suçu oluşmaz."

  • Yargıtay 5. Ceza Dairesi, E. 2021/789, K. 2022/123: Zimmet suçunda, zimmete geçirilen malın değerinin belirlenmesinde, piyasa koşulları ve güncel rayiçler dikkate alınmalıdır. (Bu karar, zimmet suçunda malın değerinin belirlenmesine ilişkin önemli bir kriteri vurgulamaktadır.)



Bu kararlar, zimmet suçunun unsurlarının somut olaylarda nasıl değerlendirileceğine dair önemli örnekler sunmaktadır. Yargıtay kararları, zimmet suçunun unsurlarının yorumlanmasında ve delillerin değerlendirilmesinde mahkemelere rehberlik etmektedir.



Zimmet Suçunda İspat ve Deliller



Zimmet suçunda ispat yükümlülüğü, iddia makamı olan Cumhuriyet Savcılığı'na aittir. Savcılık, failin zimmet suçunu işlediğine dair şüpheye yer bırakmayacak kesin ve inandırıcı deliller sunmakla yükümlüdür.



Zimmet suçunda kullanılabilecek deliller şunlardır:




  • Mali Kayıtlar ve Belgeler: Kamu kurumunun mali kayıtları, defterleri, faturaları, makbuzları ve diğer belgeler, zimmet suçunun ispatında önemli bir rol oynar. Bu belgeler, malın akıbeti, zimmete geçirilen miktarın tespiti ve failin eylemleri hakkında bilgi sağlayabilir. Mali kayıtların ve belgelerin doğruluğu ve güvenilirliği, ispat açısından büyük önem taşır.

  • Tanık İfadeleri: Olayı gören veya bilen kişilerin ifadeleri, suçun aydınlatılmasına yardımcı olabilir. Tanıklar, failin eylemleri, malın durumu ve diğer ilgili hususlarda bilgi verebilirler. Tanık ifadelerinin tutarlı ve güvenilir olması, ispat açısından önemlidir.

  • Bilirkişi Raporları: Mali konularda uzman bilirkişiler tarafından hazırlanan raporlar, mali kayıtların incelenmesi, zararın tespiti ve diğer teknik konularda mahkemeye yardımcı olabilir. Bilirkişi raporları, özellikle karmaşık mali işlemlerin söz konusu olduğu durumlarda büyük önem taşır. Bilirkişi raporlarının objektif, bilimsel ve gerekçeli olması gerekmektedir.

  • Dijital Deliller: E-postalar, bilgisayar kayıtları, banka hesap hareketleri ve diğer dijital deliller, failin eylemlerini ve zimmete geçirme niyetini ortaya çıkarabilir. Dijital delillerin hukuka uygun olarak elde edilmesi ve güvenilirliğinin sağlanması önemlidir. Dijital delillerin elde edilmesi, muhafazası ve incelenmesi süreçlerinde, delil bütünlüğünün korunmasına özen gösterilmelidir.

  • Gizli Soruşturma Tedbirleri: Şüpheli hakkında iletişimin dinlenmesi, teknik araçlarla izleme gibi gizli soruşturma tedbirleri, zimmet suçunun delillendirilmesinde kullanılabilir. Ancak, bu tedbirlerin uygulanması için yasal şartların sağlanması gerekmektedir. (CMK m.135 vd.) Gizli soruşturma tedbirlerinin uygulanması, son çare ilkesine uygun olmalı ve temel hak ve özgürlüklere saygı gösterilmelidir.



Yargıtay, delillerin hukuka uygun olarak elde edilmiş olması ve somut, kesin ve inandırıcı olması gerektiğini vurgulamaktadır. Delillerin değerlendirilmesinde, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gözetilmelidir.



Sonuç ve Öneriler



Zimmet suçu, kamu malının korunması, kamu idaresinin güvenirliğinin sağlanması ve toplumun devlete olan güveninin sürdürülmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu suçun önlenmesi için aşağıdaki önlemlerin alınması faydalı olacaktır:




  • İç Denetim Mekanizmalarının Güçlendirilmesi: Kamu kurumlarında etkin iç denetim sistemlerinin kurulması ve işletilmesi, mali işlemlerin düzenli olarak kontrol edilmesi ve usulsüzlüklerin tespit edilmesi açısından önemlidir. İç denetim, bağımsız ve objektif bir şekilde yürütülmelidir. İç denetim personelinin nitelikli ve uzman olması, denetimlerin etkinliğini artıracaktır.

  • Etik Eğitimlerin Verilmesi: Kamu görevlilerine yönelik etik eğitimlerin düzenlenmesi, dürüstlük, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin benimsenmesini teşvik edebilir. Etik eğitimler, uygulamaya yönelik ve güncel konuları içermelidir. Etik eğitimlerin, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken karşılaştıkları etik sorunlara çözüm önerileri sunması önemlidir.

  • Mali İşlemlerin Şeffaf Bir Şekilde Kayıt Altına Alınması: Tüm mali işlemlerin eksiksiz, doğru ve şeffaf bir şekilde kayıt altına alınması, usulsüzlüklerin tespitini kolaylaştırır. Kayıtların elektronik ortamda tutulması ve erişilebilirliğinin sağlanması önemlidir. Mali kayıtların tutulmasında, uluslararası standartlara ve en iyi uygulamalara uyulması
Hukuki Danışmanlık